KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın değerli bürokratları, çalışanları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlarım.

Tabii, gecenin geç vakti ama hem gümrük hem ticaret, ben gümrük alanına değil ticaret alanına değineceğim. Sayın Bakanım, gerçekten büyük bir Bakanlığın başındasınız. Biraz önce Bülent Bey'in dediği gibi yani ikinci Maliye Bakanı gibi sadece gümrükten alınan katma değer vergisinin büyüklüğü dikkate alındığında ülkemizin hem gümrük yönünden hem de ticaret yönünden önemli bir Bakanlığı. Bir zamanlar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olduğu dönemde ben de altı yıl çalışmıştım o Bakanlıkta ama ticaret kanalında, sonra bilim, teknoloji oldu.

Sayın Bakanım, ben Giresun milletvekiliyim. Her ne kadar değişik yerlerde de İzmir'de son on yıl sanayicilik yaptıysam da bir dönem FİSKOBİRLİK'te Genel Müdürlük yaptım. ÇAYKUR'da da Genel Müdür Yardımcılığı yaptım, yönetim kurulu üyeliği yaptım yani Karadeniz'de hem fındığın hem çayın olduğu bir bölgeden geliyorum. Tabii, tarım satış kooperatifleri ve birlikleri Türkiye'de bir dönem çok önemli bir fonksiyon ifa ettiler. 1964'ten 1994'e kadar yaklaşık kırk sene tarımı birlikler kanalıyla devletimiz destekledi, 1994'ten 2000'e kadar DFİF kanalıyla kredi yoluyla yine 2000'den sonra da 4572 sayılı Yasa'yla birlikler özerkleşti denildi. Belli bir süre yeniden yapılandırılmaları için bir süre verildi hatta bu konuyla ilgili 600 milyon dolar civarında da Dünya Bankasından kredi alınarak Tarım Reformu Uygulama Projesi geliştirildi. Uzatmayacağım ama neticede bugün sanıyorum 16 tane birlik hayatta, KAYISIBİRLİK hâlâ devam ediyor mu bilmiyorum ama onunla 17'ydi benim bıraktığımda ama TARİŞ'i 4 koyarsak yani 4 tane TARİŞ birliği var, dolayısıyla onlarla beraber bu, 16-19 civarında oluyor.

Bir zamanlar çok önemli fonksiyon ifa eden birlikler, istisnalar olmakla beraber bugün maalesef amaçlanan konumda değiller, bir kısmı öz sermayesini kaybetmiş durumda, bir kısmının işletme sermayesi yok. Dolayısıyla ben hepsini değerlendirmeyeceğim ama kendi şehrimde merkezi olan FİSKOBİRLİK şu anda maalesef fındıkla ilgili bir politika belirleme, piyasa belirleme veya piyasada önemli bir rol üstlenme noktasında değil. Bunun sebepleri çok, bu çok sebeplerden bir tanesini söyleyeceğim. Bundan yaklaşık on yıl öncenin yönetimleri Meclis dışı muhalefet yapmak amacıyla 2004 yılı, 2005 yılı, 2006 yıllarında, 2007 yılı da dâhil sırf Meclis dışı muhalefetle Hükûmeti yıpratmak üzere FİSKOBİRLİK'i batırdılar. O dönemde ben 2003-2004 yıllarında Genel Müdürlük ve yönetim kurulu üyeliği yaptım, olaylı bir şekilde de oradan ayrıldım, sizin Bakanlığınız da o zaman denetim kurulumuza 2 denetçi vererek birliği denetliyordu, bir süre daha devam etti, hâlen devam ediyor mu bilmiyorum. Fakat bugün geldiğimiz noktada 2009 yılından sonra fındıkta hükûmetlerimizin uyguladığı alan bazlı desteğe geçildi, yedi yıldır uygulanıyor, bu sene de yine 2017 bütçesi içinde alan bazlı destek bütçeye konuluyor. Öyle bir ürün ki fındık Türkiye için âdeta can damarı yani net olarak 2014-2015 fındık ihracat sezonunda 2 milyar 920 küsur milyon dolarlık ihracat geliri elde ettiğimiz ve potansiyeli de 5 milyar dolara kadar çıkabilecek bir ürünümüz. Bütün Karedeniz bölgesinde de hem çiftçileri hem tacirleri hem sanayicimizi, ihracatçımızı ve topyekûn de ekonomimizi ilgilendiren bir ürün.

