KOMİSYON KONUŞMASI

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bu görüşmeler başından beri Anayasa'ya ve ondan ilham alınarak yazılan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün hükümlerine uygun olarak yürüseydi belki sizin arzu ettiğinizden bir parça daha ileride bile olunabilirdi.

Şimdi, burada bir iki hususa değinmemiz lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde komisyonlarla ilgili süre tahdidinin, kanun koyucu bakımından, komisyonlarda, Genel Kurula, enine boyuna, artısı eksisi, faydası zararı, gereği kadar, istenildiği kadar tartışılsın mantığıyla koyulmamış. Dün de söylediğiniz, dayandığınız 26'ncı maddedeki "...komisyon gündemine hâkimdir." kısmı... "Bu çağrıda komisyon başkanınca hazırlanan gündem de belirtilir." diyor. Devam ediyor, diyor ki: "Ancak, komisyon gündemine hâkimdir."

Siz ve sizden önceki iktidar partisine mensup gerek komisyon başkanları gerek grup başkan vekilleri tartışmalı oturumlarda hep buna sığınmıştır ama ilköğretim 3'üncü sınıfı tamamlamış bir öğrenciye Türkçe bakımından buradaki "Ancak, Komisyon gündemine hâkimdir." ibaresinin Komisyonunun gündeminin belirlenmesiyle ilgili olduğuna, yani Komisyonun gelen gündemi değiştirebileceğine yöneliktir. Bu, işin bir yanı.

Siyaseti gerçekçi ve ayakları yere basarak yapıyoruz şüphesiz. Bu olmamasına rağmen, çok eskiden Plan ve Bütçe Komisyonundaki bir tatbikat, İç Tüzük'e aykırı bir tatbikat geçmişte Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda, şimdi Anayasa Komisyonunda ve geçmişte yine kimi bazı kanunların görüşülmesinde bir yeterlilik önergesi yolunu uygulama olarak açmış. Dolayısıyla, bizim şimdi size burada direkt, peşinen "Olmaz." deyip üstünüze yürüyecek hâlimiz yok. Aslında yürümek lazım da yürüyecek hâlimiz yok.

BAŞKAN - Börek dağıtacağız Sayın Altay, yapma.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Şunun için yok: Arkadaşlar, siz buraya televizyonları sokmasanız da kamuoyunun bu müzakereleri çok ciddi takip ettiğinin bilincindeyiz. Burada -başta da söylediğim- fiziki münakaşadan çok, fikrî bir münakaşaya ihtiyaç olduğu da bir gerçek. Bugün konuşan gerek partime mensup hatipler gerek diğer partilere mensup hatipler kayda değer ve önemli şeyler söylediler, parti ayrımı yapmıyorum. Ancak ortada bir durum var. Şimdi, ortadaki durum şu: Bu İç Tüzük'te olmayan bir hak geçmişte ve hâlihazırda Plan ve Bütçede kullandığınız için bize dayatabileceğiniz bir durumdur. Yani, yazılı olmayan kaideler, Parlamento geleneğinde oturmuş kurallar vardır ama bir şey daha vardır Sayın Başkan, o da şudur: Etik kurallar da vardır.

Şimdi, bugün, an itibarıyla bir televizyon kanalında, bir televizyon programında...

Ben 2'nci maddedeki hakkımı da şimdi böyle kullanayım, bir daha hem şey yapmış olmayayım.

BAŞKAN - Geçelim 2'nci maddeye, ondan sonra...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hayır, orada konuşmayacağım, söz talebim var.

BAŞKAN - Tamam, söz vereceğim orada.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Söz talebim var, orada konuşmayacağım.

BAŞKAN - Tabii, tabii, vereceğim orada.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hayır, hayır, kısa tutacağım, fazla uzatmayacağım.

Adalet ve Kalkınma Partisi Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi bir arkadaşımız televizyonda tartışmada diyor ki: "CHP'den 133 kişi söz aldı, değişik vesilelerle."

Şimdi, ben hep söylerim: Allah "Namaz kılın, oruç tutun, hacca gidin, zekât verin." demiş de başka şeyler de söylemiş. Herkes herkesi aldatır, lakin kimse Cenab-ı Allah'ı aldatamaz. Yalan söyleyerek siyaset olur mu? Buradan ilan ediyorum: Bu görüşmelerin -usul tartışmaları ve Anayasa'ya aykırılık kısmını bir kenara koyuyorum, o ayrı bir iştir- tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına 12 kişi konuşmuştur. 1'inci maddede de Cumhuriyet Halk Partisi adına -yalan söylememek için- 7 kişi konuşmuştur; bu böyle.

Sayın Başkan, şu gerekmez mi, size soruyorum: Hepimiz milletvekiliyiz, hepimiz de bu görevleri bir gün bırakacağız, kimseye baki değil. Yarınlarda bu kayda değer değişiklik ki bana göre velev ki olsa da... Aslında, Adalet ve Kalkınma Partisinin yanıldığı en mühim meselelerden biri şudur, daha doğrusu Sayın Cumhurbaşkanının, Tayyip Erdoğan'ın yanıldığı en büyük mesele odur: Kesinlikle Cumhurbaşkanı seçileceğini zannediyor. Tayyip Erdoğan, bu yasanın bütünü de şimdi yürürlüğe girmeyeceği için 2019'a kadar bu işin zevkini sürer en fazla; burada söylüyorum, o ayrı.

Şimdi, Sayın Başkan, hep milletvekiliyiz, hepimizin yarın çoluk çocuğumuza, torunlarımıza verecek ve aziz milletimize verecek bir hesabımız yok mu? Var. Peki, bize şunu sorarlarsa, sizi bilmem, Cumhuriyet Halk Partisinin sayın milletvekillerine; "Utku Bey, Utku dede böyle bir rejim değişikliği oldu sen Mecliste ne söyledin, senin çeneni mi kapattılar, ağzını mı bantladılar?" derse torunu Utku Bey'e Utku Bey mahcup olmaz mı Sayın Başkan?

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Toruna kalmıyor.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kaldı ki Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü komisyon görüşmelerinde milletvekiline söz hakkı tanımış. Yani, ben buradan bir öneriye geleceğim esasen. Bir uzlaşma değil ama olması gerekeni takdirinize sunacağım, vicdanınıza sunacağım, sizi de Allah'a havale edeceğim ondan sonra.

Şimdi, en azından, bakın, Komisyon üyeleri tümü üzerinde görüşemediği için onların konuşmalarına bir tolerans da sağladınız yani genelde aslında konuşmaların sınırıyla ilgili, süre sınırı... Bakın, konuşmacı demiyorum, şunu demeye getiriyorum: Her milletvekilinin burada edecek iki kelam lafı vardır ve bunu etmelidir Sayın Başkan. "Efendim, işte biz birini üç saat konuşturduk, birini iki saat." falan bu böyle olmaz. Bu konuda bir düzenlemeye de gidilebilir ve bu şekilde herkesin tarihe, millete ve Allah'a mahcup olmaması için "Ben burada milletvekiliydim, bu kanun görüşülürken, bu rejim değişirken ben Meclisteydim, ben bu lafı ettim." deme hakkı vardır, bu hakkı gasbetmeyelim. Dolayısıyla, milletvekillerinin, Komisyon üyelerinin bir istisnası olabilir lakin onlar da diğer üye olmayan milletvekillerine biraz hak tanımak suretiyle, bu konuda edecek lafı olan herkesin en az bir defa laf edebilmesine imkân vermemiz lazım. Bu önergeyi, geçenkinde yapıldığı gibi, bir arbedeyle, bir nümayişle falan oylamayı da doğru bulmuyoruz. Yani, biz edebimizle lafımızı edeceğiz, etmek istiyoruz. Siz kendi perspektifinizden, kendi anlayışınıza göre bunun geçmesini istiyorsunuz, o konuda hatipleriniz gerekli tezleri ortaya koyar. Neticede gümrükten mal mı kaçırıyorsunuz bir de... Yani, bu işin nasıl olsa Genel Kurul safahatı var. "Bu Komisyonda, efendim, bu çarşamba bitsin." Efendim, cuma bitse ne olur?

Sayın Başbakan beni duyuyorsa ya da burada Başbakanla ben de lüzumunda görüşürüm.

BAŞKAN - Burada, burada, dinliyor.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başbakanın da zaten bir takvim vermesi yanlış idi, incitici idi. Başbakanın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin... Sayın Elitaş verebilir ya da Sayın Bülent Turan verebilir, Sayın Bostancı...

BAŞKAN - E, Başbakan, grup başkanımız. Sayın Altay, grup başkanımız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Efendim, Başbakan, yürütmenin başıdır.

BAŞKAN - Aynı zamanda grup başkanımız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ayrı. Sayın Elitaş yasamada aktif görev yapıyor, Başbakan burada aktif mi, bir kere geldi mi şuraya? Gelsin bir akşam otursun, tezlerini anlatsın da göreyim.

BAŞKAN - Bekleriz Sayın Kılıçdaroğlu'nu da.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Efendim, ben başka bir şeye işaret ediyorum, anladınız ne demek istediğimi.

Yürütmenin yasamaya müdahalesini, basıncını, yasamaya emir ve talimat verir gibi televizyonlarda "Bu Komisyon şu güne kadar bu işi bitirecek." demesini doğru bulmadığımı söylemeye çalışıyorum, bunu söylüyorum.

Bu bakımdan, Sayın Başkan, özetle, çok şey istemiyorum. Bu Meclisten maaş alan her milletvekilinin, bu konuda edecek sözü olan, parti ayrımı yapmadan söylüyorum, en az bir defa... Komisyon üyeleri için bu söylenemez, Komisyon üyeleri her maddede de makul sürede konuşabilir, ki bu konuda Komisyon üyelerimizin diğer milletvekillerine konuşma imkânı vermesi bakımından -bu konuda arkadaşlarımız da belli esneklikler içinde olabilir- bir tutumun doğru olacağını, adil olacağını, hakkaniyetli olacağını, makul olacağını, meşru olacağını; aksi bir tutumun gayrimeşru, adil olmayan, hakkaniyetsiz bir tutum olacağını takdir ve tasarruflarınıza sunuyorum efendim.

Arz ederim.