Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
Konu | : | Mardin Milletvekili Mithat Sancar'ın Komisyonun çalışma esasları, söz verme işlemleri ve konuşma sürelerine ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 27 .12.2016 |
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Başkan, şimdi, doğrusu şu tablo beni şaşırttı, yani öncelikle şu açıdan şaşırdım: Acaba benim gelişmeleri izleme yeteneğim mi zayıflamış; ne zaman yeterlilik önergesi verildi 3'üncü maddeyle ilgili, ne zaman oylama yapıldı, ne zaman kabul edildi; hiçbirini göremedim. Arkadaşlar, bütün samimiyetimle söylüyorum ne önergeyi duydum ne oylamayı gördüm ne de oylamaya katıldım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hepsini gördün Hocam, oradan baktık, gördük.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Emin ol görmedim. (Gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
Mithat Sancar'ı dinleyelim lütfen.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Osman bir dinle, ben hiçbirini görmedim.
Gene soruyorum Sayın Başkan: Niye bu kadar acele, neden sözü...
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Kulluk düzeni olduğu için.
BAŞKAN - Hocam, acele etmiyoruz, süreci yürütüyoruz.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Ben görüşlerimi açıklayayım.
BAŞKAN - Buyurun Hocam.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - 3'üncü maddeyle ilgili söz talepleri var. Belki görüşmeleri biraz daha hızlandırmak gibi bir niyetinizi şununla açıklarsanız anlarım...
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Reis öyle istiyor, Reis.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - ...eğer derseniz ki "Daha fazla sayıda milletvekili konuşsun diye...
BAŞKAN - Evet, Hocam.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - ...konuşan arkadaşlar lütfen daha kısa görüşlerini ifade etsinler." deseniz.
BAŞKAN - Evet, öyledir, diyorum zaten Hocam onu.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Ama bakın, Sayın Başkan 3'üncü madde üzerine benim de söz talebim vardı, 3'üncü maddeye dair başka arkadaşların da söz talebi vardı ve ben 3'üncü madde üzerine söz beklerken 4'üncü maddeye geçildiğini ancak yanımdaki arkadaşlara sorarak öğrenebildim.
BAŞKAN - Hocam, cevap olarak değil ama sadece bir bilgilendirme: Gruplardan konuşma listesi geldi, sizin grubunuz adına mesela Erol Dora Bey'in ismi var.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Tamam.
BAŞKAN - Diğer isimleri biz dengeli bir şekilde, kayıtlara geçtiğinden dengeli bir şekilde yapmaya çalışıyoruz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Dengeleyemezsiniz, öyle bir şey yok, söz isteyene vereceksiniz.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Bakın, şöyle: Bir İç Tüzük meselesi var. Eğer söz talebimiz 3'üncü maddeye ilişkinse konuşmamızı o maddeye ilişkin olarak yapma hakkımız var. 4'üncü maddeye geçtikten sonra "Ben size yine 3'üncü madde üzerinde konuşma hakkı veririm." derseniz artık bu İç Tüzük ihlali olmaktan da çıkar, gerçekten bir müsamereye dönüşür. Buna hakkınız yok. Yani ben tiyatro demek istemem elbette, çok değerli bir sanattır ama eğer bunu kötü bir müsamereye dönüştürürseniz vebali ağır olur.
Ayrıca, sürekli millî iradeden söz ediyoruz. Arkadaşlar, millî irade, bir kişinin seçilmesi ve onun her dediğinin yapılması anlamına gelmez. Milletin iradesini temsil edenlerin her konuda özgürce tartışma, fikir beyan etme hakkı olmadan millî iradenin gerçek tecellisi ve işleyişinden söz etmek, alay etmek demektir insan hakkıyla. Eğer burada söz isteyen arkadaşlar bir saat, iki saat fazla uzun sürecek diye susturulursa maddelere geçişi bile fark edemeyeceğimiz bir garip sürat yöntemi uygulanırsa lütfen millî iradeden söz etmeyin.
Şimdi, anlaşılıyor ki bu teklifte de zaten niyetiniz bu yani millî irade diye tek kişiyi seçeceğiz ve o her istediğini yapacak. Dün size, doğrudur, halk seçer fakat onun her istediği...(Gürültüler)
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) - Aferin!
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Demokrasiyi bile anlayamadığın nasıl belli. Siz istediğiniz başkanı seçin, başkan her istediğini yapsın, başkan her istediğini seçsin.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Tamam, izin verin, değerli arkadaşımıza şunu açıklayayım...
