KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; merhabalar.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar; şimdi biraz rakamlara bakalım, bu asgari ücretle ilgili efsanelere bakalım. Şimdi asgari ücreti bin liradan 1.300 liraya yaptık, işletmelerimiz çok zorlanıyor. Evet, onun neden zorlandığını az sonra söyleyeceğim, dünkü konuşmamda biraz bahsetmiştim ama şimdi bir de rakamlara bakalım. AKP iktidarında asgari ücretin en yüksek rakamını gördüğü yıl 2013 yılı 474 dolara çıktı asgari ücret, sonra 2014'te 432 dolara düştü, 2015'te 411 dolara geriledi, sonra bu bin lira denilen -hani bin liraydı ya asgari ücret, biz bunu 1.300 lira yaptık dediniz- asgari ücret Sayın Bakan, o günlerde 376 dolardı bin liralık asgari ücret, siz bunu bir anda 1.300 lira yaptınız. O günkü kurla asgari ücret 448 dolara geri çıktı yani en üst rakamınızı görmedi. 1.300 lira yaptığınız hâlde AKP iktidarının en yüksek rakamını görmedi dolar bazında o günkü kurla, 448 dolara yükseldi. Bugünkü kurla baktığımızda ise 1.300 lirayı bölün 3,5'a asgari ücret bugün 371 dolar yani AKP iktidarının en düşük rakamlarından birisi, en düşük. Yani 2003, 2004, 2005 yılında bu rakamı yakalıyor, 2005 yılından sonra en düşük rakamı dolar bazında AKP iktidarının. Şimdi bu noktada işletmeler de zorlanıyor. Niye zorlanıyor Sayın Bakan? Dün anlatmaya çalıştım çünkü piyasada dün akşam bir rakam açılandı Tüketici Güven Endeksi 64'e düştü. Dünyada Tüketici Güven Endeksi 100'ün üzerindeyse piyasada her şey çok iyi demektir, 100'ün altındaysa kötüdür. Ama son bir buçuk, iki yıldır bir türlü 70'lerin üzerine bu rakam çıkamıyor; 75, 77...

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Ekimde 74'tü.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, evet. 70'lerde gidiyordu.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - "70'in üzerine çıkmadı." dediniz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, hayır, 70'lerde gidiyordu yani 80'leri görmedi anlamında söylüyorum 70'lerin üzerine çıkmadı derken. 79'a kadar 70'lerdir Sayın Vekilim o anlamda söyledim.

