| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 22 .11.2016 |
SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada Adalet Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Tabii, bu görüşmeler esnasında değerli Komisyon üyelerinin çok değerli görüşlerinden de istifade eyledik.
Ancak, burada Adalet Bakanlığına ve teşkilatlarına özellikle teşekkür etmekte yarar görüyorum. Çünkü 15 Temmuzda eğer yargı sistemi içerisindeki vatansever, millî duruşu muhafaza eden arkadaşlar, yargı görevlileri olmamış olsaydı bugün burada hiçbir şey görüşemeyecektik. O gün bir savcı çıkıp "Darbe kalkışmasında bulunanlar hakkında gerekli soruşturmalar derhâl yapılacaktır." dememiş olsaydı, hâkimler çıkıp "Darbe kalkışması içerisinde bulunanlar derhâl tutuklanacaktır." ve yine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda çok hızlı bir şekilde karar alınıp FETÖ/PDY bağlantılı hâkim ve savcılara derhâl görevden el çektirilmeleri hususları uygulanmamış olsaydı bugün burada bu konuşmaları yapamayacaktık ve onların sayesinde aslında sadece hukukumuz, adalet sistemimiz bir şarampolden yuvarlanmaktan kurtarılmamış, aynı zamanda Türkiye'nin bir rejim değişikliğine, Türkiye'nin bir işgal girişimine maruz kalmasının da önüne geçilmiş oldu. Bu manada çok önemli bir vazife ortaya koydular, kendilerini tebrik ediyoruz.
Yine, bütçe görüşmelerini sadece son güncel olaylarla bağlantılı olarak dar bir kapsamda değerlendirmek yerine reformlar üzerinden, yargıdaki eksikliklerin, aksaklıkların değerlendirilmesi ve bir sonraki bütçeye kadar bunların geliştirilmesi noktasında değerlendirmelerde bulunsak daha da verimli olacağı kanaatindeyim.
Sayın Bakanımızın sunumunu dikkatle inceledik. Gerçekten AK PARTİ iktidarı döneminde çok önemli reformlar yapılmıştır. Sadece adaleti merdiven altındaki yargılamalardan kurtarmak ve adalet saraylarıyla tanıştırmaktan ziyade mevzuatımızda da önemli reformlar gerçekleştirildi. Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza İnfaz Kanunu, HMK, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve yine, bununla benzer birçok yasa düzenlemeleri yapılarak âdeta yargıda çok önemli reformlar yapıldı, mevzuat anlamında ama bunların hepsi yeterli değil. Yani çok önemli, çok güzel binalar yapabiliriz ancak bunların içerisindeki nitelikli insan sayısını artırmamız gerekiyor. Sorun yine devam ediyor, yargı yine eleştiriliyor, işte, yine yargıda güven endeksinde düşüklük olduğu söyleniyor, doğrudur. Burada sorun adalet saraylarında mı, içerisindeki insanlarda mı, onların zihniyetlerinde mi, toplumda mı, bunların birden düzelmesi mümkün değildir yani bu, zaman alacak bir husustur. Biz çok kısa sürede önemli işler yapmakla beraber bu konuda zamanla bunların da neticelerini alacağımıza inanıyorum.
Sayın Bakanım, 2002'den beri hukuk sistemimizde yer alan UYAP sistemi çok büyük teknik imkânlarla beraber yargılama faaliyetlerini hızlandırmıştır. Bu kapsamda, özellikle UYAP sisteminin geliştirilerek tanıkların da dinlenmesini kapsayacak şekilde geliştirilmesinde, genişletilmesinde yarar görüyoruz.
Aynı şekilde, bu yıl içerisinde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş, Bilirkişilik Kanunu'yla bilirkişilerin niteliği, seçimi ve denetimi konusunda etkin ve kurumsal bir sistem oluşturulması da yargılama faaliyetleri açısından önemsediğimiz hususlardır.
Bunun dışında, istinaf mahkemelerinin kurulması aslında yargıda büyük bir devrim niteliğindedir. İki dereceli yargılama sistemi vücut bulmuştur, hak arama güvencesi artmış, delillerin yeniden değerlendirilerek yargılamanın tekrar yapılmasına imkân sağlanmıştır. Bunun yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Özellikle, istinaf mahkemesi kurulması planlanan birçok ilde de bu sistemin kurulmasını arzu etmekteyiz. Bunların birisi de Trabzon'dur, Trabzon'da istinaf mahkemesinin kurulması noktasında önemli bir beklenti vardır zira ne kadar, tam anlamıyla bu teşkilatların kurulmasıyla beraber yargının hızlanacağı, iş yükünün de azalacağını düşünmekteyiz.
