| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .12.2016 |
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli Komisyon üyeleri ve basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde Anayasa Komisyonunda Meclisi, demokrasiyi ve bildiğimiz anlamdaki cumhuriyeti ortadan kaldıracak bir teklifi görüşüyoruz. Bu teklif açıkça bir rejim değişikliği önerisidir. Bu teklif demokrasiyi ortadan kaldıran, Türkiye'ye otoriterliği getirecek olan bir rejim değişikliğidir.
Anayasalar toplumsal sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler toplumun mutabakatıyla yapıldığında ancak toplumsallaşırlar. Ve toplumsal mutabakat inşa etmek için değil kendi dediğini dayatmak için ve bunun adına işletilen süreçler sonucunda daha doğmadan bu toplumsal sözleşmeler ölürler. Ölü doğmasın diye, toplumsal mutabakat olsun diye birbirimizi dinlemek gerekir, birlikte konuşmak gerekir, mutfağı hakikaten bir mutfak gibi çalıştırmak gerekir. Bu şekilde yapılmayan anayasalar ülkelere mutluluk getirmez, huzur getirmez, refah getirmez, kalkınma getirmez, barış, zenginlik ve özgürlüğü hiç getirmez. Aksine böyle yapılan anayasalar ülkelere felaket getirirler. Esasında bizler işler böyle yapıldığında ne olduğunu daha önce de gördük. O zaman da söyledik. 12 Eylül 2010 referandumunda "yapmayın" demiştik, ısrarla "Yanlış yapılıyor, lütfen bunu hep beraber düzeltelim." demiştik. "Muhalefeti dinleyin, bir ortak akıl çıksın." demiştik. Ama aynı bugünkü edayla, aynı bugünkü havayla o gün Anayasa "Biz biliyoruz, yapacağız." diye değiştirildi ve biz 15 Temmuz darbe girişimini muhalefetiyle iktidarıyla hep beraber yaşadık. Yargıyı FETÖ'ye işte o 12 Eylül 2010 referandumuyla zimmetlediniz. Bunları tüm açıklığıyla biz söylerken aynı bugün burada Komisyonda olduğu gibi "Siz bilmezsiniz, biz biliriz." demiştiniz. Artık şunu herkesin açıkça anlaması gerekiyor: İşler böyle yapıldığında diktatörlükler ortaya çıkıyor; diktatörlükler olduğunda iç savaşlar, darbeler, toplumsal kargaşalar, siyasi suikastlar ortaya çıkıyor. İşte bizim verdiğimiz mücadelenin ne kadar haklı olduğunu gösteren sonuçlar da Türkiye'nin son birkaç ay içerisinde yaşadığı bu gerçeklerle açıkça ortada. Farkındayız, çok aceleniz var, fazla konuşulmasın, tartışılmasın istiyorsunuz çünkü esasında siz de biliyorsunuz ki bu tartışılan bir hükûmet sistemi tartışması değil, bu tartışıyor olduğumuz açıkça cumhuriyeti ve demokrasiyi ortadan kaldırıp kaldırmamaya dair yaptığınız bir tartışma. O zaman açıkça bunu ortaya koymak gerekiyor. Bu teklif Cumhurbaşkanına bu Meclisi, Gazi Meclisi feshetme yetkisi veriyor. Cumhurbaşkanı ve Meclis seçimlerini aynı anda yaparak yasamanın iradesini yürütmeye tabi kılıyor. Cumhurbaşkanını parti genel başkanı yaparak Cumhurbaşkanının yasamayı eline almasının önünü açıyor. Yasamanın yürütmeyi denetleme mekanizmalarını tamamen ortadan kaldırıyor. Meclisin yasama yetkisini fiilen gasbederek Cumhurbaşkanı kararnameleri üzerinden yasama yetkisini tamamen saraya devrediyor. Yani özetle, bu getirilmiş olan teklif, 23 Nisan 1920'de yaratmış olduğu büyük bir mücadeleyle çıkmış olan Meclisi ortadan kaldırıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, bu Anayasa teklifini yansıtmıyor.
BAŞKAN - Bir saniye... Değerli arkadaşlar...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İzin aldık Başkanlık Divanından.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Olur mu öyle şey? Ekranda sadece Anayasa yansıtılır, teklif yansıtılır. Anayasa metnini orada görmek istiyoruz.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Bu teklif, demokrasinin... (Gürültüler)
BAŞKAN - Şimdi, bir saniye... Bir saniye...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Var, var...
BAŞKAN - Bir saniye... Bir saniye...
Şimdi, bize dediniz ki, slayt var ama konuşmanın dışında orada bir metin kaldı...
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Doğru, özür dilerim, haklısınız.
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Sayın Başkan, slaytın olması doğru değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ekranda sadece Anayasa yansıtılmalı.
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Sadece Anayasa maddesinin, değiştirilen Anayasa...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Olur mu öyle şey arkadaşlar?
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Metni anlatıyor. Siz de yapın, öyle şey olur mu?
