| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı b) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 24 .11.2016 |
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, değerli üyeler, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerek Suriye'de Fırat Kalkanı harekâtında şehit olan askerlerimize gerekse Adana'daki bombalamada şehit olan vatandaşlarımıza rahmet diliyorum.
Ben de 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.
Sayın Bakanım, çok güzel bir sunum yaptınız. Tabii, tarım ve hayvancılığın tarih boyunca öneminden bahsettikten sonra bugün dünya nüfusunun yüzde 40'ının tarımda istihdam edildiğini, dünyadaki yoksulların da yüzde 75'inin birinci kaynağının tarım olduğunu belirttiniz. Bu tespitlerinizi -belki tekrar olacak ama- kısmen özetlemek istiyorum çünkü çok değerli buldum ben bunu, sanıyorum Komisyonumuzun değerli üyeleri de bana katılacaktır.
1 milyar insan aşırı yoksul, 800 milyon insan açlık sınırında ve aç yaşıyor. Buna karşılık, 600 milyon obez var; 1,5 milyara yakın, 1,4 milyar insan aşırı kilolu. Her yıl 1,4 milyar ton gıda israf ediliyor. 34 ülke gıda, 80 ülke ise su sıkıntısı çekiyor, öyle bir dünyadayız. Yani, sizin tespitinizle eşitsizler dünyası, şairin dediği gibi, 1 kişiye 9, 9 kişiye 1 pulun dağıtıldığı bir dünyadayız maalesef.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Solcu olmuşsunuz Cemal Bey, Sayın Bakanla birlikte.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Yani, bu işin sağı solu yok. Mesele, dünyada büyük bir eşitsizlikler dünyası var gerçekten.
Bir de bu tespitte ne diyor: "En zengin yüzde 20'lik diliminde yer alanlar, üretilen toplam gıdanın yüzde 77'sini paylaşıyorlar, tüketiyorlar. 62 kişinin servetinin 3,9 milyar insanın servetine denk olduğu bir dünyada yaşıyoruz ki öyle bir dünyada sosyal adaleti ve kalıcı huzuru inşa etmek mümkün olmamaktadır." diyor Sayın Bakanımız.
Tabii, bu tespitleri elbette bütün milletvekillerimiz de paylaşıyorlar, katılıyorlar ama bu dünyanın gerçeği. Tabii, biz Türkiye'de gerçekten tarımda ve hayvancılıkta diğer sektörler kadar aynı büyümeyi sağlayamadık dedi muhalefet milletvekili, muhalefet grubundan konuşan arkadaşlar. Şöyle bir gerçekle karşı karşıyayız: Bundan kırk yıl, bilemedin elli yıl önce nüfusumuzun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu, bugün tam tersine döndü; yüzde 80'i şehirlerde, yüzde 20'si köylerde yaşıyor, kaba bir rakamla. Hızla şehirleşiyoruz. Hâlbuki tarım ve hayvancılık kırsal alanda yapılıyor. Demek ki biz tarım ve hayvancılığı ya da köylerde yaşamayı cazip hâle getiremedik.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bizde köy kalmadı, Konya'da.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Büyükşehir Kanunu'yla köy kalmadı.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - "Köy kalmadı." diyorsunuz.
Şimdi, tabii, doğal bir hareket bu yani belki bunun önüne kanunla, değişik şeylerle geçmek mümkün değil. çünkü hayat devam ediyor, Türkiye hızla sanayileşiyor ya da şehirleşiyor. Şehirler rant oluşturduğu için insanlar daha kolay iş buluyorlar, daha rahat yaşıyorlar, altyapı, su, elektrik gibi hizmetler şehirde daha fazla elde ediliyor ama bu bizim bir gerçeğimiz.
