KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Musa Bey başlarken bir üzüntüsünü ifade etti. Ben de bir üzüntümü ifade edeyim ama önce, Musa Bey'e kardeşinden dolayı, ablasından dolayı çok geçmiş olsun dileklerimi de aktarayım.

Üzüntüm şu: Yaklaşık bir yıldır burada vazife yapıyoruz. Üç bütçe görüşmesi gerçekleşti, biri geçici. Burada bir nezahet, bir nefaset iklimi var. Bugün bu iklime maalesef biraz duman katıldı, sevimsiz ifadeler kullanıldı. Bundan dolayı üzüntümü ifade ediyorum ve bu vesileyle de "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı/ Söz ola ağulu aşı yağ ile bal ede bir söz." diyen Yunus Emre'yi rahmetle anıyorum. Şimdi aklıma geldi: "Her kap içindekini sızdırır." diyen ismini bilmediğim müellifi de rahmetle anıyorum. Bunları kayda geçin.

Sayın Bakanım, muhterem Komisyon üyeleri, sağlık camiamızın değerli yöneticileri, basınımızın saygın temsilcileri; konuşmama başlarken sağlıkta dönüşümle dünyada gıptayla karşılanan ve model kabul edilen atılımın mimarı

hemşehrim Sayın Bakan Recep Akdağ'ın başarılarıyla ülke, bölge ve ilimiz olarak gurur duyduğumuzu kaydetmek istiyorum.

Hemen her kesimde kabul gören, takdir edilen sağlıktaki vizyoner açılım öncüsünün bir Erzurumlu olması bizi özel bir memnuniyet ve iftihara gark etmektedir. Başarılarının devamını temenni ediyor, Sayın Bakanımızın 2023 hedefinde başlattığı sağlıkta ikinci dönüşüm sürecinin başarıyla sonuçlanmasını diliyorum.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Bakan gelince baştan al.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakan Bey'in burada olmasına hiç gerek yok. Biz onu her yerde biliyoruz ve onunla iftihar ediyoruz. O da bilir bu hâli, Erzurumlular da bilir. Hiç oradan laf atmaya gerek yok arkadaşlar.

Arkadaşlar, orta yerde sırlı bir durum var: Sağlık alanında Türkiye'ye çağ atlattıran ve küresel boyutta çığır açan ve sağlık mucizesi olarak da adlandırılan bu reformun sırrı nedir? Sual bu. Cumhuriyetimizin kuruluşundan AK PARTİ iktidarları dönemine kadar sorunlar yumağı olan sağlıkta bir dirilişin yaşanmasına hangi tema kaynaklık etmiştir? Bizce üzerinde durulması gereken budur. Herkes emin olmalıdır ki bu başarının yalnızca bir sırrı ve yalnızca bir usulü vardır. Başarının kaynağı insan sevgisi ve önce insan odaklı siyasettir. Başarılı usulün membası ise çözüm siyasetidir.

Sayın Bakanımızın şahsında kaydedilen bu başarı göstermiştir ki insanı Yaradan'dan ötürü sevenlerin önünde hiçbir engel ve gaile olamaz. İnsanın yaratılmışların en şereflisi olduğuna iman edenler için zorluk yoktur. Hak'tan korkanlar, halka hizmette engel tanımaz. Bize göre, yeryüzünde asrın sağlık olayı olan reformun temelini oluşturan üç ana unsur var: Bunlardan biri, Hak rızası için halka hizmetteki samimiyet; bir başkası, millî iradeye sadakat ve tabii, millete vefa.

Burada altını çizmek istediğim diğer bir husus da sorunların çözümünde aksiyoner yaklaşım ve vizyoner hedeftir. 2002 öncesine kadar romanlara konu, filmlere senaryo olan sağlık sorunlarının çok kısa sürede çözüme kavuşturulmasında, halkın içinden gelmenin rolü, halkı benimsemenin ve ondan olmanın payı, hizmet yolunda gözü kara olmanın katkısı büyüktür. Bir umman hâlindeki sağlık sorunlarına set çekilmesi işi ancak millete AK'ça bakmanın, onlar için AK'ça düşünmenin ve onlarla AK'ça hemhâl olmanın ürünüdür. Yine, bir vurgu hâlinde kaydedelim ki küresel ölçekte ses getiren bu büyük atılımın gerçekleşmesi mensubu ve müftehiri olduğumuz AK davanın liderinin çizdiği ufuktaki kararlılığımızdır.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Reis var mı? Reis yok.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu başarı onun millet yolundaki azimetinin eseridir.

Burada bulunan herkesin dikkatlerini muciptir ki bugün Sağlık Bakanlığımızın bütçesi görüşmelerinde ne bıçak parası zulmü çekenlerin trajedisi ne kuyruklarda çekilen ıstıraplar mevcut değil Mehmet Hocam, öyle değil mi?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değil, öyle değil.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu bapta sefalet edebiyatına zihnini teslim edenler müstesna. Bunu, özellikle altını çizerek not düşüyorum: Bu bapta sefalet edebiyatına zihnini teslim edenler müstesna. Şu da bir hakikat ki millet sevdasına amade olanlar bu hâlden sürur ve mutluluk içindedirler. Halkın içine çıktığınızda bunu ayan beyan zaten görüyorsunuz.

Bu reformun ışığında biz bugün kronik sorunları değil, şükür ki 2023 hedefinde, 2053 ufkunda, 2071 seferinde varmak istediğimiz konuma dair stratejileri ve planlamaları konuşuyoruz. Bugün burada her bakanlık için yaptığımız Erzurum taleplerini de seslendirmiyoruz. Zira, mezralara kadar sağlık kurumlarına kavuşturulmuş bir Türkiye var; herkesin bir aile hekimi var, lüks oteller düzeyinde hizmet veren hastanelerimiz var, hekim açığı sorununda ciddi mesafe almış bir ülke var.

2000'li yılların başında AK PARTİ hükûmetleri göreve başladığında ülkede yüz binde 70 civarında olan anne ölümlerini bugün yüz binde 15'e, binde 30'lar civarında olan bebek ölümlerini binde 7'lere gerileten bir sağlık siyasetimiz var. Dahası, AK önderimizin tarifiyle sağlık ıstılahımıza giren çağlar üstü bir model şehir hastanelerimiz var. Bir "ah" işitildiğinde, vatandaşın "aman"ına helikopterle ulaşan hava ambulans sistemimiz var.

Bu noktada, arkadaşlar, geçtiğimiz dönem Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşülürken bir kayıt düşmüştüm. Özellikle, çocukluğumuzda -ihtimal ki burada bulunan bir çoğumuz yaşamıştır bunu- Almanya'dan, Hollanda'dan gelenlerin oradaki sağlık sistemini tebcil etmek için, yüceltmek için söyledikleri -ki bir vakıaydı, bir hakikatti- helikopterle, uçakla hasta götürülme hadisesini, şimdi biz elhamdülillah iller arasında yaşıyoruz.

Ama bir şey daha söyleyeceğim bu noktada, Almanya demişken: Başlarken Sayın Bülent Kuşoğlu -kendisine hürmetim sonsuz- bir üzüntüsünü ifade etti bir gazetede çıkan haberden dolayı. Haberde iki muhalif partinin cedelleşmesinden dolayı bir bakanımız "Sual bile tevcih edemediler." gibi bir söz güya söylemiş, bunu aktardı. Elbette, eğer hakikatse insan üzülür ama uzun yıllarını gazeteciliğe vermiş, gazete sahipliği yapmış, sürekli basın kartı sahibi birisi olarak şunu söylüyorum: Son yıllarda "medya okuryazarlığı" diye bir konsept gelişti. Aslında biz bunu "satır aralarını okumak" diye tarif ediyorduk. Ben o haberin satır arasını okuduğumda, şimdi burada olmayan HDP'li grubu tebcil etme maksatlı bir haber olduğunu fark ettim, gördüm, bunun altını çiziyorum.

Hazır, gazetecilikten söz açılmışken, bir başka şeyi daha söyleyeceğim arkadaşlar, Sağlık Bakanlığımızın bütçesi görüşülüyor ama içimi acıttığı için özellikle kayda geçiyorum: Şu anda casusluk davasından yargılanan bir gazeteci, Can Dündar, dün Alman televizyonlarına çıkıp Türkiye'ye müdahale edilmesi çağrısında bulundu; lanetliyorum bunu. Bunlar, hakkında casusluk davası açılmasının ne kadar haklı olduğunu ispat eden, teyit eden ifadelerdir. Bunu da burada kayda geçiyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başka şeyden ceza aldı.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kim başka şeyden...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Casusluk suçlamasından beraat etti, başka bir şeyden ceza aldı.

