KOMİSYON KONUŞMASI

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, muhtemelen son konuşmacı olduğumuz için en zor konuşma olarak değerlendiriyoruz çünkü bizden önce çok değerli konuşmalar oldu, hepsinden istifade ettik. Ben de sözlerimi tekrardan kaçınarak toparlamak istiyorum.

Kültür, bir millete ait her türlü yaşam ve geleneksel davranışların toplamını ifade etmektedir ve bütün bu değerler de cennet yurdumuzun, vatanımızın her bir köşesinde karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizin maddi değer ifade eden her türlü ortak değerini korumak nasıl görevimizse, kültürel ve düşünsel varlıklarını, manevi mirasını, buna entelektüel sermaye değerlerini de diyebiliriz, bunları muhafaza etmek de aynı şekilde sorumluluklarımız dâhilindedir, görevimizdir.

Tabii, yalnızca taşınmaz varlıklarımız, kültürel değerlerimiz değildir. Bizim türkülerimiz, semahlarımız, mutfağımız, kıyafetlerimiz, otantik değerlerimiz, estetiğimiz, bunlar somut olmayan kültürel varlıklarımız olarak ülkemizi dünyanın en çekici destinasyon alanları içerisine sokmaktadır.

Notalar evrenseldir ancak hangi notaya, nerede bastığımız hususu bizim kültürümüzdür. Kendi tükettiğini üretebilen ülkeler ancak kendi kültürlerini koruyabilirler ve yarınlarına taşıyabilirler. Bizim coğrafyamızda kültür bizim en önemli ekinimizdir. Bu ekin tohum saçtıkça biz birliğimizi, diriliğimizi, canlılığımızı, iriliğimizi, birlik ve beraber olmamızı sağlamlaştırmaktayız. Güvenlik güçlerimiz nasıl sınırlarımızı yani maddi hududumuzu koruyorsa, kültürümüz de bizim mana hududumuzu, manevi sınırlarımızın gururlu bekçileridir yani bir başka ifadeyle kültürümüz bizim silahsız kuvvetlerimizdir.

Bunu aslında 15 Temmuzda çok açık bir şekilde yaşadık. Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisinde bulunan, kendi vergilerimizle alınan silahları ele geçiren birtakım FETÖ'cü hainler tarafından bu milletin silahsız vatandaşlarına kurşun yağdırılırken işte kendi inanç değerlerimize, kendi kültürümüze sahip milletimiz, silahsız bir şekilde bu darbelere "dur" demiştir ve bu şekilde de bu kültürümüzü muhafaza etmemizin, kültürel değerlerimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha o dönemde görmüştük.

Kültürümüze sahip çıkmak aynı zamanda geleceğimize sahip çıkmaktır. Bu manada, kültürel emperyalizme karşı dikkatli olmak zorundayız. Çok sinsi bir faaliyet alanı olarak değerlendiriyorum. Bir milletin kendi harsını, kültürünü bir başka milletler üzerinde denemesi ve o milletin zihnini, beynini, duygularını, ahlakını, yaşayışını, iftal etmesi, kendine benzemez hâle getirmesi tehlikeli bir durumdur. Bu manada, bizi biz yapan değerlerimizi korumamız gerekmektedir. Özellikle, bunu somut bir örnekle değerlendirmemizde yarar vardır. Kültürümüzü yozlaştıran, bizim örfümüzde yeri olmayan ancak günümüzde televizyonlara sıkça işgal eden ve toplumumuza kötü örnek olan evlilik programlarının yeniden dikkatle incelenmesi gerekiyor. Televizyon yayıncılığı her ne kadar ticari bir faaliyet olsa da aynı zamanda sosyal sorumluluk gerektiren bir faaliyettir. Yayıncıların ticari kaygılarını ön planda tutarak aile yapımıza, çocuklarımızın ve gençlerimizin psikolojik gelişimlerine olumsuz tesir edecek programlara yer verilmemesini ve bununla ilgili olarak en azından bunun mümkün olmadığı takdirde sınırlayıcı tedbirlerin alınmasını önemsiyorum.

Sayın Bakanım, turizmle alakalı da bazı hususlara değinmek istiyorum. Turizmde çok yönlü bir turizm anlayışını ortaya koymamız gerekiyor. Spor turizmi, inanç turizmi, kongre turizmi, kış turizmi, sağlık turizmi çok önemlidir. Bizim coğrafyamızda her alanda olduğu gibi bu alanda da çok önemli faaliyet alanları müsaittir.

