KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Başbakan Yardımcılarım, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar ve basın mensupları; sizleri selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı devlet teşkilatımıza yeni giren bir kurumdur. Daha evvel başka kurumlar tarafından ifa edilen bazı hizmetler ile yeni bazı görevleri yerine getirmek üzere kurulmuştur. Yürüttüğü hizmetler anlamında bakıldığında, bu hizmetleri dört ana başlık altında toplamak mümkündür. Birincisi, yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik faaliyetler; ikincisi, soydaş ve akraba topluluklara yönelik faaliyetler; üçüncüsü, sivil toplum kuruluşlarına yönelik ve kurumsal iş birlikleri kapsamında yürütülen faaliyetler; dördüncüsü, uluslararası öğrencilere yönelik faaliyetlerdir. Bu ana faaliyet alanlarına yönelik olarak hem yapılan işlerde yetersizlik hem de hiç yapılmayan birtakım işler ve hizmetler vardır. Bunlara baktığımız zaman, Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu ile Kültürel ve Sosyal İlişkiler Eşgüdüm Değerlendirme Kuruluna daha fazla işlerlik kazandırılabilir. Sivil toplum destekleri koordinasyon kurulunun oluşturulması veya güçlendirilmesi temin edilebilir. Başkanlık yurt içi ve yurt dışı temsilcilikleriyle ilgili aksaklıkların ve teşkilatlanma sorununun giderilmesi gerekir. Uluslararası öğrencilere yönelik çalışmaların yeniden ele alınması gerekir. Projelerin değerlendirilmesiyle ilgili objektif esasların, nesnel kuralların ortaya konulması gerekir.

5978 sayılı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'la 3 kurul teşekkül ettirilmiş; bunlar, Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu, Kültürel ve Sosyal İlişkiler Eşgüdüm Değerlendirme Kurulu ve Uluslararası Öğrenciler Değerlendirme Kuruludur. Bu kurullardan, Uluslararası Öğrenciler Değerlendirme Kurulu kısmen işlevsel olmakla birlikte diğer 2 kurul beklenen düzeyde görev ifa edememektedir. Her 2 kurulun faal hâle getirilmesi önem arz etmektedir.

Bir örnek vermek gerekirse, Almanya'da sözde soykırımla ilgili yasa tasarısının oylanmasında Türk kökenli milletvekillerinin tamamının yasa tasarısına destek vermesi ve tasarının kabul edilmiş olması yurt dışındaki vatandaşlar anlamında çalışmaların etkin sonuç doğuracak seviyelerde olmadığının güncel bir göstergesidir. 3 milyonun üzerinde vatandaşımızın bulunduğu Almanya'da dahi siyasi etki gücümüzün ve sivil toplumu harekete geçirme kabiliyetimizin bu kadar düşük düzeyde kalması, yurt dışındaki vatandaşlara yönelik çalışmalarımızın yetersiz kaldığını veya olmadığını gösteriyor.

Benzer bir durum Kültürel ve Sosyal İlişkiler Eşgüdüm Değerlendirme Kurulu için de geçerlidir. Geçtiğimiz yıllarda Bulgaristan'da yaşanan sorunlar ve süregelen yansımaları, bu alana yönelik çalışmalar yürütmekte olan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yakın iş birliğini zorunlu kılmaktadır. Soydaşlarımızın ülkemizin yol göstericiliğine ve desteğine ihtiyaçları vardır. Ortaya çıkabilecek sorunları açısından da ön alıcı bir politika ihtiyacı kendisini hissettirmektedir. Devlet politikasının eş güdüm içerisinde şekillendirilmesi, ilgili bütün paydaşlarca benimsenmesi ve yeknesak bir görüntünün ortaya konulmasıyla birlikte, ilgili bölgedeki nüfuzumuz daha kuvvetli bir şekilde hissedilebilecek ve beklenen sonuçlara ulaşılabilmesi adına önemli bir adım atılmış olacaktır. Hâlen sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler ve sivil toplum destekleri konusunda dağınık bir tabloyla karşı karşıya kalındığı bilinmektedir. Pek çok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli destek mekanizmalarıyla STK'ların faaliyetlerinin daha etkin sürdürülebilir olmasına yönelik çalışmalar yürüttüğünden, gerek kaynakların etkin kullanımı noktasında gerekse beklenen çıktılara ulaşılabilme noktasında bazı sorunlar vardır.