Bugünlerde fındıkta bir karmaşa yaşanıyor Sayın Bakanım, bu size de geliyor şikâyetler ama bize o kadar geliyor ki şimdi cep telefonumdan sürekli mesaj geliyor hatta kimisi yani öyle şeyler söylüyorlar ki benim fotoğrafımı gören hemen diyor ki "Sayın Vekilim, orada poz veriyorsun ama ne olacak bu fındığın hâli?" En sonunda yani işimiz fındık gücümüz fındık ya içimiz dışımız fındık oldu. Sezona bu sene rekolte çok düşük olmasına rağmen biz fiyatların daha istikrarlı olmasını bekliyorduk, Giresun kalite 11-11,5 TL fiyatla başladı, 15 TL'lere kadar hatta 16 TL'lere kadar çıktı az da olsa o şeyi gördü. Ordu kalite, Levant kalite dediğimiz fındık da yine 10,5-11'lerden başladı o da 15 liraya kadar gitti ama döviz yükselmesine rağmen yüzde 15 civarında bir yükselmeye rağmen fındık fiyatları tekrar Giresun kalite bugün aldığım fiyatlar 11,5 civarlarında Giresun piyasasında, Levant kalite de 10,5 yani 1 liraya yakın fiyat farkı oluyor. Şimdi bu, bizim çok önemli bir ürünümüz, -tabii, Rekabet Kurumu Başkanıma da biraz sonra belki soru olarak yönelteceğim- âdeta piyasada bir boşluk var, âdeta değil, bu boşluk var. Nasrettin Hoca'nın tabiriyle taşlar bağlanmış, köpekler serbest bırakılmış durumda. Evet, piyasa ekonomisi diyoruz, FİSKOBİRLİK var diyoruz. FİSKOBİRLİK'in 240 küsur bin benim bıraktığımda kayıtlı ortağı vardı, şimdi tabii, onların birçoğu silindi belki, ayrıldı vesaire ama hatırladığım kadarıyla 236 bin mi ne ortağı olan dünyanın en büyük kooperatifiydi FİSKOBİRLİK ve ben bıraktığımda da 248 trilyon bugünün parasıyla "cash" parayla bıraktım orayı, 2004 yılında ayrılırken DFİF'e borçları vardı, Hazineye borçları vardı ama onları yapılandırmıştık, nitekim sizin şeyiniz de var yapılanmış. O kadar kötü yönetildiği gibi hem bu parayı batırdılar hem öz sermayesinin, gayrimenkullerinin, hisse senetlerinin birçoğunu sırf bu Meclis dışı muhalefet uğruna batırdılar. Neticede geldiğimiz noktada fındık müstahsili âdeta sahipsiz yani bir Hükûmet, iktidar partisi milletvekili olarak bu sözü tırnak içinde söylüyorum, dün de muhalefet partimiz bir araştırma önergesi verdi Mecliste tabii ben de konuştum, araştırma önergesinin aleyhinde oy verdik ama gerçekten fındıkta bir taşların bağlanması, köpeklerin serbest bırakılması gibi bir şey var. Şimdi...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Lehte verseydiniz.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Yani ben takdire bırakıyorum dedim, açıkçası şey yaptım ama mesele şu: Araştırma bizim işimiz, araştıralım, soruşturalım, Hükûmet veriyor, gerçekten şu ana kadar alan bazlı destek olarak müstahsile 5 milyarın üzerinde para verdi. Daha önce TMO kanalıyla, FİSKOBİRLİK kanalıyla çok büyük destekler verdi. Gübre veriyor, işte sigorta desteği veriyor, bir sürü destekler veriliyor, verilmiyor demiyorum ama fındık piyasasında bu başıbozukluğa biz bir şekilde devlet olarak olaya el koyup bu iktidarıyla muhalefetiyle birlikte bir düzen getirmeliyiz.

