KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, dün Komisyonu terk etmek durumunda kalmıştım, bir değerlendirme toplantısı yapacaktık arkadaşlarımızla. Gerekçesi: Sevgili Milletvekilimiz, Diyarbakır Vekilimiz Nursel Aydoğan'ın vekilliğinin Mecliste okunmasıyla düşürülmesiydi. Aynı zamanda -size burada tabelasını göstermiştim- siz de bayağı hızlı çıkmışsınız, tabelasını kaldırmışsınız hemen sırasından, bir sırayı da burada boşaltmışsınız. Sizin takdirlerinizle mi oldu "Hemen kaldırın o tabelayı?" diye acaba, onu merak ediyorum.

Bu vekilimizin vekilliğinin düşürülmesinin size kısaca gerekçesini söyleyeceğim. Bakın, vekilimizin vekilliğinin düşürülmesinin gerekçesi...

BAŞKAN - "Tabela" derken neyi kastettiğinizi anlayamadım ben.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tabela, yani kendi isminin bulunduğu tabela.

BAŞKAN - Ha, isimlik diyorsunuz, anladım, tamam.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hemen kaldırtmışsınız, herhâlde sizin takdirlerinizle oldu diye düşünüyorum.

BAŞKAN - Yani, kimseyi suçlama durumunda değilim, haberim yok ama ben kaldırttım diyeyim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Peki.

Sayın Başkan, bakın, biliyorsunuz KCK soruşturmalarıyla başlayan bir süreç vardı ve eş zamanlı olarak, pek çok, siyaseti maniple eden bir operasyon vardı, devletimizin içine girmiş bir çete vardı. "Bir terör örgütü" diye tanımlıyoruz bunu hep beraber, öyle değil mi? Ve onlar o dönemde pek çok davalar açtılar, siyaseti manipüle ettiler. Aynı dönemde vekilimizle ilgili de bir dava açıldı, suça gerekçe söz, "Artık canlar ölmesin, özgürlük yeşersin." suça gerekçe söz bu. Bu suçu isnat eden savcı kim biliyor musunuz? Ahmet Karaca. Bu savcı kim? MİT tırlarını durduran savcı. Hani o dönem pek çok operasyon yapmıştı ya, siz 17-25 diyorsunuz, MİT tırları, şu, bu. Pek çok operasyon vardı, öyle değil mi? Ve bu savcı açıyor bu soruşturmayı ve bunu gören hâkim, 3 tane hâkim var, 3'ü de FETÖ'den ihraç edilen hâkimler, her 3'ü de. Ve yana yakıla, hani siz "FETÖ'den kurtulmaya çalışıyoruz, mücadele ediyoruz." diyorsunuz ya, bu suç yükleniyor ve yana yakıla hemen istinaf mahkemesine gönderiyorsunuz; istinaf mahkemesi hemen kararı alıyor ve Meclis Başkanlığına tevdi ediliyor; yana yakıla bu karar okunarak vekilimizin vekilliği, sizce, sözde düşürülüyor.

Şimdi, bu, siyaset kurumuna ve demokratik siyasete vurulmuş büyük bir darbedir, bunu böyle bilelim. Siz bugün muktedir sayabilirsiniz kendinizi, "Ne güzel, biz vekilliklerini düşürüyoruz." diye bakabilirsiniz ama bilin ki biz sizi 15 Temmuza doğru giden süreçte de uyardık, "Darbe dinamiği devrededir." dedik. Cizre, Sur, Silopi vurulurken, 2 polisimiz öldürülürken "Bunun içinde bir oyun var." dedik, sizleri uyardık. Ama size gelen raporlarda "Efendim şöyle örgütler var, böyle mücadele ediyoruz." filan falan dendi, nihayet darbeye kadar geldik, sizleri uyardık, dinlemediniz. Şimdi de uyarıyoruz: Yeni bir dinamik var, siyaset kurumunun altına dinamiti koyan bir dinamik var. Eğer siyaset kurumu buna uyanmazsa siz çok güçlü, muktedir sayabilirsiniz ama güç başka bir yerde ve o güç manipüle ediliyor. O güç buraya talimatlar gönderiyor, vekillikleri düşürüyor.

Sayın Başkan, bu konuda da siz eğer ki böyle yana yakıla tabelaları kaldırırsanız, bugün Nursel Aydoğan'ın tabelası düşer, yarın Süreyya Sadi Bilgiç'in tabelası düşer, haberiniz olsun. O anlamda bugün bize, yarın size, hiç unutmayın. Bunu geçmişte size bir...

BAŞKAN - Bunu bir tehdit olarak mı algılamam lazım? Ha, nasıl algılamam gerekiyor?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, hayır, tehdit değil, buna yol verdiğiniz sürece yarın başka güç... Şu an devrede zaten diyorum. Yeni darbe dinamiği devrededir, bunu böyle bilin. Yarın bir başkası... O gün akşam dokuzda istihbarat geldi, bir şekilde erken düğmeye bastılar, gece üçte olsa başarılı olacaktı ve yan yana işkence görüyor ya da öldürülmüş olacaktık, beraber. Ama başka bir dinamik şu an devrede ve siz bu dinamiğe yol verdiğiniz sürece, bilin ki üç vakte kadar, üç ay olur, üç yıl olur, bilmem, bu dinamik tekrar düğmeye basar, hepimizin altından halıyı kaydırır ve 80 milyon duvara çarpar Sayın Başkan. O açıdan hepimizin boynunun borcudur buna sahip çıkmak, demokratik siyasete sahip çıkmak.

Bakın, kararı alanları gösteriyorum sizlere: Savcı, sizin MİT tırlarını durduran savcı, 3 hâkimi FETÖ'den ihraç etmişsiniz ve bu kararı Meclis Başkanınız okutuyor burada. Geçen hafta Ayşe Nur Bahçekapılı okumadı, "Ben okumam bu kararı." dedi, direndi. Bu hafta Ahmet Aydın'a okuttular bu kararı. Geçen dönem Cemil Çiçek direnmişti bu kararlara, "Hayır." demişti, "Bu, milletvekilinin itibarına, demokratik siyasete darbedir." demişti. Hiçbir fikrine katılmadığım hâlde Cemil Çiçek'in saygı duydum bu duruşuna. Ama bu dönemin maalesef milletvekilleri, iradesi, tabela kaldıranları buna direnmiyorlar. Direnmediğimiz sürece maalesef hepimizin başına... 80 milyonu felakete sürüklüyoruz, bunu böyle bilelim arkadaşlar.