70'lerde gitti özellikle son bir buçuk yıldır ve hep işte krizler, kriz algısı, güven algısında bozulma. Tüketici Güven Endeksi kötüye gittikçe kısır döngü öyle işliyor. Üretici de bakıyor ki, kardeşim ben üretiyorum, talep yok ve yatırımını eksiltiyor. Yatırım ne yapıyor? Makineciye yansıyor, bütün enstrümanlara yansıyor, inşaatından tutun pek çok sektörü etkiliyor ve zincirleme bir etki. Yatırımcı kötü bekledikçe korkmaya başlıyor yatırım yapmıyor, işçi almıyor, işçi almadıkça tüketici güvenmiyor, işsizlik yükseldikçe işçi de korkuyor, işsiz de korkuyor. Bütün bunlar zincirleme bir reaksiyondur Sayın Bakan. Bakın ben esnaflık da yaptım, işçilik de yaptım, işveren de oldum, işçi de oldum. Hep ekonominin büyük oranı psikolojiktir yani güvenle ilgilidir. Eğer güven varsa, ben esnafken vergi hiç gözümüze gelmezdi, hiçbir şekilde vergi gözümüze gelmezdi, mali müşavirimiz vergiyi çıkarır o ödenir, gözümüze bile gelmez ama ne zaman iş yoksa bakardık ki bu ne vergi kardeşim, bu ne prim, bu ne muhtasar, bu ne vergiler aman da gidelim hükûmete, odamıza gidelim -odalar, o dönemin odaları- hükûmete baskı yapalım vergileri indirsin, primleri indirsin, sigorta primlerine teşvik versin, şunu yapsın... Mal sahibi mi geldi, kira mı ödeyeceğiz, aman da mal sahibi lütfen kirayı alma düşür, dolarsa TL'ye çevir, sen bu yıl altı ay ertele, kirayı yarı yarıya bana indir veya ödeyememe durumları gelir yani esnaf için de üretici için de iş yoksa, güven yoksa çarklar dönmüyorsa ağzını açar hükûmete döner "Aman da bana teşvik ver." Ama maalesef bu da yaraya merhem olmaz. Yaraya merhem Sayın Bakan, bir an önce bu güveni tesis etmemizden geçiyor. Üretici için de, tüketici için de, yatırımcı için de, işçi için de işveren için de güveni tesis etmekten geçiyor. Yoksa bakın bu torba yasada hep teşvikler var, inanın beklenti bitmez. Beklentiler kötü oldukça sizin kapınızı aşındırmaya devam edecekler. Bugün sigorta primiyle ilgili, yarın başka vergilerle ilgili kapınız aşındırılmaya devam edecek ve bu da son çıpamız bakın, bütçe dengeleri son çıpa. Tabii bazı ödenekleri dışarıda tutuyorsunuz ayrı, hâlâ bütçe dengede gözüküyor ama o çıpayı da kaybetme riskiyle karşı karşıyayız yani döviz kuru çıpaları şu anda ciddi bir volatilite var, daha pek çok çıpayla ilgili sorunlarımız var, Avrupa Birliği çıpasıyla ilgili sorunlarımız var ama bari bütçe dengesi çıpasını kaybetmeyelim. Bunu kaybetmemek için sizin, öncelikle sizin, Hükûmete baskı yapmanız lazım, Başbakana, Sayın Cumhurbaşkanına baskı yapmanız lazım güveni tesis etmek üzere Sayın Bakan. Bakın, sizin kapınıza "Vergileri düşürün, sigorta primlerini erteleyin." diye baskıya geliyorlar, sizin de Hükûmete dönüp bu güveni tesis etmeliyiz diye baskı yapmanız lazım. Güveni tesis edersek inanın kimse size prim erteleme, vergi indirimi, şunu yapalım, bunu yapalım demeyecek.

Bakın, biz 2016 yılında ilk geldiğimde, eminim ki siz 2017'de bu vergiyle gelip teşviki asla düşünmüyordunuz. Ya, "7,8 milyar lira" diyorsunuz büyük para ya, büyük para ve bütçe dengelerini etkileyebilecek bir rakam. Bu anlamda bu yıl da bunu vermek zorunda kalmanızın sebebi güveni tesis etmemiş olmanız, Tüketici Güven Endeksinin 64'te olması. Eğer bu endeks 80'lerin üzerinde olsaydı hiçbir işveren sizin kapınıza gelip de "Lütfen, ocak, şubat, martı kasıma ertele, primlerde teşvik yap, indirim yap." demeyecekti Sayın Bakan. Bu kısır döngüyü kırmamız lazım yani bu beklentilerle ilgili kısır döngüyü kırmamız lazım Sayın Bakan elbirliğiyle. Bu da siyaset kurumunun devrede olmasıyla, bütün meselelerimize cesaretle bakmamızdan geçiyor.

Bakın, dün 14 askerimizi kaybettik. Bizim 14 askerimiz El Bab'da ne yapıyor, ne işi var, niye orada savaşıyor? Bakın, Rusya'ya sırtımızı yasladık. O, Gaziantep'teki provokasyona bakalım. Orada 56 çocuğumuzu patlatan, yok eden, paramparça eden bir provokasyon sonrası, ertesi gün Suriye'ye daldık, onu gerekçe gösterip Suriye'ye daldırıldık belki de, belki birileri ona yol verdi.

Sonra, orada askerimize bir uçak saldırdı. Hangi ülkenin uçağı olduğu belli değil diye hâlâ açıklanmadı bu konu da. Orada uçak kaldırabilecek Rusya ve Suriye var ve Rusya'nın izni dışında Suriye orada uçak kaldıramaz. Bunu Sayın Komutanım da söyleyebilir. Geliyor, bizim askerimize vuruyor, biz sesimizi çıkaramıyoruz.

