KOMİSYON KONUŞMASI

EROL DORA (Mardin) - Evet, Başkan, ben de bütün milletvekillerimizi ve bütün basın emekçilerini, burada hazır bulunan bütün arkadaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Tabii, gecenin geç bir vakti olduğundan dolayı biraz konsantremiz de bozulmuş bulunmaktadır. Geneli üzerinde konuşmalarımı mahfuz tutmak şartıyla önergemiz doğrultusunda kısaca düşüncelerimi açıklayacağım. Şimdi, öncelikle ben de tabii, böyle önemli bir konuda Türkiye'nin kaderini, Türkiye'deki halkların kaderini değiştirebilecek böyle önemli bir anayasal değişikliği yapacağımız bir süreçte bu anlamda Türkiye'de tanınmış anayasa profesörlerinin, barolar birliğinin, ilgili sivil toplum kuruluşlarının Komisyonumuza davet edilerek Türkiye toplumunun bu anlamda aydınlatılması gerektiğinin çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Tabii, şimdi, zaten bu anayasa değişiklik teklifi başta ana muhalefet partisi ve Türkiye'nin Meclisteki 3'üncü partisi dışlanarak iktidar partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin birlikte hazırlamış oldukları bir tasarıdır, dolayısıyla, bu anlamda da büyük eksiklikler içermektedir. 24'üncü Dönemde, bildiğiniz gibi, Türkiye'de bütün partilerin eşit üye verdiği bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulmuştu ve Türkiye toplumu açısından çok önem verilen bir Komisyondu bu, önemli çalışmalar da yaptı. İlk defa, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç göz önünde bulundurulmayan, özellikle cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte dışlanan bütün kesimler Komisyona davet edildi, düşünceleri alındı. Bu aslında Türkiye'nin ihtiyacı olan bir durumdu ve Türkiye toplumu bu anlamda çok umutlanmıştı işte yeni, demokratik, katılımcı, çoğulcu, sivil demokratik bir anayasa yapılacağına ilişkin olarak fakat yaklaşık 60 madde üzerinde uzlaşılmış olmasına karşın bu netice olarak bu Komisyon sonuca ulaştırılamadı ve Komisyon dağıldı.

Keza, yeni dönemde de tekrar bir uzlaşma komisyonu kuruldu, yine, bütün partilerden eşit sayıda milletvekili üye verilmiş olmasına karşın yine kısa bir dönemde dağıldı. Aslında Türkiye'nin ihtiyacı olan gerçekten bugün özellikle aslında Türkiye'ye bir başkanlık sistemi getirilmeye çalışılmaktadır her ne kadar ismi "Cumhurbaşkanlığı sistemi" olarak nitelendirilse de getirilmek istenen aslında bir başkanlık sistemidir, bu, Türkiye'de yıllardır tartışılan bir konudur. Fakat bugün Amerika'ya baktığımızda ta 1786'dan beri, 10 maddelik bir anayasa yapılmıştır ve bugüne kadar geçerliliğini korumaktadır, bu da bizim aslında örnek almamız gereken anayasalar açısından çok önemli bir durumdur diye düşünüyorum. 1982 Anayasası yapıldıktan sonra yaklaşık 18 defadır bu Anayasa değiştirilmektedir. Hâlâ, Türkiye'nin ihtiyacı olan, Türkiye'nin çoğulcu yapısını karşılayan, Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerini genişleten ve Türkiye aynı zamanda her ne kadar şu anda iktidar partisi tarafından önem verilmemiş olsa da Türkiye bugün Avrupa Birliğiyle tam üyelik içinde müzakere eden bir ülke konumundadır. Bu açıdan da bizim açımızdan özellikle Kopenhag Kriterlerinin yani hukukun üstünlüğünün, azınlık haklarının, demokrasinin Türkiye'de yerleşmesinin biz çok önemli olduğunu görüyoruz fakat şimdi yapılan bu Anayasa değişikliğine baktığımızda yalnız bir aslında küçük bir rejim değişikliğine gidilmektedir, her ne kadar siz tasarıyı hazırlayanların bunun bir sistem değişikliğini olduğunu vurgularsa da bu aslında bir rejim değişikliğine doğru gittiğimizin de bir göstergesidir.

Şimdi, bu sürece baktığımızda özellikle 15 Temmuzdan sonra Türkiye'de biliyorsunuz olağanüstü hâl ilan edildi ve Anayasa'mızın 15'inci maddesini de değerlendirdiğimizde zaten temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulduğuna ilişkin bir maddedir bu yani olağanüstü hâllerde temel hak ve özgürlükler, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü pratikte kullanılamamaktadır. Şimdi, böyle olağanüstü bir hâlde bir Anayasa değişikliğine gidilmek istenmesinin bunun meşruiyeti açısından bir kere büyük sakıncalar doğurduğuna inanıyoruz. Bizim ihtiyacımız olan Türkiye'de gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne dayalı, laik bir sistemin ve demokratik bir cumhuriyetin aslında inşa edilmesidir. Yani 1923'te kurulan cumhuriyet tekçilik üzerinde inşa edilmiştir, Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap vermemektedir, başta Kürt sorunu olmak üzere, ana dillerde eğitimin yapılması gibi birçok konuda ihtiyaçlarımızı karşılamayan bir Anayasa'dır ve özellikle olağanüstü hâl ilan edildikten sonra, biliyorsunuz başta eş genel başkanlarımız olmak üzere 12 vekilimiz de şu anda aslında rehin alınmış bulunmaktadırlar çünkü Anayasa'nın 83'üncü maddesine göre milletvekilleri üyelikleri devam ettiği müddetçe hüküm dahi giyseler cezaevinde yatmaları yani tutuklanmaları dönem sonuna bırakılır diye açık amir hüküm olmasına karşın şu anda milletvekillerimiz tutuklu...

BAŞKAN - O...

EROL DORA (Mardin) - Benim düşüncem budur efendim, tabii, siz de görüşlerinizi söyleyebilirsiniz.

BAŞKAN - Ama doğru değil yani Anayasa maddesini...

EROL DORA (Mardin) - Şimdi, dolayısıyla bir Meclisin 3'üncü partisi olan ve eş başkanlarının ve 12 vekilinin de tutuklu bulunduğu bir süreçte ve olağanüstü bir dönem içeresinde bulunmamıza karşın böyle bir Anayasa değişikliğine gitmek aslında hem Türkiye kamuoyunda hem de uluslararası kamuoyunda bu anlamda meşruiyet açısından, şeffaflık açısından ve demokratik bir tartışma ortamının olmayışından dolayı bir meşruiyet sorunu da yaratacağını vurgulamak durumundayım. Bizim arzuladığımız yeni bir Anayasa'nın yapılmasıdır, bütünüyle Türkiye'deki bütün farklılıkları kapsayacak şeffaf bir şekilde katılımcı olabilecek, yalnız tekçilik üzerine değil Türkiye'deki farlılıkları da içine alan aslında bugün iktidar partisi yani AKP biliyorsunuz, yanlış hatırlamıyorsam 2007 tarihinde Ergun Özbudun'a bu anlamda da aslında çok önemli demokratik bir anayasa taslağı da hazırlanmış bulunmaktaydı, özellikle ana dilde vatandaşlık tanımı gibi konularda, alternatif seçenekler de getirmişti ama maalesef, bunlar pratikte gerçekleştirilmedi.

Tabii, fazla uzatmak istemiyorum, kısaca daha sonra görüşlerimi, geneli üzerinde düşüncelerimi açıklarken uzun uzun anlatacağım ancak bu hâliyle bugün bu anayasa taslağını değerlendirdiğimizde özellikle olağanüstü bir hâl durumu içerisinde bulunuşumuzdan kaynaklı ve biraz önce de vurguladığım gibi şu anda 12 vekilimiz cezaevinde bulundukları bir süreçte böyle bir Anayasa değişikliğine gitmenin bunun meşruiyeti açısından büyük sakıncalar doğurabileceğini ve Türkiye'nin aslında ihtiyaçlarına da cevap verecek bir değişiklik olmayacağını düşündüğümden dolayı bunun bütünüyle Komisyondan çekilmesini ve bu anlamda vermiş olduğumuz önergenin de kabul edilmesini talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.