| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Kalkınma Bakanlığı b) Türkiye İstatistik Kurumu c) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 18 .11.2016 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce, Siirt'in Şirvan ilçesi Maden köyünde meydana gelen Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ'nin işlettiği bakır madenindeki kazada 4 cenaze şimdiye kadar çıkarıldı, 12 işçinin toprak altında olduğu sanılıyor. Bütün haberler "İyi kurtarıyoruz." tarzında maalesef, Sayın Bakanım. Ceset çıkarma... Firma aşırı yağışları suçladı. Böyle değil Sayın Bakanım. Büyük kazalar oluyor, biz iş cinayetleri diyoruz çoğuna, ondan sonra biraz konuşuyoruz, ediyoruz; sonra geçiyor, denetlemiyoruz Sayın Bakanım, kesinlikle denetlemiyoruz. Siz konuşmanızda insan öncelikli kalkınmadan söz ettiniz, gelecek kuşaklara nesiller arası hakkaniyetten söz ettiniz ama maalesef, bu olaylar hiç de böyle hakkaniyetli davranmadığımızı, çalışanları pek gözetmediğimizi, burada gerekli tedbirleri almadığımızı ortaya koyuyor.
Şimdi, 2010 itibarıyla Türkiye ekonomisinde ciddi bir daralma oldu, açık çok kesin bir şekilde görülüyor. Bunu herkes biliyor, konuşuyor. Siz de zaten Hükûmet olarak iki senedir aldığınız tedbirlerle bu duraklamayı durdurmak için, yavaşlatmak için gayret ediyorsunuz. Aslında, bu duraklamanın sebebi, sizin ekonomik modelinizdir, sizin kalkınma modelinizdir Sayın Bakanım. Siz inşaata, ranta dayalı bir ekonomiye çevirdiniz, bol da para vardı, o ortama çevirdiniz, buraya kadar geldi. Ama, ekonominin ciddi yapısal tedbirlerini almadığınızdan dolayı sıkıntı ortaya çıktı. Şimdi, bir sıçramaya aslında ihtiyaç var. Oturup zamanında yapmadığınızı yeniden yapma zamanı. Ama, siz öyle değil, birtakım palyatif tedbirlerle bu şeyi durdurmaya çalışıyorsunuz ama bütün işaretler -maalesef, üzülerek ifade ediyorum- bu söylemiş olduğunuz hedeflerin çok da gerçekleşeceğini... 2017'de yüzde 4,4'lük büyüme, enflasyonun 7,5'tan 2017'de 6,5'a düşmesi; bunların gerçekleşmeyeceğini gösteren çok sayıda işaret var Sayın Bakanım.
Aslında, siz sunumunuzda diğerlerinden daha fazla olarak olumsuz rakamları da verdiniz. Diğerleri hep görmek istemediklerimizi örttüler, siz öyle yapmadınız, olumsuz rakamları da verdiniz. Sizin verdiğiniz rakamlara da baktığımızda problem var.
"Tarım ve turizm sektöründeki daralma" dediniz, "tarım, kuraklık" dediniz. Turizm ne oldu? Bir de "Siyaset sektöründeki problem" demeniz gerekiyordu. Yani, turizmde ortaya çıkan şeyler, Türkiye'nin izlemiş olduğu yanlış iç ve dış politikalardan ortaya çıktı. Türkiye'nin, maalesef, o insan hakları, özgürlükler, demokrasi, hukuk devleti rüzgârları yükselişi durdu. Dışarıda da işlenen yanlışlar, yapılan yanlışlar ortada.
