KOMİSYON KONUŞMASI

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Evet, teşekkürler Sayın Başkan.

Hoş geldiniz Sayın Vali.

İSTANBUL VALİSİ VASİP ŞAHİN - Teşekkür ederim.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Şimdi, 15 Temmuz akşamı en çok konuşulan konulardan biri de 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar'ın Cumhurbaşkanıyla bir telefon görüşmesi yaptığı ve kendisine şu sözleri söylediği: "İşte yanınızdayım, size bağlıyım, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi kuşatma altında, orası güvenli değil, Ankara'ya gitmeyin İstanbul'a gelin." Bu sözler 15 Temmuzun hemen ardından Ümit Dündar'ın ağzından pek çok basın-yayın organında ve İnternet sitesinde yer aldı. Basın-yayın organlarına baktığımızda bunların hani cemaate yakınlığı şu bu falan yok, çok büyük çoğunluğu Hükûmete, iktidara yakın basın-yayın organları. Siz bütün gün Ümit Dündar'la birlikteydiniz, bunu söylediniz, daha doğrusu bütün o süreç boyunca Cumhurbaşkanını ziyaret anına kadar. Kendisine sorduk, böyle bir görüşme olmadığını söyledi ve ilk defa burada açıkladı bunu. Artık size tabii ki onun doğru söyleyip söylemediğini soracak değilim, kendi beyanları esastır, "Böyle bir görüşme olmadı." diyorsa size ekstra bunu sormamız zaten söz konusu olmaz sadece şunu sormak istiyorum. Siz oradaydınız, yanındaydınız, bu haberler her yerde, televizyonlarda, gazetelerde, İnternet sitelerinde yaklaşık üç ay dolaştı ve bir yalanlama gelmedi. Kendisine "bunu yalanlayın." deme ihtiyacı duymadınız mı? Neden bir yalanlama olmadı ve neden durup dururken Darbe Komisyonuna geldiği gün bu açıklamayı yaptı, doğrusu bu konudaki izleniminizi, görüşünüzü, değerlendirmenizi, bilginizi almak isterim, bu bir. İsterseniz buna ilişkin cevabınızı verin, açıklamanızı yapın, diğerlerini de arka arkaya sorayım.

İSTANBUL VALİSİ VASİP ŞAHİN - Takdir edersiniz ki tabii 1. Ordu Komutanımız ve ardından da Genelkurmay 2. Başkanı oldu kendisi ona benim çıkın, böyle bir açıklamayı yapın, yalanlayın veya doğrulayın deme makamında değilim ben, o bizim bürokratik nezaketimize...

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Amiri değilsiniz...

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Özdağ, amir olup olmamasından değil...

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Yok, amiri değilsiniz diyorum.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Bir darbe gecesini birlikte yaşamış, bir tür yoldaşlık yapmış insanlar olarak bunu sormaları söz konusu olabilir diye söylüyorum. Ama verdiği cevap...

BAŞKAN - Evet, Sayın Valimiz cevaplıyor.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Tabii ki. Bakın, müdahale ettiler, ben de bir şey söylüyorum Sayın Başkan. Durun bir dakika, sakin olun.

Tamam, buyurun.

İSTANBUL VALİSİ VASİP ŞAHİN - Yani, tabii, o makamda değilim, o, dediğim gibi, bizim bürokratik nezaketimize de çok uygun düşmez. Ama doğruladığına da, doğrusu, şahit olmadım.

İkincisi, belki kendisine zamanında sorulsaydı herhangi bir şekilde, o gün de burada beyan ettiğini beyan ederdi çünkü yakından tanıyabildiğim kadarıyla, bu konuda gerçekten çok açık ve dürüst bir insandır. Dolayısıyla, belki öyle bir fırsat olmamıştır. Durup dururken açıklama, onların kendi geleneklerinde nasıldır, bilemiyorum. Ama bize de, nezaketen, öyle bir şeyi söylemenin, doğrusu, düşmediğini düşünüyorum ben.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Teşekkür ederim.