Yine, bizim dönemimizde Anayasa Mahkemelerine bireysel başvuru imkânı getirilerek insan hakları alanında farkındalığın artırılması ve standartların geliştirilmesi hususunda önemli adımlar atılmıştır. Yalnız, Anayasa Mahkemesinin bu sistemini, bireysel başvuru sistemini çok iyi bir şekilde uygulaması gerekmektedir. Yani Anayasa Mahkemesinin Anayasa'ya uygunluk incelemesi yaparken hukuki denetim yerine yerindelik denetimi yapması, yasama yetkisinin gasbedilmesi ve yargısal bir aktivizme müsaade edilmemesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda bu konuda çok önemli örneklerle karşı karşıya kaldık ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda kötü bir sınav verdiğini gözlemledik. Siyasi parti kapatma davaları, 367, türban kararı, YouTube, Twitter ve tahliye kararları yargısal aktivizm içermekte olup endişe verici niteliktedir. Yargıçların önüne gelen uyuşmazlıklarda demokratik hukuk devleti anlayışına, yargı erkinin tarafsızlığına gölge düşürmeden kurumsal teamüllerini hak temelli bir perspektife yaklaştırarak hukuk devleti idealine bağlı kalması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin bu manada mevcut yapısının iyi irdelenmesi gerekiyor. Yine, Anayasa Mahkemesiyle alakalı olarak şunu bir hukukçu olarak belirtmek istiyorum: Anayasa'nın 153'üncü maddesinde "Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürütülemez." ilkesi mevcuttur. Bunun devlete güven ilkesi ve eşitlik ilkesi gereğince esnetilmesinde yarar görüyoruz. Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri yazılmadan kararların açıklanmasını da farklı amaçlar taşıdığını düşünerek bu konuda Anayasa Mahkemesinde teamül oluşturacak uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Sayın Bakanım, 2010 referandumuyla HSYK'nın yapısı, üyelerin seçimi ve çalışma usulüyle ilgili iyi niyetli bir düzenleme yapıldı. Ancak, burada FETÖ/PDY mensubu yargı üyelerinin kötü niyetli yaklaşımlarıyla yargıda büyük bir tahribat gerçekleştirildiği gerçeğini hep birlikte göz önünde bulundurmaktayız. Lakin son HSYK seçimlerinde ayyuka çıkmış bu ideolojik, sapkın görüşlerin terör örgütüyle ortak hareket etmeleri aslında yargıda bir temizliğin yapılmasına da net ve kusursuz bir şekilde imkân sağlamıştır. Ancak sizin de sunumunuzda belirttiğiniz gibi, HSYK'nın seçimlerinde ve yargı teşkilatının sürekli olarak bu mevcut sistemle beraber bir seçim atmosferinden de arındırılması gerekmekteydi ancak çoğulcu bir yapıya kavuşan bu sistemin de yeni düzenlemelerle beraber korunmasında da fayda mülahaza ediyoruz. Yeni düzenlemede HSYK'nın üye seçiminde Türkiye Büyük Millet Meclisinin de dâhil edilmesi gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi şu anda "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." ilkesinin en yüksek tezahür ettiği en büyük çatının ismidir. Yargı da millet adına karar veren bir kuruluştur. Dolayısıyla, millet adına karar veren, egemenlik hakkını da kendisinde bulunduran Türkiye Büyük Millet Meclisinin HSYK'da temsil edilmemesinin doğru olmadığını düşünüyorum.
Yine, Sayın Bakanım, hâkim ve savcıların meslekten ihraç kurallarının da net ve kesinlik kazandıracak şekilde düzenlenmesi gerekir çünkü özellikle bu son FETÖ soruşturmalarında gerçekten daha önce yapılan çalışmalarla beraber yüzde 95'in üzerinde isabetli bir karar verilmişti ancak şunu da ifade etmekte yarar görüyorum: FETÖ soruşturması kapsamında byLock kullanan hâkim ve savcıların veya işte, terör örgütleriyle ortak hareket eden bu anlayıştaki hâkim ve savcıların bulunduğuna dair kesin delillerin dışında tamamen meslektaşlarının beyanlarına dayalı olarak ihraç edilen, açığa alınan hâkim ve savcılarla alakalı olarak en azından bu kişilerin yargı erki içerisinde bulunmaları tehlike arz ediyorsa bu kişilerle ilgili görevden el çektirme müessesesinin de değerlendirilmesinde fayda görüyorum. Yine bu kişiler yargı içerisinde olmasın ancak çok az bir şüphe varsa veya işte, tereddütlü bir durum varsa bu kişilere görevden el çektirme müessesesinin işletilmesinin hakkaniyetli olacağını düşünmekteyim.
Sayın Bakanım, bizim dönemimizde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Cora, lütfen tamamlar mısınız.
SALİH CORA (Trabzon) - ...AK PARTİ iktidarı döneminde en önemli uygulanan müesseselerden birisi denetimli serbestlik müessesidir. Son düzenlemelerle birlikte alanının genişletilerek devam ettirilmesinin faydalı sonuçlar verdiği, hükümlülerin topluma kazandırılması, suç işlemekten çekinmesi ve suça karşı yabancılaşmaları açısından çok önemli bir görevi üstlendiğini ve çok faydalı sonuçlar getirdiğini ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, adli tıp kurumları yargıdaki yükü hafifleten, soruşturmayı kolaylaştıran, bilirkişilik hizmeti sunan önemli kuruluşlardır. Sunumunuzda belirttiğiniz gibi, ihtisas kurullarının sayılarının artırılması ve modern fiziki şartlarda ve teknik donanımlarda olmasının çok önemli olduğunu ben de belirtmek istiyorum. Daha da ötesinde, bu tip kuruluşların RTÜK, BDDK ve üniversiteler gibi özerk bir yapıda olması yargılama faaliyetlerine de daha sağlıklı katkı sunacağını düşünmekteyim.