Şimdi, görünen o ki Sayın Bakanım, ekonomide büyüme yavaşlıyor sizin bütün iddialarınıza rağmen, rakamlar ortada. İşsizlik artıyor, yine rakamlar ortada. Kredi genişlemesi durmak üzere. Bununla ilgili çok ciddi problemler var. Konut fiyatları filan, birtakım tedbirler aldınız ama orada da en azından o artış hızı düştü. Bütçe açığıyla ilgili siz rakamlar verdiniz, sorunlar var. Cari açıkta, evet, düzelme var, bir yere kadar iyi gitti ama şimdi ciddi bir duraklama olacak gibi görünüyor. Sermaye hareketleri çıkış yönünde Sayın Bakanım. İçte belirsizlikler artıyor yani gerçekten, işte, referandum ne olacak, OHAL, hukuk devleti ne oluyor; çok ciddi belirsizlikler var, sıkıntılar var, iç barışla ilgili problemler var. Yani, iç barışın olmadığı yerde bütün ekonomik veriler olumlu işaret etse bile gerçekten yatırımcı zorlanıyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının net rezervleriyle ilgili problem var. Şu anda 35 milyar dolar civarında ama bu miktar 2008 krizindeki seviyenin çok altında. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde dolardaki bu artış devam ederse ne olacağı konusunda ciddi sorular duruyor. Başka bir şey ekledi şimdi, bir Trump yükü geldi. Zaten FED'le ilgili tehdit devam ederken Trump dedi ki: "Ben Amerikan ekonomisini çamurdan çıkaracağım." Nasıl? İşte "Altyapıyı yeniden yapacağım; köprüleri, yolları, tünelleri..." derken faizin yükseleceği artık çok kesin, ne kadar nasıl yükselecek belli. Dolayısıyla, Türkiye'ye nasıl para gelecek ve bu paranın maliyeti ne olacak? Bu sorular ortada duruyor.
Sayın Bakanım, bütün bunlar gösteriyor ki aslında önümüzdeki dönemde bu hedeflerin gerçekleşmesi konusunda çok ciddi sıkıntılar var. Alınan tedbirlerle bunların düzeleceği tartışılabilir ama her şeyden önemlisi, güvenle ilgili bir problem var. Bakın, teşvikle ilgili bu kadar tedbir getirdiniz, araştırıyoruz, bakıyoruz yani reel sektöre nasıl yansıdı? Ne kadar insan yatırım yapıyor, ne kadar insan krediye başvuruyor? "Kredi arzı var, talep yok." diyorlar. Nasıl oluyor? Daha evvel "Para yok." diyordunuz. Bakalım, görelim. Yani, güvenle ilgili çok ciddi bir problem var. Yani, iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye bu güveni, siyasal iklimi, bu şeyi gidermesi gerekiyor. Bunları gidermezse alacağınız ekonomik tedbirlerin, yapılacak fedakârlıkların hepsi boşa gidecek gibi.
Sayın Bakanım, ben Sayın Cevheri gibi, DOKAP'la ilgili aslında bir hazırlık yapmıştım. DOKAP'ı konuşacaktım, gene DOKAP'ı konuşacağım. Bakıyorum, bizim Rize milletvekilleri orada yok. Haber verin Osman'a, gelsin arkadaşlar, Rize'yi konuşacağım çünkü. DOKAP'la ilgili konuşacaktım, bir hazırlık yaptım, notlar alıyordum epey zamandan beri.
BAŞKAN - Şimdi Sayın Bak aradı Rize'deymiş efendim, çalışıyormuş, sahadaymış, mesaj gelmiş.
MEHMET BEKAROĞLU (Rize) - Evet.
Yalnız, en son elime geçen DOKAP'la ilgili Sayıştay raporlarını okuyunca benim hazırlıklar boşa gitti çünkü Sayıştay benden evvel her şeyi tespit etmiş Sayın Bakanım ve yazmış. Şimdi, Sayıştay raporu üzerinden biraz DOKAP'ı konuşmak istiyorum.
