KOMİSYON KONUŞMASI

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günlerdir burada tartıştığımız Anayasa taslağının hangi maddesini geri çekersek çekelim, hangi önergeyi tartışırsak tartışalım, aslolan şudur ki dünyada bir benzeri olmayan, hiç denenmemiş bir sistemin kurulamama sancılarını taşıdığımız çok açık. Evet, başka bir yerde denenmemiş, herhangi bir tecrübesi olmayan Türkiye'de "Türk tipi başkanlık" adı altında yapmaya çalışılan şey ne kadar düzeltirseniz düzeltin, neyi çekerseniz çekin bu halk nezdinde karşılığını bulmayan bir tasarı olarak hikâyesinde yer alacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler burada muhalefetin ki partimiz nezdinde Genel Başkanlarımız dâhil olmak üzere, her konuşmamızda ısrarla dile getireceğimiz tutuklu vekillerimiz ve 70'e yakın belediye başkanının tutuklu olduğu bir ortamda, hele hele olağanüstü hâl ilanının hâlâ yürürlükte olduğu ve işlediği bir ortamda, nasıl bir Anayasa taslağını tartışacağız? Yeni Anayasa tasarısını tartışacağımıza yerel yönetimleri güçlendirelim, Seçimler Yasası'nı değiştirelim, Siyasi Partiler Yasası'nı değiştirelim ve şu an Türkiye'nin çekince koymuş olduğu çok önemli anayasalardaki çekinceleri kaldıralım, imza atmaya korktuğu, birazdan ismini açıklayacağım sözleşmeleri imzalayalım. Yani, bizler yereli güçlendirmeden, yerelden tabandan tavana örgütlenmeyi ve insan odaklı bir anayasayı hazırlamadan, biz burada bütçeden tutun da HSK'nin üyesinin atanmasına, YÖK'e, büyükelçilerin atanmasına ve bir sürü yetkiye varacak yetkinlikte tam diktatöryal bir rejimin kurulmasını neden tartışalım?

Evet, benden önceki konuşmacı çokça değindi: "Çok kandırıldık, bilmiyorduk, yanıldık." Aslında, bunun tarihini en çok bilenler bence biraz bizleriz. Evet, bölgeden gelen milletvekilleri olarak seçilmişlerimizin, belediye başkanlarının şu an Mecliste olmayıp cezaevlerinde olmasının gerekçesini nasıl açıklayacaksınız?

2011'de KCK operasyonlarını yapan hâkim ve savcıların dosyalarını baz alarak 2007'de kurulmuş Demokratik Toplum Kongresinin Eş Başkanını, Başkanlık Divanını bugün, en güçlü olduğunuz günde yani yeni tasarıyı, Anayasa'yı değiştirecek güçte gördüğünüz dönemde, OHAL'de ve sizler işbaşındayken hâkim, savcılarınız var iken nasıl yapabildiniz? Şu an bu operasyonu yapan hâkim ve savcılar bu emri, bu talimatı nereden aldılar? Demokratik Toplum Kongresinin başında yer alan Sayın Ahmet Türk, Hatip Dicle... Bir zamanlar kendilerini muhatap aldığınız, İmralı görüşmelerinde ve Kürt meselesinin siyasal çözümünde muhatap aldığınız bu kişileri bugün illegalize ederek, toplumda algı operasyonları yaratarak, 73 yaşındaki Ahmet Türk'e cezaevi yolunu göstererek siz Mardinlilere ve bölgedeki halkımıza bu tasarının gerekli ve ihtiyaç sonucu yaratılan bir tasarı olduğunu açıklayamazsınız.

