KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; konuşmama başlarken sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gençliğe yapılacak yatırım, bütçeden ayrılacak pay kuşkusuz Türkiye'nin geleceği için yapılmış en önemli ve değerli yatırım olacaktır. Gençliğin çağın şartlarına, ekonomik ve sosyal hayata hazırlanmasında eğitimden istihdama her alanda fırsat eşitliği sağlanması, tüm kurum, kural ve uygulamaların eşitlik anlayışına uygun olarak şekillendirilmesi gençlerimizin en büyük beklentisidir.

OECD 2015 verilerine göre ülkemizde gençlerin yüzde 40,6'sı eğitimde, yüzde 30,6'sı istihdamda, yüzde 29,8'i ise eğitimde de istihdamda da değildir yani geniş tanıma göre işsizdir. Eğitim ve istihdamda olmayanların oranı OECD ortalaması yüzde 14,6'dır. Cinsiyete göre bakıldığında bu oranlar erkeklerde yüzde 15,1; OECD'de 12,2; kadınlarda yüzde 42,9; OECD'de 17,1'dir.

Gençlerin iş gücüne katılım oranı düşüktür. Eğitimden iş gücü piyasasına geçişte sorun yaşanmaktadır. Mesleki eğitimin yetersizliği önemli bir problemdir. Yüzde 19,8'e ulaşan mevsim etkilerinden arındırılmış şekilde bakıldığında yüzde 20,2 olan genç işsizlik oranı genel işsizlik oranının 2 katıdır. Üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı çok daha yüksek yüzde 30'lar civarındadır. Gençlerin erkeklerde yüzde 26,2'si, kadınlarda yüzde 27,9'u, ortalamada ise yüzde 27'si yoksulluk sınırının altındadır. Yükseköğrenimde gençlerin barınma sorunları vardır yani her alandaki gençlerimiz önemli sorunlarla yüz yüzedir fakat işsizlik gençlerin en önemli sorunudur.

Bugün ve önceki günlerde ilgili bakanlık bütçeleri görüşülürken işsizlik ve istihdam meselesini detaylı olarak konuştuk. Buradan yükseköğrenimdeki yurt sorununa geçmek istiyorum.

Sayın Başkan...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, hatibin konuşmasının insicamı bozuluyor. Lütfen daha sessiz olalım.

Buyurun Sayın Aksu.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Üniversitelerde barınma sorunu artan öğrenci sayısına bağlı olarak her yıl giderek büyümektedir. Üniversiteler barınma sorunlarını temelde üç şekilde çözmektedir: Bunlar devlet yurtları, üniversite yurtları ve özel yurtlardır ancak devlet yurtlarında kapasite yetersiz, diğer yurtlarda ise fiyatlar yüksektir. Artan üniversite ve üniversite öğrencisine göre çok yavaş artan yurt kapasiteleri nedeniyle öğrenciler cemaate ait ev ve yurtlara mecbur edilmiştir. Farklı şehirlerden gelen ve maddi durumu iyi olmayan öğrenciler sırf bu nedenlerle istismar edilmiştir. Yurt kapasitesindeki artış öğrenci sayısındaki artışın çok gerisinde olduğu hâlde kapasite sorununu çözmemek gençleri sokağa terk etmek anlamına gelecektir. Fiziki kapasitenin yetersiz olduğu yerlerde kiralama ve benzeri yollarla hizmet verilebilecektir, verilmektedir de bunlar ancak yetersizdir. Nitekim, birçok kamu kurumu yüksek rakamlarla kiralanmış binalarda hizmet verirken öğrencilerimizden bu imkân neden esirgenmektedir?

Yurt yerleştirmeleri de bize göre üniversite kayıtlarıyla aynı anda yapılmalıdır. Talep eden her öğrenciye yurt ya da yurt şartlarıyla barınma imkânı temin edilmelidir. Yoksul öğrencilerin kamu yurtlarında öncelikli olarak barınmaları sağlanmalıdır. Yerleştirme yapılırken sağlıklı verilere dayanılması sıkça rastladığımız şikâyetlerin önüne geçecektir.