Ankara'nın göbeğinde bir büyükelçi öldürülüyor, ertesi gün bir anlaşma yapılıyor ki "Rejimle bizim asla bir işimiz yok, biz Nusra ve DAEŞ'e karşı orada savaşıyoruz." diye bir anlaşmaya imza attırılıyor.

Beş yıl önceki iddialar neydi? Rejimi çökertmek, Emevi Camiinde namaz kılmak ama askerimiz orada olduğu sürece bir savaş algısından, içeride ve dışarıda savaş algısından çıkamayacağız, ülkeyle ilgili beklentileri hem yerli yatırımcı hem yabancı yatırımcı için iyi bir noktaya getiremeyeceğiz. Olağanüstü hâl şartları sürdüğü sürece Sayın Bakan, tüketici güveni asla ve asla 70'in üzerine çıkmayacaktır. Bu sefer "70'ler" demedim, "70'in üzerine" dedim. Bütün bunları, artık normal, olağan bir ülkede yaşıyor duygusunu bütün vatandaşlarımıza tattırmalıyız. Bununla beraber, vergiyle ilgili sizden kapınızı aşındıran beklentiler de kesilecektir Sayın Bakan.

Bir de şunu söyleyeceğim: Biz, yanlış bir iş yapıyoruz burada. Bence bu maddeyi ocak ayına bırakmalıyız Sayın Bakan.

Şimdi, siz, 2017 yılında asgari ücretin kaç para olacağını biliyor musunuz? Belki size ipucu gelmiştir, daha uzlaşılmadı çünkü.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Konuşuyorlar.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Konuşuyorlar ama işçiler "1.600-1.700 olsun." diyor, hatta 2 bin lira talep eden var. İşveren "1.301 lira yapmam. 1.301 lira olmayacak çünkü çok zor şartlardayız, tüketici güveni yok, malımızı satamıyoruz, bu primi bile ödeyemiyoruz." diyor. Siz de "Aman, işveren zorlanıyor." diye bakıyorsunuz, bu 1.300'den çok da fazla artmasın diye bakıyorsunuz. Dün baktık ki "Sektörlere göre bir ayrım yapalım." diye bir durum da var. Hani, zor olan, ağır, maden sektörü gibi sektörleri daha yüksek tutalım, mevcut işleri 1.300 lirada bırakalım gibi bir eğilim de var. O açıdan, hangi sektörün ne kadar zorlanacağı, ne kadar ihtiyacı olacağına dönük bir projeksiyonumuz yok önümüzde. 1.300 lirada da kalabilir, umarım kalmaz, 1.500 lira da olabilir, çeşitli sektörlere de ayrılabilir. O açıdan, bu teşviki bence -geçen yıl da bunu ocak ayında çıkardık- ocak ayında çıkacak rakama göre...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakanlar Kuruluna onun için yetki alıyoruz ya.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakanlar Kuruluna sektörlere istediğiniz gibi ayırma yetkisi...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, buradaki yetkiyi Bakanlar Kuruluna alıyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Orada yetki tamamen Bakanlar Kuruluna mı geçiyor? Tamam, ben onu kaçırmışım.

O açıdan yetkiyi alıyorsunuz, çeşitle sektörlere göre belirlemek için.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sektörel bir yaklaşım yok. Rakamlar belli olmadığı için Bakanlar Kuruluna veriyoruz yetkiyi.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Peki, ama Sayın Bakan, bakın, bir şeyde daha uyaracağım: Siz bütçe sunum konuşmanızda hep işverenlerle ilgili ve iş dünyasıyla ilgili konuşma yaptınız. Hep "işveren", "iş dünyası", "yatırımlar", "işveren", "iş dünyası", "yatırımlar..." Ben bütçe kitapçığına da baktım kaçırmış mıyım diye, konuşmanızın metninde de arattırdım danışmanıma, bir kere bile "işçi" dememişsiniz. Bakın, metinde, siz de araştırın, bakın...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Çalışan" demişimdir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır "işçi" dememişsiniz, "emekçi" dememişsiniz, "çalışan" dememişsiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Mutlaka demişimdir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dememişsiniz.