(Oturum Başkanlığına Kâtip Üye Emine Nur Günay geçti)

BAŞKAN - Sayın Aydemir, siz devam edin konuşmanıza lütfen.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Eğer ceza almadıysa şimdi aslında ceza alması lazım. Şu anki şu ifadeleri casus olduğunu çok açık...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir diğer milletvekili de diyor ki: "Cezaevlerine girip şunları, şunları asacağız." diyor. Böyle olmaz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu bir mugalata, buna gerek yok. Ben bir hakikati söylüyorum.

BAŞKAN - Lütfen konumuza dönelim.

Sayın Aydemir, siz konuşmanıza devam edin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Mehmet Hocam, bir şey söylüyorum ben, ben bir vaka anlatıyorum. Hadise budur, bunu şu nezih ortamda kayda geçmek istiyorum özellikle. Ben eminim ki, buradaki insanları da rahatsız etmiştir, rahatsız etmelidir, üzmelidir. Böyle bir şey olmaz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Müdahaleden ne anlıyorsunuz?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Devam ediyorum: Dün hayal bile edemediğimiz, bugün nimetini paylaştığımız sağlık şehirleri var ve en önemlisi, sağlıkta bir Türkiye markası oluşturmakta kararlı, AK liderimiz ve onun öngörülerini en çağdaş ölçütte hayata dikte ettiren bir Bakanımız var, asırlardır gördüğümüz bir rüyanın AK yorumla gerçeğe dönüşmesi var. Bugün burada Sayın Bakanımızın dünyanın sağlık hizmetlerindeki sıralamasında "şampiyon ülke" ifadesiyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız Sayın Aydemir.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Toparlayayım efendim.

...şekillendirdiği yeni bir hedefi 2017'de başlayacak ve üç yılda tamamlanacak olan Sağlıkta Dönüşüm Reformu'nun ikinci fazlı müjdesini paylaşmanın onurunu yaşıyoruz. AK liderimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 2002 yılından itibaren başlatılan sağlık alanındaki atılım süreci yeni bir döneme giriyor. Türkiye il il, şehir hastanelerine, tüm sağlık hizmetlerinin verilebildiği sağlık kampüslerine kavuşuyor. Bu model dünyada tek ve ilktir. Sayın Komisyon üyeleri farkındadır ki, halkla yapılan istişarelerde sağlık sorunu gündemden çıkmış, vatandaş memnuniyeti yüzde 80'lere ulaşmıştır.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 72. Beş senedir aynı yerde duruyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Özeti şudur: AK sağlık siyasetinin müellifi önderimiz Cumhurbaşkanımız, mimarı Sayın Bakanımız ve hizmette sınır tanımayarak köy köy, mezra mezra sağlık taşıyan Sağlık Bakanlığı personeli halkın duasına ve Hakk'ın tevfik ve inayetine mazhar olmuştur.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Reis var, beis yok.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Başbakana bir şey yok mu?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu noktada, bir hakkı teslim daha yapacağım arkadaşlar. İçimizden birisi...

Şu anda burada mıdır arkadaşımız? Yok, çıkmış.

Sağlık Bakanlığı personelinden bahsetmişken, şu Komisyonun en genç üyesi, Erkan Kandemir Bey, İstanbul Milletvekili. O da bir dönem Sağlık Bakan Yardımcısı olarak bu hizmete katkı sundu. Bu vesileyle, ona da ayrıca teşekkür ediyorum.

Ve 2017 bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, sağlıkta ikinci dönüşüm sürecinin başarıyla sonuçlanmasını niyaz ediyor, Sayın Bakanımızın şahsında tüm sağlık çalışanlarına ve muhterem Komisyonumuza ve tabii, bütün bunları, bu imkânları sunan Hükûmetin başı Sayın Başbakanımıza en kalbî saygılarımızı sunuyoruz.

Madem çok istediniz, buyurun.

Hepinize de saygılar sunuyorum ayrıca, sağ olun, var olun.