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Hayır, öyle bir usul yok.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Niye olmasın?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Gerçekleri görmekten niye korkuyorsunuz?
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, değerli arkadalar, bir saniye...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Olur mu öyle şey ya! Siz de yapın.
BAŞKAN - Bir dakika... Değerli arkadaşlar, bana sadece ekonomik verilerin olduğu bir slayt olarak söylendi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Doğru, öyle, slaytlarda bir tek onlar var.
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Slayt da olsa doğru değil.
BAŞKAN - Şimdi ben de açık yüreklilikle şunu söyleyeyim: Konuşurken değerli arkadaşlar burada mesela...
MURAT EMİR (Ankara) - Hangi maddeyi düzelttiniz slaytta...
BAŞKAN - Sayın Emir konuyu değiştirme, Sayın Emir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Demokrasi anlayışınız bu.
BAŞKAN - Sayın Emir, konuyu değiştirmeyin.
Değerli arkadaşlar, ben şöyle düşündüm dedim ki: Konuşurken metin tutabiliyorlar ellerinde, gösterebiliyorlar. Ekonomik veriler devam edecek diye düşündüm ama...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ekonomik veri.
BAŞKAN - Ama biraz önce orada bir metin sabit kaldı.
Sadece konuşmanıza hızlı şekilde devam ederseniz bitirelim lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Tamam, ben zaten veriye gelmiştim.
BAŞKAN - Zaten çok kısa kaldı.
Çünkü Anayasa metninin orada kalması gerekiyor.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Teşekkür ediyorum.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın Başkan, metni anlatıyor, öyle bir şey yok ki.
BAŞKAN - Ama orada metin konuşmayla uyumlu değil, konuşmayla uyumlu olmadı. Ben de bu arada diğer konuşmacıları ayarlıyordum.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Ben izninizle...
BAŞKAN - Metin konuşmayla uyumlu olmadı, orada...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Elitaş'tan talimat alma Başkan.
BAŞKAN - Ya, lütfen...
Değerli arkadaşlar, talimat da alırız gerekirse, onda bir sıkıntı yok. (CHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, lütfen...
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum, ben buradan devam ediyorum.
BAŞKAN - Lütfen, ama iyi niyetimi suistimal etmeyin, hızlı şekilde devam edin.
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Ekrandan o slaydı kaldıralım. Böyle bir usulümüz yok.
BAŞKAN - Kaldırın. (Gürültüler)
Devam edin.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Bu teklif...
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
Hızlı şekilde devam edin.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Hızlı şekilde konuşmayla bağlantılı devam edecek şekilde, hızlı şekilde.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Evet evet, oradan devam ediyorum.
BAŞKAN - Hızlı şekilde.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Bu teklif Türkiye'yi bir yol ayrımına getiriyor. Demokrasi mi diktatörlük mü? Özgürlükler mi, refah mı, fakirlik mi? (Gürültüler)
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Ya, bu teklifle ne alakası var?
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...
Siz lütfen devam edin.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Dünya, esasında bütün bunları...
BAŞKAN - Sayın Böke, konuşmanızla bağlantılı şekilde devam edin.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Evet, oraya geliyorum.
Dünya bütün bunları esasında daha önce konuştu, yüzlerce akademik makale var.
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Sayın Başkanım, böyle bir usul yok. Lütfen, ekrandan o slaydı kaldıralım. Böyle bir usulümüz yok. Yeni bir usul belirliyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Böke, devam edin.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Koskoca bir külliyat var. Dünyada, bu önerinin gerçekleşmesi durumunda verilerle Türkiye'nin ne yaşayacağını göstermiş olan derinlikle çalışmalar var. Bugün slaytlarla yansıtıyor olduğumuz bu veriler, tam da bu akademik çalışmalarda ortaya çıkmış olan sonuçları sizlerle paylaşmak için, mutfağı mutfak olarak çalıştırmak adına sunulmuş slaytlar.
Bu slaytlardan ilki bize şunu gösteriyor: Ülke deneyimleri...
BAŞKAN - Konuşma süreniz bitmek üzere, bunu biliyorsunuz.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Evet. Diktatörlükler demokrasilerden daha fakirdirler.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Ya, kardeşim ne diktatörlüğü ya, ne diktatörlüğü? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - 1991-2015 yılları arasında yıllık ortalama kişi başı gelire bakarsak eğer diktatörlüklerde 4.700 dolar olan gelir düzeyi demokrasilerde 35 bin dolara çıkıyor yani demokrasiler otoriter rejimlere kıyasla 7 kat daha çok gelir yaratabiliyorlar insanlar için. Bugün sizi rahatsız ediyor olan o görüntü tam da bu 7 katlık artışı gösteriyor.
BAŞKAN - Sayın Böke, lütfen... Sayın Böke, sadece konuşmaya devam edin lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Türkiye'nin bugünkü ortalama geliri kişi başına 11.300 dolar. Burada bir anımsatma yapalım, bu rakam TÜİK'in henüz tam anlaşılamayan millî gelir revizyonundan sonra ortaya çıkmış olan rakam. Türkiye'de kişi başına gelir 2013'ten beri düşüyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) 2013'te 12.480 dolar iken, bugün 11 bin dolara gerilemiş vaziyette. 2013, Türkiye'de fiilî başkanlığa geçişin yılı. Yani uzağa bakmak gerekmiyor kendi tarihimize bakarsak...