DOKAP, biliyorsunuz, büyük ümitlerle kuruldu. İddialı da bir başkan geldi. Burada mı bilemiyorum. Bütçesini sunmuyor mu? Yardımcısı mı burada? Ekrem Bey burada mı? Merhaba. Ekrem Bey burada. Büyük ümitlerle gelindi. Ama, şimdi Sayıştaydan bakıyorum -hani ben muhalefetim ya ters şeyler söylerim filan- Sayıştay ne demiş, bakın. Diyor ki: "Denetim görüşünü etkilemeyen tespitler." Denetim görüşünü etkilememiş, üstelik bir de kıyak çekmiş size. "DOKAP tarafından kuruluş kanunda -ki kanun hükmünde kararname biliyorsunuz- bulunmamasına rağmen araştırma ve etüt projeleri dışında yatırım projeleri uygulamaları bulunması bu kanunda yok." diyor. Bu problemli bir şey. Hadi, kanunda olmamasına rağmen yatırım projelerinde bulunmuş, eyvallah, Karadenizli olarak bunu kabul ettim. Ama, devam ediyor. "DOKAP projesi Bölge kalkınma İdaresi Başkanlığının kuruluşundaki temel amaç olan koordinasyon sağlama görevini mevcut düzenlemelerin yetersizliğinden dolayı gereği gibi yerine getiremiyor." Koordinasyon yapacakmış ama Sayıştay bakıyor, inceliyor, bunları yerine getiremediğini tespit ediyor, getirmediğini tespit ediyor ve mevcut düzenlemelere bağlıyor. Devam ediyor, "Eylem planı kapsamında tüm kurum ve kuruluşlara ait verilerin teminindeki güçlükler nedeniyle izleme ve değerlendirme görevlerini yeterince yürütememesi..." diyor. Yani, bir şey yapamıyor, "Veriler ne oluyor?" filan diye de izleyemiyor. Yani, bölgede ne oluyor kalkınma konusunda ne var, ne yok; verileri toplayamadığından dolayı bunu da yapamıyor. "DOKAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Kalkınma Ajansları arasında yetki ve sorumluluğun mevzuatta açık bir şekilde düzenlenmemiş olması." Böyle bir problem de var yani. Daha sizin Ankara'da yapacağınız işler. "DOKAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığına verilen görevler hizmet alımı ihalesi kapsamında çalıştırılan personelle giderilmiş." Sayın Başkanım, hizmetli alınmış. Yani kadro varken niye? Buna bir açıklık getirilmesi gerekiyor. Hizmetlilerle mi yapıldı bu uzmanlık gerektiren bu kadar iş? 41 tane kadroda insan var, 35 tane de hizmet alım yoluyla 2015'te şey yapılmış. Bunlar "hizmetli" denilmiş, asgari ücretin bilmem neyi kadar para verilmiş. 8 bilişim ve veri hazırlama işlerinde çalıştırılmış. Nasıl oluyorsa bunlar? Bunlar nedir? Bu konuyla ilgili bir açıklama getirmeniz gerekiyor. Zaten Sayıştay da size sormuş.
"Doğu Karadeniz Bölgesi Kalkınma İdaresi -DOKAP- Başkanlığınca 5018 sayılı Kanun'a göre hazırlanması gereken stratejik plan ve performans programlarının hazırlanmamış olması." DOKAP'ın bir stratejik plan ve performans programı yok Sayın Başkanım. Stratejik planı olmayan bir kuruluş bölgede ne yapıyor? Bilemiyorum yani. Toplantılar yapıp fotoğraf mı çektiriyor, açıklamalar mı yapıyor? Ne yapıyor, bilemiyoruz. Performans değerlendirmesine kalkmış. "2015 yılına ait stratejik planın bulunmadığı, idare faaliyet raporunun ise henüz yayınlanmadığı görülmüştür. Sonuç olarak 5018 sayılı Kanun'dan doğan söz konusu yükümlülükler kurum tarafından yerine getirilmediğinden 6058 sayılı Sayıştay Kanunu gereğince kurum hakkında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, lütfen toparlayın.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ...performans denetimi yapma ve Türkiye Büyük Millet Meclisine performans raporu sunma imkânı bulunmadığı.." deniliyor. DOKAP'la ilgili daha konuşmaya gerek var mı bilmiyorum yani. Yani, DOKAP, gerçekten, bu örnek, aslında diğerlerinde de diğer şeylerde de, bir defa, hükûmetler, bu Sayıştay denetimleriyle, tespit edilen eksikliklerle 5018'e göre problemlerle, bunlarla ilgilenmiyor yani "Biz yaptık, oldu, bu kadar."
filan diyor yani netice itibarıyla böyle olmaz. Böyle olursa ülkede, gerçekten, yatırım ortamı, barış ortamı, demokrasi, hukuk devleti falan gelişmez. Yatırımlar dahi olmaz. Siz ne yaparsanız yapın, yatırımlar da olmaz Sayın Bakanım.
