| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın (2/1504) esas numaralı Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 26 .12.2016 |
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Elitaş'ın bu konuşması sebebiyle...
BAŞKAN - Tekrar cevap şeyi doğmasın, lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hayır, hayır.
İbrahim Halil Fırat arkadaşımızın konuşması da biraz gecikecek, öyle anlaşılıyor ama kusur bizde değil, Elitaş'ta.
Elitaş burada mı bilmiyorum. Nerede Elitaş?
BAŞKAN - Elitaş yok, sorun o.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Elitaş'a, ayrılırken cevap vereceğimi de söylemiştim. Aslında Elitaş'ın konuşmasında beni üzen fazla bir şey yok ama algı olarak katkı noktasında Cumhuriyet Halk Partisinin yasama faaliyetlerinde milletçe kendisine verilen görevin gereği olarak yasama faaliyetlerine gerekli katkıyı yapmadığını itham etmek suretiyle de kurumsal bir sataşmada bulundu, bu bir yanı işin.
Şimdi, 367'den başlamak istiyorum. 367 meselesi, Türk siyasetinde zannımca Türkiye durdukça hep tartışılacaktır; garabettir, marabettir, şudur, budur, bu konuda herkesin farklı anlayışları, farklı yaklaşımları var. Ama bir vakıa, 367 meselesi, bugünlere gelişimizde önemli bir rol oynamıştır; bu, ayrı bir boyut.
Şimdi Elitaş'ın bizim önerge vermememize kafayı takmasına ben kafayı taktım. Elitaş bizim önergemizle niye meşgul? Elitaş hem bu kanunun buradan bir an önce geçmesini istiyor. Önerge vermek demek kanunu biraz daha uzatmak demek Elitaş'ın buradan ne murat ettiğini çözemedim. Esasen konuşmasının bütününe baktığımda da Cumhuriyet Halk Partisinin kimi milletvekillerinin kanuna "evet" oyu vereceği iddiasını ben herkesin aksine... Herkes biraz bir şey düşünsün, aslında Elitaş, bu işi tersinden okursak zannımca şöyle bir umuda kapılmış: Adalet ve Kalkınma Partisinde tahliye ve tasfiyesine karar verilen kimi kaynaklara göre 87, kimi kaynaklara göre 107 milletvekilinden doğacak fireyi eğer Cumhuriyet Halk Partisinden bir fireyle kapatmayı umuyorsa büyük bir hayal kırıklığı yaşar, Sayın Elitaş'a bunu da belirtmek istiyorum.
Üçüncüsü: Sayın Başbakan, Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis Grubuyla yaptığı toplantıdan sonra "Yanlışta ısrar etmeyiz, hatalı bir işi varsa buradan döneriz. Bu teklif, grubumuzda kimi rahatsızlıklar yarattı." diyebiliyorsa, Başbakan bu kadarını söylediyse kim bilir... Ben o grupta, orada yoktum ama sızanlar bir tarafa, orada iktidar partisine mensup saygıdeğer milletvekillerimizin, demokrasimizin ve parlamenter sistemin bekası bakımından ciddi kaygı ve endişelerini dile getirdikleri anlaşılmaktadır, en azından kamuoyunun anladığı budur, bu da bence demokrasimiz adına sevindirici bir gelişmedir.
Şimdi asıl, Elitaş'a söylemek istediğim şudur. Cumhuriyet Halk Partisinden de fire matematiksel olarak mümkündür, Milliyetçi Hareket Partisinden de fire matematiksel olarak mümkünüdür, Halkların Demokratik Partisinden de fire matematiksel olarak mümkündür, Adalet ve Kalkınma Partisinden de fire matematiksel olarak mümkündür. Çok genel, belki kaba bir söz var: Azdan az, çoktan çok gider. Firenin Adalet ve Kalkınma Partisinden çok fazla olması da matematiksel olarak çok daha fazla mümkündür.