İkinci sorum: Şimdi, o gece -yine Sayın Ümit Dündar'ın açıklamalarından hareketle söylüyorum- İstanbul'un pek çok yerinde bir güvenlik riski vardı, siz de söylüyorsunuz. Güvenlik riskinin kontrol altına aşağı yukarı alındığı saatleri de saat 02.33 civarı gibi aktardınız yanlış not almadıysam. O saate kadar yapılan görüşmelerle ilgili de bazı sorularım oldu Sayın Dündar'a. Bir defa, güvenlik riski bu kadar yüksekken, sabaha karşı da henüz her şey tam kontrol altında değilken siz kendinizi nasıl güvende hissettiniz? Mesela, o süre içinde sizin tanık olduğunuz, sizin bilgi sahibi olduğunuz herhangi bir pazarlık oldu mu? Mesela, darbe girişiminde yer alma niyeti olduğu bilinen komutanlarla siyasi kanat arasında veya İstanbul'da, kriz merkezi olarak sizler arasında herhangi bir müzakere, bir pazarlık oldu mu? Bu konuda da görüşünüzü ben rica ediyorum.

İSTANBUL VALİSİ VASİP ŞAHİN - Şimdi, tabii, "İki buçuk sıralarında, biz, genel olarak olayları kontrol altına alma anlamında hâkim olduk." dedim. Yoksa, risk tabii ki sabaha kadar -sizin de beyan ettiğiniz gibi- devam etti, az da olsa bu risk vardı.

İkincisi, o riski alarak biz zaten bir sivil botla geçtik. Onu da almak durumundaydık o saatte. Dolayısıyla bu konu böyle.

Diğer konu, zannediyorum, beni aşan bir boyutuyla siyasi bir soru ama sadece şu kadarını söyleyeyim: Ben böyle bir şeye şahit olmadım, böyle bir şey olabileceğine de ihtimal vermem, ihtimal dışı olarak görürüm.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Peki, teşekkürler.

Son sorum: Şimdi, siz de satır aralarında cemaatin artık bir tehdit unsuru hâline gelmesini büyük ölçüde 17-25 Aralıkla tarihlendiriyorsunuz yani dönüm noktasının orası olduğunu -bir tür milat tartışması da yürütülüyor, bilginiz dâhilindedir- miladın 17-25 Aralık olduğunu söylüyorsunuz. Ama bu konuda başka tarihler de var, kamuoyunun önünde cereyan eden olaylar var. 7 Şubat 2012, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a fezleke hazırlanması olayı var. Mesela, şahsen, bunun bir tür darbe girişimi olduğunu o günlerde ben söyledim. Acaba bütün bu uyarılar veya öncesinde -2004 Millî Güvenlik kararları da gitmeyeceğim- neden sadece 17-25 Aralık sizin için de böyle bir dönüm noktası olarak görünüyor?

Bununla bağlantılı bir soruyla bitiriyorum: Onca yıl mülki idarede önemli görevler yaptınız, en baştaki görevlerden en yükseğe kadar bulundunuz; kaymakam, vali yardımcısı, vali, sonra İller Bankası Genel Müdürü ve Türkiye'nin pek çok yerinde çalıştınız. Şimdi, o zamanlarda, 17-25 Aralığa kadar sizin, cemaatle, "cemaat" diye kendini adlandıran yapıyla, kendisini "cemaatçi" diye adlandıran kişilerle ilişkiniz, onlara bakışınız 17-25 Aralığa kadar nasıl olmuştu?

İSTANBUL VALİSİ VASİP ŞAHİN - İşte, onu, biraz önce, konuşmamın başında arz etmeye çalışmıştım. Yani, herhangi bir sivil toplum kuruluşuna göstermiş olduğumuz iyi niyet, hüsnüzan çerçevesinde gösterdiğimiz bir yaklaşım oldu. Tabii, bu herkes için böyleydi. Dolayısıyla, 17-25 Aralık, bu anlamda bir kırılma noktası oldu zaten tüm boyutuyla. Bilmiyorum, burada başka... Tabii, diğer konulara şimdi bakınca, belki onlar da bunun bir emaresi gibi değerlendirilebilir ama o gün çoğunlukla öyle değerlendirilmedi galiba.

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Teşekkür ederim.