Uygulanacak politikalar sosyal ve kültürel bağlarımızın olduğu Türk dünyasıyla köklü dostluklar ve kalıcı ittifaklar geliştirilmesine hizmet etmelidir. Türk bilim, sanat, ekonomi, akademi, eğitim, kültür, enerji ve benzeri alanlarda birlikteliklerin güçlendirilmesi gerekir. Türk kültürü ve sanatının yaşatılması, Türk dünyası kardeşlik ve spor organizasyonları, Türk dünyası ekonomi ve enerji konseyi gibi oluşumlar oluşturulmalıdır. Türk devlet ve topluluklarıyla ilişkiler dilde, fikirde ve işte birlik esasına dayandırılmalıdır. İktisadi ve kültürel iş birliği geliştirmenin temel unsuru olarak Türkçe konuşulan ülke ve topluluklara yönelik dil ve kültür araştırmalarına önem verilmelidir. Türkçenin bütün lehçeleriyle anlaşılabilir ve kullanılabilir olması için şartlar oluşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, biraz da kurumsal yapıdan bahsetmek istiyorum. Bir panelde Kerküklü bir akademisyen "Yurt dışı Türklerle ilgili kanun ve kurumlar olmasa daha iyi." demişti. Bu bir sitemdi, bir çaresizliğin ifadesiydi. Birçok kurumumuz var, çok şükür, TİKA var, Yurtdışı Türkler Başkanlığı var, Yunus Emre var, Kültür Bakanlığı var, Millî Eğitim Bakanlığı var, hepsinin dış temsilcilikleri var fakat teşkilat bu kadar fazla olunca bir senkron bozukluğu ortaya çıkıyor ve yurt dışı Türklerle ilgili de sanıyorum böyle bir sorun var ciddi anlamda. Bu Kerküklü akademisyenin...

BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - O Kerküklünün kim olduğuna bakmak lazım.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Evet, bu yeni bir şey değil.

BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - "Her Kerküklü doğru söyler." diye bir şey yok, mesela "Her Ankaralı doğru söyler." diye bir şey olmadığı gibi.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Efendim, müsaade ederseniz ben sunumumu bitireyim. Bunu örnek olsun diye söyledim yani Kerküklü değil de başka bir yerli de olabilirdi. Bu, anlamlı olduğu için...

BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır, ben sadece bir...

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Şimdi, bakın, Cenap Şahabettin'in bir "Evrak-ı Eyyam" diye bir eseri var, orada diyor ki: "Birisine 'Seni mehtap müdürü yaptık.' deseler, hiç sesini çıkarmaz, hemen ertesi gün 'Bana 2 yardımcı verin, 2 sekreter verin.' der." Şimdi bunu anlatmaya çalışıyorum yani bir teşkilat kurmak tabii ki önemli, biz de bunu destekliyoruz ama önemli olan, fonksiyonudur, o fonksiyonu etkin şekilde ifa edebilmektir; bunu arz etmeye çalışıyorum.

Yani bana göre, Yurtdışı Türkler Başkanlığında da, TİKA'da da benzer sorunlar var. Yine bir yerde karşılaşmıştık, bizim eğittiğimiz, TİKA'nın eğittiği insanlar orada vardı ve kendi memleketlerinde iş aradıklarında "Evet, çok güzel işler bulabilirsiniz herhâlde burada." dediğimizde "Hayır, tam tersine, TİKA bizi eğittiği için kendi ülkemizde bize iş verilmiyor." demişti mesela. Bu, işin bir başka boyutu.

Şimdi, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuyla ilgili bir problem var. Kurumun teşkilat kanununun üçte 2'si iptal edilmiş durumda bildiğim kadarıyla Anayasa Mahkemesi tarafından. Dolayısıyla hem teşkilatlanma açısından hem insan kaynakları açısından birtakım sorunları olduğunu biliyorum.

Sonuç olarak, kurumsal yapıyla ilgili en önemli eksiklik "kurumun görev alanının ve iş yapış biçiminin net bir şekilde tamamlanmamış olması" şeklinde kendini göstermektedir. Diğer kamu kurumlarıyla iş birliğinin ve yetki paylaşımının ne şekilde yapılacağı, kurumun hangi alanlarda öncelik alıp hangi alanlarda görece geri planda kalacağı gibi hususların net bir şekilde ortaya konulmasına, sanırım, ihtiyaç duyulmaktadır.

Şimdi, Yurtdışı Türkler Başkanlığının bir de yurt dışı teşkilat meselesi var. Yurt dışı teşkilatı esasen yasal olarak var, kurabiliyorlar ama koordinasyonluklar şeklinde -yanlış hatırlamıyorsam- şu anda yürüyor, bir yurt dışı teşkilatı yok. Bu da yurt dışında Türkiye'yi temsil eden kişilerin tanınması noktasında bazı sıkıntıları ortaya çıkarabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözünüzü tamamlayın Sayın Aksu, süreniz bitti.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Her süresi bitene on dakika, on beş dakika ilave edildi Sayın Başkan, ikaz ettiğiniz için teşekkür ediyorum ama farkındayım.

BAŞKAN - On-on beş dakika olup olmadığını bilmiyorum ama sözünüzü tamamlamanız için sürenizi uzattım.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Peki.

Şimdi, vakıflarla ilgili yapılan işlere teşekkür edildi. Evet, ben de teşekkür ediyorum fakat ziyaret ettiğimiz yerlerde, gittiğimiz yerlerde, İznik'te, İstanbul'da, birçok yerde hâlâ iç parçalayıcı manzaralarla karşı karşıya kalıyoruz. Onun için Türk vakıf eserleri tümüyle ortaya çıkarılmalı, korunmalı ve yaşatılmalıdır. Vakıflar devletçe etkin şekilde desteklenip varoluş amacına uygun hâle getirilmelidir. Asırlardan beri millî kültürümüzün temel değerleri olma niteliğini koruyan her sahadaki eserlerin yok olması önlenmelidir.

Ben teşekkür ediyorum, bütçelerin hayırlı olmasını diliyorum.