KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Faaliyet alanınızın ağırlıklı olarak toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik olması sebebiyle, yapılan ve yapılacak hizmetlerin değeri ve önemi bir kat daha fazla olacaktır. Temennimiz, devlet imkânlarının hakça, ihtiyaç doğrultusunda vatandaşlarımıza ulaştırılmasıdır. Zira bu hizmetler filanca yolun bir ilçeden başka bir ilçeye kaydırılması gibi değildir. Bu takdirde ancak hizmetler maşeri vicdanda da karşılık bulacaktır.

Millî ve manevi değerlerin korunması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında millî birlik ve bütünlüğün, kardeşlik ve dayanışmanın pekiştirilmesinde aile kurumu büyük önem arz etmektedir. Türk toplumunun temel taşı olan aile, son yıllarda ekonomik ve sosyal gelişmelerin yol açtığı olumsuz gelişmelere karşı korunamamaktadır. Başta kadınlarımızın aile içerisindeki konumu olmak üzere, aile bireyleri arasındaki bağlılığı ve aile bütünlüğünü koruyucu politikalar yeterince uygulama alanı bulamamaktadır. Maalesef, aileyi ve sosyal fonksiyonlarını zayıflatıcı unsurlar ortadan kaldırılamamaktadır. İşsizliğin önlenemediği, yoksulluğun devam ettiği bir ortamda her ailenin yeterli ve sürekli bir gelire sahip olmasını sağlayacak imkânlar geliştirilememiştir. TÜİK'in verilerine göre 2015 yılı sürekli yoksulluk oranı yüzde 15,8'dir. Aile içerisindeki bu yoksulluğu en derinden yaşayanlar da kuşkusuz, kadınlardır. Kız çocuklarının okullaşma oranında görece artış olmakla birlikte bu alanda hâlâ önemli eksiklikler ve sorunlar bulunmaktadır. Kadının toplumdaki konumu maalesef güçlendirilememiştir. Başta aile içinde gelenler olmak üzere, kadına yönelik şiddet konusunda yeterli toplumsal farkındalık oluşturulamamıştır. Toplumsal cinsiyet eşitliği politikalara yerleştirilememiş, politika süreçlerinin tüm evrelerinde ve düzeylerinde erkekler ile kadınlar arasındaki eşitlik prensibi egemen olamamıştır. Kamu çalışanı anne babaların doğuma bağlı izinlerinde birtakım düzenlemeler, iyileştirmeler yapılmıştır ancak anne ve babaların birlikte, devredilemez ebeveyn izni kullanabilmesi yönünde bir düzenleme yoktur.

Şiddet ortaya çıktıktan sonra veya risk oluşturduktan sonra mağdurlar için birtakım koruyucu önlemler alınsa da hâlâ göz göre göre eski eşlerin, abilerin ve ailelerin tehditlerinin ölüm fermanlarının önüne geçilememekte, cinayetler devam etmektedir. Burada esas olan, toplumu bu şiddete yönelten sebeplerin ortadan kaldırılabilmesidir. Bakanlığınızın özellikle önleyici tedbirlere ağırlık vermesin umuyorum.

Cinsler arası eşitsizliğin, toplumsal değişim ve gelişim sonucu zaman içinde ortadan kalkacak bir kültürel değişim sorunu olarak ele alınması çoğu zaman çözüm için bir sorumluluk üstlenmekten kaçınmak anlamına gelmektedir. Bu nedenle, son yirmi otuz yılda dünyada gelişen yeni anlayış çerçevesinde, "Cinsiyet eşitsizliği kültürel değişim sonucu çözülecek bir sorundur." anlayışı yerine doğrudan kamu müdahalesiyle ve kamu sorumluluğu çerçevesinde ele alınacak bir sorun olarak görülmeye başlanmıştır. Bu kapsamda öncelikle fırsat eşitliği politikalarının uygulanması, bunların yeterli olmadığı yerlerde özel destek ve fırsat önceliklerinin verilmesi gerekir.

Evet, kadınların sokak ortasında sürüklenmesi, yaralanması ve öldürülmesi görüntüleri kanal kanal gösterilmektedir. Birçok toplumsal olay karşısında bunlara ilişkin yasaklar getirilmektedir ancak bu görüntülere ilişkin televizyonlarda herhangi bir gösterme yasağı yoktur. Süratle, kadınların saygınlıklarına gölge düşüren, temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan, istismarlarına yol açarak toplumda geri planda kalmalarına sebep olan çağ dışı uygulamalara son verilmelidir. Şiddete, tacize ve istismara maruz kalan kadın ve çocuklara kurumsal adli yardım desteği sağlanmalıdır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, şiddete, tacize ve istismara uğrayan kadınlara ve çocuklara yasal yollardan hak aranması sırasında adli yardım desteği sağlanmasını, dava zamanaşımından ve mahkeme harç ve masraflarından bunların muaf tutulmalarını öneriyoruz.

Evet, girişimci kadınlara yönelik birtakım destekler vardır ancak bunların daha da artırılması, özellikle hibe desteği uygulamasının yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Enerji biliyorsunuz ithalatımızın önemli bir kalemini oluşturuyor. Enerji verimliliği de bu nedenle ülkemiz için hayati öneme sahip, aynı zamanda da aile için önemli bir mali yük teşkil ediyor enerji. O sebeple, evlerde kullanılan birçok eşya yeni nesil tasarruflu elektrik kullanan eşyalar değil, zaten hane halkının bu değişimi yapabilecek ekonomik gücü de bulunmuyor. O nedenle, belli yaşın üzerindeki elektronik ev eşyalarının değişimi için vergi kolaylıkları getirilmeli ve bu yolla aileler desteklenmelidir hem de bu yolla bir enerji tasarrufuna da katkı sağlamış oluruz.