Ben bu tespitlere girmeyeceğim. Tabii, on dakikalık süre içinde çok şey anlatılabilir mi? Belki başka mahir insanlar anlatabilir ama ben konuyu buradan bir iki spesifik alana getireceğim. Çünkü, kendi bölgem fındık bölgesi, Giresun Milletvekiliyim ben. Aynı zamanda çay üretimi de var bizim doğu bölgesindeki ilçelerimizde. Çay ve fındıkla ilgili düşüncelerimi söyleyeceğim ve süremi bunlara hasretmek istiyorum.
Sayın Bakanım, geçen sene de Tarım Bakanlığımızın gerek üç aylık bütçesinde gerekse 2016 bütçesinde yine konuyu gündeme getirmiştik ve siz gerçekten 7 bölgede 7 tane toplantı yaptınız. Bunlardan bir tanesini de Karadeniz'de, Trabzon'da yapmıştınız ve orada stratejik kararlar alınmıştı özellikle fındıkla ilgili. Bunlardan bir tanesi, rekoltenin tek elden Tarım Bakanlığınca tespit edilmesiydi. Bir diğeri, Tarım Bakanlığı bünyesinde bir fındık biriminin genel müdürlük seviyesinde kurulmasıydı hatırladığım kadarıyla. Bir diğeri de lisanslı depoculuğun hayata geçirilmesiydi. Geldiğimiz noktada, bunlardan rekoltenin tek elden tespitini yaptınız, sanıyorum haziran ayında fındık rekoltesini ilan ettiniz. Ama maalesef, bu lisanslı depoculuk hayata geçemedi. Yine, bilmiyorum, fındıkla ilgili Bakanlıkta bir birim kurabildiniz mi, oluşturabildiniz mi?
Şimdi, fındık niçin önemli? İşte, tarımsal ihracatımız 16,7 milyar diye kayıtlarda var, gördüm. Bu 16,7 milyar dolarlık ihracatımızın yaklaşık 2,5 milyar dolaylarındaki miktarı tek başına fındık sağlıyor. Bildiğiniz gibi, fındıkta da ithal girdisi yok. Evet, buğday ununda 1'inciyiz, makarnada 2'nciyiz ama bunlarda ithal girdisi de olabiliyor. Fakat, fındık tek başına Türkiye'nin tarımsal ihracatının neredeyse yüzde 15'i civarında. Bu bakımdan, fındığa özel bir önem vermemiz lazım. Ayrıca, üretildiği alan itibarıyla Doğu Karadeniz, Orta Karadeniz, işte, Batı Karadeniz, yaklaşık 2 milyonun üzerinde insan fındıkla ilgili doğrudan, bir de bu işin ticaretini, ihracatını, sanayisini düşündüğümüzde, dolaylı olarak da milyonlarca insanın ve ülke ekonomisinin fındıkla ilgilenmesi gerektiğini takdir ediyoruz hepimiz.
Yalnız, fındıkta, son günlerde yaşanan bir sıkıntı var, özellikle fındığın ticaretinde büyük bir fiyat istikrarsızlığı söz konusu. Bunu geçen Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın bütçesi görüşülürken de dile getirdim ve -tabirimi hoş görün- hani, Nasrettin Hoca'nın "Bu köy o kadar zalimleşmiş ki köpekleri serbest bırakmışlar, taşları bağlamışlar." ifadesi var. Fındıkta son iki yıldır fiyatlarda büyük bir oynaklık yaşanıyor. Mesela, bu sene yaklaşık 11-11,5 liradan başlayan kabuklu fındık fiyatları, 15,5 liralara kadar çıkmıştı ama bu ay başında 10 liralara kadar, hatta 9 liraya kadar indi. Son günlerde, Hükûmetimizin özellikle Toprak Mahsulleri Ofisini devreye sokacağıyla ilgili bir beklenti üzerine fındık fiyatları tekrar 11, 12 liraya yükseldi.