Turizmin ekonomiye çok ciddi katkısı vardır ve özellikle ekonomide maliyeti düşük bir yatırımdır. Örneğin bir otomotiv sektöründe -cari açığa katkısı anlamında da söylüyorum- yüzde 60'ı ithalatsa, eğer ihraç ettiğimiz otomobilin yüzde 60'ı ithalat oluyor, dışarıdan aldığımız parçalarını dikkate aldığımızda, yüzde 40'ını ihraç etmiş oluyoruz, bunun da geliri düşük oluyor ama turizmde tamamen bir yerli tüketimin de söz konusu olduğunu dikkate aldığımız da tamamen çok net bir kâr bırakmaktadır, cari açığımıza çok büyük katkı sağlamaktadır. Bu manada, biz turizmi iki şehrimize sıkıştırmamamız gerekiyor, İstanbul ve Antalya'ya dayılı bir turizm haritasının doğru olduğunu düşünmüyoruz. Turizmi sadece güneş, kum, deniz olarak değerlendirirsek biz bu manada sıkıntı yaşarız, sorunlar yaşarız. Antalya'da örneğin gerçekleşen G20 zirvesinde ülkemiz misafir ağırlamada önemli bir sınavı başarıyla geçmiştir dolayısıyla dünya liderleri Antalya'dan memnun ayrılmışlardı. Bizim kültürümüzde misafirperverlik var, sevgi var, hoşgörü var, paylaşmak var. Böylesine kültüre sahip bir milletin çocukları olarak sağlık turizminde de inanç turizminde de yaz ve kış turizminde de spor turizminde de başarılı olabileceğimizi düşünmekteyim.

Yine, efendim, özellikle dünya kültür mirası listesinde 16 önemli eserimiz bulunmaktadır. Yine bu listeye 69 eserimiz aday gösterilmektedir. Bunlardan birisi de Sümela'dır. Sümela da inanç turizmi nedeniyle çok ciddi bir turist ağırlamaktadır, son üç dört yıldır ayin yapılmaktadır. Ayin yapılmaya başlandıktan sonra da orada bir taş düşme olayı oldu enteresan bir şekilde, tabii bu bir espri olarak Trabzon'da kullanılıyor. Bir an önce restorasyonunun yapılmasını istiyoruz. Sümela Manastırı'yla beraber hemen onun bitişiğinde Gümüşhane sınırlarında Çakır Göl vardır. Çakır Göl de kayak turizmine elverişli bir yerdir, bunun da turizme kazandırılması hususunda desteklerinizi bekliyoruz.

Sayın Bakanım, ayrıca bizim turizm sezonunun en sıkıntılı olduğu dönemlerde Trabzon'da Körfez ülkelerinden çok yoğun bir şekilde turist akını olmuştur. Birçok havalimanında teşvikler uygulandığı hâlde özellikle Körfez turizminden direkt uçuş yapan, Trabzon Havalimanı'na uçuş yapan uçaklar da teşvikten yararlanma imkânı olmamıştır, bunu bir eksiklik olarak değerlendiriyoruz.

Yine, şehir merkezlerindeki turizm bilgi ofislerinin güçlendirilmesi gerekiyor. O yörede hangi turistlerin ağırlıklı olduğu dikkate alınarak bu turizm bilgi ofislerinden özellikle o yöreyi tercih eden ülke vatandaşlarının dilini bilen personelin çalıştırılmasında yarar vardır.

Ayrıca, bu şehir haritalarını, turizm bilgi ofislerindeki şehir haritalarını da güncellememiz gerekiyor. Bu şehir haritaları bir A3 ya da A2 boyutunda olabilir. Ücretsiz bir şekilde arzu eden temin edebilmelidir. Bu haritalarda şehrin tarihî, turistik yerleri sembollerle, işaretlerle ve pusulayla gösterilmelidir. Bunun uygulanması elbette bazı yerlerde yapılıyordu. Bunun zenginleştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum.

İnşallah, önümüzdeki sezonun turizm açısından verimli olmasını temenni ediyoruz. Turizm, güven, huzur ve istikrar ortamında hayat bulur. Bu manada, ülkemizi bu terör belasından kurtaracak ve turizmi ülkemizin her köşesine taşıyacak yatırımların ve politikaların geliştirilmesini istiyoruz. Turizme yapılan yatırımı aynı zamanda küresel barışa da yapılan bir yatırım olarak değerlendiriyoruz.

Hepinize bu manada tekrar beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanımıza yeni görevinde başarılar diliyorum. Sayın Müsteşarımız Ömer Bey'e başarılar diliyorum, bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.