Kalkınma ajanslarıyla ilgili de aynı problem var, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı da bunların içinde. Orada da kalkınma ajanslarının önemli bir kısmının stratejik planı olmaması. Değerli arkadaşlar, değerli milletvekili arkadaşlarım; yani orada bir kuruma dünya kadar bütçe ayırmışız, stratejik planları yok. Nasıl bir şey bu ya? Niye kuruyoruz, niye sormuyoruz Sayın Bakanım? Kim denetleniyor bunları? Sayıştay denetlemiş, görevini yapmış. Ondan sonra kim yapacak? Yani, ödemelerde, kalkınma ajanslarının personel ödemelerinde mevzuatta belirtilen üst limitler aşılmış, vesair vesair.
Neyse ben Rize'ye geleyim biraz.
BAŞKAN - Erken geldiniz Rize'ye.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet, erken geldim.
Bu Rize şöyle bir talihsizlikle... 1983'ten beri bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları filan var. Bütün seçim çalışmalarında, efendim, "Başbakanımıza hediye edeceğiz.", "Başbakanımızı Cumhurbaşkanı yapacağız, Başkan yapacağız." Helal olsun, her şeyi yapın, Rize'ye yakışır. Fakat, ben bir şey söyleyeyim bir Rizeli olarak: Yirmi sene Mesut Yılmaz'ın bu şeyini çektik, Allah selamet versin; on beş yıldan beri de Sayın Erdoğan'la ilgili. Bütün politikacılar bunlara yaslanıyorlar. Bakın, Rize, değerli arkadaşlarım, öyle sanılıyor ki Cumhurbaşkanının memleketi, hiçbir problem yok, havaalanı da yapılıyor, işsizlik yok, her şey güzel. Hayır, öyle değil. Maalesef, başbakanlar, cumhurbaşkanları Rize için bir talihsizlik hâline gelmiştir. Rize köy, köy. Keşke köy olarak kalsaydı. Köyleri de bozdunuz. Rize bir köy görünümünde. Daha Rize'nin ortasında lağım dereleri akıyor Sayın Bakanım. Cumhurbaşkanı geliyor, gidiyor köyde oturuyor, bu siyasetçiler gidiyorlar -bugün burada yoklar- her şey yolunda. "Ne istiyorsun?" "Ovit Tüneli" tamam, "Havalananı da yapacağız." tamam. Öyle değil işler yani onlardan ibaret değil.
Rize'de bildirilen işsizlik oranı, yüzde 6, 7 diye bir rakam bildiriliyor. Burada TÜİK'in de şeylerini konuşacağız. Ya, bu rakamlara kimse inanmıyor, bunlar doğru değil Sayın Bakanım. Rize'de iş yok ki, kimse Rize'de iş aramıyor ki. 1 Rize nüfusuna karşılık 2 ya da 3 nüfus Rize'nin dışında. Niye? Çünkü, Rize'de karnı doymuyor. Artık, çay doyurmuyor, başka da hiçbir şey yok. Okul yapıldı, birtakım binalar yapıldı, işte, on senedir yılan hikâyesine döndü güney çevre yolu, devam ediyor. Ee, havaalanı yapılacak, inşallah yapılacak. Ovit güzel, teşekkür ederiz. Lojistik merkezden falan söz ediliyor, nedir, kim taşıyacak, neyi taşıyacak? Niye Ovit Tüneli'nde yok, hiçbir planlamada yok, demir yolu yok, neyle taşıyacak? Bunları da hiç kimse bilmiyor Sayın Bakanım.
Bütün bu çalışmalarda, araştırmalarda "Rize ve Doğu Karadeniz'le ilgili alternatif ne yapılabilir?" diye bakıyorlar, ediyorlar turizm bulunuyor. Rize'ye ilişkin özellikle turizm. Rize çayla doymuyor. Çaydaki yanlış politikaları filan bıraktım. Çayın yüzde 50'sini özel sektör alıyor, çayın parasını zamanında vermiyor, ödemeleri yapmıyor, düşük şey alıyor; onları bıraktım. Zaten çok yüksek para verseler bile sadece çayla Rize'deki insanları orada tutmak mümkün değil çünkü arazi küçük, kardeşler arasında bölündü, ciddi problem var.