Sunum kitapçığınızda...

BAŞKAN - Bundan sonra biraz dikkatli hazırlanırlar.

GAROP PAYLAN (İstanbul) - Bakın, 14 milyon kayıtlı insan, kayıtsızlarla beraber 20 milyon insan emek döküyor, 20 milyon insan...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "İşçi" demişimdir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dememişsiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Sosyal güvenlik işçi emekli aylığı" kavramını kullanmamış olmam imkânsız.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, işçi emekli aylığı değil ama işçiyle ilgili şöyle tedbirler düşünüyoruz, işçiyle ilgili... Tabii ki "işçi, işveren maaşı" demişsinizdir, bir şey demiyorum ben. İşçilere dönük olarak hiçbir vaatte bulunmamışsınız. Ey işçi, biz sizin için şöyle tedbirler düşünüyoruz, böyle tedbirler düşünüyoruz demediniz Sayın Bakan bütün bütçe sunumunda.

BAŞKAN - Orayı Çalışma Bakanlığına bırakmıştır, o yüzden.

MUSA ÇAM (İzmir) - Kitapçık burada, içinde bir tek kelime yok Sayın Bakan.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tek bir "işçi" yok Sayın Bakan. Bakın, çalışan, emek döken 20 milyon insan size bakıyor ve bir kere "işçi" geçirmediniz, işçiye dönük bir vaatte bulunmadınız. Oysa, anahtar işverende değil, sonuç olarak işverenin çalıştırdığı insan da tüketici. Alıyor maaşını, gidiyor, ya kardeşim, yarından güven duymuyorsa "Aman harcamayayım." diyorsa da mecbur harcayacak, çoğunluğu borca harca gidiyor. "Biraz tutayım ki yarın daha kötü olabilir." diyor. "Yarın daha kötü olabilir." beklentisi varsa işçide o işçi harcamayı durdurur, yavaşlatır. O açıdan, ona güven vermek, onun geleceğe dair güven sahibi olması ve onun en azından belli bir gelir seviyesinde olması iş dünyasına güven verir. İşçi güvenliyse, cebine de biraz daha fazla para giriyorsa ekonominin çarklarını döndürür, geleceğe dair güveni de varsa "Bugün tutmayayım, gideyim ihtiyacım varsa göreyim." der. O açıdan, bence sizin ve Hükûmetinizin işçiye güven vermesi lazım, çalışana, emekçiye, emekliye, işsize, çiftçiye, toplum kesimlerine güven veren bir söyleme girmeniz lazım. Aylardır hep işverenlerle ilgili teşvik tasarıları, teşvik torbaları, teşvik bilmem neleri geçiriyorsunuz ekonomi canlanmıyor Sayın Bakan, baş aşağı gidiyor, ekonomi canlanmıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Oyları kim veriyor?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Göreceğiz oyları da. Böyle giderse... Bakın, bir ekonomik krizle geldiniz, Allah korusun, bir ekonomik krizle gidersiniz Sayın Bakan. O açıdan, bakın, ben naçizane sizi uyarıyorum, bir muhalefet partili olarak sizi uyarıyorum: Ben, ülke kötü olmasın istiyorum. Ekonominin kötü olması asla ve asla... Biliyorsunuz, bu konudaki duygularımız bir, ülke iyi olsun, işçiler iyi olsun, insanlarımız iyi olsun istiyoruz. Bununla ilgili de güvenle ilgili tedbirler düşünün Sayın Bakan.

Sizi bir konuda da tebrik edeceğim, kadın bürokratlarınız çoğaldı, 4'e çıkmıştı. Bu, önemli bir şey, geçen sene yalnızca Ayşe Hanım vardı. Bu konudaki gelişimler de önemli. Bence, yalnızca Maliye bürokratlarıyla çalışmayın, sosyal bilimcilerle çalışın Sayın Bakan. Alın sosyal bilimcileri, birkaç kişi tavsiye de edebilirim, bu toplum psikolojisi niye bozuk, bunu nasıl iyi ederiz diye oturun, çalışın. Gerçekten diyorum. Bu, çok önemli. Tavsiye de edeyim size. Çok önemli. Hep beraber bu toplumda niye beklentiler kötüye gitti...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Beni önersene Garo Bey.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakanım, vekilim olabilir.