Gençlerin boş zamanlarını değerlendirebilecekleri, kişisel yeteneklerini keşfedebilecekleri, çeşitli sosyal ve kültürel imkânlardan ve bilimsel bir anlayışla yürütülen rehberlik hizmetlerinden yararlanabilecekleri merkezlere etkinlik kazandırılmalıdır. Gençliğin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı hedefleyen unsurlara karşı millî değerlerle donanımlı olarak yetişmeleri sağlanmalıdır. Gençleri suça iten sebepler ortadan kaldırılarak suç işlemiş ve hüküm giymiş gençler potansiyel suçlu olmaktan çıkarılarak yeniden topluma kazandırılmalıdır.

Sayın Bakanım, bugün, Türkiye olarak millî bir spor politikamız var mıdır? Sporcu yetiştirme, eğitim spor ilişkisi kurma, lisanslı sporcu sayısını artırma, çocuklarımızın erken yaşlarda sporla tanışmalarını sağlama, kulüpler ve millî takım düzeyinde rekabet edebilirliği sağlayacak fiziki, teknik, hukuki, finansal ve insan gücü kapasitesinin geliştirilmesine dönük bir stratejik planımız bulunmakta mıdır? Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimiz sporda nelerdir? Şayet varsa neden istikrarlı, kademeli olarak gelişen, bireysel yetkinliklerle birlikte kolektif başarıları da temin edecek veya eden bir sporu göremiyoruz?

Bize göre sporcu yetiştirme ve geliştirme planlarını ivedilikle hayata geçirmek için Türk sporunu geliştirme projesi uygulamaya konularak spor seferberliği başlatılmalıdır. Öyle bir projenin temel amacı, çocuklarımızı ve gençlerimizi her türlü zararlı alışkanlıklardan uzak tutarak erdemli, bedenen ve ruhen sağlıklı bir nesil olarak yetişmelerine katkı sağlamak, spor yapma imkânlarını artırarak spora yönlendirmek suretiyle çocuklarımızı teknolojik oyun ve eğlencelere bağımlılıktan kurtarmak, sosyal ilişkilerini geliştirmek ve sporcu kaynağı oluşturmaktır. Çocuklarımızın erken yaşlarda spora yönlendirilmeleri, yetenek ve becerilerinin olduğu dallarda spora katılmaları ve yetiştirilmeleri sağlanmalıdır. Sporcu seçimi ve yönlendirilmesi amacıyla öncelikle çocuklarımızın bilimsel metotlarla fiziksel uygunluk normları ortaya çıkarılarak bedensel özellikleri tanınmalı, ayrıca spor yapabilecekleri alanlarla ilgili düşük maliyetli tip projeler hayata geçirilmelidir. Tabii, bunların okul okul, ev ev gezerek yapılması, kâğıt üzerinde kalmaması, eskilerin deyimiyle kuvveden fiile çıkarılması gerekmektedir.

Maalesef sporda şiddetin önü alınamamaktadır. Oysa spor, toplumun tüm kesimlerini kapsayan, kucaklayan, kardeşlik ve barışın tesisine önemli katkı veren bir süreçtir. Sporda şiddet, şike, doping ve benzeri spor etiğiyle bağdaşmayan, Türkiye'nin imajını zedeleyen yapılarla mücadele edilmeli, bu yönde caydırıcı, yasal ve idari düzenlemeler yapılmalıdır.

Yerel yönetimler ve gönüllü kuruluşların amatör spor faaliyetleri desteklenmeli, özel sektör kuruluşlarının spora daha fazla destek olması özendirilmelidir.