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - ...nasıl tehlikeli bir suda yüzdüğünüzü hatırlatmak istiyorum. Şimdi, siz varsayıyorsunuz ki bütün yetkileri bir kişiye vereceğiz, seçimle gelecek ve onun dediği olacak ve o her zaman seçilecek. Bir defa, siyaseten bunun imkânsız olduğunu anlatmama gerek yok, bir dönem seçilir mi, seçilmez mi bilemezsiniz, dün bunu anlatmaya çalışmıştım açayım biraz. İkinci dönem, bir de Allah'ın biçtiği ömür var, ömrü vefa etmezse daha sonra... Çok önemli bir şey söylemeye çalışıyorum, şunu söylemeye çalışıyorum: Sizin bütün bu dediklerinize ve yaptıklarınıza karşı olan değil, artık öfke duyan bir çoğunluk bu yetkilere sahip bir cumhurbaşkanını seçtirirse ne olacak? Her gün sizi burada susturursa ne olacak? Sizin bütün haklarınızı ve özgürlüklerinizi kısıtlama yetkisi verdiğiniz bir Cumhurbaşkanlığı makamına sizi bundan dolayı öfkeyle gören biri gelirse ne olacak? Dün söyledim, bu ciddi bir uyarıdır, 367 dediğimiz krizin temeli buydu ve sonra bütün o yaşadığımız hesaplaşmaların temelinde de bu vardı ama yanlış yaptığınız şudur arkadaşlar: Şimdi uyguladığınız yöntem, millî iradeye saygı yöntemi değildir. Millî irade -bilirsiniz şeye girmeye de gerek yok- "irade" dediğimiz şey özgürlük varsa vardır. İradeyi cüziye der, özgürlük içermeden var değildir, özgür olmayan irade irade değildir. Millî iradenin gerçek varlığından söz edebilmeniz için onun şartlarının, temellerinin özgürlükle sağlanması gerekiyor.
Şimdi, bu yaptığınız buradaki küçük oyun bile yani 1 madde henüz tamamlanmamışken görüşmeler, söz hakları varken "Hızla geçelim, bitirelim, bir an önce bu heyeti devre dışı bırakalım ve istediğimiz sistemi geçirelim." Bu çaba, bu telaş hangi özgürlük mantığına, hangi millî iradeye saygı anlayışına dayanıyor? Tamamen hem buradaki şahsi iradeleri hem toplamda halk iradesini, millî iradeyi yok saymaktır, ona saygısızlık etmektir. Buna hakkınız yok.
Tekrar söylüyorum, buradaki bütün uygulamalar, maalesef, Türkiye siyasi kültürünün de çok önemli bir unsuru olan bir durumu yeniden yeniden güçlendirecek gibi görünüyor: Rövanşizim -dün de söyledim- intikamcılık. Eğer siz bir kişiye bu kadar güç verirseniz -başkanlık sistemlerinin temel özelliklerinden biridir, seçimi alan her şeyi alır- sizin dışınızda biri, bırakın sizin dışınızda birini sizin istemediğiniz ve sizi hiç sevmeyen, hatta öfkeli olan bir grup, bir koalisyon bir araya gelip bir başkan seçtirirse her şeyi alacak o başkan ve size de bunları yaptığında söz verin, yemin edin, "İtiraz etmeyeceğiz, haklıdır." deyin ben hiçbir madde üzerinde söz almayacağım.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - O zaman da savunamayacaksınız bunları.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Ben tekrar söylüyorum: Biz HDP olarak o zaman da bütün haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı çıkacağız şimdi karşı çıktığımız gibi. Buradaki Komisyon görüşmelerindeki davranışlarınız, pratiğiniz tam böyle bir tekçi irade anlayışına dayanıyor, getirdiğiniz teklif de zaten bu ruhu tam da yansıtıyor. Yani getirdiğiniz teklife uygun bir görüşme yöntemi izliyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz, çok büyük yanlış yapıyorsunuz, çok büyük tehlikelerin önünü açıyorsunuz. Kimse sakın bunlara "şantaj" veya "tehdit" demesin. Asla öyle bir niyetimiz yok. Biz Türkiye'de çatışmaları kalıcı hâle getirecek, sürekli yeni rövanş arzularını körükleyecek her türlü siyaset tarzından ve yönetim önerisinden uzak durulması gerektiğini söylüyoruz hem yöntem olarak hem içerik olarak.
Öte yandan şunu söyleyeyim: Kuvvetler ayrılığı getirdiğini iddia eden arkadaşlar biraz daha samimi ve ciddi olsunlar lütfen. Sadece bir kaba göz attığınızda kuvvetler birliği de değil, kuvvetler tekçiliği sistemi geliyor, tek kuvvet sistemi geliyor. Tek kuvvet sistemini de kurarken tek ses tek söz mantığıyla yöntemiyle yürüyorsunuz, olmaz arkadaşlar.
BAŞKAN - Hocam, siz de toparlar mısınız lütfen.
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Toparlıyorum, son sözlerimi söylüyorum.
Sayın Başkan, lütfen 3'üncü maddeyle ilgili görüşmelere dönelim, orada değerli Komisyon üyeleri ve milletvekilleri söz istemişti, onlara söz haklarını verelim, daha sonra 3'üncü maddeyle ilgili oylamaya geçelim; bunu talep ediyorum sizlerden.
Teşekkür ederim.