Sayın Bakanım, Bakanlığın vizyonunda hak ve özgürlükleri koruyan, adil, güven veren, erişilebilir ve etkin bir adalet sisteminden bahsettiniz. Yargı hizmetinin adil, hızlı, etkin ve objektif bir biçimde yürütülebilmesi yeterli ve nitelikli insan kaynağıyla mümkündür. Yargıda gelinen noktada hukuk bilimi, meslek çevreleri ve adalet sisteminin en büyük açığının yetişmiş insan kalitesi olduğu sıkça ifade edilmektedir. Adalet sorununun kilidini açacak olan nitelikli ve donanımlı hukukçular yetiştirmektir, toplumla barışık meslek erbabı yetiştirmektir. Hukuk eğitiminin; adalet karakterini geliştirici, faziletli ve vicdan tartısına sahip, muhakeme yeteneği gelişmiş, eleştirel bakış açısını ortaya koyan yeni bir eğitim müfredatıyla ele alınması gerekmektedir. Hukuk öğretiminin amacı sadece, yargı erkine meslek mensubu yetiştirmek olmamalı, amaç genel bilgi sahibi olmakla birlikte, araştırma metotlarına hâkim, hukuki yöntemleri derinlemesine anlayan, karşılaştırma ve genelleme yapan hukukçular yetiştirilmelidir. Hukuk fakültelerinin sayısı ve öğrenci kabulü yeniden değerlendirilmeli, öğrencilerin fakülte, fakültelerin de öğrenci seçebilecekleri bir sistem üzerinde durulmalıdır.
BAŞKAN - Sayın Cora, lütfen tamamlar mısınız.
SALİH CORA (Trabzon) - Öğretim üyelerinin de niceliği yeniden gözden geçirilmelidir. Hukuk fakültesini her bitiren "Hiçbir şey olmazsa avukat olurum." anlayışıyla avukatlık mesleğinde kalite düşürülmemelidir. Avukatlıkta staj ve mesleğe kabul için aranması gereken koşullar Bakanlık tarafından incelenip yeniden sınavı koşulu getirilmesi düşüncesi meslekteki kaliteyi artıracaktır. Barolar avukat staj eğitimini üstlenmekte ancak verimli olmamaktadır. Hukuk fakülteleriyle entegre endüstriler kurulmalıdır. Bu endüstriler doğrudan uygulamaya ve meslek kurallarına yönelik olmalıdır, Avukatlık Kanunu da değişmelidir, baroların yapısı da değişmelidir. Barolar ideolojik söylemlerden uzak olmalı, asli görevleri, avukatların mesleklerini adalet ve hukuka uygun yerine getirmelerini denetlemekle mükellef olmalı, gerçeğe ulaşmada aracı olma görevini ifa etmelidir.
Son olarak -bitiriyorum- adli yardım müessesesinde adli yardımdan yararlanan kişilerin de kendi avukatlarını seçebilme imkânı oluşturulmalıdır. Yine, hazırlanacak yasada çekişmeli yargıda silahların eşitliği kuralına azami özen gösterilmelidir.
Son cümle olarak da Sayın Bakanım, tamamlıyorum: Yargılama sonucunda -özellikle yargı yükü oluşturduğunu düşünüyorum- adli hapis cezasına alternatif adli para cezaları veriliyor. Adli para cezalarının tahsil edilememesi, ödenmemesi durumunda kişi tekrar hapis cezası müeyyidesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu, aslında bir tenakuz oluşturmaktadır. Benim şahsi düşünceme göre, adli para cezalarının tahsil edilememe durumunda hapis cezasına dönüşme yerine Maliye Bakanlığına devredilerek buradan adli para cezalarının tahsili imkânı sağlanırsa yargıdaki önemli bir yükün de azalacağını düşünmekteyim. Ayrıca, onarıcı adalet ilkesi gereğince bu para cezalarının bir kısmının da mağdur adına verilmesinin yararlı olduğunu düşünüyorum.
Son cümlem de Sayın Bakanım, Trabzon'la alakalı; Trabzon'da Araklı...
(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)
BAŞKAN - 4'üncü son cümle oldu, haberiniz olsun.
SALİH CORA (Trabzon) - Doğrudur Sayın Başkanım, özür diliyoruz.
...Of, Vakfıkebir ve en önemlisi Akçaabat adliye binalarının önümüzdeki yatırım programında yer almasını çok önemsiyoruz ve bu konuda desteğinize ihtiyacımız vardır.
Bu vesileyle bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.