Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri e) Kültür ve Turizm Bakanlığı f) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü g) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü h) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 16 .11.2016 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, teşekkür ediyorum. Çok hakşinas davranıyorsunuz maşallah.
Değerli Bakanım, sizin şahsınızda bütün hazıruna saygılar sunuyorum, hoş geldiniz. Sunumunuz çok güzeldi Saygıdeğer Bakanım, ikramlarınız da öyle ama bunlardan daha güzeli ekibiniz Sayın Bakanım; çok yetkin, çok nitelikli bir ekibiniz var, özellikle bunların içerisinden birini burada zikredeceğim, beraber çalıştık 25'inci Dönemde, Hüseyin Yayman Hocam; daha önce yazılarıyla, ifadeleriyle bizi besliyordu, şimdi de Bakanlıkta gayet güzel işler yapıyor, en son gönderdiği bir güzel kitap vardı, muhalefete de gönderdi bildiğim kadarıyla.
MUSA ÇAM (İzmir) - Geldi; aldık, aldık.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, yani istifade ediyoruz, eline sağlık, sağ olsun, var olsun.
Şimdi efendim, ben tabii birtakım tespitler yapmak ve birtakım beklentilerimi dile getirmek istiyorum.
Başlarken, mütefekkir, dimağımızı beslediğimiz bir isimden bahsedeceğim, merhum Erol Güngör Hocamızdan. Onun bir tarifi var- Allah gani gani rahmet eylesin, özel bir isimdi- diyor ki: "Sosyal ilimlerde 'kültür' denince bir topluluğun kendi hayati problemlerini çözmek üzere denediği ve uzun yıllar içinde standart hâle getirdiği usuller ve vasıtalar anlaşılır." Ve devam ediyor: "Şu hâlde, bir topluluğun ihtiyaçlarını karşılamak üzere benimsemiş bulunduğu hayat tarzı bütün maddi ve manevi unsurlarıyla birlikte onun kültürünü teşkil etmektedir." Ve milletimizi tarif ediyor, bütün unsurlarıyla bütün bir milleti tarif ediyor ve diyor ki: "Dünyada Türkler kadar eski bir tarihe sahip olan pek az millet gösterilebilir. Bu kadar uzun bir mecrası, macerası olan bir millet hâlâ yaşadığına ve yakın zamana kadar dünyanın en büyük imparatorluğunu yaşattığına göre, her şeyden önce eşi az görülür bir hayat gücüne sahip demektir." Elhak öyledir. Bu seçkin ve bilimsel ifade bizim on dört yıldan bu yana sürdürdüğümüz kültür politikasının temasını teşkil eder.
Değerli arkadaşlarım, bunun izahı, açılımı bizi biz yapan değerlerle buluşmadır. Millet irfan ve izanına teslimiyet ve onun yani millî iradenin gönül bilgisine başvurmadır. Gönül coğrafyamıza yürek adamadır ve temellerimiz ve köklerimizi yeniden ihyadır. Millî ve yerli olan, bizi tarif eden kıymetlerimizi sahiplenmedir. Dinimiz, dilimiz, âdetlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz; türkülerimiz, masallarımız, ninnilerimiz, terbiyemiz, hassasiyetlerimiz ve dikkatlerimiz, millî feraset ve basirete kaynaklık eden azami ve asgari müştereklerimiz, 15 Temmuzdaki hain kakışma ve darbe girişimi karşısında bizi tek yürek halinde tutan, yeniden dirilişe maya olan millî irademiz; tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet imanımız; AK PARTİ hükûmetlerinin kültür politikalarına temel olan düşünce budur. AK PARTİ hükûmetlerinin bu kadar kısa sürede çığır açan reformlarının ardındaki sır da budur değerli arkadaşlarım.
Milletin değerlerine saygı, milletin gerçeklerine teslimiyet, milletin vicdanına sığınma. Mustafa Kalaycı Hocam, Değerli Başkanım bu hâli konuşmasında çok güzel izah etti.
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Kut'ül Amare Zaferi'nin 100'üncü yıl dönümündeki bir tespitini bu noktada paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım.
AK Liderimiz şöyle diyor: "Böyle bir milletin tarihindeki zenginlikleri anlatmaya değil kitaplar, kütüphaneler bile yetmez; bunu böyle görmeliyiz. Ama biz ne yapmışız? Kendi tarihimizin üzerine âdeta kara bir örtü örtmeye çalışmışız. Kendi tarihimizi gömmeye çalışmışız. Kendimize ait olan pek çok başarıyı, sanki bizimle ilgisi yokmuş gibi kısaca anlatıp geçenler veya hiç değinmeyenler hem ecdadımıza saygısızlık hem de gelecek nesillere çok büyük kötülük yapmışlardır."
Bu tespiti, on dört yıl öncesinin kültür atmosferini tarif için gündeme taşıyorum arkadaşlar.
2002 öncesi Türkiyesinin sosyal ve ekonomik manadaki durumunun özeti: Değerlerini ifadeden aciz, değerleriyle barışık olmayan bir hâl; özü inkâr, özü karartma politikalarının izlendiği dönemler. Bir dayatma hâlinde aşağılık kompleksi furyası, "Bezden bir şey olmaz." Anlayışı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Ak Erzurum" deyip bitirecek.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Herhâlde sıfırdan başlıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Ak Aydemir, buyurun lütfen. (Gülüşmeler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki.
Ret ve inkâr dönemleri. 2002'yle başlayan dönem ise, tüm kıymet hükümlerimizle yeniden kıyam. Elhamdülillah. Yunusça ve Mevlânaca bir üslup ile Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş Velice bir meşreple öze dönüş; altı asır yeryüzünde hâkimiyet Kur'an, 3 kıtaya insanlığa adaleti taşıyan muazzam ve muhteşem köklerimize can suyu olan değerlerimizle buluşma; bu yüce millete ve onun iradesine ilham veren millî ve manevi mukaddesleri gündeme taşıma. On dört yıllık kültür siyasetinin temeli budur. Ezcümle kendine dönüş.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle: "Bu milletin, Yunus'un alçak gönüllüğü kadar Yavuz'un cengâverliğine, Abdülhamid Han'ın diplomatik zekasına sahip olduğu unutulmasın."
BAŞKAN - Sayın Aydemir Vekilimin bir diğer özelliği de edebiyatçı kimliğidir yani şu an onunla tanıştınız.
ERKAN AYDIN (Bursa) - Ak edebiyatçı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İşte, on dört yıllık dönem, bu yüce milletin değerlerini, kültürel birikimini küresel hafızada yeniden canlandırma ve küresel akla yeniden hatırlatma dönemidir.
Bu çığırı açanlara saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, bir diğer veçhesini ifade eden turizm boyutunda da Türkiye on dört yıllık süreçte ilklerle tanıştı, ilklere kavuştu. Önce, ciddi bir altyapı yatırım hamlesi kaydedildi. Öne çıktığımız destinasyonlar belirlendi. Turizm alanlarına ulaşımda yaşanan sorunların hâlli için ülke baştan başa duble yollarla donatıldı.
Bu değişim ve dönüşümü yaşayan ve turizm değer ve potansiyeli katma değer hâline gelen bir ilin temsilcisi olarak kaydetmek istiyorum ki Erzurum yılın altı ayını kar altında geçiren bir şehirdi. Kar -bizim oralarda- beyaz esaret olarak tarif edilirdi. Kar külfet olarak bilinirdi. Ülkede yalnızca yaz turizmini, sınırlı da olsa tarih, kültür turizmini konuşurduk.
ERKAN AYDIN (Bursa) - Ak esaret.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Karı siz yağdırıyorsunuz zaten, yağmuru da siz yağdırıyorsunuz; her şey sizde.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yok, vekilimle artık o işte asla bir cedele girmeyeceğim.
