KOMİSYON KONUŞMASI

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Bakanlığımızın değerli çalışanları ve değerli basın; sözlerime görüşmekte olduğumuz Dışişleri Bakanlığımızın 2017 bütçesi ve 2015 kesin hesaplarıyla ilgili olarak hayırlı olsun dileklerimle başlamak istiyorum.

Dünyadaki gelişmeler, yaşanan olayların, coğrafyamızdaki çalkantıların çok yoğun bir şekilde Dışişleri Bakanlığı faaliyetlerini etkilemekte olduğunu biliyoruz. Ulusal menfaatlerimiz ile evrensel değerler, özgürlük ile güvenlik arasında gözettiğimiz ve gözetmemiz gereken dengeler doğrultusunda yapıcı, ön alıcı, gerçekçi ve sorumluluk içeren bir dış siyaset uygulamamamızı gerektirmektedir. Dünya savaşları sonrasında yeniden şekillenen dünya; savaş-barış, sınır, terör, devlet-birey, komşuluk, ekonomi-menfaat, emperyalist anlayışlar, yaklaşımlar, göçler, sömürü düzenlerinin arzusu devamını taşıyan bir dünya içinde yaşanılmaz hâle gelmiş bulunmaktadır. Ülkemizin yüz yıl önce uğramış olduğu saldırı, yıkım ve talan, bölünme tuzağına bugün yukarıda bahsettiğim çerçeve dâhilinde aynı şekilde düşürülmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Yaklaşık kırk yıldır uğraştığımız terör de, kaybettiğimiz binlerce can ve uğradığımız büyük ekonomik kayıplar ayakları üzerinde durmaya çalışan ve İstiklal Savaşı sonrası mazlum milletlerin ümidi olmayı başarmış ülkemiz yeni ümit dünyası olmamasına yönelik bir uluslararası organizasyonla karşı karşıyadır ve bu durum dünden bugüne varolagelmiştir. Tüm acı kayıplarımıza rağmen etnik köken yapısıyla bir ayrışmanın milletimiz nezdinde kabul görmemiş olması dolayısıyla devreye sokulan ve mezhep kökenli terör organizasyonlarının da bir karşılığı olmadığını göstermiştir.

Yine, ülkenin hem içeriden hem de dışarıdan bir kuşatma altına alınmasına yönelik 15 Temmuz hain kalkışmasıyla karşılaştık. Milletimizin feraseti bu tuzağı da yerle bir etmeyi başarmıştır. Bunu anlamayan, anlamak istemeyen bir dünyayla karşı karşıyayız. Onun için, dış dünyayla ilgili ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Elbette "Yurtta sulh, cihanda sulh." gibi bir anlayış, bir ön kabul olarak barışı arzulayan, barış adına yapılması gereken her neyse yapmamız gerektiğine inanan bir kültür kökenine sahibiz. İşte "Dış ilişkilerimizin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor." derken bizim bu düşüncelerimizin, dışımızda nasıl yankı bulduğunu, PKK, DAEŞ, FETÖ terör örgütleri gibi faaliyetlerinin bizde bıraktığı tahribatın neler olduğunu ve dışımızda nasıl algılandığını yeniden masaya yatırabilmeliyiz. Uluslararası kamuoyunun terör örgütleri üzerinden ülkeler üzerine hâkimiyet kurma mücadelesinin zirvesindeyiz. Bugün hangi ülkenin hangi örgüte destek verdiği, hangi ülkenin hangi terör örgütüyle beraber çalıştığı konuşulabiliyorsa işin çivisinin çıktığını da kabul etmemiz gerekir.

Dışişleri Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Temsilciliklerimizin bulunduğu her alanda ülkemizin tanıtılması, anlatılması, içinden geçmekte olduğumuz zorlu sürecin iyi anlaşılması, anlatılması için bugüne kadar yapılanların daha da artırılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, 15 Temmuz sonrası başlatılan enformasyon çalışmalarını son derece olumlu buluyoruz.

Dünyadaki milyonlarca göçmenin yersiz yurtsuz, aç, biçare, ölümle burun buruna yaşadığı bir zaman diliminde insanlıktan, barıştan, müreffeh bir yaşamdan bahseden Avrupa ülkelerinin, Amerika'nın, Birleşmiş Milletlerin aslen böyle bir duygu taşımadıkları, dostlar alışverişte görsün kabîlinden sergiledikleri yaklaşımla sadece göz boyamaya çalıştıkları tarihin sayfalarında yerini almıştır. 3 milyon insanı -hiçbir tabir kullanamadan söylemek lazım gelirse- misafir olarak kabul eden bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Tarih bunu da sayfalarına kaydetti.

Her ülkenin toprak bütünlüğü aslolandır ama kendi toprak ama kendi toprak bütünlüğümüz için yapmamız gerekenler de neyse yapmamız mecburidir. Sızmaları, örgüt organizasyonlarını yerinde boğmak bir devletin geleceği için tercih kullanabileceği bir alan değildir, olmamalıdır, olamaz da. Başımıza gelenlerin binde 1'ini yaşamamış ülkelerin binlerce kilometre öteden gelip terörle mücadele ettiklerini söylemelerini nasıl karşılamalıyız ve bunu ne kadar inandırıcı bulabiliriz? Yok, eğer, gücü olanın buna hakkı var diye bakıyorsak buna bir şey söylemeye de gerek yok.

Bakanlığımın yetki ve sorumlulukları çerçevesinde dış dünyadaki gelişmeler ve değişen şartlar konusunda Hükûmetimizin ve milletimizin bilgilendirilmesi yönündeki çalışmaları, yurt dışında yaşayan vatandaşların hak ve menfaatlerini korumak ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesine yönelik çalışmaları yürütmek, ülke dışındaki vatandaşlara ve Türkiye Cumhuriyeti uyruğunu taşıyan tüzel kişilere destek, yardım ve konsolosluk himayesi sağlamak gibi önemli çalışmaları zikretmek bile bugün yapmakta olduğu faaliyetlerin ne derece yerinde ve gerekli olduğunu anlatmak için yeterli olacaktır. Ülkemiz sahip olduğu imkân ve kaynakları öncelikle milletimizin, insanlığın iyilik ve refahı için her alanda harekete geçirmekten çekinmeyen, vizyoner, aktif ve sorumluluk taşıyan dış politika çizgisine sadık kalmaya devam etmelidir. Bütün bunları yaparken uluslararası toplumun bir parçası olduğunu asla unutmadan, üzerinde oynanabilecek tüm oyunları hem bozacak hem de dünyaya anlatabilecek güçlü bir dış politikaya yön verecek bir bütçe olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.