Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 14 .02.2017 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, merhabalar.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli basın emekçileri hepinizi selamlıyorum.
Sayın Bakan, öncelikle, gerçekten, bir brifing vermenizi beklerdik çünkü Plan ve Bütçe Komisyonu burada haftalardır çalışmıyor ama siz sürekli kanun hükmünde kararnameler çıkarıyorsunuz. Yani, ne kadarının bütün Bakanlar Kurulunun iradesinde olduğunu bilmiyoruz çünkü biliyoruz ki kanun hükmünde kararnameler ivedi olarak gördüğünüz şeyler, orada imzalar atılıyor, sonra üstünün bir şekilde doldurulduğunu duyuyoruz ediyoruz, öyle olduğunu da biliyoruz çünkü bu kadar hızlı kanun ve kanun hükmünde kararname ancak tek bir yerin inisiyatifiyle çıkar, istişareyle çıkmaz. Sayın Bakanımızın da ifade ettiği, en azından 295 ekonomik konuyla ilgili olan kanun hükmünde kararnameyle ilgili, gerçekten, benim önerim -Sayın Başkan, hepimizin ihtiyacı var çünkü- Sayın Bakanın bir brifing vermesini isteriz. Yani çünkü bunların tamamına yakını Plan ve Bütçe Komisyonunun konuları. Bazılarını inceledik, inceleyebildik; bazılarının gerekçelerini bilmiyoruz, etkisini bilmiyoruz, bütçeye ne kadar sonuç getirecek bilmiyoruz. Pek çoğu da temel insan hakları, mülkiyet konularıyla ilgili olan kanun hükmünde kararnameler. Ciddi hak ihlalleri var, bunlarla ilgili alabileceğimiz tedbirleri belki konuşmamız gerekiyor. O açıdan, önerim Sayın Başkan, gerçekten, bununla ilgili Sayın Bakana -Sayın Bakan da kabul ederse- bir bilgilendirme yaparsanız çok makbul geçer. Yani, bu, şimdi de olabilir, yarın da olabilir, çok iyi olur. Yani bir oturumda bunu değerlendirelim derim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Onlar Genel Kurula gelmedi mi? Geldi galiba bu hafta.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, bakın, onların Genel Kuruldan ne şekilde geçeceğini hepimiz biliyoruz ama Plan ve Bütçe Komisyonu yoğunlaşmış bir komisyondur. Siz kanun hükmünde kararnameleri bile düzeltiyorsunuz. Belki bizim de önerilerimiz olur "Ya, burada bir hak ihlali var, şunu biraz da şöyle değerlendirseniz." gibi. Atıyorum, bütün bu kanun hükmünde kararnameler bütçeye ne kadar yük getirecek, 30 milyar mı, 50 milyar mı, 2017 yılı sonunda bütçemizi ne kadar etkileyecek? Bütün bunlarla ilgili Plan ve Bütçe Komisyonunun en azından bir bilgilenme hakkı yok mu? Belki de önerilerimiz olur, "Sayın Bakan, şu maddeyi şöyle yapmışsınız Hükûmet olarak, şunu şöyle düzeltin." diyebiliriz, el birliğiyle. Sonuç olarak ciddi yaralar açabiliyor. Yani, istişare edilmemiş her yasada olduğu gibi etkisi bazen bilmediğiniz noktalara savrulabiliyor. Pek çok eleştirimiz var, şimdi süremi onunla harcamayayım. Benim önerim, yarın siz bize bir sunum yapın madde madde, biz de size önerilerimizi söyleyelim, eleştirilerimizi söyleyeyim. Bu, ekonomik konularla ilgili olan maddelerle ilgili bir oturum düzenleyelim derim.
Sayın Başkan, tabii ki öncelikle size bu önerim ve tabii ki Komisyon arkadaşlarıma. Sayın Bakan da tabii ki bu konuda Hükûmet adına gerekli değerlendirmeyi yaparsa çok iyi olur. Yani, Sayın Bakan Zekeriya Bey söylediği için tekrara girmek istemiyorum. İlgili maddelerle ilgili notlarım vardı, oradan devam edeyim. Belki bu önerim kabul görürse zaten devam etmeme gerek yok.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi bir torbayla daha karşı karşıyayız. Neyse ki artık torbaya bile şükredecek duruma geldik Sayın Başkanım, Sayın Bakanım. Hani, torbayı hep istemiyorduk ama şimdi kanun hükmünde kararnameler olduğu için torbaya da şükür edecek duruma geldik maalesef. Hiç yoksa, Plan ve Bütçe Komisyonunu ve Meclisi bir şekilde kale alıp buraya getirmişsiniz, bari bunlar üzerinde değerlendirme yapalım.