"Turizm" diyoruz şimdi, herkes "turizm" diyor, DOKAP da demiş, diğerleri de demiş. Ne yapılıyor turizmle ilgili? Tek somut bir şey var -o da eğer varsa turizmin potansiyeli yok edecek bir şey- yeşil yol. Bu yeşil yol, değerli milletvekilleri, müthiş bir kandırmacadır. Böyle bir yola ihtiyaç yok, turizm için yok, başka bir amacı varsa bilmiyorum, Rize'de birtakım madenlerin bulunduğu, bunların çıkarılması, oradan İspir'e falan bazı şeyler var ama turizm için böyle bir ihtiyaç yok. Yok yani Samsun'dan girip Batum'a kadar yaylalardan yaylalara gitmek için turizm olmaz. Rize ve Doğu Karadeniz'deki bütün yaylaların hemen hemen hepsinin yolu var, böyle bir ihtiyaç yok ve bu yol nasıl yapılıyor? Bu yolda ÇED'e ihtiyaç var mı, yok mu? Mahkeme bozdu, tekrar mahkemeye gidildi, uygulanmadı, arkadan dolanıldı. Ya, "Orman kesmiyoruz." falan diyorlar ama bırakın orman kesmeyi, belki bir süre sonra orman gelirdi, dağları yıkıp yıkıp gidiyorlar. Nedir bu yol? Kimin işine yarayacak, nasıl olacak bilmiyoruz. Evet, iddia ediyorum, böyle bir yola ihtiyaç yok. Zaten Rize'nin ve Doğu Karadeniz'in bütün yaylalarının yolu var, hepsi ilçelerine bağlı. Daha iyileştirin, genişletin filan. Yani, bu yol niye yapılıyor, nasıl yapılıyor, buradaki amaç nedir bilmiyoruz. Turizmle ilgili eğer bir altyapı yapılacaksa bu hiçbir şekilde yeşil yol değil. Eğer turizmle ilgili bir şey yapacaksınız oturun, turizm potansiyelini tespit edin. Biz neyi pazarlayacağız Rize'de? "Satma" kelimesi filan biraz şey de. Yani, içeriden ya da dışarıdan turist neye gelecek? Denize gelmeyecek herhâlde arkadaşlar. Neye gelecek? Tarihî yerler falan çok fazla değil. Doğaya gelecek, tabiata gelecek. Peki, yaptığımız şeyler, şu Artvin'e yapılan maden saldırısı, Cengiz İnşaat saldırısı, Cerattepe; HES'lerle vadilere yaptığımız saldırı, bir vadiden bir vadiye suları taşımamız; 30 kilometrelik bir vadinin üzerine 9 tane HES kondurmamız... Niye gelecek?
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, tekrar Rize'ye gelip bitirelim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum.
Yani, bütün bunları yaparak bu Rize örneğinden, Doğu Karadeniz örneğinden gerçekten koordine etmediğimizi, bir stratejik planımızın olmadığını, neyin ne olacağını bilmediğimizi gösteriyor Sayın Bakanım. Böyle değil yani. Bu insanların orada yaşaması gerekiyor. Evet, 1 Rizeliye karşılık 3 Rizeli dışarıda ama artık, İstanbul'un taşı toprağı altın filan değil. Altın orada. Dolayısıyla, o altına sarılalım. O altın da çevredir.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Eğer gelecek kuşakları koruyarak, sizin dediğiniz gibi kuşaklar arası, nesiller arası hakkaniyeti gözetiyorsak bu saldırıyı yapmayın Sayın Bakanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz, sağ olunuz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ben teşekkür ediyorum Başkanım. Birkaç dakikam daha vardı ama Urfa'ya göre, hadi Urfa...
BAŞKAN - Pazarlık...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yalnız unutmayın, Rize'yi ütülerseniz Urfa'dan daha büyüktür, ama ütülemek kaydıyla.