Tabii, fiyat niye önemli? İhracat kalemimiz için önemli, bir de fındıktan geçimini sağlayan, gelir elde eden hem müstahsil hem tacir hem sanayici hem de tüketici için önemli tabii ki. O bakımdan, bu, fındıktaki istikrarsızlığı... Ben biraz daha parantezi açarak gideyim, sadece fındıkta değil, bizim diğer geleneksel ürünlerimiz olan mesela üzümde de aynı sıkıntı olduğunu söylüyor üzüm bölgesi milletvekili arkadaşlar. İncirde var ve bunun gibi, işte, kayısıda var. Sayın Gümrük Bakanımız kayısı bölgesi milletvekili, dedi ki: "Aynı sıkıntı bizde de var. bakanlığa gel, bunları konuşalım."
Şimdi, dolayısıyla, bizim Toprak Mahsulleri Ofisimizi daha aktif hâle getirerek bu geleneksel ürünlerimize ilişkin, fındık, incir, kayısı, üzüm gibi, hem alım yönünde hem de piyasaya aşırı yükselmelerde satım yönünde müdahale edebilecek yani bir regülasyon kurumu oluşturmamızın zamanı geldi ve çoktan geçti. Denilebilir ki: "Birlikler var bu konuda." Tarım satış kooperatifleri, hep bu saydığım ürünlerin birlikleri vardı ama mesela Kayısı birlik sanıyorum kendi kendini feshetti veya infisaha uğradı. Bizim, maalesef, birliklerimiz aktif rol üstlenemiyorlar gerek işletme sermayelerinin yetersizlikleri gerek aktiflerinin küçülmesi dolayısıyla olabilir, çeşitli...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Başkanım, bir dakika daha söz istiyorum.
BAŞKAN - Lütfen kısaca toparlar mısınız Sayın Öztürk.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Yani, birlikler bu konuda fonksiyon ifa edemiyorlar. Dolayısıyla, Toprak Mahsulleri Ofisimizin devreye sokularak mutlaka bir regülatör vazifesini üstlenmesi, aşırı düşüşlerde alım yönünde ve aşırı yükselmelerde de satım yönünde piyasayı düzenleyecek bir kurum olarak devreye girmesi yerinde bir karar olur diye düşünüyorum Sayın Bakanım.
Fındıkla ilgili sözlerimi burada noktaladıktan sonra çayla ilgili de birkaç söz etmek istiyorum. Çünkü, çay da bizim Türkiye açısından önemli bir tarım ürünümüz, özellikle Doğu Karadeniz bölgemiz için. Giresun bölgemizin de doğu ilçelerinde çay üretiliyor. ÇAYKUR yüzde 55 çayları alıyor sizin istatistiki rakamlarınıza göre, özel sektör de kendi kendini biraz düzenledi. Şu anda bir sıkıntı gözükmüyor olsa da önümüzdeki yıllarda Türkiye çay ithalatçısı konumuna gelebilir çünkü çayda da verimlilik düşüyor.
Bir diğer sıkıntı, Giresun özelinde 2/B arazileri çok fazla. Bunlar henüz daha vatandaşlar tarafından tapuya bağlanamadı. ÇAYKUR şu anda ruhsatları yeniliyor. Bizim bölgemizde, bu 2/B arazisinde çaylıkları olan vatandaşlarımız ruhsatlarını yenileyemiyorlar. Dolayısıyla, bu ruhsat yenilemelerinin bir müddet daha ertelenmesi uygun olacaktır diye düşünüyorum.
Ayrıca, yine, alternatif ürün kapsamında, özellikle Giresun'un doğu bölgesine yeni çaylık alanların ruhsatı verilmesi, Türkiye'nin geleceği açısından da uygun olabilir. Çünkü, nüfusumuz artıyor ama hem fındık bahçeleri hem çay bahçelerindeki verimlilik giderek düşüyor.
Sayın Bakanım, konu çok spesifik konu. Ben bu on dakikalık sürede konunun önemli başlıklarına değinemedim. Bakanlığınızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, başarılar diliyorum.