Hep beraber oturalım, bu toplumda beklentiler niye kötüye gidiyor, bu beklentileri nasıl iyiye çevirebiliriz diye bütün koşulları önümüze koyup tartışalım Sayın Bakan. Budur bu girdaptan çıkaracak.

Bakın, işverenle ilgili... Bakın, bugün şey de yapacağız, yapılandırmalar, şunlar bunlar, bir sürü şeyi sokuyorsunuz, işçiye niye yapılandırma yapmıyorsunuz Allah'ınızı seversiniz? Niye bir yapılandırma tedbiri düşünmüyorsunuz işçilere? Yani "Esnafa KOSGEB'ten sıfır faizli kredi vereceğiz." diyorsunuz değil mi? Neden işçilere de -15 bin kişi dediniz- deyin ki: Bir milyon işçiye de ben sıfır faizli yapılandırma yapıyorum. Bir moral verelim işçilere. Bir milyon işçiye sıfır faizli kredi. Neden düşünmüyoruz böyle bir can suyu? Bir sürü işçi şu anda zor durumda, bütün kredilerle boğulmuş durumda, aldığı maaş komple tüketiciye gidiyor. Bir can suyu verelim işçilerimize, maaşlarında bir iyileştirme...

Bakın, siz yanlış yapıyorsunuz. "1.300 lirada kalsın." diye işverenin yanında duruyorsunuz, tam tersine, "Haydi arkadaşlar, ekonomiyi canlandırıyoruz, 1.500 lira yapıyoruz." Geçen sene 1.300 lira yaptığınız için birinci ve ikinci dönem çeyrek büyümeleri arttı, biliyor musunuz. Tamamen, en az 2'şer puanı o artıştan gelmiştir. Bin lirayı 1.300 lira yaptığımız için büyümeler 2'den 4'e çıktı Sayın Bakan. Sonra beklentiler tersine döndü, dolar arttı, işçi "Ben yine fakirleştim arkadaş." dedi, harcamasını kıstı, büyümeler düştü. Siz bu 1.300 lirayı 1.300 lira tutun 2017'de, birinci, ikinci, üçüncü çeyrek, bütün 2017 eksi büyümeyle geçer biliyor musunuz. Beklentileri kötüleştirirseniz, işçi "Benim gelirim artmayacak." düşüncesine girerse harcamayı keser, bu da işverene vurur, zincirleme olarak vurur. Gelin, bu beklentileri iyileştirelim. Niye böyle bakmıyorsunuz? İçimize kapanmayalım. Hani iddialarımız büyüktü. Köprü yapıyorsunuz, tünel yapıyorsunuz da önce moralleri düzeltmek lazım. Moraller iyi değilse köprüden kimse geçmez Sayın Bakan.

Bir de zamanı gelmişken, kayıt dışı oranımız şu anda nedir Sayın Genel Müdür?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Maliyeye göre farklı, SGK'ya göre farklı.

GARO PAYLAN (İstanbul) - 35,5. Bakın...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ben sormuştum, onlar "50'den 32'ye düşürdük." demişti, siz 32'den 27'ye, ortak bir rakam yok.

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - TÜİK'e bakalım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yok, TÜİK onu da ayarlar Sayın Vekilim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ben onu sordum, siz dediniz ki: Falancanın bir şeyi...

GARO PAYLAN (İstanbul) - 34,5.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir dakika.

Buradaki açıklanan rakamlar kayıt dışı istihdam oranları. Bizim Maliye Bakanlığı olarak...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kayıt dışılıkla açıklanamaz, hayır.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır. Arkadaşlar söylesin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hayır. Kayıt dışılıkla ilgili... SGK'nın açıklaması da, Sayın Bakanın açıklaması da öyledir "50'lerden 30'lara düşürdük." şeklinde bir açıklamaları var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nedir bu? Kayıt dışı istihdam.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hayır.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Peki, arkadaşlarımız açıklasın, eğer yanlış ve doğru bilgi vermiyorlarsa ben de öğreneyim çünkü bana yıllardır bunun sadece kayıt dışı istihdam verisi olduğunu açıklıyorlar.