Aslında konuşacak çok şey var ama ben tekrar söylemek istiyorum üzerine vura vura: Biz bir fındık piyasası düzenleme ve denetleme kurumu gibi -gene bağımsız olsun ama- fındığın ziraatından ticaretine kadar, sanayisine kadar, ihracatına kadar bir koordinasyon sağlayacak, ortam belirleyecek bir kurumun olması lazım. Yani bizim ÇAYKUR'umuz var, çayda iyi yönetildiği için şu anda bir sorun gözükmüyor. O, yüzde 100 devlet sermayesi bir İDT diyelim. Fındık tamamen piyasaya bırakılmış. "Kooperatif var." deniliyor, FİSKOBİRLİK var ama FİSKOBİRLİK şu anda yok, adı var, tabelası var; yönetim, çocuklar iyi niyetle de olsa bir şeyler yapmaya çalışıyor yedi sekiz senedir ama bir şey yapamıyor çünkü o kadar büyük, cesametli bir ürün ki... Türkiye için önemli bir ürün. Bunun yüzde 80-85'ini de dışarıya satmak zorundayız.

Şimdi, tabii, süre az olduğu için ben biraz olayı toparlamaya çalışıyorum. Buraya bir düzen getirmek zorundayız Sayın Bakanım. Piyasaya bıraktık, "Patron piyasadır." diyoruz, ben de gittiğim her yerde diyorum ki: "Arkadaşlar, alıcı var, satıcı var; sanayici var, tacir var." Ama Sayın Bakanım, bir masa, bir kasayla adam fındık ticareti yapabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ek süre veriyorum.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Şu anda piyasayı bozan ana unsur "emanet usulü" dediğimiz, vatandaşımızın, özellikle gurbetçilerin fındığını emanete vermeleri, bu emanetçilerin de fındıklarını satmaları ve alıcıların ihtiyaçlarını görmeleri neticesinde... Yüksek fiyattan, bunu 14'ten, 15'den aldılar; şimdi onu düşürmeye çalışıyor. Kim? O emanetçiler. Yani piyasada öyle bir şey ki, hem içeride hem dışarıdaki alıcılar ve satıcılar âdeta hesap kesme zamanı fiyatı düşükten kesmek için bir yarış içindeler çünkü işin sahibi yok. Şimdi, Rekabet Kurumu Başkanım oradan bakıyor, "Sahibi yok." derken, çok özür diliyorum, sizi kastetmiyorum ama bu bir.

Yıllardan beri, bakın, bir marka oluşturamadık. Tamamen Avrupalı çikolata sanayicisinin insafına kalmış durumdayız. Üstüne üstlük geçtiğimiz seneler Türkiye'nin en büyük ihracatçısı kurumunda olan bir şirketimiz Avrupa'nın da önemli, belki de en önemli alıcısı durumundaki bir firmaya satıldı. Ticarettir, satılır, rekabete uygundur, değildir; tamam ama şimdi, piyasada şöyle bir dedikodu var... Sayın Başkanım, bunu da soru olarak size sormuş olayım. Dedikodu şu: Piyasada hem alıcı yönünden hem satıcı yönünden bir monopol ve monopson yani iki tarafta da tekel oluşturulmuş durumda diye iddia var. Bunu araştırıyor musunuz? Rekabet Kurumumuzun tabii ki görevleri içinde. Tabii ki bunu araştıracaksınız, soruşturacaksınız ama aslolan, müstahsil... Tarım Bakanlığı tarafından alınan kararlar var, geçen Sayın Tarım Bakanımızla bunu konuştuk. Dedi ki: "Ben bir fındık dairesi kuruyorum." Henüz kurulmadı.