Kış turizmi literatürümüze hiç girmemişti. Sayın Cumhurbaşkanımızın himmet ve öngörüleriyle Erzurum 1 milyar dolara yakın bir harcamayla kış turizm ve sporu alanında dünya çapında ilgi bulan tesislere kavuştu. "Universiade 2011" gibi dünya ölçeğinde çok önemli bir organizasyon gerçekleştirildi. Konaklama tesisleriyle birlikte Erzurum bir anda dünya kış turizmi merkezleri arasına girdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, benim süremde bir problem var galiba.
MUSA ÇAM (İzmir) - İkinci beş dakika.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, bu ikinci beş değil, o ilk...
BAŞKAN - İkinci beşi kullanıyorsunuz, sürenizden iki dakikanız kaldı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki.
O zaman çok fazla uzatmadan efendim, Erzurum özeli için birtakım tespitlerim, tekliflerim var, beklentilerim var; onları hemen kısa kısa arz edeyim.
Doğu Anadolu ve Erzurum İslam medeniyet ve kültürüne ait çok önemli eserleri barındırıyor. Bir de bizim kültürümüzü ifade eden ve turizme kazandırılacak özel alanlar var. Bunlardan biri de ramazan ayı kültürü.
Değerli Bakanım, bu altını çizdiğim husus çok önemli, ramazan ayı kültürü efendim, Erzurum'u ifade ediyor bu.
Herkesin malumu olduğu üzere, Erzurum İslam coğrafyasında bir ramazan şehri olarak anılır. Üç aylar bazında ve özellikle ramazan ayında ilimizdeki hayat akışı değişir, bir mana dönemi başlar, manevi atmosfer her iş ve alanda kendini hissettirir. Biz, ilimiz ve bölgemizin bu aylarda özel bir turizm gelirine kavuşması adına, Sayın Bakanımızdan, Erzurum'da ramazan ayını geçirmek isteyenlerin yararlanacağı -ki değerli Bakanım çok sayıda talep var, yani özellikle yakın muhitten ben de biliyorum, Değerli Bakan Yardımcımız Hüseyin Hocam da bilir- ramazan evleri veya konaklama tesisleri yapılmasını hassaten talep ediyoruz efendim. Belediyelerimizle şerik olarak bu iş pekâlâ yapılabilir efendim. Böylesi bir yatırım, komşu olduğumuz İslami coğrafyadan da çok sayıda turistin bölgemize gelişini sağlayacaktır efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Süreniz bitti, bir dakikada lütfen toparlayın.
Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki.
Efendim, Erzurum'un tarihî ilçeleri ölçeğinde Pasinler, Horasan, Oltu, Narman, Tortum, Horasan, İspir, Hınıs ilçelerindeki kültür ve tarih varlıklarının ilçe ilçe ayrı müzelerde sergilenmesini teklif ediyorum.
Şenkaya, Olur, Karayazı, Tekman, Çat, Aşkale ilçelerinde yayla turizminin canlandırılması ve turizm alanında katma değer üretmesi için yayla konaklama evlerini teklif ediyorum, talep ediyorum efendim.
Erzurum'un bakir doğası içinde çok sayıda şifalı bitki yetişmektedir. Bu şifalı bitkilerden istifade noktasında ilimizin botanik turizmine açılması için özel bir değerlendirme yapılması arz ediyorum.
Termal turizm noktasında, Pasinler, Ilıca, Köprüköy, Çat ilçelerindeki termal kaynakların Bakanlıkça özel bir tanıtım kapsamına alınması, buralarda sağlık turizminin gerçekleştirileceği alanlar oluşturulması da taleplerimiz arasındadır efendim.
Daha çok var, sorular kısmında da birkaç tanesini soru babında inşallah aktarırım.
Müsamahanıza teşekkür ediyorum efendim. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. Hazırunu tekrar saygıyla selamlıyorum efendim.