KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle içerisinde bulunduğumuz bu kritik süreçte teröre karşı yürüttüğü kararlı mücadeleden dolayı başta Sayın Bakanımıza, Bakanlığımızın tüm ekibine en kalbî duygularla teşekkür ediyorum. Polisimize, jandarmamıza, askerimize ve köy korucumuza bu mücadelelerinden dolayı kolaylıklar diliyorum. Tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, sizlerle birlikte burada halkımıza nasıl daha kaliteli hizmetler sunabiliriz diye gece gündüz aralıksız mesailerimiz devam ediyor. Demokrasi bunun için var. Meclis tutanaklarımız bu demokratik zeminin en büyük göstergesi. Bunların tamamı aziz milletimiz için, vatanımız için, yüce devletimizin için. Daha fazla kalkınacak bir millet, daha çok büyüyecek bir devlet mücadelesinde demokratik bir yarıştayız sizlerle. Bütün bu hizmetlerin bu terörle mücadelenin mevcut yasalar çerçevesinde icra edilmesi de bundan dolayı çok önemli. Bakanlıkça terör bağlantısı olduğu için görevlerinden alınan belediye başkanları ve yerlerine yapılan yeni görevlendirmeler de bunun için çok önemli.

Sayın Komisyon üyeleri, şimdi, biz, burada, Ankara'dayız, Çankaya'dayız, İstanbul'daki, İzmir'deki, Bursa'daki, Aydın'daki, Muğla'daki, Antalya'daki hangi vatandaşımız kapısının önüne kepçe ve iş makineleriyle çukurlar kazılsın, aylarca kapatılsın, hendekler oluşturulsun ister? Kapısının önündeki kaldırım taşları sökülsün, bu taşlar polise, askere karşı bir silah gibi kullanılsın diye kim ister? Belediye aracıyla kim teröristlere silahlar taşınsın ister? Kapısının önündeki çöplerin toplanmamasını kim ister? İlgili belediyelerin "beyaz masa" olarak tabir edilen halkla ilişkiler birimleri bu şikâyetlerle çalışamaz hâle gelir, sistemler kilitlenir, binlerce şikâyet yağar. Antalya'ya gelen milyonlarca turist sokaktaki bu çukurun üzerinden atlar mı? Bodrum'daki vatandaş o çöplerin arasında gezinir mi? Ülkemizin her köşesi, her bir santimetrekaresi bizim için kutsaldır, biri diğerinden ne daha kıymetli ne de daha kıymetsizdir. 79 milyon vatandaşımızın tamamı kendisine götürülecek hizmet konusunda bizlerin baş tacıdır. Diyarbakır'daki, Mardin'deki, Şırnak'taki, Hakkâri'deki vatandaşlarımızın İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Çanakkale ve Antalya'daki vatandaşlarımızdan eksik bir yanı mı var da bu zulmü vatandaşımıza layık görüyorlar? Binlerce yıllık tarihe sahip turistik mekânları, doğa güzelliklerini teröristlerin çukurları, bombalı tuzakları arkasına gizliyorlar. Bu devlet buna müsaade etmez. Doğudaki insanlarımız da artık daha insani koşullarda yaşayacaklar. Çocuklarımız sökülen kaldırım taşları arasında değil en güzel park ve bahçelerde bu oyunları oynayacaklar. Ambulanslar terörist değil vatandaşına yardım için hasta taşıyacak. Belediye kepçeleri, iş makineleri Kandil için değil aziz milleti için çalışacak.

Değerli hazırun, alıştık artık "dost ve müttefik ülke" dediğimiz ülkelerin sosyal medyadan attıkları "tweet"lerle ülkemizde bulunan vatandaşlarını belirli illere yönelik terör eylemleri konusunda uyarmasına. Vatandaşımızı bu mesajların germesine, insanlarımıza korku salmaya çalışmasına, teröre "terör" diyemeyen, teröriste kucak açan dost ve müttefik ülkelerin ikircikli tavrına, ikiyüzlü yaklaşımlarına alıştık. Kucak açtıkları bu teröristler Brüksel'e çukur kazsalar, Fransa'da kaldırım taşlarını söküp Eyfel Kulesi'nin önünde polisle çatışsalar, Avusturya'da belediyenin aracına tonlarca bomba yükleyip terör eylemi gerçekleştirseler bunun adı yine "demokrasi" olacak mı? Eli kanlı bu teröristler Beyaz Saray önünde canlı bomba olup kendilerini patlatsalar, PKK, YPG, DEAŞ'e karşı "En büyük ortaklarımızdan birisi" diyecekler mi? Milletimiz artık bütün bu samimiyetsizlikleri gördü. Sayın Bakanımızın da kararlılıkla belirttiği gibi, bu terör önünde sonunda son bulacak. Kimse devletin olanaklarını terörist eylemlerle milletine karşı kullanamaz. Kimse devletin iş makinelerini askerine, polisine, jandarmasına karşı bir terör eyleminde kullanamaz, "Kullanırım." diyen de karşısında bu şekilde devleti bulur.

Ülkemizdeki silahlı terörist eylemlerini "direniş tarzı" gibi ifadelerle kabul eden Avrupa mahkemelerine sesleniyorum, geri iade anlaşması olmasına karşın elindeki teröristleri iade etmeyen sözde dost ülkelere sesleniyorum, çocuk katili olan örgütleri aklamaya çalışan dost ve müttefik ülkelerdeki tüm sivil kurum ve kuruluşlara sesleniyorum: Şunu artık görün: Özellikle 15 Temmuz bu milletin yeni bir uyanışıdır. 15 Temmuz, milletimizin kararlı şekilde ayağa kalkışıdır. 15 Temmuz, dost ve müttefik ülkelerin tavrını çok net şekilde gördüğümüz, onları daha yakından tanıdığımız gündür. Milletimizin çok büyük desteğiyle devletimiz artık hiç olmadığı kadar kararlıdır. Devletimiz bu terörü önünde sonunda bitirecektir. Bu milleti birbirine kırdırma gibi hayali olanlara sesleniyorum: Tankın paletleri önüne yatan, elinde bayrakla darbeci teröristlerin karşısına dikilen analarımız, bacılarımız Nene Hatunların bugün de yaşadığını, tankın paleti altına yatan vatandaşlarımız, Çanakkale Zaferi'nde yüzlerce kiloluk top güllesini omuzlayan Seyit Onbaşıların bugün de aramızda bulunduğunu açıkça göstermiştir. Aziz milletimiz uyanmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza, Sayın Bakanımıza bu vesileyle teşekkür ediyorum.

Bu duygularla İçişleri Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, herkesi tekrar saygıyla selamlıyorum.