KOMİSYON KONUŞMASI

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, geneli üzerindeki görüşmelerin başladığı gün de Komisyon Başkanı Şentop'a yaptığının siyasi eşkıyalık olduğunu söyledim. Doğru söyledim. Şimdi sizin yaptığınız da odur. Bülent Turan'ın eşkıyalık tarifi kendince bir tarif, elbette kendince bir tarif, ama bu memlekette siyasi eşkıyalık ile dağ başı eşkıyalığı konusunda yarışacaksak, biz, Adalet ve Kalkınma Partisi için "FETÖ'ye de, PKK'ya da, IŞİD'e de yardım ve yataklık yaptınız." dedik. Bir tane dava açamadınız. Eşkıya sizsiniz.! Eşkıya sizsiniz! (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yazıklar olsun sana!

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Açsana bir dava! Açsana bir dava!

Evet, sen ne edersen et, su atmak demokrasilerde, demokrasinin... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar... (Gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - ...demokrasinin bir tepkiyle...

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen hatibin sözünü kesmeyin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - ...protesto biçimi olduğunu bilmeyenlerden siyasetçi olmaz. Su atmak, demokrasilerde...

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Sen attın!

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben atmasam iyiydi. Grup Başkan Vekili olarak ben atmasam iyiydi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bir açıklama yapalım...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Evet, söylüyorum, niye attım? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bir açıklama yapayım...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Attım ama niye attım? Attım... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) - CHP demokrasiyi sulandırıyor.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bir açıklama yapayım. Biz su atılmasından rahatsız değiliz, daha önce tek atılmıştı, bugün yağmur şeklinde ama müzakereler devam ediyor.

Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Belki şundandır: Beyninizde fikrî bir kirlenme var, belki bu suyla temizlenir diye de atmış olabiliriz.

AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) - Aynaya bak, aynaya!

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, buna uymak -bunda Anayasa ve İç Tüzük var- öncelikle bütün milletvekillerinin görevidir, ama en çok da orada, Başkanlık Divanında olan biri olarak sizin göreviniz. Keyfî bir tutum kimsenin hakkı değil. Anayasa açık, kimse kaynağını Anayasa'dan almadığı bir yetkiyi kullanamaz. Bu suçtur. Suça, suç işleyene, suç siyasiyse, "siyasi eşkıyalık" demeye devam ederiz, çünkü, siz, kaynağını buradan almadığınız bir yetkiyle burada iş ve işlem yaparsanız -altını çizerek söylüyorum- eşkıyalık yapmış olursunuz. Bunu demek de bizim en doğal hakkımız.

Demokrasilerde tepki hakkı vardır, protesto hakkı vardır, muhalefet bunu kullanır. Siz derseniz ki "Biz, Mecliste 330, 133'ü her zaman sindiririz, püskürtürüz." Yapabilirsiniz, mümkündür, arzunuz da belki budur, ben onu bilmem, ama bu ahlaklı ve hoş bir şey değil. (Gürültüler)

4+4+4'te bunu yaptınız. O gün, o salonda olan milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin birçoğu o yaşananlardan dolayı vicdan azabı çekti, ben biliyorum. Burada da buna meylediyorsunuz, sabrediyorsunuz, ama zaten çok riskli... "Komisyonda da biz haklı, meşru görünelim, şu CHP'lileri tahrik edelim, biraz itiş kakış olsun." falan filan... Bu tezgâha düşmeyeceğiz. Bu tezgâha düşmememiz demek, burada sizin yaptığınız bu eşkıyalığa seyirci kalacağız anlamına gelmez.

Ama Bülent Tezcan'ın sorusunu ben de yüce millet adına soruyorum: Milliyetçi Hareket Partisiyle yaptığınız, "Virgülüne dahi dokundurtmayız." dediğiniz bu önergeden... Milliyetçi Hareket Partisinin iki çok sevdiğim temsilcisi burada. Benim bunu millet adına sormak diye de bir hakkım var. Partim adına sormuyorum. Bu teklifi beraber mi hazırladınız? Sizin hazırladığınız teklifte virgülün değişmesine karşıydınız, burada çok ciddi bir değişiklik var, bunu bilgi edinme hakkı olarak bile size sormaya hakkım var. Buna cevap vermek zorundasınız. Verirsiniz herhâlde, onu ben bilmem. (Gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, dinleyelim lütfen.

Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Başka bir şey daha söyleyeceğim.

Sayın Başkan, tekrar tekrar söylüyorum. Zaten 18'inci maddeye geldiniz. Bu Parlamentonun itibarı hepimizin itibarıdır. Bu Parlamentonun itibarını korumak hepimizin görevidir, ama sizin bu çoğunluk şımarıklığından vazgeçmeniz lazım. Yukarıdan talimat aldığınız bir vakıa, bunu biliyoruz. Yukarısı yarın sizi düşünmeyecek.

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - FETÖ'cülükten atacaklar bunları.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Vallahi de billahi de söylüyorum, bence geçmeyecek ama es kaza bu iş maazallah geçse, üç ay sonra genel seçim olacak ve sizin içinizden beşte 1 milletvekili tahliye ve tasfiye edilecek. (AK PARTİ sıralarından "Olsun." sesleri)

"Olsun." Güzel, o benim sorunum değil, o sizin sorununuz.

(Gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim, Sayın Altay'ı dinleyelim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Burada bu teklifle yapılmak istenen, yargıyı bir kişiye bağlamak. Neden? Ben söyleyeyim nedenini? Ben, Mecliste dedim ki "Kâbe'den örtü getirseniz 17-25 Aralığı örtemezsiniz." İşte bu teklif 17-25 Aralıkla ilgili. Siyasetten ayrıldıktan sonra da o suça bulaşanları korumak için getirilmiş bir zırhtır, bir utanç vesikasıdır, utanç belgesidir. Yazıklar olsun, olmaz böyle bir şey!

Geliyorum usule...

BAŞKAN - Sayın Altay, MHP'ye de bir cevap hakkı doğdu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben onu bilmem, MHP açıklama yapar yapmaz.

Şimdi, aklıma şu geliyor...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 17-25 Aralığın savcıları yurt dışına kaçtı.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Kaçtılarsa şimdiki hâkimlerle yargılayın.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Yok canım diyorum ama vallahi artık aklıma geliyor. Kamuoyunda şöyle bir algı var: Dendi ki "15 Temmuz Allah'ın bir lütfu. İçerideki FETÖ'cüleri ortaya çıkardık, ayıkladık." Bir perspektiften bakınca doğru ama 15 Temmuzu, 20 Temmuzu milat yapıp adi, alçak bir darbe girişiminden sonra Parlamento çoğunluğuna dayanarak bir sivil darbe süreci başlayınca, sokakta milletin konuştuğu benim de aklıma geliyor, acaba mı diyorum. Millet diyor ki: "Bu darbe kontrollü bir darbeydi."

AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) - Yazıklar olsun!

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) - Onu FETÖ'cüler söylüyor.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Yuh sana be!

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sana da yuh!

Zaten o şehitlerin kemikleri sızlar. Ben söylemiyorum...

(Gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, hatibi dinleyin lütfen, arkadaşlar... Arkadaşlar...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Biz darbe olduğu gün, üç şey lazım dedik...

BAŞKAN - Sayın Altay, bir saniye...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Darbecilerle kesin ve kati bir hesaplaşma yapın, desteğiz dedik mi demedik mi? Dedik.

BAŞKAN - Sayın Altay...

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Engin Bey, onu danışmanı FETÖ'den tutuklananlar diyor.

BAŞKAN - Hilmi Bey...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Geç o işi sen, geç! Çıkarın siyasi ayağını, çıkarın!

(Gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar, bakın, tekrar uyarıyorum, tam tutanak tutuluyor, isimlerinizin zapta geçmesini istemediğim için "arkadaşlar, arkadaşlar" diye bağırıyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Niye, geçse ne olacak? Bir dakika, bir dakika, isimler zapta geçince ne oluyor.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - İşiniz gücünüz tehdit.

BAŞKAN - Sayın Başkanım...

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Abdüllatif Şener diyor ki "Benim dışımda AKP'de FETÖ'ye bulaşmamış hiç kimse yoktur."

(Gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Altay, toparlar mısınız lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Şimdi, arkadaşlar, ben böyle inanmıyorum ama şu tutumunuz, şu tavrınız...

(Gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... (Gürültüler) Değerli arkadaşlar, Başkanlık Divanı olarak bundan sonra bağıran her arkadaşın ismini zikredeceğim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Edin, edin.

BAŞKAN - Kayıt ve tutanaklara geçsin, yıllar sonra bu tutanaklar incelendiğinde, bir şekilde... O sebeple, ben, isim belirtmek istemiyorum ama lütfen, sakinleşelim ve hatibi dinleyelim lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bitiriyorum. Şu tutumunuz sokakta, tümüyle demiyorum, genel bir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Altay, son iki saniye, sürenizi tekrar başlatacağım.

Değerli arkadaşlar, bakın, siz böyle yaptıkça uzuyor. Lütfen, hatip konuşmasını yapsın.

Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ama tek tük bunlar konuşuluyor, sizin kulağınıza gelmiyor mu? Burada samimi olalım biraz. Ben böyle demiyorum ama bu tutumunuzla bu kanaati, kamuoyunda az da olsa var olan bu kanaati perçinlemiş olursunuz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Direkt öyle bir şeyi savunmak bu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Arkadaş, gümrükten mal mı kaçıyorsunuz ya? Sayın Başkan, gümrükten mal mı kaçırıyorsunuz? On gün görüşmüşüz, belli ki bugün yarın bitecek...

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Engin Bey, bakın...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bir dur abi, bir dur ya!

Bir şey daha söyleyeyim mi? Bu FETÖ konusunda en çok hoplayanlar kesin FETÖ'cüdür, en çok onlar hopluyor. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Altay...

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Çok doğru bir tespit.

ORHAN KIRCALI (Samsun) - En çok siz konuşuyorsunuz ya!

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Yani, on bir gün çalıştık, bir gün tatil verip, on bir günde 18'inci maddeye geldik. Her şey olsa, bu, sabaha karşı biter.

BAŞKAN - İnşallah.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Zorunuz ne? Buraya gererek muradınız...

BAŞKAN - Yani, germe değil...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben muradınızı biliyorum.

Arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar, bunların muradı şudur: "Burayı gerelim, sonra diyelim ki CHP kavga etti, şunu yaptı, bunu yaptı." Bu oyuna gelmeyeceğiz.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Doğrudur.

ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Biz de bu oyuna gelmeyeceğiz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - AKP'nin bu gerilim politikasına alet olmayacağız.

BAŞKAN - Sayın Altay, teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Başkan, bitiyorum, son söz.

BAŞKAN - Sayın Altay, iyi niyetinizden dolayı teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Sayın Altay, sorun yok.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne demek Başkanım ya? Burada üç saat insanlar...

BAŞKAN - Hayır, o manada sorun yok demedim, hani Anayasa'yı tuttunuz ya elinizde, o manada dedim.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Şimdi, sizi vicdanların ve milletin önünde...

BAŞKAN - Bir su verin.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Buraya atmayın yalnız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Su vermeyin bana (!)

(Gülüşmeler)

BAŞKAN - Yok, yok, için lütfen, için.

AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) - CHP'nin demokrasisi sulu demokrasi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sizi vicdanların ve milletin ve sayın milletvekillerinin önünde, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bu Anayasa'ya ve İç Tüzük'e uymaya davet ediyorum. Aksi durumda, demokrasi bir tepki ve protesto rejimidir. Kaba, yaralayıcı, hakaret içermemek kaydıyla hiç şüphesiz her türlü tepki ve protesto hakkımızı kullanacağız. Ne olur bu Meclisi germeyin. Bu Mecliste insanların birbiriyle itişip kakışmasına sebep olacak iş ve işlem içinde olmayın diyorum ve...

BAŞKAN - Sayın Altay, teşekkür ederim.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Su verin, su.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - İsteyene atarım, başka şey de atarım.

(Gülüşmeler)

BAŞKAN - Arkadaşlar...

Sayın Altay, teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bundan sonraki tutumunuzun en azından buna uygun olarak yürümemesi hâlinde itirazımızın ve tepkimizin daha yüksek bir refleksle olacağını söylüyorum ve ben tekrar Milliyetçi Hareket Partisinden bu önergeyle ilgili açıklamayı yüce millet adına bekliyorum.

Saygılar sunarım.