Çocukların kültür, sanat, spor, folklor, okuma ve araştırma alışkanlığı kazandırıcı faaliyetlere yönelmelerini sağlayıcı programlar hazırlanmalıdır.

Korunmaya muhtaç çocukların öncelikle ailesinin yanında korunup yetişmesi yaklaşımını önemli görüyoruz. Bununla birlikte, muhtaç çocuklar için alternatif bakım modelleri geliştirilmeli, ekonomik yoksunluk içinde olan ailelerin 0-12 yaşları arasındaki çocuklarının koruma altına alınmadan kreş ve çocuk kulübü gibi gündüzlü bakım hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaları sağlanmalıdır.

Çocukların çalıştırılması ve her türlü çocuk istismarı maalesef devam etmektedir. Zorla çalıştırma, dilendirme, kapkaç yaptırma, terör eylemlerinde kullanma gibi gayriahlaki ve yasa dışı baskılara ve şiddete maruz kalan çocuklar devletin etkin koruması altına alınamamaktadır. Bu konuda güvenlik birimleri, yerel yönetimler, üniversite ve STK'larla iş birliği yapılması önem arz etmektedir.

Yazılı ve görsel medya aracılığıyla çocuk evliliklerinin önüne geçebilecek, töre cinayetlerine mani olacak bir bilinçlendirme kampanyası yürütülmelidir. Aileler medya okur-yazarlığı ve İnternetin doğru kullanımı konusunda bilinçli değildir, buna yönelik etkili çalışmalar yapılmalıdır. Çocukları ailelerinden gelenler de dâhil her türlü hak ihlaline karşı koruyacak etkili önlemler ne yazık ki tam olarak alınamamaktadır.

Evet, Sayın Bakan, Bakanlığınız bünyesinde önemli işler yapıldı, istatistikler sabahtan beri verildi, aynı şeyleri çok fazla da tekrar etmek de istemiyorum ama işte Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan 2015 Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Raporuna göre, Türkiye, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında; Moldova, Mozambik, Kenya, Uganda, Zambiya, Kuveyt, Katar, Tunus, Bahreyn gibi ülkelerin gerisinde, 145 ülke içinde 130'uncu sırada.

Kadın istihdamında yine rakamlar verildi, tekrar etmek istemiyorum, sıkıntılı durumdayız, yüzde 33'e yükselmiş, çok küçük bir oynamayla. Tüm eğitim düzeylerinde erkeklerden daha düşük ücret alıyor çalışan kadınlar. Her 10 kadından 4'ü eşinden veya birlikte yaşadığı kişiden fiziksel şiddet görüyor.

Yine, okullaşma oranları kızlar ve erkekler için artsa da kızlar aleyhine var olan aradaki makas henüz tamamen yok olmuş değil, hemen hemen eğitimin her düzeyinde erkeklerin okullaşma oranları kızlardan daha fazla. Her ne kadar ilk evlenme yaşında bir artış görülse de 18 yaşından önce yapılan erken evlilikler Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olmaya devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aksu, ek süre veriyorum, lütfen toparlayın.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Devlet sadece resmî evliliklerin kaydını tuttuğundan Türkiye'de 18 yaş altı evliliklerde özellikle 13-15 yaş aralığındaki evliliklere ilişkin istatistikler yok.

Yine, anne, bebek, çocuk ölüm oranlarının yeterince düşürülememiş olması, doğum öncesi ve sonrası bakım hizmetlerinin yaygınlığı son yıllarda yaşanan iyileşmelere rağmen istenilen düzeyde değildir.

Bir başka önemli konu, Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Cinsiyet Ayrımı Raporu'na göre, Türkiye "ekonomik katılım ve fırsatlar" kategorisinde 136 ülke arasında 127'nci sırada. Bu sonuçla, rapora göre, Türkiye'nin en başarısız olduğu alan, bu alan.

Bu alt endeks 3 durumu gözetiyor; ekonomiye katılımdaki farklılık -işgücüne katılım oranlarındaki farklılıktan elde ediliyor bu- ücret farklılığı ve görevde yükselme farklılığı. Yani bu 3 alt kategorinin değerlendirilmesi sonucunda bu sıralama tespit ediliyor. Demek ki hem katılımda hem ücret farklılığında hem de görevde yükselme açısından istihdamda kötü durumdayız.

Evet, bir de dün Spor Bakanımıza da okuduğum bir mektup var, sizinle ilgili bir bölümünü de okuyarak bitirmek istiyorum, down sendromlu bir çocuğu olan vatandaşımızdan bu mektup geldi. "Engelli diye adlandırılan çocuklarımız fırsat verildiğinde, imkân tanındığı zaman çok şeyler başarabiliyorlar. Özellikle down sendromlu bireyler işe alınmada problem yaşıyor. Bu çocuklar zihinsel engelli olarak geçiyor. Hiçbir haktan yararlanamıyorlar. Raporlarına çalışamaz ibaresi yazılıyor, işe alınmıyorlar, aylık da bağlanmıyor. Down sendromlu bireylere, zihinsel engelli olarak sınıflandırıldıkları için ehliyet verilmiyor, birinci derece yakınlarının da ÖTV'siz araç alması hususunda yüzde 90 engel aranıyor, ancak bu bireylere en fazla yüzde 50 rapor veriliyor. Aradaki çelişkinin giderilmesi gerekmez mi?" diye devam ediyor, bunu da iletmiş olayım.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.