| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye İhracat Kredi Bankasının (TÜRK EXIMBANK) 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 02 .11.2016 |
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, hayırlı uğurlu olsun.
Ben de yeni dönemin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Şimdi, tabii, sizler de hoş geldiniz, sizlere de hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Şimdi, ben bu raporu biraz okudum, biraz da araştırdım. Şimdi kısaca bunlardan bahsetmek istiyorum. Raporun diğer bölümlerinde ikramiyeyle ilgili, lojmanla ilgili konular var ama şimdi burada bu konu, Haydar Bey'in söylediği gibi, katılıyorum, büyük miktar yani neredeyse 60 milyon TL'lik, 19 milyon 524 bin 565 avroluk bir miktar. Bununla ilgili bir araştırma yaptım. Başbakanlık, Sayıştaya intikal etmiş. Tespitlerim şunlar, ben kısaca bunlardan bahsetmek istiyorum: Şimdi, bu 2 adet gemi inşası için kamu bankası TÜRK EXIMBANK, siz kredi kullandırmışsınız, tabii, bu oluyor. Şimdi kredi kullandırırken firmalar araştırılıyor. Bizim uzmanlarımız var bankalarımızın, değil mi? İstihbarat elemanlarımız var. Firmanın bu krediyi hak edip hak etmediği konusunda birtakım araştırmalar yapılıyor.
Şimdi, bu olayla ilgili olarak benim öğrendiğim şunlar var kısaca: Birincisi, kredi başvurusunda bulunan firmanın durumu banka uzmanları tarafından inceleniyor, firmanın talep ettiği krediyi ödeyemeyeceği, başta, firmanın kredi değerliliğinin bulunmadığı uzmanların hazırladıkları raporlarda belirtildiği hâlde bu kredi veriliyor yani uzmanlarımız inceliyor firmayı. Talep ettiği krediyi ödeyemeyeceği ve kredi değerliliğinin bulunmadığı tespit ediliyor ama buna rağmen bu kredi veriliyor, kullandırılıyor, kullandırılmış. Buna rağmen firmadan verilen kredinin geri dönüşünü sağlayabilecek yeterli teminat alınmıyor.
Şimdi, Sayın Genel Müdürümüz sonuçta da onu söyleyeceğim, az önce bir ifadesi oldu, "Firma ödemediği zaman aldığımız teminatları biz tahsil ediyoruz, paraya çeviriyoruz." diyor. Yani şimdi firmaya gemilerin satışının kontrata bağlanması şartıyla kredi verildiği ancak firmanın bağlayıcı hükümler içermeyen ve gerçek anlamda bir ticari ilişkiyi düzenlemeyen tamamen krediyi almaya yönelik bir kontrat getirdiği, banka yöneticilerinin de bu kontrat üzerinden kredi vererek bir yerde bu konuya göz yumduğu, batağa göz yumduğu gibi bir durum ortaya çıkıyor. Kredi verilmeden önce hazırlanması gereken firma istihbarat raporunun kredi kullandırıldıktan üç ay sonra hazırlandığı, kredinin güncel istihbarat ve analiz raporu olmadan verildiği, banka hukuk müşavirliğinin olumsuz görüşüne rağmen krediye karşılık daha önce Yapı Kredi Bankasına birinci dereceden ipotek verilen Ereğli'deki tersane arazisinin teminat olarak alındığı, daha sonra 2014 Haziran ayında tersane arazisi satılarak ilk derece ipotek sahibi Yapı Kredi Bankasının alacaklarının ödendiği... İpotek almıştık biz, teminat almıştık, bu gitti. Kime gitti? Yapı Kredi Bankasına gitti. EXIMBANK, teminat olarak aldığı bu araziden hiçbir şey elde edemiyor. Yine EXIMBANK'a ikinci ve üçüncü derece ipotekli İstanbul Beykoz'daki imarı bulunmayan Riva arazisi 3 defa satışa çıkarılmasına rağmen -bu da bir teminat ikinci, üçüncü derece- alıcı çıkmadığı, alıcı çıksa dahi ilk derece ipotek sahiplerinin alacaklarını ancak karşılayacak durumda olduğu... Yani ona alıcı çıksa bile bizim elimize EXIMBANK olarak yine bir şey geçmeyecek. Yani satışa çıkıyor 3 defa, satamıyoruz, satsak bile elimize bir şey geçmeyecek.
