Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1585) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .02.2017 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar; şöyle: Yani, aslında bir yapılandırma devleti olduk. Son altı aydır baktığımızda, her şeyi yapılandırıyoruz. Gerçekten, herhâlde yapılandırmadığımız bir şey kalmadı.
BAŞKAN - Siz yenisiniz burada da o yüzden. On yıldır yapılandırıyoruz biz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama yani hiç bu kadar yoğun bir dönem olmuş mudur, bilmiyorum. Yani, devlet tam bir yapılandırma seferberliğine girdi; her şeyi, bütün alacaklarımızı yapılandırdık. Ama, bakın, eyvallah, krizdeyiz, sıkıntı var herkese ama sorun şu: Her yapılandırmadan sonra vatandaş "Nasıl olsa bu devletin alışkanlığı yapılandırma." deyip bir süre sonra yeniden durumu gevşetiyor maalesef. Yani, dün Maliye Bakanımıza da söyledim: Bu, ödeyen, ödemeyen meselesinde, ne bileyim, iyi niyetli, kötü niyetli meselesinde, "Ödeyen keriz mi?" durumunda pek çok etik soruna, vicdani, ahlaki soruna sebebiyet verebiliyor. Hükûmet olarak önerim: Ya, artık bu kadar yapılandırma yaptınız, öyle bir şey söyleyin ki: "Biz artık yapılandırma yapmayacağız." Ama, tabii ki sosyal devletiz. Dar durumda olanlara ayrı bir mekanizma kurun yani bölgesel olarak olur, şahıs olarak olur, kurum olarak olur; bir ombudsmanlık kurumu, alacak ombudsmanlığı meselesinde oraya başvursunlar. Yani, çünkü iyi niyet, kötü niyet meselesinde o kadar kötü örnekler var ki Sayın Bakanım, hep bunu kötü niyete kullanmış -ben şey olarak söylemiyorum yani- hep "Nasıl olsa devlet yapılandırma yapar." deyip atmış, bir kredi olarak kullanmış devlete olan borcunu, elektriğe olan borcunu ve "Nasıl olsa iki yıl sonra bir daha yapılandırır, üzerime de gelmez." diye bakan, bir alışkanlık hâline getiren bir anlayış var. Bu da çok kötü bir şey, bir devlet anlayışı anlamında, alacaklar meselesine bakış anlamında. Hükûmet olarak artık böyle bir noktaya gelin, bu kadar yapılandırma yaptıktan sonra yeniden bir birikime yol açmamak için bir duruş sergileyin. Yani, bu kadar yapılandırdık artık, borçları artık herkes düzgün ödesin, gerekirse devlet üzerine gitsin iyi niyet, kötü niyet çerçevesinde ama şu politikayı devreye sokalım. Sosyal devlet anlayışımız var ya, bir de kalkınmada öncelikli bölgeler diye bir anlayışımız da var, tarım politikamız var mesela.
Şimdi, geçen TÜİK bir açıklama yaptı. Biz gayrisafi yurt içi hasılamızın 700 milyar doların altında düştüğünü düşünürken bir anda "Yok arkadaş, bizim gayrisafi yurt içi hasılamız 680 milyar dolar değil, 820 milyar dolar." dedi, bir anda öyle bir rakam ortaya koydu. Siz de 680 milyar dolar üzerinde gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1'i desteklenir noktasında baktığınızda -hani, yaklaşık bir 20 milyar TL'ye tekabül ediyor- ben de o kadar destek veriyorum diye baktınız. Oysaki yeni TÜİK'e göre 26 milyar, 27 milyar, 28 milyar destek vermeniz lazım tarıma. Bu da bakın, özellikle dar gelirli bölgelerde yani kalkınmada öncelikli bölgelerde, kişi başı gelirin en düşük olduğu bölgelerde en ciddi sorunlara yol açıyor. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, belki bu tarifelendirmeyi -tabii ki Tarım Bakanlığıyla mı konuşursunuz, nasıl olur, Hükûmet politikası mı olur- yani bunu tekrar ve tekrar yapılandıracaksınız; alacaksınız, tekrar yapılanacak. Urfa'da, biliyorsunuz, her şeyde haberlere çıkar, Urfalı çiftçi yolları kapatır. "Vay, bizim elektriği kestin, kesmedin." meselesinde alacaklılara dönük hep bu sıkıntıyı yıllardır yaşarız. O açıdan, tarifelendirmede, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde bir desteği özelleştirilmiş kurumlara verirsek, orada da vatandaşın ödeyebileceği noktada bir tarife oluşturulursa tarımsal destek çerçevesinde ve ödemeyenin de, kötü niyetlinin de gerçekten üzerine gidilirse, hani, o tarifelendirme ödeyebileceği noktada olursa, bu ödeme disiplini, ödeme ahlakı oluşur. Diğer türlü, hep böyle biz iki yılda bir, yılda bir yapılandırma yasalarıyla karşı karşıya kalırız.
Gelin, bu alacak meselesini, devlete ödeme yükümlülüğünü, o etiği geliştirelim ve aynı zamanda sosyal devlet anlayışında da sıkıntılı bölgelere özel tarifeler oluşturup destekler verelim özellikle tarım konusunda yani sıkıntılı olan yerlere. Böyle bir anlayışa dönerseniz hem ödeme alışkanlıkları gelişir hem de sosyal devlet ve tarımsal destek anlamında o ödemeniz gereken... Hani, 28 milyar diyorum ya, çiftçiye 8 milyar TL yıllık borçlusunuz, bu yıl öyle gözüküyor, o anlamda bir açılım yapmış olursunuz. Bu politikayı da Hükûmetinize öneriyorum. Böyle bir öneri getirdiğinizde destekleyeceğimizi beyan ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.