ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, aslında İçişleri Komisyonu üyesi değilim, Ankara Milletvekili olmam sıfatıyla buradayım. Lakin konuşmanızı büyük bir dikkatle dinledim, ekleyeceğim olduğu için ilk sözü almak istedim, normalde kurallara pek uygun bir şey değil bu, lütfen haddimi aşmak gibi de algılamasın diğer Komisyon üyesi arkadaşlarım.

Genel gerekçe olarak baktığımız zaman, Sayın Başbakanın, Sayın Genel Başkanımız Doktor Devlet Bahçeli'nin, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve tüm milletvekili arkadaşlarımızın imzaladığı bu kanun bizim için uygun, "Kahraman" ismi uygun. Yalnız özellikle acele etmemdeki sebep, "9 şehit var." dedik Kazan'da. Bunların kim olduklarını saymak lazım Sayın Bakanım.Ali Anar, Ali İhsan Lezgi, Emrah Sapa, Hasan Yılmaz, Lokman Biçinci, Ömer Takdemir, Samet Cantürk, Ümit Güder, Yasin Yılmaz ve 82 yaralı.

Ali Anar: 35 yaşında, Ahi Mahallesi muhtarı, TAI'de darbeci paralel çete tarafından açılan ateş sonucu şehit oldu, 4'ü kız, 2 oğlan olmak üzere 6 çocuk sahibi.

Ali İhsan Lezgi: 53 yaşında, 4 çocuk sahibi, memur, şehit oldu.

Emrah Sapa: Evli, 26 yaşında, Cumhurbaşkanımızın emriyle kendini sokağa attı, şehit oldu.

Hasan Yılmaz: Evli, 2 çocuk sahibi, 44 yaşında, işsiz, 17 yaşındaki kızı Birgül Yılmaz ile sokağa inmiş, atılan ateş sonucu kızını korumak için kızının üstüne kapaklanmış ve şehit olmuş.

Lokman Biçinci: 26 yaşında, asgari ücretli işçi, bekâr ve 11 kardeş, FETÖ terör örgütüne ait askerlerin açmış olduğu ateş sonucu vefat etmiş, 11 kardeşi var.

Ömer Takdemir: 20 yaşında, olay gününden yirmi gün sonra askere gidecekken şehit olmuş.

Samet Cantürk: Bekâr, 20 yaşında; 14 yaşında kardeşine ve babaannesine bakarken şehit olmuş.

Ümit Güder: 63 yaşında, emekli, evli, 3'ü kız, 2'si erkek olmak üzere 5 çocuk sahibi; şehit oldu.

Yasin Yılmaz: 35 yaşında, 5 yaşında bir çocuğu var; Akıncı Üssü'nde şehit oldu.

Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, değerli üyeler; bu isimleri saymamdaki sebep, dikkat ederseniz her biri ayrı, her biri ayrı yaşta, her biri farklı kültürde, her biri farklı işi yapıyor. Onları oraya getiren, onları oraya bağlayan, onları oraya koşturan, mübarek şehadet için oraya koşturan tek şey vatan sevgisi. Bu kadar farklılıklar, bu kadar birbirini tanımadan oraya gidip mücadele etmesinin tek sebebi vatan için, millî birlik için, millî beraberlik için.

"Kahraman" isminde hiçbir çekincemiz yoktur, "Kahramankazan" olmalıdır. Sayın Bakanım, bu konuda çok hassas olduğunuz için altını çizerek bir daha söylemek istiyorum, artı, Ankara'da Gölbaşı aynı dirayeti göstermiştir, Etimesgut, zırhlı birliklerin karşısında durarak aynı dirayeti göstermiştir, Polatlı aynı dirayeti göstermiştir oradaki tank birliğinin Ankara'ya gelmesine, sevk edilmesine engel olarak. Ama, isim konusuna, 15 Temmuz gününün isminin, sizin verdiğiniz şeye göre "Demokrasi ve Özgürlükler Günü" olması bir yerde bizde bir soru işareti uyandırmaktadır. Neden? Sayın Bakanım, saydım ya, farklı insanlar, farklı kimlikler millî birlik için oraya geldiler, aslında Yenikapı ruhu oradaydı, bizden önce, biz ilan etmeden önce o insanlar Yenikapı ruhunu oraya taşıdı. Bunun için biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak 15 Temmuz gününün "demokrasi ve millî birlik günü" olarak isimlendirilmesini talep etmekteyiz.

Sayın üyeler, özellikle bir şey daha söylemek istiyorum. "Demokrasi ve özgürlükler" deyince, bizim özgürlüğümüz tutsak edilmedi, bu millet hiçbir zaman tutsak olmadı, o akşamki mücadele de tutsak olmamak içindi. Tutsak olmadığımız için "özgürlük" isminin verilmesi anlam bakımından biraz, belki şimdi kulağımıza hoş gelebilir, acımız taze ama yarın ifade edemeyebiliriz. Bunun için, Yenikapı ruhunda canlandırdığımız millî birliğe, kardeşliğe istinaden 15 Temmuz gününün "demokrasi ve millî birlik" günü olarak ilan edilmesini talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum