GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Nedim Şener, biliyorsunuz, referans verdiniz defalarca Hrant Dink cinayetini, Hrant Dink 19 Ocak 2007 tarihinde öldürüldü, yaklaşık on yıl oldu. Ben de on yıldır Hrant için adalet arayanlardan birisiyim, bunu da iyi biliyorsunuz. Ancak, hep cinayet anını referans veriyoruz ama bunun hazırlık aşamasıyla ilgili pek bir şey söylediğinizi duymadım. Hazırlık aşamasında baktığımızda yargısıyla, yargı kararıyla Hrant Dink bir Türk düşmanı, Türk'e hakaret eden olarak yaftalandı. Medyası her gün hakaret ederek Hrant'ı bir nefret objesi hâline getirdi. Pek çok AKP'li, Cemil Çiçek mesela, Hrant'ı "arkamızdan hançerleyen" olarak yaftaladı. Hrant Dink mahkeme kapılarında yumurtalandı Ergenekon sanıkları tarafından ve şimdi diyoruz ki on yıl sonra "Bu cinayet cemaatin cinayetidir." Biz buna, Hrant'ın arkadaşları, ben on yıldır "Bu millî mutabakat cinayetiydi." diyoruz. Yani, Hrant Dink kalemi 2001 Millî Güvenlik Siyaset Belgesi'nde kırılmıştı, azınlıklar ve misyonerler tehdit olarak ortaya konmuştu. Bu siyaset AKP döneminde de millî güvenlik siyaset belgeleri devam ettirildi, azınlıklar ve misyonerler tehdit olarak ortaya kondu. Santoro öldürüldü, Malatya Zirve Yayınevi katliamı oldu biliyorsunuz ve Hrant Dink katledildi.

BAŞKAN - Garo Bey, soru var mı, katkı için mi?

İki dakikalık süremiz doldu.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Hangi belgede azınlıklar Türkiye'de tehlike olarak kaydedildi?

GARO PAYLAN (İstanbul) - 2001 Millî Güvenlik Siyaset Belgesi'nde. Bakabilirsiniz.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Millî Güvenlik Siyaset Belgesi...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Şimdi, sorum şu: Burada 17-25 Aralık...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bütün milleti, bunu yapanlarla yaftalamak, 80 milyon insanın tamamı zan altında kalır, ben de kalırım... Gerek yok...

GARO PAYLAN (İstanbul) - "17-25 Aralık milat" diyor AKP şimdi, "Ondan önce olanlar önemli değil. 17-25 Aralıkta bana dokunuldu, bu milattır." diyor. Ancak, siz diyorsunuz ki: "Cemaatin operasyonel faaliyetinin başladığı cinayet Hrant Dink cinayetiydi." Şimdi, burada bir tezat var, demek ki cemaat sizin deyiminize göre orada başlamış ancak Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda da onlarca kamu görevlisi var, hepsi cemaatçi değil. Mesela, Engin Dinç hâlâ şu anda İstihbarat Daire Başkanı ve hâlâ görevde ve AKP hâlâ onu koruyor, bütün astları ve üstleri tutuklular, yargılanıyorlar, kendisi istihbaratın başında ve sanık olarak geçen gün duruşmaya geldi, ifade verdi "Ben Terörle Mücadeleye dönüyorum." diye gitti, bir daha da gelmedi, böyle bir durumdayız yani sanık olan bir şahıs... O açıdan, sorum şu somut olarak: Bu cinayet paralele sığar mı? Bu darbe tamamen paralele sığar mı?