KOMİSYON KONUŞMASI

CELAL ADAN (İstanbul) - Sayın Bakanım, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzda felaketimizi projelendirdiler. 15 Temmuzda son nefesi vermemizi gözlediler. Fetullahçı terör örgütü milletimizin helali olan savaş uçaklarıyla saldırdı. İstanbul 16 Mart 1920'de işgale uğramıştı. Biliniz ki 15 Temmuz yeni bir istila denemesi, yeni bir kıyım ve yıkım hamlesiydi. Milletin silahını yine millete çevirdiler. Milletin imkânlarını kullanarak yine millete öldürücü darbe vurmak istediler. 15 Temmuz'da Türkiye Büyük Millet Meclisi, Emniyet, İstihbarat, Genelkurmay, sivil ve masum vatandaşlarımıza yönelik çok ağır silahlarla bir kalkışmaya öncülük yaptılar.

Yüz bir yıl önce Çanakkale kıyılarına gelip üzerimize ateş saçanlar aynı karanlık yolun yolcusuydular. Bunlar Müslüman Türk'ün canıyla beslenen, hayat ve varlık haklarını çiğnemekle görevlendirilen, yaratılmışların en aşağısı, en alçağıydılar ama unuttukları, ihmal ettikleri, Türk milletinin asaleti ve gücüydü. 15 Temmuzda tankın önüne millî vicdan dikildi. 15 Temmuzda mütecaviz ve melun girişime millet "Dur." dedi. Demokrasinin namusunu, cumhuriyetin şeref ve kazanımları için millet "Dur." dedi, millî siper aldı.

Helal süt içmiş hangi vatan evladı, 15 Temmuz akşamındaki böyle bir tablo karşısında suskun kalabilirdi? Kim milletimize biçilmek istenen bu kefeni "kader" diye kabul edebilirdi? Millet evlatları, yeri geldi, kurşunların üzerinde tıpkı gül bahçesine gidercesine yürüdü. Milletimiz ateşe, kine, nifaka kafa tuttu, ihanete bu aziz vatanı dar etti.

Ayrımız, gayrımız yok. Müştereklerimiz farklılıklarımızdan daha çoktur. Ecdadımızın hayır duaları, şehitlerimizin hatıra ve vasiyetleri hepimizin namusuna emanettir. Birliğimizi kıskançlıkla, kararlı bir şekilde korumalıyız. Kutuplaşmaları, cepheleşmeleri bıçak gibi kesmeliyiz. Şehitlerimizin ruhları, şehit analarının gözyaşları, yetimlerin yürek yaraları, nesillerin gelecek ümitleri bizimledir, yanımızdadır ve aramızdadır.

Milletimiz darbe heveslerini teröristlerin kursaklarında bıraktı. Devlete ve millete meydan okuyan çürümüşleri elinin tersiyle itti. Bu nedenle, 15 Temmuz bir milat, bir dönüm noktasıdır.

Nereli olursak olalım, ister güneyden, ister kuzeyden, ister doğudan, ister batıdan, kim olursak olalım, ülkemin neresinde doğmuş olursak doğalım, kökümüz, kökenimiz, mezhebimiz ne olursa olsun "vatanım, bayrağım, milletim, demokrasim, şehitlerim, kardeşlerim ve mukaddesatım" dedikten sonra hepimiz biriz, beraberiz. Bu ruh devam ettiği müddetçe hiçbir hain bize yanaşamayacaktır. Millî birlik ve kardeşliğimiz sağlam kaldığı, hatta sürekli tahkim edildiği sürece hiçbir çıldırmış, hiçbir hayâsız ve vicdansız Türkiye'ye saldırmayı aklından bile geçiremeyecektir.

Yeni bir sayfa açalım. Millî bir uzlaşmayla, hukukun üstünlüğünü gözeterek, insan hak ve özgürlüklerini muhafaza ederek geleceğin yol haritasını çizmek mecburiyetindeyiz. Türkiye'nin tarihsel haklarını lekelemeye cüret edenleri şaşkına çevirmeliyiz.

Bu arada, Türk askeri topyekûn darbeci veya suçlu görülmemelidir. Ordu-millet dayanışması canlandırılmalı, Mehmetçik gözden ve gönülden çıkarılmamalıdır.

Bu sisli ve tereddütlü ortamda, mazlum vatandaşlarımız ve kamu görevlileri mağdur edilmemelidir. Suçsuzu suçludan ayıracak adalet şuuru eksiksiz ve faal olmalıdır.

Başarmaktan başka çaremiz yoktur. Bağımsız yaşamaktan başka seçeneğimiz yoktur. Devleti kanser gibi sararak yok oluşumuzu projelendiren FETÖ ve efendilerini tasfiye ve telin etmekten başka yol bulunmamaktadır. Tuzaklarla dolu engelleri aklımızla, ferasetimizle, faziletle bereketlenmiş kalplerimizle birer birer aşıp mutlaka Türkiye'yi sonsuzluğun ufuk çizgisine taşıyacağız.

Ya devlet ihanetin başını koparacak, ya da millî birliğimiz bozulacaktır. Terörizmle mücadeleyi kazanmaktan başka alternatifimiz artık kalmamıştır. Aksi hâlde, iflas yakın ve muhtemeldir. PKK, kanlı ikizi FETÖ'nün açığını kapatmak, diğer hısım ve akraba terör örgütlerinin hedeflerini gerçekleştirmek için bomba patlatmayı, kurşun atmayı şerefsizce sürdürmektedir. Daha yeni, Hakkari Çukurca Hisar Dağı bölgesinde, teröristlerle çıkan çatışmada 3 evladımızı şehit düşürdüler, yaralılarımız var.

Dikkatinizi çekmek isterim ki, Türk milleti her hafta kahramanlarını ağıtlarla son yolcuklarına uğurlamaktadır. Bu ne acıdır, bu nasıl bir kara dönemdir? Çözüm demokrasidedir, çare Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesinde saklıdır. Biz bu iradeye saygılı ve bağlıyız. Milletimizin tercihlerine de her şart altında sadığız.

Milliyetçi Hareket Partisi demokratik meşruiyetin içinde kalarak her sorunun makul bir sonuca ulaştırılacağına içtenlikle inanmaktadır. Ne istiyorsak Türkiye'nin lehinedir. Amacımız, milletimizin istikrar, huzur ve refahına hizmettir. Beklentimiz ve ümidimiz partimizin yeni anayasa hazırlığı kapsamında yaptığı sağduyulu, ahlaklı, samimi ve dürüst çağrılarının cevap bulması, Türkiye'nin bir sorunundan, bir kamburundan daha kısa sürede kurtulmasıdır.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Sağ olun.