| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Gazeteci Yazar Fehmi Koru'nun Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 20 .10.2016 |
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Fehmi Bey, hoş geldiniz.
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Hoş bulduk.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Çok uzun yıllardan beri tanışıyoruz. Entelektüel düzeyinizi ve zekânızı biliyorum, birçok şeyi önceden tahmin edebilme kapasitenizi de biliyorum.
Burada dikkat edilmesi gereken şey, birçok isim aynı yerde kesişiyor, sizi tenzih ederek söylüyorum. Alaattin Kaya, İhsan Arslan isimlerine dikkatleri çekiyorum. Buraya gelen birçok konuşmacı birçok vakada bu isimleri tekraren söylüyorlar. Bunlardan birisi tutuklu zaten şu anda.
Sizden diğer sorulara açıklayıcı olmak anlamında bir şey de söylemenizi rica edeceğim. 17-25 Aralığı tek başına bir yolsuzluk operasyonu olarak mı görüyorsunuz, tek başına bir darbe girişimi olarak mı görüyorsunuz yoksa bir yolsuzluklar olayı var, bunu siyasi darbe için fırsat olarak kullanıldı olarak mı görüyorsunuz?
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Şimdi, bu isimler konusu: İhsan Arslan'ın evet, ismi geçiyor ama İhsan Arslan cemaat ile Zaman gazetesinin irtibat kurulduğu noktadan itibaren Zaman gazetesi irtibatı ortadan kalkmış olan birisi.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Başka şeyle, ifadelerde var bazı yerlerde de...
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Bu olayla ilgili olarak bilesiniz diye söylüyorum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bununla alakalı sormadım ama bir tespit olarak söyleyin isterseniz.
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Cemaatle irtibatlı olmayarak kurulmuştu Zaman gazetesi, o zaman vardı İhsan Arslan. Ne zaman bu irtibat kuruldu, İhsan Arslan artık ortağı değildi gazetenin, sonradan bir irtibatı oldu mu, bilmiyorum.
Tabii, çok kritik bir soru sordunuz, ben şahsi kanaatimi ancak söyleyebilirim, o dönemde de zaten yazılarıma da aksettirmeye çalıştım. Birtakım yanlışlıkların, siyasilere asla yakışmayan yanlışlıkların yapıldığını görmemize yaradı o 17-25 Aralık. Dolayısıyla, o yanlışlıklar çok saklanabilecek gibi olan yanlışlıklar değil ancak bundan hükûmeti devirmeye kadar varacak bir sonuç çıkarma girişimi bugünden geriye baktığımda -yani o günlerde tam koyabildiğim bir teşhis değildi- böyle bir niyetin önemli bir unsuru olarak görüyorum. Yani 17-25 Aralık tesadüfen meydana gelmiş ve işte birtakım yolsuzlukları keşfedip bunların üzerine giden bağımsız, tarafsız yargımızın bir tasarrufu, polislerimizin de devlet memuru ciddiyeti içerisinde işi ele alarak yaptıkları bir masum operasyon olarak görünmüyor bana.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yani ne adı geçenler masumdu ne operasyonu yapanlar masumdu diyorsunuz.
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Ben o yolsuzluk ithamlarının Mecliste ele alınmasını çok savundum o dönemde. Mutlaka göründüğü gibi olmama ihtimali de olabilir her şeyin. Yani bir şeyler bilirsiniz, görürsünüz ama bilmediğiniz noktaları vardır onun, belki açıklama fırsatı verilirse o insanlar bunu dile getirebilirler diye kendilerine nakisa getiremeyeceğim isim de vardı o suçlanan siyasiler arasında ama Mecliste görüşülmedi ve o sebeple hâlâ o insanların şaibe altında kalmaları söz konusu gibime geliyor.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Burada çok önemli bir nokta var. New York'a gitmeden önce Sayın Erdoğan'la görüşmek istemişsiniz ki bu çok doğru çünkü eğer bütün bu şeyleri bu detayla yapmasaydınız -sizin zekânızı onun için söylüyorum- bugün başı dertte olanlardan birisi olabilirdiniz, bu ayrıntıları düşünmemiş olsaydınız. Orada size verilen mesaj şu: Bu iş daha fazla uzamasın. Hangi işti bu uzamaması gereken? Yani 17 Aralık olmuş, darbe mi uzamasın yoksa yolsuzluk meselesinin, yıpratma meselelerinin üzerine gidilmesin manasında mı?
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Ben o günkü konuşma, hem Sayın Gül ile hem Sayın Erdoğan'la konuşmalarımdan bunun o noktayla kalmayacağı kanaatinde olduklarını, bunun kendilerine karşı bir siyasi girişim olduğunu...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yani bir darbe girişimi olmadığını düşünüyorlar o sırada...
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - "Darbe" lafını o günlerde başka telaffuz eden de yoktu zannediyorum. Yani ben Tayyip Bey'in ağzından da 25 Aralık, 30 Aralık, o günlerde de bu... Ama, sonradan o kanaate vardı ve onun üzerinde o şekilde durmaya devam ediyor Tayyip Bey. Ama, bugünden baktığımızda haklı olduğunu da görüyoruz, hiç değilse ben öyle görüyorum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Peki, gerçekten bu darbe idiyse hakikaten adı geçenleri, yolsuzluk yapanları tutuklayarak devleti nasıl yıkacaklardı ve yönetime nasıl el koyacaklardı?
