| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Gazeteci Yazar Nedim Şener'in, Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 25 .10.2016 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Hayır efendim, ben 3'üncü sıradaydım, 30'uncu sıraya geldim.
Şimdi, öncelikle teşekkür ediyorum. Hani ben beş senedir Meclisteyim milletvekili olarak, ondan önce yirmi beş sene de İçişleri Bakanlığında mülki idare amiri olarak çalıştım, geçen dönem İçişleri Komisyonu üyesiydim, bu dönem de Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyesiyim; bizim resmî olarak yetkililer tarafından buraya getirtemediğimiz raporları siz arşivlemiş ve bunları kitaplarınızda kullanacak noktaya getirmişsiniz, onun için tebrik ediyorum çünkü yetkililerden bu raporları getirtemiyoruz ama siz buraya getiriyorsunuz.
GAZETECİ-YAZAR NEDİM ŞENER - Şöyle bir katkım da olabilir: O, MİT'in eğitim kitabı "İrticai Faaliyetler" başlığını taşıyor, yaklaşık 185 sayfa. Deminden sayın vekilin sorusuna da cevap olabilir, bütün olarak bu kitabı okuduğunuz zaman "diğer irticai örgütler" diye tasvir edilen hiçbir örgütte bu şekilde bir örgütlenme ve strateji olmadığını anlıyorsunuz. Onlar inanç grupları olarak tasnif edilmiş, irticai olarak değerlendirilmiş bir risk unsuru olarak ama devletin içinde örgütlenerek bir yere varma şeklindeki tanımlama sadece Fetullah Gülen örgütüne ait.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Şimdi, Fetullah Gülen örgütünün tabii ki devlet içerisindeki seyri uzunca bir süre ama 2007'ye gelindiğinde yani Hrant Dink cinayeti, Ergenekon, Balyoz operasyonlarına gelindiğinde önemli bir farklılık var. Sizin anlatımlarınız, şimdiye kadar buraya gelen diğer kişilerden yaptığımız dinlemeler, bir de son dönemde tabii ki 15 Temmuz sonrası bu konuyla ilgili herkes bildiklerini kitaplaştırdı ve şu anda, piyasada gerçekten birbirini tamamlayan çok ciddi bir arşiv oluştu.
GAZETECİ-YAZAR NEDİM ŞENER - Bana "Yazmayacak mısın?" diyorlar, valla ben kimse yazmıyorken yazmayı tercih ediyordum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - 2007 ve sonrasındaki en önemli özellik -benim tespitim- cemaatin MİT, Emniyet, Jandarma ve yargıda ciddi bir varlığa ulaştığı ve ayrıca bunlar arasında koordinasyon sağlayabilecek bir organizasyona da ulaştığı yani cemaatin çünkü... Bunlar, işte Hrant Dink cinayeti işlenirken, Ergenekon operasyonu yapılırken, Balyoz operasyonu yapılırken bu koordinasyon sağlanmasa bu operasyonların yapılması mümkün değil, bu cinayetin işlenmesi mümkün değil çünkü birisinin öbürü kesebilir yolunu bir yerde, bu iş bir yerde durur. Şimdi, benim buradan sormak istediğim birinci soru: Her kurumda cemaatin yeteri kadar elamanı vardı. Dolayısıyla, devletin bildiği her şeyi yani sizin bu ulaştığınız raporların hepsini cemaat de biliyordu diyebilir miyiz?
GAZETECİ-YAZAR NEDİM ŞENER - Evet. Şundan söyleyebiliriz: Bahsettiğiniz raporları Oda TV bilgisayarlarına virüslü mailler yoluyla gönderenler FETÖ'cüler zaten.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - FETÖ'cüler.
İkinci sorum...
GAZETECİ YAZAR NEDİM ŞENER - Yani, devletin bütün arşivi ellerinde yani kendileriyle ilgili tüm raporları biliyorlar. Bakın burada bir örnek vereceğim size, hatta "İnternet Andıcı" diye bilenen davayı hatırlayacaksınız, o belge de ellerinde var ama sonra "İrticayla Mücadele Eylem Planı" diye Dursun Çiçek imzalı sahte belge de üretiyorlar. Bakın daha İrticayla Mücadele Eylem Planını AKP ve Gülen'i bitirme projesi, planı diye Taraf gazetesinin manşet atmasının özel bir nedeni var. Çünkü, AKP ile Gülen cemaati ilk defa kendi kaderini birleştiriyor, bu yolla birleştiriyor yani diyor ki: "AKP ile Gülen'i beraber bitirecekler." bu mesajı veriyor AKP'ye. O yüzden de o sahte dokümanı, işte -hatta Hüseyin Gülerce burada- sahte olduğu bilinmesine rağmen, Fetullah Gülen bunun doğru olduğunu düşünerek hemen akabinde açıklama yapıyor. Baransu "Bu fotokopi." dediği hâlde, mesela Hüseyin Gülerce doğrudan yazısında "Bunun ıslak imzalısı devletin elinde." diye yazı yazabiliyor, anlatabiliyor muyum, biliniyor yani bunun bir ıslak imzalısının olduğu. Nitekim, daha sonra zaten savcılığa da bunun ıslak imzalısı geliyor yani o organizasyonu da yapan kendileri. Mesela bu şeyler üzerinden, kendileriyle ilgili hazırlanmış projeler üzerinden yeni versiyonlar üretebilenler onlar. Mesela, Ulusal Medya 2010, Oda TV kapsamında ele alınan, işte bizim suç işlediğimize referans verilen belge tamamen diğer belgelerden üretilmiş bir plan ama o da sahte tamamen, onların ürettiği bir plan.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Şimdi, buradan gideceğimiz ikinci konu: Yine, operasyon yapma konumunda olan, gerek siyasi iktidar gerekse Genelkurmay ve diğer anayasal kurumlar bu operasyonları yapmadılar ya da yapamadılar. Yani bu operasyonların gerçekleşmemesinde cemaatin gücünden korkmanın bir etkisi var mı sizce?
GAZETECİ-YAZAR NEDİM ŞENER - Hayır, cemaatin devlete hâkim olmasının etkisi var. Şöyle bir şey, mesela bir dönem, ne, hangisi, tarih söyleyeyim: 2004'ten 2013 sonuna kadar devlette Fetullahçılarla ilgili bir belge bulamayacaksınız. Niye? Devlete tam hakim oldukları dönem o dönem. Kendileriyle ilgili soruşturmayı yapan bütün daireler, birimler onların elinde. Dolayısıyla, herhangi bir rapora rastlayamazsınız o tarihler arasında. Operasyon da yapacaklarken... Yani, Fetullahçıların kendi kendilerine operasyon yapmasını herhâlde beklemezsiniz. 17-25 Aralık bu anlamda önemli yani bir anda kendilerini açığa çıkaracak büyük bir operasyona imza atmış oldular.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Evet, şimdi yine, tabii, siyasi iktidarlar operasyon için kurumlara yeterli desteği verdi mi, vermedi mi bu süre içerisinde? Vermediyse siyasi iktidarlar şu anda ulaştığımız mevcut bilgi ve belgelerin ne kadarına vâkıftı? Yani, cemaat bu bilgilerin tamamının siyasi iktidarın eline ulaşmasını engelledi mi yani ulaşmayan kısmı kaldı mı bu bilgilerin?
Yine, iktidar vâkıf olduğu bilgilerin ne kadarını operasyonlarda cemaate karşı kullandı?