Yeni bir anayasaya ihtiyacımız yok. Şu an ihtiyacımız olan tek şey güçlendirilmiş yerel yönetimler, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası ve insan özgürlüğünü kısıtlayan tüm yasaların ortadan kaldırılmasıdır; her şeyden önce, ilan edilmiş haksız hukuksuz olağanüstü hâl ilanının derhâl ortadan kaldırılmasıdır. Bu süreci tartışacak, bu süreci muhataplarıyla götürecek bir süreçte değiliz. Muhatapların sesinin kısıldığı, cezaevlerine atıldığı ve halka bütün ayrıntılarıyla anlatılmadığı örtülü bir anayasa çalışmasından bahsediyoruz. Dolayısıyla, biz bu çalışmanın değil maddeler bazında, bir bütünen çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, 1985 yılında Avrupa Konseyi tarafından yerel yönetimlerin özerkliğine ilişkin hazırlanmış bir taahhütnamedir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın isminde geçen "yerel yönetimler" kavramıyla belediyeler ve "özerklik" kavramıyla da merkezî Hükûmetten yetki devri alan belediyelerin idari ve mali sorumluluklarını artırmaları ve merkeze karşı bağımsızlaşmaları kastedilmektedir. Türkiye 1988 yılında söz konusu belgeyi imzalamış, 1992'de kanunlaştırmış, 1993'te yürürlüğe koymuştur. Konsey üyesi bir devletin Özerklik Şartı'nı imzalaması için söz konusu Özerklik Şartı'nın birinci bölümdeki en az 10 madde ve 20 paragrafı onaylaması gerekmektedir. Türkiye, 18 maddeden özerklik şartını askıya alan, yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliklerine vurgu yapan 7 maddenin 9 paragrafına ise çekince koymuştur. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın maddeleri dikkatlice incelendiğinde siyasi, coğrafi ve kültürel bir özerkliği, muhtariyeti içermediği görülecektir. Oysa, taslağın gerekçesinde anlatılmayan muhtariyet 1921 Anayasası'nda dahi tartışılmış ve aslında yerini almıştır. Farklı ulusal ve etnik kimliklerin millî ve demokratik haklarına vurgu yapan bir niteliği yoktur. Yerel nüfus ve yerel topluluklar kavramları üzerinden soruna yaklaşır. İçeriği yerel yönetimlerin yani belediyelerin merkeze karşı idari ve mali özerkliğinin genişletilmesi üzerine hazırlanmış bir belgedir aslında. Yerelde katılımcı demokrasinin güçlenmesine ve merkezî iktidara karşı belediyelerin bağımsızlığını ve yetki alanlarını artırmalarında özerklik şartının sağladığı katkıya kuşku yoktur. Özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan İttihat ve Terakkiyle, daha sonra muhafazakar iktidarlarla günümüze kadar gelen katı merkezci, bürokratik devlet sisteminin parçalanmasına katkı sunacağı da açıktır. Türkiye'nin yerel idari sistemini ıslah etmesiyle demokratikleşmeye vesile olması açısından çokça önemlidir.

Türkiye, Avrupa Konseyinin ulusal azınlıkların korunması için çerçeve sözleşmeyle bölgesel ve azınlık dilleri şartını Kürtlerin ulusal ve demokratik haklarını gündeme getireceği için imzalamamıştır. İmzalaması durumunda, sorunun ismini açıkça telaffuz etmek ve bir ulusun dil hakkı üzerinden statüsünü tartışmak zorunda kalacağını hesaplayarak imzalamamıştır.

AK PARTİ Hükûmeti 2004 yılında 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 2005 yılında ise 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu'nu kabul ederek özerklik şartına koyduğu birçok çekinceyi fiilî olarak kaldırdıklarını birçok yerde savunmuştur. Oysa, çok uzak değil, 2015 senesinin yaz aylarına gidelim, bölgede ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının da dayanağının 11/c maddesi olduğunu yani bu övüne övüne anlattıkları yasa tasarısının, yasanın bir maddesi olduğunu buradan tekrar etmek isteriz. Söz konusu yerde, Şırnak'ta, Cizre'de, Nusaybin'de 7'den 70'e kadar varacak yaş gruplarında birçok insanın, yaşam hakkı başta olmak üzere, defin etme hakkına kadar ve haber hakkına, etkili bir soruşturma yapılmaması...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Irgat, bir saniye, tekrar açıyorum.

Toparlayın lütfen.

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Adil yargılanma ve hukukun bütün maddelerinin askıya alındığı bir dönemden bahsediyoruz. Hakeza, bugün 70'e yakın seçilmişin cezaevlerinde olmasını neyle açıklayacaksınız? Yukarıda bahsettiğim gibi, fiiliyatta kaldırdığını ama aslında imza atmayarak kaldırmadığını bildiğimiz Özerklik Şartı'nın neresini, nerede uyguladınız? Bugün, şu anda 73 yaşında olan Sayın Ahmet Türk'ün, bir zamanlar müzakerelerinizi yapmak isterken muhatap olarak kabul ettiğiniz Sayın Ahmet Türk'ün bunca sağlık sorununa rağmen hâlâ hapishanede oluşunu neyle açıklayacaksınız? Evet, bizler, bir an önce, çok asgari ölçüde Türkiye demokratik siyasi hayatına katkı sunacak olan bu çekincelerin derhâl kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu çekinceler kaldırılmadan, yereller güçlendirilmeden, halk nezdinde yeni bir tasarı, yeni bir anayasa ihtiyacı noktasında gerekli açıklamayı yapmadan biz sağlıklı bir çalışmayı yapmış olmayacağız.

