| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 28 .12.2016 |
SEYİT TORUN (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize öncelikle sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Dünyanın gelişmiş, gelişmekte olan hiçbir ülkesinde görülmemiş bir şeyi yapıyoruz. Olağanüstü hâl şartlarındayız, ülke kanun hükmünde kararnamelerle yönetiliyor, özgürlükler rafa kaldırılmış. Ülkeyi bu hâle getiren, bu ortamın oluşmasına sebep olan bunun sorumluluğunu hiçbir şekilde üstlenmemiş, hesabını vermemiş on dört yıldır iktidar olanların getirdiği bir anayasa değişikliğini görüşüyoruz. Bu bir dayatmadır arkadaşlar. Sadece bize değil AKP'nin ve MHP'nin milletvekillerine de dayatılan, kapalı kapılar ardında hazırlanan, sanki alelacele, birilerinden kaçırırcasına bir tatil günü Meclise sunulan bir teklifle karşı karşıyayız.
Bu anayasa değişikliğini niye yapıyoruz değerli milletvekilleri? Bu teklifle daha demokratik bir ülke mi olacağız? Bu anayasa değişikliğiyle toplumun hangi kesimini mutlu edeceğiz? Kimin geleceğe güvenle bakmasını sağlayacağız? Buna yönelik herhangi bir düzenleme var mı Allah aşkına? Türkiye'nin içinde bulunduğu bugünkü sorunlar varken önceliğimiz bu mudur acaba? Bugün ülke terörle her gün canlarını yitirirken, ekonomi dip yapmışken, dış politikada çuvallamışken ve birçok sorun varken, Türkiye birçok sorunla boğuşurken biz burada başkanlığı tartışıyoruz, daha doğrusu cumhurbaşkanlığı sempatik ismiyle ve acaba başkanlıkla yönetilmediğimiz için mi bütün bu sorunlara muhatap olduk? Acaba bu ülkede bu rejim sorunundan mı kaynaklanıyor bu yaşadıklarımız? Bunu da değerlendirmemiz lazım.
Değerli arkadaşlar, yapılan düzenlemeler sadece ama sadece bir kişiye hizmet ediyor yani kişiye özel bir devlet sistemi, bir parlamento, bir yargı yaratılıyor. Kim için? O çok hayran olduğunuz ve geleceğinizi ipotek ettiğiniz bir kişi için.
Değerli milletvekilleri, anayasa değişiklikleri bir ülkenin insanlarının geleceğine yönelik önemli düzenlemelerin yer aldığı ve toplumsal mutabakatla hazırlanan metinler değil midir? Peki, kimin mutabakatı var bu değişiklikte? Hangi demokratik sistemi getiriyor? Bu teklif, Meclisin kendi kendini feshedeceği, yargının bir çukura gömüleceği bir düzenleme getiriyor.
Peki, bizler Meclisimizi kendi elimizle niye ortadan kaldırıyoruz? Kimin için yapıyoruz tüm bunları? Sarayda oturan, cumhuriyet ve kazanımlarıyla kavgalı, demokrasiyi amaç değil araç olarak gören bir zihniyet için. Yapmayalım bunu. Bu değişikliğe "evet" demek Türkiye Cumhuriyeti'nin altına dinamit koymaktan başka bir şey değildir. Bunun için tekrar uyarıyoruz, bu hevesten vazgeçin, bunun sonuçları ağır olacaktır. Evet, MHP'yle anlaştınız, ittifakı kurdunuz, belki sayısal çoğunluğu da yakaladınız. Tabii, biz yine de umut ediyoruz ki hem sizin içinizden hem de MHP grubundan pek çok arkadaşımızın vicdanı buna müsaade etmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, şimdi bakınız, teklif, cumhurbaşkanlığı için yeni düzenleyici bir sistem getiriyor. Cumhurbaşkanına sınırsız yetkiler tanıyoruz; aklına ne gelirse, neyi isterse yapacak, neyi beğenmezse değiştirecek. Nedir o? Cumhurbaşkanlığı kararnamesi. İlk bakışta neoliberal dönemin parlamenter sistemlerindeki kanun hükmünde kararnamelere paralel bir unsur olduğunu düşünebiliriz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hayata geçmesi için bir yetki kanununa gerek kalmıyor, Cumhurbaşkanlığı makamı kanunla çelişmemek kaydıyla süresi, kapsamı ve sayısı belirsiz şekilde yasama faaliyeti gerçekleştirebiliyor. Bu yetkinin cumhurbaşkanına devletin biçimini istediği gibi belirleme imkânı veren 11'inci, 14'üncü ve 15'inci maddelerle birlikte düşünülmesi durumumda karşımıza akıl almaz bir güç yoğunlaşması çıkacaktır. Cumhurbaşkanına tanınan aşırı geniş yetkiler içerisinde en göze çarpanlarından biri de budur; devletin yapısını belirleme gücüdür. 