Şimdi, bir torbanın ruhunda daha, maalesef, kriz durumunu yönetme, kriz yönetimi ruhu var. Yani, ekonomik güven duygusuyla ilgili, ekonomik güven göstergeleriyle ilgili ciddi sıkıntılarımız var, bunu hepimiz biliyoruz. Geçen yılın başlarından itibaren aşağıya doğru giden güven endeksleri var her anlamda ve yaşadığımız pek çok olaydan dolayı toplum ciddi bir gelecek kaygısına düşmüş durumda, ekonomi iyi bir şekilde işlemiyor, Hükûmet olarak da pek çok tedbirler almaya çalışıyorsunuz yani yangında su dökmeye çalışıyorsunuz. Oysa, bütün bu maddeler, geçmiş torba yasalarda, kanun hükmünde kararnamelerde ve şimdi aldığımız pek çok tedbirin de çaresi başka bir yerde. Yani, ben hep söylüyorum, sosyal bilimlerde Sayın Bakanım, o güven duygusunu nasıl yaratabiliriz, insanlar niye kaygılanıyorlar, niye gelecek kaygısına düştüler? Tüketici niye güvenmiyor, niye daha az harcıyor? Yatırımcı niye yatırım yapmaktan imtina ediyor? Bütün bunlarla ilgili cevaplar var bende. Yani çünkü sizin pek çok uygulamanız... Veya tamam, olağanüstü şartlardayız, siz bunu bir beka meselesi olarak topluma sunuyorsunuz ama beka meselesinden hep beraber çıkmamızın yolu hep beraber demokratik yollarla buradan çıkabileceğimiz duygusunu yaratmaktır. Yani, toplumu kutuplaştırıp, kamplaştırıp "'evet' diyenler şöyledir, 'hayır' diyenler böyledir." diye taraflara böldüğümüz zaman... Ki anketlerde de çıkıyor, "evet"-"hayır" aşağı yukarı kafa kafaya yürüyor. Bu toplumun yaklaşık yarısı "evet" diyecek, yaklaşık yarısı "hayır" diyecek ve bu sonuca rağmen Hükûmet politikasında da, Sayın Cumhurbaşkanının politikasında da, Başbakanın bugünkü grup toplantısında da dinlediğim kadarıyla stratejiniz belli referandumda: Kutuplaştırıp, kamplaştırıp çoğunluk olan kimlik nasıl olsa kazanır duygusuyla... Yani, "Türk kimlikli olanlar ve Müslüman kimlikli olanları biz bir tarafa alalım, öyle gösterelim, diğerlerini öteki tarafa atalım. Nasıl olsa bu kimlikli olanlar fazlalar. Biz nisana kadar bunu böyle geçirelim, ondan sonrasına bakarız." duygusuyla siz bu yasalardan, gerçekten, kriz yönetimi anlamında istediğiniz kadar getirin, "Yabancılardan KDV'yi vallahi billahi almayacağım." deyin, "Tapu harcı almayacağım hatta üste de para vereceğim." deyin, gerçekten zor gelir yabancılar. Yani, niye bu ülkeye yerli... Dünyanın en güzel yerlerinden birisiyiz, ben bütün dünyayı görmüş bir insan olarak söylüyorum. Herkes bu ülkede yaşamak ister, gerçekten, öncelikle tabii ki Türkiye vatandaşları olarak. Yabancılar da bu ülkede yatırım yapmak, yaşamak isterler ama yüz yıldır beceremediğimiz bir demokrasi meselemiz var. Bu meselemizi çözersek hepimize fazlasıyla... Demokrasi ve eşitlik tabii ki yani siz istediğiniz kadar pastayı büyütün, pastanın yüzde 80'ini yüzde 1'e verirseniz orada eşitlik meşitlik olmaz. Sosyal adalet duygusuyla demokrasimizi geliştirebilirsek bu yasaların hiçbirine gerek yok.