İki: "Lisanslı depoculuğu harekete geçireceğiz." Giresun Ticaret Borsası lisanslı depoculuk yapmaya uğraşıyor, "1 Kasımda açacağız." dedi Başkan, beni de güya açılışa davet edecek, hep beraber... Hâlâ açamadı, hâlâ bitiremediler, bir sürü sorunları var. Bunlar ne zaman açılacak? Sizin Bakanlığınızı da ilgilendiriyor. Bir an önce devreye girmesi lazım ama yetmez, 17 bin ton kapasitesi var. 2011'de lisanslı depoculukla ilgili kanun çıkmış, 2011'den beri lisans vermeye başlamışsınız, henüz fındıkta bir şey yok. TMO'nun depolarının -geçmişte uğraştılar, bir sürü depolar yaptılar ama- bunların standartları uygun değil. Sayın Tarım Bakanımız dedi ki: "Lisanslı depoculuk yapacağız, fındıkları emanete bıraktırmayacağız, buraya alacağız." Şu anda böyle bir şey yok, devreye alamadık.

Tek yaptığımız şey ne? Eskiden bir rekolte karmaşası vardı, ihracatçılar ayrı rekolte tespit ediyordu, FİSKOBİRLİK ayrıydı, ziraat odaları ayrıydı, herkesin bir rekoltesi vardı, Tarım Bakanlığımız bu sene dedi ki: "Ben el koyuyorum, ben tespit edeceğim ve herkes benim şeyimi baz alacak." 468 bin ton rekolte tespit etti, TÜİK 620 bin ton rekolte tespit etti. Bak, buna rağmen -TÜİK de bir devlet kurumu- tekrar revize etti; geçen ay, sanıyorum 25 Ekimde şeyini geri çekti, 425 bin tona indirdi. Ya bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Yani bir taraftan Tarım Bakanlığı 468 bin ton diyor... Tabii, herkesin kendine göre bir rekolte şeyi var, ona göre üretim planını veya satış planını yapıyor.

Demek istediğim şu Sayın Bakanım: Gerçekten, fındık, özel olarak dikkate alınması gereken bir ürünümüz, üstün olduğumuz bir ürün. Ben geçen ay Barselona'daki, Reus'taki Avrupa Birliği Tarım Komisyonu ile Türkiye'nin yaptığı toplantıya da katıldım. Fındık Tanıtım Grubu davet etti, gittik. Avrupalılar tabii ki onlar, İtalyanlar yüzde 15 üretiyor dünyada, Fransızlar var, İspanyollar yeniden bahçeleri dikime almışlar, bakıma almışlar; Azerbaycan fındık üretiyor, Gürcistan üretiyor. İhracatçılarımız diyor ki: "Aman, ne olursunuz, fiyatlar yükselmesin, fındık zaten elimizde kalıyor." Eee? Zaten birçok Avrupalı tacirler Gürcistan ve şeyde bahçe kiralamışlar, satın almışlar, üretiyorlar. Onlara şu teklifi getirdim: "Türkiye'ye diyorsunuz ki: 'Arzı engelleyin.' Bakın, siz fındık arzını engelleme yerine Amerikalıların bademde yaptığı gibi biz bütün fındık üreten ülkeler bir araya gelelim. Türkiye, Fındık Tanıtım Grubu kurdu, işte, fuarlara gidiyor, şuraya buraya gidiyor. Hayır, biz birlikte bir 'board' kurup 'Bu fındığı bütün dünyaya nasıl yediririz?' bunun çalışmasını yapalım." dedim, bunu dikkate değer buldular, not aldılar Avrupa Birliği Tarım Komisyonu yetkilileri ve diğer şeyler.