11'inci maddenin son paragrafı "Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileriyle, teşkilat yapısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir." ve 15'inci maddenin son fıkrası ise "Merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir." diye buyuruyor, sanki sıradan bir şeyden bahsediyor. Tek bir kişiye devletin yetkisini, yapısını belirleme gücü veriyor. Bu, rejim değişikliği değil de nedir değerli arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, bir kişi bu düzenlemeyle devleti istediği gibi keyfine göre yönetecek, bugün başbakan ve bakanların kullandığı bütün yetkileri kullanabilecek, bakanlıkları, kamu idaresinin tamamını istediği gibi kararnamelerle düzenleyebilecek, bakanlıkları, devlet daireleri kurumları kuracak, kaldıracak, görevlerini belirleyecek, atayacak, azledecek, soruşturma yapacak, ne kadar devlet yetkisi varsa kullanacak. Cumhurbaşkanı, herhangi bir bakana "Harç bitti yapı paydos; seni de, bakanlığı da kaldırdım." diyebilecektir. Hangi demokratik ülkede olur bu? Bu olmaz arkadaşlar. Bu yetki ancak ve ancak Meclise ait olabilir. Amerika'da da, dünyanın pek çok demokratik ülkesinde de bu böyledir.
Cumhurbaşkanına kararname çıkararak merkezî idare kapsamındaki bölgesel yönetim birimleri, bölgesel kamu kurum ve kuruluşları oluşturabilme yetkisinin de verilmesinin yolu açılıyor. Ne yapıyorsunuz bu düzenlemelerle? Federasyona mı geçmek istiyorsunuz değerli milletvekilleri? Bu, bölünmenin yolunu açacak bir düzenleme değil midir? Bu düzenleme, arkadaşlar, eyalet sistemine giden yolun taşlarının birer birer döşenmesi değil midir? Böylesine tehlikeli bir konunun iradesi ve yetkisi tek bir kişiye teslim edilemez. Bu, bizim ayrışmamızı, bölünmemizi getirecektir. Yarın bir irade bunu yapmak istediğinde buna "Evet." mi diyeceğiz? Biz Misakımillî sınırları içerisinde, birlik ve beraberlik içinde yaşamanın mücadelesini vermeliyiz ve biz Türkiye'yi bir bütün olarak düşünmek durumundayız. Değerli milletvekilleri, bu Anayasa değişikliğinden sonra temsilî demokrasiden ve cumhuriyet rejiminden bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Teklifte Cumhurbaşkanlığının süresi net bir şekilde sınırlandırılmamıştır. 2'nci kez seçilen Cumhurbaşkanının Meclisin kendisini feshetmesi yoluyla bir kez daha seçilebilmesi durumunda 2'nci seçimin uzatılması mı, 3'üncü bir seçim mi olacağı belirsizdir. 2'nci seçimin uzatılması durumu söz konusuysa Cumhurbaşkanının bir kez daha, belki 4'üncü, 5'inci defa seçilmesi mümkün olabilecektir. Meclis seçimleri ancak beşte 3 çoğunlukla yenileyebilecekken Cumhurbaşkanının koşulsuz olarak seçimleri yenileyebilmesi güçleri dengelemiyor, tersine Meclis yetkisizleştiriliyor, itibarsızlaştırılıyor. Kısacası, arkadaşlar, Meclisin gücü açık bir şekilde yürütmeye aktarılıyor yani yeni bir düzende bütün güçler Cumhurbaşkanında birleştiriliyor. Meclisin, dolayısıyla halkın iradesi yok sayılıyor. Milletin iradesinin gasbıyla karşı karşıya kalıyoruz. Meclis fonksiyonsuz hâle getiriliyor, soruşturma ve gensoru yetkisi tamamen kaldırılıyor; sadece sayı olarak güçlendiriliyor, 600 vekil öneriliyor. Bunları da Cumhurbaşkanının belirleyeceğini düşünürsek Meclis sembolik bir Meclis mi olacak değerli arkadaşlar? Yarın seçilecek olan arkadaşlarımızın yetkisi, görevi ne olacak? Bir daire başkanı kadar yetkisi olacak mı acaba?