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Tamamen spekülasyon yapıyoruz. Şimdi, ben baktım...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, çok önemli bir iddia var. Özür dileyerek...
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Estağfurullah.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - İddia şu: 17-25 Aralık bir darbedir -bu bir kısmının iddiasını söylüyorum- esasen 17-25 Aralık hayali olayların arka arkaya getirilmesiyle kurgulanmış bir darbe girişimidir, amaç da Hükûmeti ele geçirmek yani o zamanın Sayın Başbakanını, Cumhurbaşkanını, bütün -en önemlisi de odur, en üst düzeyde- bunları ortadan kaldırarak devletin yönetimine el koymak. Bu, bu kadar basit mi? Yani, bir yolsuzluk iddialarından yola çıkıp ve bu iddiaların sahibi olan, darbe iddialarının sahibine göre olmayan yolsuzluk iddialarından yola çıkarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cumhurbaşkanını yani dokunulmazlığı haiz makamını, sorumsuz makamını ve onun Başbakanını tutuklayarak darbe yapmak mümkün mü sizce pratik olarak?
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Vallaha, bu söylediklerinizi o günlerde konuşuyor olsaydık, herhâlde ben de mümkün değil cevabını verebilirdim ancak bu 15 Temmuz olayından sonra o olayı yeniden değerlendirdiğimde ben şahsen şöyle bir senaryonun parçası olarak görüyorum onu: Dikkat ederseniz, siyasi irade tarafından o dönemde her ne kadar o insanlara yani suçlanan siyasilere sahip çıkılsa bile zaten bugün onları Mecliste görmüyoruz. Dolayısıyla, kendi kanaatleri de hiç değilse baktıkları zaman artık siyasette yol arkadaşı olamayacakları noktasında, o çok belirgin. Ama, senaryonun şöyle bir şey olduğunu düşünüyorum ben: Eğer o büyük yaygara siyasi bir depreme dönüşebilseydi... Beklediklerinin o olduğunu düşünüyorum, çünkü arkasından başka şeylerin gelebileceği izlenimini veriyorlardı. Benim yakınım olan birtakım meslektaşlarımın kulaklarına bazı emniyet görevlileri "Daha bunlar bir şey değil, turpun büyüğü geride." gibi mesajlar veriyorlardı ve hatta, işte birtakım senaryoları neler gelebileceği yolunda -ama onların hiçbiri gerçekleşmedi- aktarıyorlardı. Öyle zannediyorum, bu bir depreme dönüşebilseydi, bir siyasi depreme, ondan sonrası için bir hazırlıkları vardı. Yani, bugün belki 15 Temmuzu yaşamayacağımız ama 15 Temmuzla ne amaçlanıyorsa onun başka yöntemle gerçekleştiği bir senaryonun parçası gibime geliyor.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bütün bunlar doğru olabilir fakat şunu söylemek istiyorum...
BAŞKAN - Aytun Bey, toparlayalım isterseniz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkan, sabırla sizi bekledim, yolu siz açtınız.
BAŞKAN - Bütün arkadaşlarımıza üçer soru... Yoksa bitmez.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, bunlar birbiriyle bağlı, çok kısa şeyler soruyorum çünkü.
Bütün bu darbe olasılıkları bir yana, çağdaş demokratik bir ülkede sonuçları nereye varırsa varsın, bu denli büyük iddiaların olduğu yönetim, hükûmetler istifa eder, düşer mi düşmez mi? Yani, darbeye gerek yok, bu kadar büyük iddialar varsa, bu kadar önemli şeyler varsa, bunlar bazen doğru, bazen karinesi çok güçlü olaylar olmuş olabilir ve çağdaş Batılı ülkelerde bunların aydınlanması adına, aklanması adına hükûmetler istifa eder mi normalde, etmez mi?
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Yani, eskiden ediyordu. Ben, tahmin edeceğiniz veya bildiğiniz gibi, başka ülkelerde de neler olup bittiğini yakından izlemeye çalışıyorum. Artık daha geniş karınlı bir siyasi ortam var. Bugün Amerika'da çok ciddi bir başkanlık kampanyası yürütüyor 2 aday. Onların kampanyalarında sarf ettikleri cümleler aslında televizyonlarda bip biple karşılanması gereken...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ama, onlar daha sorumluluk makamında değiller.
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Hayır yani çok değişiyor. Ülkeler artık biraz daha farklı bir toleransı, benim şahsen tasvip etmediğim farklı bir toleransı siyasete de taşıyorlar bir süreden beri.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ama, Alman Cumhurbaşkanını hatırlıyorsunuz, çok yakında zamanda yani...
GAZETECİ-YAZAR FEHMİ KORU - Hatırlıyoruz tabii. Yani, o düzeyde insanların bu konuda kendilerinin karar vermeleri gerektiği gibi bir kural artık yerleşmeye başladı. Eğer o insan o kuralı kendisi için benimsememişse yerinde kalmaya devam ediyor. Bizde böyle oldu ama başka ülkelerde başka türlü sonuçlar da alınabiliyor.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Son bir kısa soruyla kapatıyorum.
Çalışmanızda "Yargı keşke 17-25 Aralıkla sınırlı tutulsaydı ve başta okullar olmak üzere, birtakım faydalı işlerin sonu gelmeseydi." diyorsunuz. 15 Temmuzdan sonra cemaati, Gülen'i ve bu işin varmak istediği noktayı tam olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok teşekkür ederim.