Hakeza, istiklal mahkemelerinden başlayarak özel güvenlik mahkemeleri dönemine kadar gelen yargılama silsilesine ise baktığımızda... Ki tasarıda da kısmen yer almış, askerî yargıyla ilgili maddelere ilişkin de bir çalışma yapıldığı görülüyor. Oysa, biz bu süreçleri...

BAŞKAN - Sayın Irgat, toparlar mısınız lütfen.

MİZGİN IRGAT (Mardin) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, şu an Osmaniye Milletvekili Sayın Mücahit Durmuşoğlu'nun fıstık ikramı vardır, afiyet olsun.

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Beklesin, ben konuşmamı bitireyim, sonra dağıtılsın Sayın Başkan.

BAŞKAN - Arkadaşlar, dağıtım konuşma bittikten sonra olsun.

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Dikkatim dağılıyor.

BAŞKAN - Tamam.

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sonra yersiniz, nasıl olsa gece boyunca buradasınız.

DİDEM ENGİN (İstanbul) - Ara vereceksiniz herhâlde Sayın Başkan.

BAŞKAN - Devam edin, buyurun.

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Ama, toparlarsanız...

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Yani, fıstıklarla konuşmamı gerçekten iyi böldünüz.

BAŞKAN - Sizi gündeme davet ediyorum, buyurun.

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Siz böldünüz ama Başkan, ben bölmedim.

BURCU ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, şu an tüm Türkiye Anayasa Komisyonunda konuşmalar esnasında fıstık dağıtıldığını da canlı olarak görüyor.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...

Buyurun.

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, konuşmamı...

Bu ülkede, evet, askerî yargıçlar... 1999 yılında, özellikle İmralı'da yapılan Sayın Öcalan'ın yargılaması sonrası ve öncesinde Türkiye'nin mahkûm olmuş olduğu birçok karar vardı. Türkiye askerî yargıç nedeniyle tazminata mahkûm edilmişti. Bu ve benzeri birçok karar sonucu birtakım düzenlemeler yapılmış ise de şu an hiç kimse ama hiç kimse mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olduğunu iddia edemez. Hiçbir hâkim ve savcının, özellikle politik davalarda, özellikle siyasi davalarda tarafsız davrandığı, tarafsız bir soruşturma süreci yürüttüğünü ve kovuşturmayı devam ettirdiğini hiç kimse bizlere anlatamaz. Bizler gibi, benim gibi yargı süreçlerinden defalarca geçmiş biri olarak, bunu çok iyi bilenler olarak, bunun asla ve asla mümkün olmadığını buradan bu Komisyona tekrar belirtmek isterim.

BAŞKAN - Sayın Irgat, toparlar mısınız.

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Hangi dönemde olursa olsun, Türkiye'de adil yargılanma hakkı, hâkim ve savcıların tarafsız ve bağımsız bir şekilde karar verme sorunu her zaman capcanlı bir şekilde karşımıza çıkmıştır ve çıkmaya devam etmektedir. Dün gece de söyledim, buranın eski üyesi Aysel Tuğluk'u, hukukçu Cabbar Leygara'yı, sayısız belediye başkanlarını, sesini çıkaran her gazeteciyi, gazetelerin çaycılarını tutuklatan sisteme baktığımızda, biz bu tasarıyla gelecekte daha bağımsız, daha adil, daha tarafsız hâkim ve savcıların gelmeyeceğini de çok iyi biliyoruz. Bu temelde özgürlükleri getirmeyen, yerelleri güçlendirmeyen, halklarımız nezdinde şu an Şırnak'ta oturacak evi olmayan...

BAŞKAN - Sayın Irgat...

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - ...çadırlarda kalanlar için hiçbir karşılığı olmayan bu tasarının çekilmesini talep ediyoruz.

Teşekkür ederim.