Daha önemlisi arkadaşlar, bu Anayasa değişikliğiyle Meclisin en önemli işlevlerinden birini yani bütçe hakkını elinden alıyorsunuz. Bu, çok vahim bir şeydir arkadaşlar. Yani milletin rızkını bir kişinin eline veriyorsunuz. "Al, keyfine göre, nasıl istersen öyle kullan." diyorsunuz. Ne olacak peki yetimin hakkı? Bu, olmaz arkadaşlar. Bu, çok ama çok yanlış bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin gerekçesinde türlü vesayetlerden, darbelerden bahsetmişsiniz. Peki, şimdi yapılmak istenen nedir? Şimdi yapılan tam da bir sivil darbedir yani yağmurdan kaçarken doluya tutuluyoruz. Cumhurbaşkanınız da, iktidarınız da demokrasi konusunda samimiyetsizdir arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, sonsuz yetkilerle donatacağınız Cumhurbaşkanı, istediği kişiyi bakan olarak atayacak, kamunun üst düzey atamalarında da temel rol üstlenecek, OHAL ilan edecek, seçimleri yenileyebilecek; istediği an bakan atayabilecekse istediği an da Meclisi yenileyecek demektir. Cumhurbaşkanı tüm devlet yapısını düzenleyebiliyorsa hiçbir kontrol mekanizması da yoktur, ki bu düzenlemelerden de onu anlıyoruz. Eğer bu teklif kabul edilirse Türk tipi, yozlaştırılmış bir başkanlık sistemi devreye sokulmuş olacak. Hep merak ediyorduk: Nedir bu Türk tipi başkanlık? "Türk tipi başkanlık" diye ifade ediliyordu. Herhâlde anayasa tarihinde bir ilk olacak ama ne yazık ki demokrasi tarihine ve anayasa tarihine yanlış bir imajı da yazdırmış olacağız. Bu Anayasa değişikliği herkesi, her kurumu bir kişinin vicdanına teslim etmektir yani Türkiye'de demokrasinin sona erdiğini ilan etmektir. Bunu asla ve asla kabul etmeyiz değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, elinizi vicdanınıza koyun. Bir kişinin siyasi hırslarıyla bu ülkenin geldiği noktayı aklınızdan çıkarmayın, gerçekçi olun. Biraz vatanseverliğiniz varsa iyi düşünün. Ülkenizi düşünmüyorsanız da çocuklarınızı, onların geleceğini düşünün. Yasamayı, yürütmeyi, yargıyı teslim edeceğimiz Cumhurbaşkanı şunları çok iyi biliyor ve bütün bunları onun için yapıyor: Bir oyun yazıldı, yönetiyor. Onun derdi Türkiye değil arkadaşlar, Türkiye'yi iyi bir yönetime kavuşturmak hiç değil; onun derdi daha fazla iktidarda kalmak çünkü biliyor ki eğer iktidarda kalamazsa yargılanmadan bu ülkede yaşayamayacak. Daha önceki hiçbir Cumhurbaşkanı hiçbir Başbakan gibi evinin bir köşesinde asla huzurla oturamayacak ve biz bunun için ülkemizin, cumhuriyetimizin geleceğini onun eline asla bırakmayacağız. Bunun için her türlü mücadeleyi yapmaya hazırız ve mücadeleyi de sonuna kadar devam ettireceğiz
Hepinize çok teşekkür ediyorum.