BAŞKAN - Sayın Böke, toparlayın lütfen, toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - ...esasında yarın gelirimizin ne olacağını söylüyor.
BAŞKAN - Sayın Böke, toparlayın lütfen.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Konuya gelin biraz.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Türkiye'de bir yol ayrımında. Ya demokrasiyi güçlendirecek ve hep beraber zenginleşeceğiz ya da otoriterliği seçeceğiz ve hep beraber fakirleşeceğiz. (Gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, hiç olmayan bir usulü burada uyguluyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Böke, toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Otoriterliğe geçince sadece gelirimiz düşmeyecek aynı zamanda büyüme de azalacak. Uluslararası deneyimler, otoriter yapılarda demokrasilere kıyasla büyüme oranlarının daha düşük olduğunu... (Gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, yaptığınız doğru mu? Olmaz böyle bir şey.
BAŞKAN - Sayın Böke, toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - İşsizlik oranları da enflasyon da hep daha farklı. Otoriter rejimlerde işsizlik oranları yüzde 9 iken demokrasilerde işsizlik oranları yüzde 7. Eğer biz otoriterliğe geçersek bu teklif kabul edildiğinde, işsiz sayısı Türkiye'de 6 milyonun üzerine çıkacak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yaptığınız doğru değil, doğru bir iş değil Sayın Başkan. Sayın Başkan, lütfen kaldırın. Olmayan bir şey yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Böke, toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - İnsan hayatı ucuz ama diktatörlüklerde hayat çok pahalı.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Maddeyle ilgili de konuşun.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Yine, 1991-2015 yılları arasında otoriter rejimlerde enflasyon yüzde 57 iken, demokratik rejimlerde enflasyon yüzde 3. Yani fark neredeyse 20 kat. Eğer biz bugün Anayasa Komisyonundan bu teklifi geri çekmezsek yarın Türkiye'de hayat 20 kat daha pahalı olacak.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Evet, CHP döneminde kıtlık oldu, 4 defa kıtlık oldu.
BAŞKAN - Sayın Böke, toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Türkiye'de enflasyon 2015 yılında yüzde 8'di, eğer bu teklif kabul edilirse 20 katlık bir artış olacak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Böke, toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Uluslararası deneyimler otoriter rejimlere geçildiğinde gelir dağılımının adaletsizleştiğini gösteriyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Kendinize göre bir yorum yapıyorsunuz, gerçeklikten uzak.
BAŞKAN - Sayın Böke, toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Yani, bugün 1.404 lira vererek bir kez daha açlığa mahkûm ettiğiniz 6,5 milyon insan bundan sonra daha da fakirleşecek.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Gerçeklikten uzak, alakası olmayan bir yorum yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Böke toparlayın, toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Diktatörlüklerde ekonomik özgürlükler çok daha az, sınırlıdır.
BAŞKAN - Sayın Böke...
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Ekonomik özgürlükler, otoriter rejimlerde demokrasilerden daha düşüktür.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Akın Üstündağ'ın, Akın Üstündağ'ın daha önce... Farazi meseleleri ekonomik olarak dinliyoruz arkadaşlar.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Diktatörlüklerde mülkiyet hakkı, emeği özgürce kullanma hakkı, yatırım özgürlüğü çok daha az.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Zırva, zırva tevil götürmez!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bunlar TÜİK rakamları.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Arkadaşlar, zırva tevil götürmez. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Gerçeklerden niye korkuyorsunuz?
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - İşte bu teklif, Türkiye'yi bir yol ayrımına getiriyor.
BAŞKAN - Sayın Böke...
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Bu teklif 80 milyona, zenginlik mi yoksulluk mu?
BAŞKAN - Sayın Böke... Sayın Böke...
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Öngörülebilirlik mi istikrarsızlık mı?
BAŞKAN - Sayın Böke, lütfen bitirin.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - İstihdam mı işsizlik mi?
BAŞKAN - Slaydı kapatın, slaytta çünkü parti amblemi var, kapatın, lütfen bitirin.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Rahat bir geçim yerine hayat pahalılığı mı, şeffaflık yerine kuralsızlık mı, yoksa özgürlük yerine baskı mı diye bir tercih veriyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bakın, zırva tevil götürmez arkadaşlar. (CHP sıralarından gürültüler)
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Tercihi kalkınmadan yana olanlar, umudu olanlar, demokrasiyi güçlendirmek isteyenler, cumhuriyeti korumak isteyenler oylarıyla bu Meclise gönderdiler. (Gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...
Sayın Böke toparlayın lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Siz milyonlar için, umut, kalkınma, zenginlik ve enflasyonun düşük olduğu bir Türkiye inşa etmek istiyorsanız bugün bu Komisyondan bu teklifi hemen geri çekerseniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)