Şimdi, biz fındık üretmekten vazgeçemeyiz, bunun şeyi yok yani fındık üretmeye devam edeceğiz. Fındık bahçelerimizin yenilenmesi lazım -bu, Tarım Bakanlığının konusu- çünkü yaşlandılar, verimliliğimiz çok düşük, Giresun'da neredeyse 60, 70 kilolara düştü dönüm başı. Batıda biraz fazla, doğru ama o güzelim alanlar taban araziler, fındıkla bence atıl kullanılıyor, makineli tarım yapabileceğimiz yerler. Dolayısıyla, bir keşmekeşlik var Sayın Bakanım, siz Ticaret Bakanlığı yönünüzle bu işe bakar ve... Bürokrat arkadaşlardan bu işi bilenler var. Benim beraber çalıştığımız arkadaşlarımız da var şu anda sizin kadronuzda, Ramazan Bey gibi, diğer arkadaşlarımız.

Dolayısıyla, fındıkla ilgili özel bir gündem yapıp Bakanlığınızda lütfen şu "fındık piyasası düzenleme ve denetleme kurumu" dediğim bu kavramı... Bunun içini doldurabiliriz, ben illa şey olsun demiyorum ama herkes fındık ticareti yapamasın, piyasayı bozmasın, standart getirelim, Türk fındığına sahip çıkalım yoksa gerçekten, bu nimet bizi çarpar.

Bakın, ben Genel Müdürlüğe geldiğimde Türkiye'nin ihracatı 590 milyon dolardı, 2 milyar 928 milyon dolara kadar çıkabildik. Niye? Biraz sanayicimiz, ihracatçımız fındık türevlerini geliştirdi ama müthiş de bir kapasite boşluğu var, atıl kapasite var. Niye? İşte bu planlamayı yapamadığımız için. Devletçi ekonomiyi savunmuyorum ama piyasa ekonomisi de bu kadar da serbest piyasa değil. Köpekler tamamen serbest, taşlar bağlı Sayın Bakanım.

Onun için, ben sözlerimi uzatmak istemiyorum. Çok teşekkür ediyorum ama Rekabet Kurumu Başkanıma da bu piyasadaki alıcı ve satıcı yönündeki tekelleşmeyle ilgili bir araştırma, bir soruşturma var mı onu da soru olarak yöneltmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

Bakanlığınızın bütçesi ülkemize hayırlı olsun.

Ordu Milletvekilimiz de yanımda. Fındıkta Ordu Giresun'u geçti şu anda. Kayısı bölgesi Bakanı olarak bizi siz çok iyi anlarsınız.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Kayısıdaki sorunlar da fındıktaki sorunlarla aynı olduğu için...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Aynı, evet.

Ben birliklerden girdim ama zaman olmadığı için Sayın Bakanım gidemedim, aslında konuşacak çok konu var.

Çok teşekkür ediyorum.

Hayırlı olsun Bakanlığımızın bütçesi diyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Meclis dışı muhalefet kimdi, MHP mi, başka bir parti mi? Kimi kastettiniz 2004'teki...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bu, Meclis dışı muhalefetti efendim. Yani o günkü FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Meclis dışından iktidarı yıpratmak için bütün şeylere girdi...

