KOMİSYON KONUŞMASI

HÜDA KAYA (İstanbul) - Hoş geldiniz değerli misafirlerimiz. Teşekkür ediyoruz konuşmalarınız, sunumlarınız için de.

Evet, Başkanımızın da dediği gibi dokuz konuşmacı dinlemişiz bugüne kadar ve bugün de sizleri dinliyoruz. Özellikle bugünkü sunumda kurumlar adına gelen konuşmacılarımız tabii ki kurumları adına buraya gelip sunumlarını yaparlarken özellikle kurumlarının en pozitif anlamda temsiliyetini, ilkelerini, prosedürde olması gereken, ideal olan hedefleri, teoriyi bize anlatıyorlar. Çok iyi bir kurum ortaya çıkıyor. YÖK için de aynı şekilde, efendim, çalışma ve sosyal güvenlik noktasında sunum yapan arkadaşlarımız da aynı şekilde hep ideal olanı bize anlatıyorlar. Teorik olarak güzel fakat bu Aladağ noktasında yaşanan acıya nasıl bir çözüm ve pratik olarak bizi kestirmeden bir sonuca götürecek, bununla ilgili ciddi bir kurgu sıkıntımız var. Mesela YÖK'le ilgili sunum yapan arkadaşımız... İş güvenliği ve garantisi hemen hemen hiç olmayan bir ülkeye döndük. Hem bütün çalışma alanlarındaki çalışanlarımızın, istisnasız, toplumun her alanındaki çalışma alanlarındaki insanların can, hayat güvenliği son derece risk altında, hatta Avrupa Birliği ortalamasında Türkiye'deki sadece inşaatlarda tek başına ölenlerin sayısı bile Avrupa Birliğine göre üç kat daha fazla durumda ve ilk sıralarda ölümler noktasında. Yine, hani iş güvenliği belki farklı bir anlamda ifade ediliyor burada, tabii ki güvenlik önemli. Fakat, aynı zamanda iş garantisi noktasında bile ciddi bir sıkıntı yaşayan ülkeye döndük. Burada politik, farklı noktalara girmeme gerek yok, herkesin malumu olduğu üzere... Yani başta işte YÖK üyemiz burada olduğu için buna vurgu yapmak istedim. Hiçbir sebep yok iken veya sadece ülkemizin daha iyi günlere gitmesi için bazı duruşlarını ifade etmelerinden dolayı binlerce akademisyen bugün iş garantisizliği içerisinde mesleklerini kaybetmiş durumdalar.

BAŞKAN - Hüda Hanım...

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Ya Hüda Hanım, Aladağ Komisyonundayız yani.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Ben de aynen şimdi oraya vurgu yaptım, alakası yok diye... YÖK konuşmacımız burada çok güzel...

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Hüda Hanım, alakası yoksa burada ifade...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Müdahale etmeyin, müdahale etmeyin.

YÖK görevlimiz çok güzel bir YÖK profili çizdi.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Hiç kusura bakmayın, bu Komisyonda bunları konuşamazsınız.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - YÖK komisyonunda değiliz, Aladağ Komisyonundayız.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Aladağ'la alakasıyla olmadığı şekilde...

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - YÖK komisyonu kurulursa orada bunları konuşuruz.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Aynen. YÖK'ü, biz kurumsal, idealize edilmiş bir kurumu dinledik burada.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - YÖK komisyonunda değiliz, konuya dönün rica ediyorum.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Lütfen, araya girmeyin, dinleyelim arkadaşımızı.

HÜDA KAYA (İstanbul) - YÖK, Aladağ'la hiç alakası olmayan...

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Genel Kurul açılacak, bir sunum daha var; Aladağ Komisyonundayız.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Arkadaşım, burada YÖK görevlimiz var.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Sayın Başkanım, siz müdahale etsenize.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Biz Aladağ'la ilgili olmayan bir sunumu dinledik burada.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Niye yani ben konuşamaz mıyım?

GAYE USLUER (Eskişehir) - Siz geç geldiyseniz...

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Başkan, idare edin, onlar da konuşuyor.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Müdahale etmeyin lütfen, siz konuşmayı dinlemediniz.

BAŞKAN - Değerli Komisyon üyeleri...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sunum sırasında siz yoktunuz, biz buradaydık, sunumu dinledik.

BAŞKAN - Değerli Komisyon üyeleri lütfen...

Hüda Hanım...

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ben buradaydım.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Aladağ'la ilgili olmayan...

BAŞKAN - Lütfen...

Konuşmanızı kapattım, bir sakinleşsin.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Konuya dönmenizi rica ediyoruz, hepimizin vakti çok kıymetli, bir sunum daha dinleyeceğiz.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bakın, müdahale etmeyin. Buradaki Aladağ'la, zaten çocuklarımızla bir kurgu problemi var.

BAŞKAN - Hüda Hanım...

Hüda Hanım, mikrofonunuzu kapattım, bir beni dinler misiniz, kayda geçmiyorsunuz. Bir sakinleşelim lütfen.

