KOMİSYON KONUŞMASI

NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, biraz önce, Sayın Bakanın gönüllü olarak bu maddeyle ilgili çok net, çok kısa ve sade bir izahatı oldu. Arkasından, CHP Grubu adına burada bulunan zevat ve vekillerimizin maddeyle ilgili tafsilatı ifade edildi. Şimdi, bu tafsilat ile Sayın Bakanın veciz sunumu arasında bir çelişki var. O zaman, şöyle diyebiliriz: Demek ki bu maddenin, bu tasarının gerçek maksadı, gerçek gayesi açık değil yani daha açık bir ifadeyle, burada gizlenmiş. Eğer burada gizlenmiş bir maksat varsa öncelikle o maksadın, o gerekçenin açığa çıkarılması gerekiyor. Bakınız, "maksat" dediğimiz şey... Şimdi, İmam Şatibî'nin "Muvafakat" adlı eseri var, bunun 2'nci cildini tamamen makaside, maksatlara ayırmış. Bildiğiniz gibi, usul fıkıhta, fıkıhta, hukukta vesâil var, bir de makasid var. "Vesâil" dediğimiz şey, araçlardır, gereçlerdir, sizi o amaca ulaştıracak birtakım kolaylaştırıcı yollardır. Fakat, makasid dediğimiz şey, esası teşkil eder, aslolandır yani "gaye" dediğimiz, "amaç" dediğimiz şeydir. Maksat kelimesinin birçok anlamlarından bir tanesi de "iyi niyet" ve "adalet"tir. Eğer sözlük anlamına bakarsak bu kelimenin bir de "iyi niyet" ve "adalet" anlamına geldiğini göreceğiz. Yani bu yönelişte, bu niyette biz iyi bir fikir görmek istiyoruz, yani niyetin halis olduğuna inanmak istiyoruz.

Ben şahsen bu kanundan, bu maddeden 15 Temmuz öncesi Türkiye'nin kokusunu alıyorum. Yani 15 Temmuz öncesi birikimler, gelinen nokta gerçekten de çok kötüydü, çok vahimdi ve bunun uç noktası, patlama noktası da maalesef 15 Temmuz darbe girişimiyle, teşebbüsüyle oldu. Sonradan her birimiz, bu geçen günler, süre içerisinde âdeta başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmeye başladık ve "Bu kadar zarara, bu kadar zayiata, bu kadar tahribe rağmen, acaba ülkemiz için, insanımız için, toplumumuz için, geleceğimiz için bunda da bir hayır mı var?" diye düşünerek, yeniden kendi sorunlarımızı, problemlerimizi görüşerek, tartışarak, hatta yerine göre de mutabakat ve uzlaşma sağlayarak, o şekilde o yola devam etmemiz gerekirken bugün, maalesef, şu anda bu maddeyle tekrar hayal kırıklığına uğruyoruz. Gönül ister ki bu, 15 Temmuz öncesi bir hazırlık olsun ve sonradan da yeniden Bakanlar Kurulu marifetiyle bu madde elden geçirilsin ve gerçek muhatap olan İçişleri Bakanının hazır bulunduğu bir Komisyonda tartışılsın.

Değerli arkadaşlar, belediyelere her türlü müdahale yapılabilir. Yani bir devlet, gücünü kullanarak, elindeki imkânları kullanarak herhangi bir belediyeye, irili ufaklı; bu bir belde belediyesi de olabilir, bir büyükşehir belediyesi de olabilir ama asla ve asla bu bir başarı değil... Eğer bölgede gerçekten belediyeler üzerinden bir hizmet yürütmek istiyorsak bunun iki yolu var; birinci yolu: Mevcut belediyelerle merkezî hükûmetin en güzel, uyumlu bir şekilde çalışma ve ahenk içerisinde bu çalışmayı yürütmesine bağlıdır. Doğru olan yol budur. Bir diğer yol da siyasi yoldur ki siyaseten siz orada o belediyelerin siyasi olarak eksiklerini, yanlışlarını o siyasi sınırlar içerisinde bulunmak kaydı şartıyla ortaya koyarsınız ve seçim sonucunda da Türkiye'nin genelindeki gösterdiğiniz muvaffakiyet ve başarıyı orada da göstermiş olursunuz. Emin olun bu çabalar ve gayretler neyi, kimi, hangi odağı tatmin eder ben onu bilmiyorum ama o tatmin edilmek istenen merci bile bundan zarar görür diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum.