KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Teşekkür ediyorum.

"Bizim, sizin" diye bir şey değil, herhâlde onu kastetmediniz aslında. Şimdi, burada sonuç itibarıyla KİT Komisyonu olarak görev yapıyoruz. İktidar partisi milletvekilleri bu anlamda belki uygulanan politikalar noktasında...

BAŞKAN - Mahcup olduk size az önce, bir daha mahcup olmamak için...

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Yani, Başkan olarak "bizimkiler, sizinkiler" biçiminde...

BAŞKAN - Yok, yok, size mahcup olmamak için.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Peki, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Az önce size on dakika dedik, on beş dakika beklettik. Kusura bakmayın.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Kastınızın bu olduğunu anlamıştım zaten ama yanlış anlaşılmasın diye bir düzeltme yapma ihtiyacı duydum herhâlde.

Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. Ben de çok hızlı bir şekilde hemen şunu ifade etmek istiyorum: Aslında, bugün Tarım Bakanlığının bütçesi görüşülüyor, hâlâ da herhâlde devam ediyor, bitti mi bilmiyorum ama orada zaman çok dardı -Tarım Komisyonunun da üyesiyim aynı zamanda- fazla konuşamadım Plan ve Bütçenin misafir Komisyon üyesi olduğumuz için zaman tahdidi dolayısıyla. Biraz önce Sayın Akar ifade ettiler özellikle desteklerle ilgili olarak.

Değerli arkadaşlar, şunun ben bu vesileyle hemen altını çizmek istiyorum: Aslında zihniyetlerin değişmesi gerekiyor. "Destekleme" dediğimiz şey biraz da siyasilerin bu işi bir siyasi propaganda aracı olarak kullanma yaklaşımından öte gitmiyor. Bu sadece şimdiki iktidarların değil, geçmişten, öteden beri de böyle geliyor. Bakın, biraz önce Sayın Akar dedi ki: "Gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1'inin hibe olarak verilmesi." Hibe olarak verilmesinden önce vazgeçelim, biz aldığımızdan vazgeçmiyoruz. Sadece zihniyet anlamında şu örneği vermek istiyorum: Bakın, bugünlerde, işte "Millî Tarım Politikası ya da Projesi" adı altında sunulan çalışmada mazotun yarısı çiftçiden, yarısı devletten dedik. Ya, neyi veriyoruz? Bunu şu anki projeye değil... Biz ÖTV almayalım, KDV almayalım dedik, Adalet ve Kalkınma Partisi de 2002 yılında benzer şeyleri söylüyordu, oralarda değilim. Ya, biz 4 milyar litre mazot kullanan ve yaklaşık 10 milyar civarında bir vergi ödeyen, sadece mazottan vergi ödeyen bir çiftçiden vergiyi alıyoruz ve sadece mazottan aldığımız vergi kadar bir destek veriyoruz, bunu da sürekli konuşuyoruz. Ama, sokaktaki vatandaşa sorduğumuzda "Çiftçi vergi ödemez, çiftçi hiçbir şey ödemez; sadece bütçeden destek alır." Böyle bir şey yok. Yani, bizim bu zihniyeti bir değiştirmemiz lazım. Biz mazottan alıyoruz, diğer girdilerden vergileri alıyoruz ama dönüp bir miktarı destek olarak bütçeye koyuyoruz ve diyoruz ki: Çiftçiye hibe veriyoruz.

Bakın, tarımın en önemli sıkıntılarından birisi, desteklerin girdiler üzerinden yapılması gerekirken, biz bilakis girdiler üzerinden köstek oluyoruz. Yani, niye biz o vergi oranlarını düşürüp daha ucuz mazot almalarını sağlamıyoruz da vergiye dokunmayıp bunu destek üzerinden vermeye çalışıyoruz? Önce bu zihniyetin değişmesi lazım. Aksi takdirde, bizim bu küresel ekonomi içerisinde kimseyle rekabet etme durumumuz da söz konusu olamaz. Özellikle desteklerle ilgili bu zihniyetin değişmesi gerektiğine inanıyorum.

TİGEM çok faydalı, hayırlı işler yaptı bugüne kadar, bugün de yapmaya devam ediyor, yapacak, bu görevi. Türkiye'de KİT'lerin genelinde de bunu görüyoruz. TİGEM'in damızlık yetiştirme görevi var, tohumluk yetiştirme görevi var, yine, TİGEM'in tarımsal kaynakları koruma görevi var. Asli görevleri bunlar, değil mi Sayın Genel Müdürüm?

TİGEM GENEL MÜDÜRÜ MEHMET TAŞAN - Gen kaynaklarını korumak...

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Gen kaynaklarının korunması hem gen kaynakları anlamında hem de toprakların korunması anlamında.

Tabii, birçok tarım işletmesi kiraya verildi. Onların kontrolleri nasıl yapılıyor, sözleşmeler nedir? Doğrusu sadece basından bildiğim kadarıyla, detay durumlarını bilmiyorum ama herhâlde onların tedbirleri alınıyordur. Ama, damızlıkla ilgili birçok şey yapılıyor, bunlar raporlanıyor yani başarılı bulunur bulunmaz, ayrı bir konu fakat bu "Genç Çiftçi Projesi"yle bir bağlantı kurmak istiyorum. Bu konuda muhtelif kesimlerden de şikâyetler geliyor. Birincisi, sayının az olması, yeterli olmaması; bu konuda ciddi bir talep var. Yine, benim bildiğim kadarıyla, Genç Çiftçi Projesi 11 kalemde açıldı, bunlardan ağırlıklı olarak da hayvancılıkla ilgili kısma bir yüklenme söz konusu oldu. Yine, bu görev TİGEM'e verildi. Yani, ben bu TİGEM'e verildiğinde şöyle bir değerlendirme yapmıştım: TİGEM aslında damızlık yetiştirecek, işte, gen kaynaklarını korumakla görevli bir KİT'imiz, bir kamu iktisadi teşebbüsümüz yani asıl işlevi bu. Ama, biz bazen burada da -hep söylüyorum- sorgulama yaparken -tabii kârlılık, verimlilik esasına göre çalışması gereken bir kurumdan bahsediyoruz- işi sanki kâr etme olarak yani yapması gereken asli görev ya da işlevleri konusundaki performansının değerlendirmesini bir kenara bırakıp, acaba mali tablolarında, finansal tablolarında sonuç itibarıyla kâr mı etti, zarar mı etti, önceki döneme göre kârını artırdı mı, azalttı mı... Hazine böyle bakacak, hazinenin de işi o, onun yapması gereken o ama bunların bir şekilde karşılıklı olarak dengesini de bulması gerekiyor.

Şimdi, TİGEM öyle bir noktaya geldi ki damızlık üretmesi gereken bir kurum, damızlık ithalatıyla uğraşır hâle geldi. Yani, aslında bunların belki ta geçmişten şeyleri vardır yani buradaki kastım şu anki yönetimi vesaireyi de suçlamak değil ama bazı şeyler işlevsel olarak yanlışa gidiyor ya da doğru gitmediğini hissettiğimi ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla, bu Genç Çiftçi Projesi'nde bildiğim kadarıyla kişi başına 30 bin TL verilmesi planlandı ama 10.500 genç çiftçiye böyle bir şeyin verileceği söylendi. Orada benim anlamadığım bir şey var: 380 bin civarında bir müracaat var, 10 bin civarında müracaata böyle bir desteğin verileceği söylendi, 370 bini karşılanamadı. Onun için artırılmasında fayda var diyoruz.

TİGEM GENEL MÜDÜRÜ MEHMET TAŞAN - 10 bin değil, 15 bin.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - 15 bin mi? Yani ben...

TİGEM GENEL MÜDÜRÜ MEHMET TAŞAN - Hayvancılık olan 10.500.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Hayvancılık olan 10.500. Hayvancılığı söylüyordum, doğru. 15 bin hayvancılık, 10 bin küsuru var bildiğim kadarıyla.

Dolayısıyla, bu, yıllık mı, tamamıyla mı alakalı? Ben onu bir...

TİGEM GENEL MÜDÜRÜ MEHMET TAŞAN - Üç yıllık proje.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Üç yıllık proje. Yani 10.500'ün üzerine bir daha ilave şu an için...

TİGEM GENEL MÜDÜRÜ MEHMET TAŞAN - 2016 için 10.500...

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - 2016 için.

Peki, ne kadarı verildi şu ana kadar, sayı olarak biliyor musunuz? 10.500'den kaç tanesine veya ne kadar dağıtılacaktı, ne kadar dağıtıldı?

TİGEM GENEL MÜDÜRÜ MEHMET TAŞAN - Yıl sonuna kadar tamamlayacağız.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Yıl sonuna kadar tamamlanacak mı?

TİGEM GENEL MÜDÜRÜ MEHMET TAŞAN - Evet.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Kolay gelsin diyorum. Hayırlı olsun diyorum.

Ama bunun artırılmasında fayda var. Fakat şuradan endişe ediyorum: Sonrasındaki kontrolleri nasıl yapılacak? Tabii, belli bir alana yığılma var. Hayvancılığın mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Biz bitkisel üretimle bir yere gidemiyoruz. Bitkisel üretimle geçim yapmaya çalıştığı için zaten küçük, aile işletmelerinin en büyük sıkıntısı da burada. Yani bitkisel üretimi biz hayvanın boğazından geçirip ete süte, onun türev ürünlerine dönüştürmediğimiz sürece bir katma değer oluşturmamız da zaten mümkün değil. Onun için, oradan sonrasındaki kontroller nasıl olacak, nasıl oluyor? Ben o mekanizmayı öğrenmek istiyorum. O konuyla ilgili eğer bir yazılı bilgi verilebilirse sonrasındaki süreçle ilgili, teslimle alakalı değil.

Bir de, Sayın Akar biraz önce söyledi Kamu İhale Kanunu'yla bağlantılı olarak. Yani benim bildiğim -söylediği için aklıma geldi- orası daha çok yerli üreticilerin desteklenmesi anlamında ama. "Yurt dışı da" dedi. O maddeye bakamadım şimdi. Yurt dışı üreticilerden doğrudan temin değil de, daha çok oradaki düzenleme yerli üreticileri destekleme anlamında doğrudan temin şeklindeydi. Buradaki yurt dışı alımlar nasıl, ne şekilde yapıldı onu bilmiyorum. Yani doğrudan temin mi, doğrudan temin farklı şekillerde mi yapıldı, bilmiyorum. Farklı şekillerde yapıldıysa tek firmadan mı yapıldı, bir yerle mi anlaşıldı, yoksa bu damızlıklar bir şekilde çiftlik çiftlik dolaşılarak seçilerek mi yapıldı? O konuyla ilgili -belki zamandan dolayı- yazılı olarak cevap istiyorum.

Şunun için bunu sordum: Ben daha önce yurt dışında benzer bir projede finans yöneticiliği yaptım ve o çalışma içerisinde de yine "procurement" dediğimiz o satın alma işlerinin de içinde bulundum ve koç alımı yapmıştık önemli ölçüde. Yani orada uluslararası standartlar ve bu tür alımlarda tavsiye edilen bir şeydi çiftliklerden -yani Dünya Bankası prosedürleri açısından- alımda böyle şeyler uygulanıyordu. Yani nasıl bir uygulama yapıldı? Onu öğrenmek istiyorum.

Sayın Genel Müdürüm, bir konuda hakikaten teşekkür etmek istiyorum. TİGEM gerçekten takdire şayan bir şekilde son beş altı yıl içerisinde sulanabilir arazi miktarında önemli bir başarı elde etti. Yani bunun burada dile getirilmesi gerekiyor.

Yine, 250 bin dekardan yaklaşık 850 bin dekara çıkan bir başarı söz konusu oldu. Çünkü biz bunu yapmak durumundayız. Yani sulanabilir arazileri suyla kavuşturmamız gerekiyor.

Yine, bildiğim kadarıyla, çok da modern bir sulama sistemleri, tesisleri kuruldu. Ondan dolayı da ben tüm TİGEM çalışanlarına da teşekkür ediyorum.

Yine, daha önceden basında, medyada da yer aldı, Sudan'da bir şirket kuruluşu vardı, yaklaşık 8 milyon dekar arazi kiralandı, orada bir şirket kurulacaktı, onlarla bir iş birliği, bir önderlik yapılacaktı o bölgeye. Yani bir taraftan da bu anlamda yurt dışına açılmış olacaktık, bir şekilde de Türk özel sektörünü oraya taşımış olacaktık. Bunu da merak ediyorum. Yani bununla ilgili çalışmalar ne oldu, ne safhada? Onu da merak ediyorum.

Bilançoyla ilgili -şu anda göz gezdirirken gördüm- duran varlıklarda bir şüpheli alacaklar diye bir kalem var 2-3 milyona yakın bir rakam. Duran varlıklarda yer alan bir şüpheli alacaklar karşılığı. Yani bana biraz ters geldi. Bir alacağın şüpheli olması için vadesinin gelip dolayısıyla tahsilatının yapılamaması lazım. Yani ortada "şüpheli" olmasını gerektirecek bazı şeylerin olması lazım. Bu nereden kaynaklandı ve bilançoda bu şüpheli alacak niye taşınıyor? Onu doğrusu öğrenmek istiyorum.

Kıdem tazminatıyla ilgili... Kıdem tazminatı ödemeleri gözüküyor yine gördüğüm kadarıyla. Kıdem tazminatlarıyla ilgili karşılık ayrılmıyor. Yani diğer birçok KİT'te de, daha önceki şeylerde de konuştuk. Kıdem tazminatları karşılığı ayrılmıyor. TİGEM'de de bu rakam çok az rakam da değil, bir önemli rakam. Biraz önce başka bir konuda da geçti.

Bunun mali tablolar üzerinde şöyle bir ciddi sakıncası var: Kıdem tazminatlarına karşılık ayırmayınca sizin gelir tablonuzda, finansal tablolarınızda olduğu gibi önceki dönem gider ve zararlarına yazarsınız, önceki dönem gider ve zararlarına yazılması esas faaliyet maliyetleriyle ilişkilendirilmeme anlamına gelir. Yani orada hizmet maliyeti hesaplanır ama doğru bir hizmet maliyeti olmaz. Faaliyet gideri hesaplanır ama doğru olmaz. Dolayısıyla, ödenen kıdem tazminatının rakamı da konjonktürel olarak değişecektir. Onun için, bu ve benzeri konularla ilgili finansal raporlamalarda da daha dikkatli olunur, standartların yönlendirdiği biçimde yapılırsa daha doğru sonuçlar alınabilir diye düşünüyorum.

Ben, bu hesap görüşmelerinin başta TİGEM'e ve ülkemize hayırlar getirmesi, hayırlı olması dileğimle tekrar hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.