Ey Elitaş, Parlamentonun en tecrübeli siyasetçilerinden biri olarak, iktidar partisinde oldukça etkin ve yetkin birisi olarak, gelsin desin ki "Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün emrettiği şekilde bir oylama yapacağız. Yani milletvekillerini birer kişiye marke ettirmeyeceğiz, grup yöneticilerimize yirmişer otuzar milletvekili zimmetlemeyeceğiz. İç Tüzük'ün emrettiği 3 renk pulu milletvekilleri alacak, kapalı oy verme yerlerine gidecek ve özgürce oylarını kullanacak." İşte asıl samimiyet burada başlayacak. Bu millet ve Meclisin tümü ve medya, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu konuda grubuna ne kadar güvendiğini, milletvekillerine ne kadar güvendiğini, getirdikleri teklife ne kadar güvendiklerini, AKP Grubunun, AK PARTİ Grubunun bu teklifin arkasında bütünüyle durduklarından ne kadar emin olduklarının sınavını, asıl olarak... Buradaki AK PARTİ'ye mensup 15 milletvekilinin tavrı şüphesiz belli ama 316 milletvekili eğer Mecliste İç Tüzük'ün emrettiği oylama biçiminde 3 renk pulu kapalı oy verme yerine girip, 1'ini zarfa koyup, 2'sini oradaki çöpe atıp çıktıklarında, onların önüne birisi "Şu 2 renkli pusulayı bana ver." demezse, bu oylamanın benim başımın üstünde yeri var, bu oylamanın başımın üstünde yeri var. Ama, endişemiz o ki bu oylama böyle olmayacak. Orada da parti olarak bir tavır koyacağız. İç Tüzük'ün çiğnenmemesi için Cumhuriyet Halk Partisi olarak samimi, yapıcı, nazik uyarılarımızı Genel Kurulda da yapacağız, bunun da altını çizmek istiyorum.
"Yüce milletin takdiri." diyor. Evet, hiçbir şekilde, milletin verdiği kararları beğenmeyebiliriz, tasvip etmeyebiliriz, on dört senedir sizi iktidarda tutuyor bu millet, bizce yanlış bir karar ama hep saygı duyduk, hiçbir zaman "Bu millet bir şey bilmez, bir şeyden anlamaz." demedik. Milletin başımızın üstünde yeri var.
BAŞKAN - "Göbeğini kaşıyan halk..."
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Biz milletin siyaset müessesesinin daha üstünde, daha geniş, daha objektif düşündüğünü bazen düşünüyoruz. O bakımdan, kimse bizim milletimize olan güvenimizi, milletimizin takdirine olan saygımızı da burada polemik yaparak sorgulamaya kalkmamalı Sayın Başkan.
Bu anlamda Elitaş'ın lider sultası eleştirisine de hakikaten bir şey söylemek lazım. "Bir Anayasa değişikliği teklifi getireceğiz." dendi. Siyasi partilerin tabii, bir hiyerarşisi vardır. Partiler imza isterler, milletvekilleri yeri gelir imzayı atar. Ama Elitaş'ın şimdi "Başbakandan sonraki ilk imza sahibiyim." dediği teklifin tam metnini, tam mahiyetini vallahi de billahi de Elitaş'ın da bildiğine ben inanmıyorum.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Ayağını kaldırdın mı?
BAŞKAN - Çarpılırız, yemin etmeyelim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - İktidar partisinin sayın milletvekillerinin de -siz hariç- birçoğunun teklifin tam mahiyetini bildiklerine inanmıyorum.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Biraz ayağın kalkmış vaziyette değil mi Engin Bey?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bu bakımdan -ama bir parti hiyerarşisi içinde bir talimatla bu atılmış olabilir- o imzayı atanların millete, partiye ve Allah'a verecekleri hesapla ilgilidir. Biz orasında değiliz ama gelip burada Elitaş'ın bize "Lider sultası yıkılacak, yok olacak." demesi çok komik kaçtı, komik ötesi kaçtı. Terör olayları yüzünden, Türkiye'nin içinde bulunduğu hâl yüzünden bir ay, bir buçuk aydır yemin ediyorum gülmeyi unutmuştum, Elitaş'ın "Lider sultası kalkacak." lafı beni güldürdü. Beni güldürdü. Bunu da bu şekilde belirtmek istiyorum.
BAŞKAN - Yani kalkmayacak mı diyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Elitaş, bu kadar lider sultasının kalkması konusunda samimiyse, iktidar partisi, biz aylarca, yıllarca defaatle dedik ki gelin, Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirelim, lider sultasını yıkalım, ön seçim getirelim. Buna yanaşmadılar. Cumhuriyet Halk Partisi, çok şükür, milletvekillerinin yüzde 70'ini ön seçimle belirleyen bir parti. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisinde lider sultası yoktur, parti terbiyesi vardır tabii ki. Her partide de olmalıdır. Partinin bir hiyerarşisi olmalıdır ama siyasi partilerle ilgili, parti içi demokrasiyle ilgili, bu Parlamentoda en son konuşacak adam da ya da sayın milletvekili de Mustafa Elitaş'tır.
Teşekkür ederim.