| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .12.2016 |
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Komisyonunun 20 Aralık Salı günü ilk toplantısından itibaren dokuz gündür hiç fire vermeden tüm toplantılarına katılan bir milletvekili olarak iktidar, muhalefet hemen hemen tüm konuşmacıları dikkatle dinledim. Özellikle, Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Demokratik Partisi milletvekillerinin teklife ilişkin itirazlarını daha dikkatli dinledim. Tutanaklara bakıldığında görüleceği üzere, bir iddianın onlarca kez tekraren söylenmesi, bağırılması, eleştirinin sınırlarını aşan hitapların olması iddiaları haklı çıkarmaya ne yazık ki yetmiyor. İçeriğe ait somut tartışmalar yerine ısrarla rejim tartışması açmanın, tekrar tekrar kullanmanın, savunduğunuzu iddia ettiğiniz parlamenter sistemi baltalamak olduğunu, bizatihi demokrasinin kendisine saygısızlık olduğunu düşünüyorum.
1961 ve 1982 anayasaları millete güvensizliği esas almaktadır. Millete güvensizlik içinde olanların içerikten uzaklaşarak kasıtlı olarak rejim tartışmaları açtığını düşünüyorum. 1982 Anayasası sivil siyasetin karmaşayla çalıştırılmamasına yönelik bir anayasadır. 1982 Anayasası'nı yapan askerî yönetimin zihnindeki devlet başkanlığı makamı bu makamı gelecekte siyasi kökenli biri tarafından değil, tercihen eski bir asker veya Silahlı Kuvvetlerin güven onayına sahip bir sivil tarafından doldurulacağını hesaplamıştır. Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimleri ne yazık ki krizlerle anılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri cumhuriyet tarihi boyunca krizlerle anılmış, ortaya çıkan kriz ve skandallar sivil siyasetin yönetim gücünün ve becerisinin zayıflığı olarak algılanmış ve darbelerin de önünü açan süreçler olarak işletilmiştir. 2007'de AK PARTİ karşıtlığında birleşenler, 367 garabetini ortaya atanlar zannettiler ki milletin iradesinin önüne -eski alışkanlıklarda olduğu gibi- set çekeriz. Oysa, her şerden bir hayır çıkar anlayışıyla, 367 garabeti, milletin seçimiyle göreve gelen Cumhurbaşkanının ve bugün tartıştığımız Cumhurbaşkanlığı sisteminin önünü açmıştır. 2007 referandumunda millet oyunu bozmuştur. Milletimiz 2007 yılındaki referandumda -başkanın doğrudan millet tarafından seçilmesine ilişkin düzenleme- bir taraftan vesayetçilerin müdahale ve zeminini ortadan kaldırmış, Hükûmet sistemimizin evrilmesine neden olmuştur. 2007 yılından artık daha geri dönemeyiz. Ondan daha ileriye doğru adım atmak zorunda olduğumuz, 2007 yılındaki referandumla da bilinmektedir.
Türkiye'nin rejim sorunu yoktur. Sayın Başbakanımızın vurguladığı gibi, bu konu 1923 yılında bitmiştir. Cumhuriyet, Kurtuluş Mücadelesi'ni veren aziz Türk milletinin en önemli kazanımıdır. Demokratik cumhuriyetlerin farklı Hükûmet modeli uygulamaları vardır ve bu Anayasa değişikliğiyle öngörülen Cumhurbaşkanlığı sistemi de geçmiş pratiklerden yola çıkılarak isabetli bir model olarak sunulmaktadır.
Türkiye artık kriz kültürü üzerinden yönetilemeyecek. Çok partili siyasi hayatımızda hükûmetlerin ömrü ortalama bir buçuk yıldır. Bunun da "istikrarsızlık" ve "kriz" demek olduğu salonda bulunan, yaş ortalaması itibarıyla tecrübeleri sabit olan bizler tarafından bilinmektedir. Bu, ekonomide istikrarsızlık, zayıf dış politika demektir.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, salonda sayımız az ama gürültümüz fazla.
Buyurun Sayın Keşir.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - AK PARTİ'nin on dört yıllık iktidarı döneminde kriz tellallarının geçmiş yıllardaki alışkanlıkları sık sık nüksetmiş, her bir buçuk, iki yılda bir kendi senaryolarını ortaya koymuşlar, bu tacirler kendi yarattıkları krizlere büyük önem addetmişlerdir. Bunu hükûmeti devirme yöntemi olarak da kullanmaya sık sık yeltendiklerini unutmamak gerekir. AK PARTİ hükûmetlerine yönelik eski alışkanlıklar ile her bir buçuk, iki yılda bir çıkartılmaya çalışılan suni krizler Recep Tayyip Erdoğan'ın feraseti ve basireti, aziz milletimizin desteği ve güveniyle aşılmıştır. Şimdi diyorsunuz ya: "Kişiye özel düzenleme yapıyorsunuz." diye. Aslında, tam aksi bir düzenleme yapılmaktadır. Bugün kadar Recep Tayyip Erdoğan'ın basireti ve yönetim kabiliyetiyle aşılmış olan krizlerle AK PARTİ siyasi bir istikrar yakalamıştır. Bu değişiklik, suni krizlerin sistemin içinde barınmaması, sistemin kendisini imha etmesine fırsat vermemesi ve sistemin güçlenmesine yöneliktir. Takdir edersiniz ki her zaman böyle bir güçlü lider gelmeyebilir. Sayın Cumhurbaşkanımız seçim kampanyasında sık sık, seçimle gelen bir Cumhurbaşkanı olarak diğer Cumhurbaşkanları gibi olmayacağını, proaktif olarak Anayasa'dan gelen tüm yetkilerini kullanacağını ifade etmiş ve milletimizden o şekilde oy istemiştir.
Yine, özellikle, son iki yılda seçim kampanyasında partimiz milletimize Anayasa değişikliği vaadinde bulunmuştur. Aziz milletimiz bizden Anayasa değişikliği konusunda bu çalışmayı beklemekte ve çok yakından takip etmektedir. Hem Komisyon hem de Genel Kurul süreçlerinden sonra milletimizin referandum sürecinde de bu konudaki cevabını açık ve hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde vereceğine inanıyorum.
Sayın Başkanım, demokrasiyi işleteceğimize inanıyorum. Arkadaşlar dinlemeden nasıl bir demokrasi oluşturacağımızı bilemediğimiz için burada bu uyarıda da bulunmak zorunda kaldım, kusura bakmayın.
BAŞKAN - Estağfurullah.
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Konuşmamın sonunda, bu sürecin başından bu yana emeği olan hem AK PARTİ'li hem de Milliyetçi Hareket Partili tüm parlamenter ve parti yöneticilerine, 20 Aralıktan bu yana yapılan toplantılarda emek veren Komisyon Başkanı, Başkanlık Divanı üyeleri ve tüm milletvekillerine, ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi personeli ve basın emekçilerine şükranlarımı sunuyorum.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.