KADİM DURMAZ (Tokat) - Yollara döktü, fındık yaktı falan...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Yani onlara girersem bu fındık hikâyesi benim şirazemi bozuyor. Ben o zaman Genel Müdürdüm. Şimdi, şu beyaz...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - CHP Meclisteydi o zaman.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Mesela Sayın Başbakanımız, o zaman Tayyip Bey -Cumhurbaşkanımız- Giresun Hükûmet Konağının açılışında -ben de Genel Müdürüm- bana dedi ki: "Piyasada fındık yok, niçin piyasaya fındık vermiyorsunuz?" Bizim elimizde de 124 bin ton fındık var, depolarda çürüyor ama 2004'te don olmuş, 10 bin ton fındık versek sanayici üretim yapacak, Yönetim Kurulu karar almıyor. Niye? Birileri dışarıdan diyor ki: "Satmayın, Hükûmet gitti gidiyor." İnanın böyle ve söz verdiğimiz hâlde... O gün Ali Babacan Bey Devlet Bakanı, Ali Coşkun Bey Ticaret Bakanı, bir araya geldik, 10 bin ton fındık satma kararı aldık. Yönetim Kurulunu topladık, Yönetim Kurulu dedi ki: "Hayır, satmayacağız." Ben çıldırıyorum çünkü söz verdik, Hazine Müsteşarlığına söz verdik çünkü borcumuz var, DFİF'e borcumuz var, Hazineye borcumuz var. Fındık depoda çürüyor, piyasada ham madde yok, ithal edemiyorsunuz çünkü dünyada yok. Satmadık, sonra kararname çıkardı Hükûmet o gün -çok özür diliyorum Başkanım, konu sorulduğu için cevap veriyorum- bizim 124 bin ton fındıktan elimizde kalmıştı 103 bin ton, ben onu işlemiştim biraz bizim entegrede, 103 bin ton fındığın yüzde 80'ine Hazine el koydu -çünkü borçlarımıza karşılık- yüzde 20'sini FİSKOBİRLİK'e bıraktı. Ben Genel Müdür olarak çıldırıyorum, bu fındık elimizden gidecek, yapmayın, etmeyin... FİSKOBİRLİK'i batırma pahasına Yönetim Kurulu bu kararı almadı Başbakana söz verdiği hâlde. Devlet Bakanı Ali Babacan Bey'e, Hazine Müsteşarlığına gittik, orada Yönetim Kurulu olarak söz verdiğimiz hâlde, geldik yönetimle karar alamadık ve tabii, bu benim istifamı getirdi. Ben de dedim ki: "Benim sözleşmem var, ben istifa edemem, beni alın görevden çünkü bu kararınız irrasyonel." Piyasa yanıyor, dünya yanıyor, yok, satmıyoruz. Sonra yüzde 80'ine el koydu, kararname açık, şu anda Resmî Gazete arşivlerinde bulursunuz. Kararnamede şöyle bir madde vardı: "Bu ihalelere FİSKOBİRLİK şirketleri giremez. Ancak ihalede oluşan ortalama fiyattan fındık alabilir." Ben kendi fındığımı, kendi şirketlerime Genel Müdür olarak aldırdım, inanın, 80 bin ton fındığı parayla aldırdım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - FİSKOBİRLİK'in fındığını ortalama fiyattan FİSKOBİRLİK'in şirketlerine aldırarak tekrar piyasaya bu fındığı sattım ve onun yüzünden de yönetim beni görevden aldı ama 38 trilyon kâr ettirdim o fındığı aldığımız için.

Neticede o yüzde 20'yle, daha sonra birçok ticaretten ettiğimiz kârlarla 248 trilyon "cash" para, 57 trilyon borçla bıraktığım FİSKOBİRLİK bugün bütün gayrimenkullerini kaybetti çünkü 2006 ve 2007'de TMO 4 bin liraya fındık alırken FİSKOBİRLİK 5 bin liraya aldı. Piyasada -yanlış hesap yaptılar- 7 bin lira, 7.250 liraya aldıkları fındığı, benim bıraktığım paraları ödedikten sonra tekrar Şekerbank'tan kredi aldılar yüzde 26 faizle, 9 bin liraya mal ettikleri fındığı bir kararnameyle 3.200 liraya TMO'ya satarak FİSKOBİRLİK'i batırdılar. Sırf, bak, bu Hükûmet yaklaşmıyor diye TMO devreye girdi, FİSKOBİRLİK'e yardım etmiyor, bakın... Ben ona girmek istemiyorum çünkü gerçekten inat uğruna FİSKOBİRLİK'i batırdılar.