Modern spor dallarıyla birlikte, geleneksel sporların da geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli tedbirler alınmalı, yağlı güreş ve cirit uluslararası hâle getirilmelidir. Okullardaki spor faaliyetlerinde, sadece fiziksel gelişimi hedeflemekle kalmayıp, öğrencilere sosyal, ruhsal, zihinsel ve ahlaki niteliklerin de kazandırılması ve geliştirilmesi sağlanmalıdır. Sporcunun sağlığına önem verilmeli, bu amaçla spor hekimliği yaygınlaştırılmalıdır.

Spor alan ve tesislerinin kurulmasında sporda çok amaçlılık ve yöresel özelliklerin dikkate alınması, mevcut tesislerin tam kapasiteyle kullanılmasının sağlanması kaynakların etkin kullanımını temin ederek savurganlığın da önüne geçecektir.

Müsabakalara daha fazla seyirci gelmesi için güvenliğin tesisi, şiddetin, kötü tezahüratın önüne geçilmesi, biletlere kolay erişim ve rahat ulaşım gibi imkânlar mutlaka artırılmalıdır.

Türk dünyası dostluk ve kardeşlik oyunları düzenlenerek, spor yoluyla Türk dünyası dostluk ve kardeşliği pekiştirilmelidir. Her branşta uluslararası spor organizasyonlarının ve olimpiyat oyunlarının ülkemizde düzenlenebilmesi için gerekli yatırımlar yapılarak bu konudaki faaliyetler desteklenmelidir.

Bir de, uzun zamandır çeşitli dönemlerde kamuoyunu meşgul eden bu federasyonların seçimi, işleyişi ve faaliyetleriyle ilgili kamuoyuna yansıyan iddialar vardır. Federasyon yönetimlerinin ilgili branşlarla ilgili, onu bilen ve hizmet edebilecek, sporun gelişmesi, yaygınlaşması ve geniş kitlelere yayılması suretiyle başarının artırılması amacına hizmet edecek şekilde teşekkül ettirilmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aksu, ek süre veriyorum.

Buyurun.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Kaynakların kullanımı mutlaka etkili bir denetime tabi tutulmalı, istismar iddialarının üzerine gidilmelidir.

Son olarak, bir engelli vatandaşımızın bana ilettiği bir mektubu size okumak istiyorum, uzunca bir mektup ama sadece sizinle ilgili bölümünü okumak istiyorum: "Bizler Ankara'da yaşamamıza rağmen, down sendromlu çocuğumuza spor yaptıracak bir tesis bulamıyoruz. Bazı belediyeler ücret alıyor, bazıları hiç kabul etmiyor. Gençlik ve Spor Bakanlığının ise spor tesisi bulunmuyor. Bütün bunları imkânı olanlar parayla yaptırıyor diyelim, imkânı olmayanlar ne yapacak? Kısaca, bu çocukların da faydalanacağı tesisler istiyoruz çünkü spor yapmaları gerekiyor. Örneğin, ben, oğluma şimdiye kadar kendi imkânlarımı zorlayarak yüzme sporunu yaptırıyorum, yarışmalara katılıyor ve başarılı. 2013 yılında ülkemizi temsil eden ilk millî down sendromlu yüzücülerden birisi. Bu çocuk özel birey, yanında refakat edecek ya da antrenörü ya da ailesinden birisi olması gerekiyor fakat ben kendi paramla gidiyorum, bu konuda destek bekliyorum. Ayrıca, ödül yönetmeliği sağlıklı ve diğer bireyler için bazı kurallarla işliyor. Bu konuda çocuklarımızın yurt içi ve yurt dışına çıkışlarında konaklama ve yol parası olarak ailelerine de bazı imkânların sağlanması gerekmez mi? Teşvik amaçlı ödüllendirme yapılamaz mı? Diğer ülkelerin fizyoterapisti bile var." diye devam ediyor. Bir de şunu söylüyor: "Her yıl 21 Mart Down Sendromlular Günü'nde ve 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde hatırlanmaları değil, bu bireylerin de Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşadıklarının ve bu ülkenin vatandaşı olduklarının unutulmaması..." vesaire diye gidiyor ve saygıyla bitiriyor.

Çok teşekkür ediyorum. Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.