Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri e) Dışişleri Bakanlığı |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 08 .11.2016 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sayın Başkanım, Değerli Bakanım, değerli milletvekilleri, basınımızın değerli mensupları, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Vatan millet uğruna can verme sırrına eren şühedamızı, hususen Dışişleri camiamızın Ermenici çetelerce katledilen şehitlerini rahmetle, minnetle anarak sözlerime başlıyorum.
Bir tespit yaparak giriş yapıyorum: Dünyadaki petrol ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık dörtte 3'üne sahip bölgelerin kavşağında yer alan Türkiye'nin ayakta kalabilmesi millî ve haysiyetli bir dış politikayla mümkündür. Bu politikanın temel çerçevesini "Dünya beşten büyüktür." veciz düsturuyla çizen Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği bu kesin hakikat, bugüne kadar güçlünün haklıyı yokluğa ve hiçliğe mahkûm edişine haklı ve haysiyetli bir isyandır. Evet, emperyalizmin kurgulayıp dünyaya dayattığı bu üst akıl hegemonyası uzun yıllar dünyayı kan ve ateşe mahkûm ve mecbur etti. Şu anda içimizde ve etrafımızda tutuşturulan bölücü ateşle millî birlik ve bütünlüğümüz tehdit altına alınmaya çalışılıyor. Tarihte birçok benzeri bulunan Haçlı kuşatma en sinsi ve en kanlı planlarını uygulamaya uğraşıyor. Bunun için dâhilî ve haricî hain bulmakta hiç zorlanmıyor. Tarihin en alçak ve kullanışlı maşası FETÖ ile en kanlı piyonu PKK'nın ipleri kimin elinde bu millet çok iyi biliyor. 15 Temmuzda yazdığı ikinci Kurtuluş Savaşı destanıyla püskürttüğü hain hücumlar, inşallah, hiçbir şekilde amacına ulaşamayacaktır. Dışişleri kadrolarımız içeride milletimizin yazdığı destanları yedi düvelin hilekâr oyunlar sergilediği dış politika masalarında heba etmemek gibi tarihî bir misyonla karşı karşıya bulunuyor. AK PARTİ hükûmetlerinin maharetle uyguladığı millî dış politika, millî bekamızın sigortası hüviyetindedir. Darbeyi bile darbe olarak görmeyen, savaş uçaklarının Meclise attığı bombaları çiçek zanneden Avrupa idrakine Türkiye gerçeklerini anlatmanın ne kadar zor olduğunu son gelişmeler bize gösterdi. Ancak, her türlü zorluğa rağmen diplomasi kadrolarımıza tarih büyük bir vebal ve sorumluluk yüklüyor. Memur zihniyetini bir yana bırakıp birer diplomasi akıncısı gibi gece gündüz görev yapması gerekiyor diplomatlarımızın.
Dışişlerimizin beyni millîdir, tüm uzuvları da millî reflekslerle davranırsa her türlü gaileyi aşacağımıza inanıyorum. Osmanlı'nın çöküş döneminde dışişleri bakanları "İngilizci", "Almancı", "Rusçu" diye açıkça ifade edilirlerdi. Cumhuriyet tarihinde de sırtını egemen güçlere yani beşibiryerdelere dayayıp memleketin iffet ve izzetine aykırı politika güdenler olmuştur ama şükürler olsun dış politikamız artık yerli ve millîdir. Şimdi, dünyadaki tüm Dışişleri kadrolarının yedi gün yirmi dört saat millî zamanıdır. Milletimizin günlerce meydanlarda demokrasi nöbeti tutması gibi, her büyükelçiliğimiz de, konsolosluğumuz da, dış temsilciliğimiz de diplomasi seferberliği nöbeti tutmalıdır. İş adamlarımızın önüne düşülmeli, diplomat diplomata markaj şeklinde çalışılmalı, öğrencimize, işçimize sahip çıkılmalıdır. FETÖ'nün, PKK'nın kara propagandasıyla başka nasıl başa çıkabiliriz? Millî dış politikada sathı müdafaa esastır ve o satıh bütün dünyadır, ta ki hainler teslim bayrağını çekinceye kadar.
Değerli Başkanım, ülkemizin uluslararası vizyonunu ifade eden Dışişleri Bakanlığımızın marka değerlerimizin tanıtımı, bu değerlere küresel dikkatlerin çekilmesi düzleminde efektif bir rol ve konumu var. Bu bazda Doğu Anadolu Bölgesi'nin sosyal ve ekonomik değerlerini uluslararası dikkatlere sunmak, ulusal ve bölgesel ölçekte katma değer üretir hâle gelmesini sağlamak ve optimize etmek adına bazı beklentilerimizi kaydetmekte fayda görüyoruz. Asya ve Avrupa arasında hem coğrafi hem de kültürel bakımdan bir köprü durumundaki Doğu Anadolu Bölgesi, bölgeler arası kalkınmışlık farkından en fazla etkilenen bir sahayı oluşturmaktadır. Sosyal ve ekonomik çok önemli potansiyele sahip olmasına rağmen bölgenin kalkınma çizgisinin negatif tarafında yer almasındaki temel etmenlerden birisi, kıymetlerinin küresel vizyonda yeterli seviyede yer bulmamasıdır. Bugün dünyada ilgi odağı olan kış, sağlık, doğa, botanik, inanç, tarih ve kültür turizmleri alanında bu bölge bir değerler sahasıdır. Asırlar boyunca bölgenin dünyaya yön veren medeniyetleri barındırması bu sebeple bir tesadüf değildir. Ne ki tarihsel boyutta bir dönem İpek Yolu'nun merkezi konumunda bulunan ve o dönemler dünya ekonomisini yönlendiren bölge, geçmişiyle aynı değerleri ifade etmesine karşın aynı dikkatleri toplayamamaktadır. Bahse konu değerlerin atıl kalmasının önüne geçmek, bu yolda yeni bir sinerji oluşturmak adına Sayın Bakanımızın şahsında bölgenin merkezî illerinde, özellikle, Erzurum'da dünyanın en gelişmiş ülkeleri ve özelde de komşu ülkelerin konsolosluklar açmasını, bu yolda bir girişim başlatılmasını teklif ediyoruz. Sayın Bakanımız da kabul edecektir ki bu bölge bugün terör olaylarıyla gündeme getirilmekte ve haksız biçimde, değerleri ölçeğinde, küresel dikkatlerden ötelendirilmektedir. Gerçekte ve elbette, Doğu Anadolu Bölgesi bir terör bölgesi değildir. Bölge halkı bugün dünyada özlemi duyulan moral değerleri diri tutmaktadır. İnsanlığın bu bölge halkından öğreneceği çok şey olduğuna inanıyoruz. Erzurum'da komşu ülkelerin konsolosluklar açması sosyoekonomik faydalar getirecek, bölge ve ülke tanıtımındaki negatif yaklaşımlar da önemli ölçüde sonlandırılacak, bölge, eğitim, sağlık, turizm, enerji gibi alanlarda marka değerlerini ulusal gündeme taşıyacaktır. Böylesi bir açılım hem bölgesel kalkınma azim, istek ve yapılandırılmasını tetikleyecek hem de bölge ve ülke tanıtımının pozitif seyri güç kazanacaktır.
Bu talebimizi hayata geçirecek bir gayret gösterileceğinden emin olarak Dışişleri Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.