Arkadaşlara söz verelim.

SGK BAŞKAN YARDIMCISI CEVDET CEYLAN - Kayıt dışı verisini tutuyoruz d ve takip ediyoruz efendim, diğeri zaten bizim görev alanımızda değil.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, Çalışma Bakanının açıklaması da bu şekilde "2002 yılında 50'lerde olan oranı 30'lara düşürdük." diye açıklaması var.

BAŞKAN - Sayın Paylan, siz devam edin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz Genel Müdürsünüz değil mi? SGK Genel Müdürü...

SGK BAŞKAN YARDIMCISI CEVDET CEYLAN - Başkan Yardımcısıyım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakın, kayıt dışı oranlarımız da 2015 Ocakta yüzde 32'ymiş, bugün yüzde 35.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ay ay bakmayın.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Peki, tamam, ortalama ama 30'u gördü bu. 30'u gördü, bugün 35.

Sayın Bakan, bakın, kayıt dışıyla ilgili ciddi bir sıkıntı var ve sonuç olarak neredeyse çalışanların üçte 1' kayıtsız. Bununla ilgili OECD ülkeleri arasında da sonlardayız.

Sonuç olarak, bu gelen yükler kayıt dışılığı biliyorsunuz, tamamen belirleyen bir nokta. Bununla ilgili de bir çalışma yapmamız lazım Sayın Bakan.

Bakın, bir konu getirdiniz, 100 lira da teşvik verdiniz, buna rağmen, kayıt dışı düşmedi.

Benim önerim: Özellikle bu kayıt dışıların çok büyük bölümünün asgari ücret ve altında gelir elde ettiğini düşünürsek bununla ilgili gerçekten bir plan yapmamız lazım. Nasıl bu yükü belli bir noktada tutarız, nasıl bunu teşvik ederiz ve kayıt dışıyla etkin mücadele için bir master plana ihtiyaç var Sayın Bakan. Bir master plan yani denetim konusunda da ciddi sıkıntı var çünkü piyasa beklentileri kötü olunca onu da etkiliyor, Sigorta üzerine gidemiyor çünkü beklenti kötü, insanlar zaten burnundan soluyor, üzerine gidemiyor, bu da planının, hani o moral planının bir parçası olabilir. Bununla ilgili de ben merak ediyorum, kurumun bir master planı var mı?

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir dakika... Bitirmedim, son cümlem.

Ben, her maddeyle ilgili konuşmuyorum efendim, bir de 4 kişi adına konuşuyorum, diğer arkadaşlarım tutuklu olduğu için, biliyorsunuz, 4 kişi adına konuşmuş sayın. Sizin sayenizde olacak yani çıkarlarsa siz bırakacaksınız, tutarsanız siz tutuyorsunuz, bırakırsanız siz bırakacaksınız.

Bir de Sayın Bakan, bakın, asgari ücretle ilgili geçen sene sorun yaşadık ya, yüzde 15'lik dilim meselesi ve bu yıl üzerine geçme olasılığı tekrar olacak artış olma durumunda. Bununla ilgili de o vergi dilimlerini mutlaka o artış oranına göre, ne zaman o tebliği yayımlayacaksınız bilmiyorum ama...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Öyle yapamayız.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yine aynı şey olacak. Yine, ekim, kasım, aralık ayında Başbakana gideceğiz, o zaman Başbakan olacak mı, bilmiyoruz gerçi ama...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben cevap vereceğim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Lütfen...

Şu yüzde 15'lik dilimi... İşçi yılbaşında ben 1.300 alacağım, 1.500 alacağım diye biliyor, ekim ayında yine, haydi diyelim 1.500 yaptık, umarım olur, en az da onu bekliyoruz, ekim ayında yine 1.400'e düştü diyeceksiniz, yine kriz olacak. İşçi beklediğini alamayacak. Bununla ilgili gerekli tedbiri lütfen alacak mısınız, nasıl alacaksınız, onu da merak ediyorum.

Teşekkür ederim.