Sayın Bakanım, siz çok iyi biliyorsunuz ki sizin bütçeniz yara alıyor her bir yasayla, eminim mutlu değilsiniz bunları çıkarırken.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Mutluyum, yapma Allah aşkına.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, hayır çünkü her bir maddede 3 milyar oraya gitti, 5 milyar burada gitti, 8 milyar oraya gitti... Ya, geçen sene bir asgari ücret, bakın, o son üç aya 1 milyar lira fark edecek diye gerçekten kırk dereden su getirttiniz Sayın Bakan. Elli kere size söyledik, sonunda ikna oldunuz, 1 milyar lira bir asgari ücret. Ama bakın şimdi bol keseden veriyorsunuz, 5 milyar oraya, 8 milyar buraya, 7 milyar buraya, gidiyor, hep bütçe dengelerinden gidiyor. Bütün bu bütçe...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yapma.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya sonuçları göreceğiz, maalesef bakın... Umarım ki iyi olur ama bütçenizin yara alacağı kesin, hiç kuşkusuz. Siz şimdi yangına su dökmek için "Vergi almayacağım." diyorsunuz ama bakın, dünyada yatırım yapılan ülkelere bakın, demokrasisi güçlü ülkelere bakın, hiçbir tanesi "Vergi almayacağım, gelin tapu harcı almayacağım." diye yasalar çıkarmıyorlar yani ekonomik güven dengeleri olan, demokrasisi güçlü ülkelere zaten geliyor. Onlar vergisini de alıyor, harcını da alıyor, yıllık vergilerini de alıyor, her türlü yatırım vergisini alıyor, oralarda elbette vergi alınıyor. Çünkü niye? Sermaye, para, insan kendini güvende hissediyor. "Benim de bu ülkede yaşamamım bedeli budur." diyor. Ama bunu beceremeyen ülkeler yani demokrasisini beceremeyen ülkeler, iç barışını beceremeyen ülkeler... "Gel vatandaş, vergi almayacağım. Gel burada ucuz işçilik var. Gel bedava toprak vereceğim, gel yatırım yap." diye diye insanları çağırıyorsunuz, gerek yok. Dünyanın en güzel ülkesine sahibiz, her şeyimiz var. Yeter ki şu demokrasimizi becerelim, demokrasi sorunumuzu, meselemizi becerelim.
Yani siz kanun hükmünde kararname uygulamalarıyla mahkeme kararı olmaksızın, bakın altını çizerek söylüyorum, mala mülke el koyarsanız, mahkeme kararı olmadan mala mülke el koyarsanız o ülkeye yatırımcı gelmez çünkü bugün "Şu şu şu kişileri ben sevmiyorum, onların da suçları olduğunu düşünüyorum. Mahkeme kararına da gerek yok, ben malına el koyuyorum." derseniz yarın buraya gelen yatırımcı "Yarın bu Hükûmetle benim işim ters giderse, bir kanun hükmünde kararname benim malıma el koyarsa ne yapacağım?" der. Ya, bu çok açık bir uygulamadır. Mahkeme kararı olmadan kanun hükmünde kararnameyle insanların malına mülküne el koyup kayyum atıyorsunuz. Bu anlamda bunlar ciddi sıkıntılar Sayın Bakan. Bir an önce demokrasiye dönmenizi salık veriyorum. Bütçemiz de böyle daha güçlü olur, ekonomimiz de böyle daha güçlü olur. Olağanüstü hâli kaldırın -bakın hiçbir yasaya gerek yok- demokratik şartları getirin. OHAL'de -şu referendum geliyor artık- "'Evet' diyen de, 'hayır' diyen de şöyledir, böyledir." demeyin, "İkisi de başımızın tacıdır. 'Hayır' çıksa da kabul edeceğiz, ona göre haddimizi bileceğiz. 'Evet' çıkarsa da şöyle yürüyeceğiz." deyin. O zaman hiç bu ekonomik şartlara, böyle maddelere gerek yok Sayın Bakan.
Biraz da maddelere geçeyim. Bu konut sektöründe KDV iadesi... Sayın Bakan, emlak vergimiz son derece düşük. Dünyadaki şu anda OECD ülkeleri içinde bakın emlak vergisi oranları dahlinde en düşük olan ülkelerden birisiyiz. Emlakten vergi almadığınız için de tasarruflar emlake doğru yürüyor yani üretim sektörlerine doğru yürümüyor, gayrisafi yurt içi hasıla içinde üretimin payı gittikçe düşüyor. Ranta doğru yürüdü insanlar. Maalesef emlak sektörü duvara çarpmak üzere çünkü bütün kaynaklar oraya doğru akın ederse belli fiyat şişmeleri söz konusu oldu son dört, beş yılda özellikle, o fiyat şişmelerinden şu anda geriye doğru gidiş var, ciddi bir krizle karşı karşıya kalabiliriz. O açıdan emlaki daha fazla teşvik edici yasalardan bence imtina edin derim.