Başka bir konu: Banka Yönetim Kurulu kararında ipotek konulan gayrimenkul yetersiz kalırsa başka gayrimenkullerin de ilave ipotek olarak isteneceği belirtildiği ancak bu koşul yerine getirilmeden ilave 3 milyon avro kredi kullandırıldığı, ayrıca belirtilen gayrimenkulün ekspertizinin kredi verildikten otuz beş gün sonra yapıldığı... Yani her şey sonradan geliyor. Oysa önce ekspertizin yapılıp krediye yeterli teminat oluşturulduktan sonra kredinin verilmesi gerekir ki bu zaten tartışılacak bir konu değil. Banka Yönetim Kuruluna sunulan müzekkerede firmaya teminat mektubu karşılığında vadeli akreditif açılacağı belirtilmesine rağmen müzekkerenin devamında firmaya teminat mektubu olmaksızın nakdî, gayrinakdî kredi tahsisinin uygun görüldüğü, firma, gemi makine ve ekipmanlarının alımına yönelik akreditif işlemi için 2 milyon 240 bin avro tutarında gayrinakdî kredi talep etmekteyken yani firmanın talep ettiği makine teçhizat alımı için 2 milyon 240 bin avro olduğu hâlde biz firmaya 3 milyon avro tutarında nakdî kredi kullandırıyoruz, istediğinin de üzerinde kredi veriyoruz. 2 milyon 240 bin istiyor, biz 3 milyon avro veriyoruz. Firmaya verilen 3 milyon avroluk kredinin firmanın bahse konu yazısında belirtilen gemi makine ekipmanlarının alımında kullanılıp kullanılmadığı bankaca kontrol edilmiyor. Niye kızakta gemiler? Bu sebeplerden kızakta. Hiçbir kontrol yapılmıyor. Makine teçhizat alacak ama acaba makine teçhizatta mı kullandı, başka şeylerde mi kullandı, hiçbir kontrolü yok.
Şimdi, Başbakanlık Teftiş Kurulu -Tabii, bu konularda soruşturma isteniyor; raporda da geçiyor zaten bu 2009'dan beri gelen bir konu- 6/6/2012 tarihli soruşturma raporu hazırladı. Soruşturma raporunda "Banka Yönetim Kurulu üyeleriyle kredilerden sorumlu banka personelinin Bankacılık Kanunu'nda belirtilen suçları işledikleri." diyor -ben onu söylemiyorum- görevliler hakkında Bankacılık Kanunu kapsamında işlem yapılması gerektiğini belirtiyor. Ancak 2012 yılından beri banka Yönetim Kurulu üyeleri ve kredilerden sorumlu banka personeli hakkında hiçbir işlem yapılmamış. Bunun üzerine Sayıştay 2012 ve 2013 yılı raporlarında Yönetim Kurulu üyeleriyle krediden sorumlu banka personeli hakkında idari, mali ve cezai yaptırımların uygulanmasını istiyor, yaptırım uygulanmasını istiyor. Sayıştayın 2009 yılından beri soruşturulmasını istediği batık kredi olayı ancak 2012 yılında soruşturulabildi fakat aradan geçen süre içinde hiçbir işlemin de yapılmadığı ortaya çıkıyor.
Şimdi, yine Sayıştay, başka bir konu yani bütün bu aşamaları geçtikten sonra -burada geçiyor- kredinin açılış ve işleyişine yönelik gerçekleşen mevzuata aykırı eylemler nedeniyle kredinin tahsil edilemeyen kısmının sorumluluğu bulunanlardan tahsili hususunda zaman aşımı süreleri de dikkate alınarak mali sorumluluk davası açılmasını talep ediyor; Sayıştayın bir başka talebi de bu. Ancak Sayıştay firma hakkında gecikmeksizin idari ve yasal yönden yasal takibe başlanılmasını, borçlu firmanın zaman kazanmaya yönelik erteleme, yapılanma taleplerinin değerlendirmeye alınmamasını da istiyor.