Değerli Komisyon üyeleri, tabii ki zamanımız kısıtlı ama burada gerekirse ikiden sonrasına kadar da oturabiliriz, daha sonrasında zaten sunumlar bittikten sonra Adana'ya yapacağımız gezi programıyla ilgili de bir istişare toplantımız olacak lütfen dağılmayın diyeceğim.

Konumuz yangın, yangınla ilgili alınması gereken tedbirler, barınma ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanması noktasında güvenliğin sağlanması. Bu konunun içinde kalırsak çok memnun olurum, tekrar mikrofonunuzu açıyorum.

Buyurun.

Toparlarsak...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkan.

Tekrar şunu ifade ediyorum: Konuşmamın başında giriş yaparken de tekrar söyledim, Yükseköğrenim Kurumuyla ilgili bir sunum dinledik ama Aladağ'da ölenler 10-13 yaşındaki çocuklar; ben buradaki kurgusuzluğa dikkat çekerek bir örnek veriyorum. İş güvenliği, iş garantisi, efendim, iş şartları noktasında her konuda güvensizliğin ve riskin alabildiğine yaşandığı ilk sıralarda olan bir ülkeye döndük, ne akademisyenin güvencesi var ne kurstaki çocukların güvencesi var ne hocaların ne öğretmenlerin, hiçbir noktada çalışanların güvenliği kalmayan bir ülkeye döndük. Bu da dolayısıyla Aladağ dâhil hayatımızın her alanıyla ilgili bizi ilgilendiriyor.

BAŞKAN - Komisyon Başkanı olarak, bu "Güvenliği kalmadı." noktasında söylediğiniz kanun hükmünde kararnamelerle alınan konularla ilgiliyse bir terörle mücadele noktasında alınmış kararlardır bunlar, bu konuyu lütfen Aladağ Komisyonunda gündeme getirmeyin.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Çok yanlış.

BAŞKAN - Öğrencilerimizin barınma ihtiyacı noktasındaki konuya dönersek sevinirim Hüda Hanım.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Vallahi, Sevgili Başkan, mesela, yurt içi, yurt dışı, Haliç Kongre Merkezi dâhil olmak üzere çok şaşaalı toplantılardan bahsedildi. Yani, ben buna vurgu yaparken Aladağ'daki çocuklarımızla ilgili hayatıyla, yani o acıyla ilgili olmayan bir yığın örnekleri dinledik, birazcık sabrederek benim sözü nereye getireceğimi de dinlersek göreceğiz Sayın Başkan.

Bakın, 2015'te en az 1.730 çalışan, hayatını kaybediyor, 2016'da en az 1.970 çalışan, hayatını kaybediyor. Fakat, teftiş imkânı yüzde 2'lerde diye burada dinledik sayın görevliden, arkadaşımızdan.

Arkadaşlar, ve bu hayatını kaybeden insanlar... Aladağ da dâhil olacak buna yani umarım olmaz, inşallah olmaz, diğer bütün iş kazalarında ve acı sonuçlara şahit olduğumuz bütün davalarda olduğu gibi Aladağ'da da aynı sonuca, akıbete uğramayız inşallah. Genellikle az veya çok çalışanların hayatını kaybettiği bütün davalarda iş güvenliğinin alınmaması, işverenlerin ihmalleri, dikkatsizlikleri veya işte biraz daha emek veya maddi manevi masraf yaparak oradaki çalışanların hayatını garantiye, güvenliğe almaları gerekirken... Fakat ölen ölüp gittikten sonra davalar işverenlerin nasıl olur da hukuken o işten sıyırtılır buna dönüşüyor. Ve kaç davada da gördüğümüz üzere ihmaller, tedbirsizlikler, hayatını kaybetmiş, ölüp gitmiş çalışanların üzerine yıkılıyor mahkeme kararlarıyla. Burada da inşallah...

BAŞKAN - Hüda Hanım, biz burada bir mahkeme değiliz, lütfen...

HÜDA KAYA (İstanbul) - ...Aladağ'la ilgili de aynı akıbete uğramayız.

BAŞKAN - Biz, burada yargılama yapmıyoruz, tedbirleri ve sonuçları...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Yargılama yapmıyorum. Bakın, yüzde 2'lerdeki teftiş örnekliğinden dolayı ben bu örneği veriyorum. İnşallah...

BAŞKAN - Bakın, Hüda Hanım...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Son cümlemi kullanıp bitiriyorum.

BAŞKAN - Bitirin lütfen.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Evet, bitiriyorum.

Biz, bu teknik sorunları konuşuyoruz, teorileri konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ama, şu anda bile Aladağ'dan daha kötü şartlarda veya aynı şartlarda olabilecek binlerce çalışma alanı, ortamlar dünden daha fazla artarak Türkiye'de çalışmalarına, faaliyetlerine hâlâ devam ediyorlar. Dolayısıyla, bizim yaşanan acılardan sonuç çıkararak hâlâ aynı şartlarda faaliyetine devam eden bu ortamlara yönelik nasıl bir ders çıkarıp sonuç çıkaracağız; bunlar meseledir yeni acıların yaşanmaması için.

Teşekkür ediyorum.