Bir de yabancılara KDV'siz -diyelim ki- mal sattınız. Ben burada maddenin detayında belki var mı diye size soru sormak istiyorum. Bir yabancı geldi mal aldı. Yüzde 18 KDV de indirdi. Diyelim ki 1 milyon liralık mal aldı, 180 bin lira KDV'den kurtardı. Bu yabancı beş gün sonra, üç gün sonra, üç ay sonra, beş ay sonra, sekiz ay sonra -diyelim ki hülleyle bir mal almış Ahmet'in, Mehmet'in de akrabası bu yabancı- geldi Ahmet'e bu malı sattı. Bu 180 bin lira ne olacak Sayın Bakan? 180 bin lira bu hülleyle alınan bu mal ne olacak? Var mı bir sınır burada, var mı efendim? Malı sattınız...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok. Maddeler geldiğinde açıklamada bulunacağız.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani yabancı aldı malı, Ahmet'in de Almanya'daki Almancı akrabası geldi 1 milyon liraya aldı, 180 bin lira KDV'den de kurtardı; beş gün sonra, beş ay sonra bir yıl sonra iki yıl sonra da Ahmet'e bu malı sattı. Bu devletin 180 bin lira olan zararı veya haksız rekabet ne olacak? Bu hüllelerle ilgili bir tedbir var mı bu maddede? Bu haksız rekabete girmeyelim Sayın Bakan, bunun önüne geçemeyiz. Bakın, Sayın Mehmet Şimşek'in de benzer açıklamaları vardı ilk bu madde önerisi geldiğinde, çok benzer açıklamaları vardı, ben onunla konuşmuştum bunu, "Böyle bir şey olamaz." demiştim, kendisi de basına bu şekilde açıklamalar vermişti. Bu maddeyi bence bu şekilde bunun incesinde düşünmemiz lazım.
Ahilik fonu Sayın Bakan. Esnaf odalarından görüş biz görmedik. Esnaf odaları burada mı, bilmiyorum. Umarım onların görüşlerini alırız Sayın Başkan. Bakın, İşsizlik Sigortası yapıldı. İşsizlik Sigortası'nda da 100 milyarın üzerinde bir kaynak birikti ve hesaplamanın ne kadar yanlış yapıldığını görüyoruz çünkü işçiden de bu para kesiliyor ciddi anlamda ve siz şimdi şöyle bir şey getiriyorsunuz: "Kriz var, ben işverene bedava işçi veriyorum, onun maaşını da buradan ödeyeceğim." diyorsunuz. Bu işçinin hakkı mıdır, işverene verilen bir para mıdır, İşsizlik Fonu'nun konusu mudur Sayın Bakan? Diyorsunuz ki: "Bir yıl çalıştır, maaşını ben buradan vereceğim." Bu, işverene verilen bir teşviktir yani İşsizlik Fonu'nun bir konusu değildir, değildir, değildir tabii ki. Sayın Bakan, işçi için toplandı bu paralar.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama temelde yanlış değerlendirme...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Olsun ama mevcut işçiler bu fonu koydular, mevcut işçiler bu parayı koydular.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Son üç aydan önceki dönemde sistemde olup da prim ödeyip son üç ayda işsiz olan vatandaşlarımız sisteme bu sayede girecekler ve geçmişte ödedikleri primden dolayı yeniden iş sahibi olacaklar. Bu doğru bir değerlendirme değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, yani lütfen bakın, öyle değil.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Olur mu böyle, tam da böyle.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, hayır, öyle değil.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yapmayın, tam da böyle.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Öyle değil. Sonuç olarak siz işverene bedava işçi veriyorsunuz İşsizlik Fonu'ndan, böyle oluyor yani işçiye direkt bir yapılandırma değil. Bakın, bu parayı işçiler koymadılar mı? İşçilerin hakkını, hukukunu yapılandıran, işçinin borcunu yapılandıran, işçiye kaynak sağlayan, işçinin hakkını geliştiren bir düzenleme değil.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 1,5 milyon insan iş sahibi olacak. Bu insanlar İşsizlik Fonu'na geçmişte prim ödeyen insanlar, onlar yararlanacak bundan.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, siz sonuç olarak işverene bedava işçi veriyorsunuz İşsizlik Fonu'ndan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değil, bakın, çok...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Öyle oluyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir kere sermayeye karşı bu olumsuz bakmayın ya.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani sermayenin karşıtı bakmak değil bu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz sürekli sermaye karşıtı bir söylem geliştiriyorsunuz, bu yanlış.