Gelelim satış kısmına -Sayın Genel Müdürümüz de kısmen bilgi verdi- şimdi bunlar kızakta. Ne olacak? Ortada 60 milyonluk bir para var. Yapım için kredi verilen ancak kredi battıktan sonra yarım kalan 2 geminin icra yoluyla satılması için kıymet takdiri yaptırıldığı, gemilerden birine 8 milyon 250 bin avro diğerine ise 5 milyon 150 bin avro değer biçildiği, daha sonra gemilerin takdir edilen değerinin yarısı üzerinden 2 defa icra yoluyla satışa çıkarıldığı ancak alıcı çıkmadığı; bunlara alıcı yok şu anda. Takdir de belli 8 milyon 250 bin avro ve 5 milyon 150 bin avro. 2 kez, 2 defa icra yoluyla satışa çıktığı hâlde alıcı çıkmıyor ki yani kim alacak? Bunun üzerine banka yönetimi gemilerin hurdaya verilerek satılması durumunda fiyatın ne olacağını araştırıyor. İstanbul Üniversitesinden öğretim görevlisi bilirkişi ekibi oluşturuluyor, gemilerin son durumu hakkında inceleme ve keşif yaptırılıyor. 2 geminin hurda olarak satılması hâlinde 6.400 ton çelik ihtiva ettiği tespit ediliyor, gemilerin hurda olarak da en fazla 1 milyon 550 bin avroya satılabileceği hesaplanıyor. Yani tekrar ben başa dönüyorum, 19 milyon 524 bin 565 bin liralık toplam işte, Türk parasıyla bugünkü değerle 20 milyon diyelim, gemiler hurda olarak satıldığında bizim elde edeceğimiz değer 1,5 milyon avro ve maalesef şu güne kadar da ben gördüğümü söylüyorum, burada anladığımı söylüyorum yanlış olabilir sayın genel müdürlerimiz düzeltebilir, 20 milyon liralık bir kredinin hurda olarak sattığımızda gemileri elde edeceğimiz gelir ki edebilirsek o da 1,5 milyon avro, 3'le çarparsak 4,5 milyon hadi 5 milyon olsun. 60 milyon lira kredi kullandırdık, hurda olarak satarsak elde edeceğimiz değer 5 milyon liradır, 55 milyon lira para batmıştır.
Teminatlar -raporda da geçiyor- kredi kullandırılıyor ama kredinin geri dönüşünü sağlayacak yeterli teminat alınmıyor. Burada söylediğimiz konu, işte Ereğli'de tersane arazisi. Yapı Kredi gitti, o para oraya gitti, ondan sonra Riva'daki arazi de satılsa bile bize bir şey geçmeyecek. Yeterli teminat alınmıyor. Baştan beri istihbarat raporu, uzmanların raporu hep göz ardı ediliyor, sonradan geliyor ve maalesef 55 milyon liramızın da güme gittiğini düşünüyorum; yazık olmuştur.
Evet, söyleyeceklerim bunlardan ibarettir.
BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Ancak Başkanım, son cümlem şudur: Olabilir ama yani baştan beri söylediğim konular yani firmanın yeterlilik durumu falan, istihbarat raporları ortadayken yapanın yanına kâr kalmış intiba edindim ben, kanaatim budur yani 55 milyon lira gitmiş. Şu anda Sayın Genel Müdürümüz, mesela Sayıştay raporları var, Başbakanlık raporları var bu raporlarla ilgili olarak ne yapıldı? Yani yapanın yanına kâr mı kaldı? İdari soruşturma, cezai soruşturma burada geçiyor zaten onlar... İdari, mali ve cezai yönden, mali yönden sorumlular hakkında dava açıldı mı; -bunlar hep raporlarda geçiyor- yoksa hiçbir şey yapılmadı mı? Ben bu raporu okudum, özel olarak da ilgilendim; edindiğim kanaat, intiba şudur: Yapanın yanına kâr kalmış. Sonuç; yazıktır, günahtır diyorum ben.
Teşekkür ediyorum.