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Değil efendim. İşçiye...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İki, bakın, şöyle: İşverene bu desteği vermekle aslında dolaylı olarak işçiye buradan imkân sağlıyorum. Neden? Yüzde 35 işçilik maliyetlerinde indirim yaptığım için işveren daha fazla eleman işe alacak. Kimi alıyor? İşçiyi alıyor. Sonuçta kim kazanıyor? İşçi kazanıyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İşveren kazanıyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İşçi kazanıyor, yapmayın.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, işveren, bakın...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, şunu kabul etmem asla mümkün değil: Bu sistem üzerinden, bu getirilen düzenleme üzerinden işverenlere bir kaynak aktarılıyor varsayımı...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Aynen öyle oluyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...veya önermesi hem fiilî durumla hem hukuki durumla bağdaşmıyor., onu da ifade edeyim.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İşverenlere direkt bir kaynak aktarıyorsunuz. Sonuç olarak o işçiye parasını ödemesi gereken işverendir. Siz işçinin fonundan işçiye maaş ödettiriyorsunuz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İşçinin fonundan işçiye iş sahibi olması için imkân yaratıyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, işçinin fonundan işverenin ödemesi gereken maaşı...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değil arkadaşlar ya olaylara ne kadar garip bakıyorsunuz. Hayretle karşılıyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Aynen böyle, aynen böyle.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Daha önce işverenden...
BAŞKAN - Sayın Paylan, siz konuşmanıza devam ederseniz, lütfen...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam.
Sayın Bakan, aynen böyle oluyor. Sonuç olarak bu para işçinin işsiz kalması durumunda veya işçilerle ilgili düzenlemeler olsa anlayacağım. Yani "İşçinin borcunu harcını yapılandıracağım, şöyle yapacağım, böyle yapacağım, işçinin özlük haklarını geliştireceğim. İşçiye ekstra yakacak yardımı geliştireceğiz." gibi bir şey olsa işçinin direkt cebine giren bir nokta olur. İşçi zaten çalışacak, maaşını siz işçinin fonundan vereceksiniz. Yani işçinin cebinden işçiye maaş ödemiş oluyorsunuz, aynen budur bunun sonucu.
Ahilik fonunun da Sayın Bakan, bakın Sayın Zekeriya Temizel'in söylediği gibi ayrı bir kod yasa olarak gelmesi gerekir, üzerinde tartışmamız gerekir ve bu kısıtları koymamız gerekir. "Ahilik fonu esnaf yararına kullanılacaktır ve bunun dışında kullanılamayacaktır." diye bir madde getirirseniz anlarız ama İşsizlik Fonu 100 milyar birikti, o kadar iştah kabartıyor ki Varlık Fonundan her yere kadar İşsizlik Fonu konuşuluyor ve ne açık olsa İşsizlik Fonu'ndan gidip karşılanmaya çalışılıyor, bu doğru değil. Bunun da çerçevesini iyi bir şekilde çizmeliyiz.
Son olarak genel sağlık sigortasını, Sayın Bakan, anlamak için soruyorum, 6,7 milyardan vazgeçiyorsunuz. Şimdi, yüzde 9'u ödedi bunu değil mi? Yüzde 9 ödedi. Ya, sonuç olarak hani hep ödeyenler keriz durumuna düşüyor ya memlekette bir şekilde. Bu yüzde 9, bu ödeyenler ne olacak Sayın Bakan? Yüzde 9 ödedi bunu, değil mi? Düzenli ödedi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Düzenli ödediğini söylemek mümkün değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Neyse ödedi sonuç olarak.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ödeyenler gene keriz mi olmuş oldular Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Keriz değil. Yok, öyle değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Öyle oluyor. Peki, onunla ilgili de açıklama yaparsınız.
Şimdilik geneli üzerinde bu kadar Sayın Başkan. Ben özellikle o ilk önerimi tekrarlıyorum, Başkanlık Divanı olarak değerlendirirseniz...
BAŞKAN - Değerlendirilecektir.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yarın Bakanımız bir sunum yapsın. Biz de görüşlerimizi KHK'lerle ilgili söylersek çok daha isabetli olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.