KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, "Bu torba kanunun çetrefilli, en sıkıntılı 5 maddesini say." derseniz, 5 maddeden bir tanesi bu maddedir arkadaşlar. Şimdi, maddeyi okurken gerçekten tüylerimiz diken diken oluyor ve Türkiye'de bir olağanüstü hâl değil, sanki başka bir deprem, 10 şiddetinde bir deprem olmuş ve bu depremden sanki mal kaçırılacakmış gibi birtakım ifadeler var: "İçişleri Bakanlığı güvenlik gerekçesiyle ihtiyaç duyduğu, kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler ve il özel idareler dâhil mahalli idareler ve diğer kamu tüzel kişilerine ait taşınmazlar, kaynak ve irtifak hakları, Bakanlar Kurulu kararıyla resen Hazine adına tescil ve İçişleri Bakanlığına tahsis edilir." Felaket bir şey bu, bu çok felaket bir şey arkadaşlar. Yani, artık, bu ülkede İçişleri Bakanlığı Bakanlar Kurulu kararıyla her türlü taşınmaz mallara ve mülklere bir şekilde el koyacak ve bunları kendi bakanlığı adına da tescil edecek arkadaşlar. Bunun kabul edilebilir bir düzenleme olması mümkün değildir.

Evet, Türkiye'de 15 Temmuzda bir ihtilal, bir darbe teşebbüsüyle karşılaştık, doğru, buna karşı bir mücadeleyi hep birlikte sergileyeceğiz, bir itiraz yok, tamam; doğuda, güneydoğuda devam eden otuz dört yıllık bir kirli savaş var, bu da doğru; o kadar insan hayatını kaybediyor, doğru; daha dün Şırnak'ta 5 vatandaşımız, askerimiz şehit oldu, acımız çok büyük, içimiz kan ağlıyor; doğru bunların hepsi ama bütün bunlardan kaynaklanarak, şimdi, "Halk oyuyla seçilmiş, vatandaşların oyuyla seçilmiş olan yerel yönetimlerin, birtakım kamu kurum ve kuruluşlarının taşınmazlarına güvenlik gerekçesiyle biz el koyuyoruz ve İçişleri Bakanlığı adına da tescil ediyoruz." demek gerçekten Türkiye'deki bir hukuk devletinin, yasa devletinin tamamen ortadan kaldırılması demektir. Bunu kabul etmek ve buna "evet" demek mümkün değildir arkadaşlar, bunu şiddetle reddediyoruz.

Devam ediyor: "Taşınmazın bedeli, tescil işleminden itibaren altmış gün içinde bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen kriterler de dikkate alınmak suretiyle valiliklerce resen tespit edilir. Bedele ilişkin itirazlar Danıştaya yapılır." diyor. Bir açık kapı bırakıyor, işin mali boyutunda eğer kamulaştırma veya el koymayla ilgili bir sıkıntı varsa sadece mali boyutuyla ilgili bölüme itiraz edebilir, Danıştaya gidebilir, bunu söylüyor ama ondan daha vahimi, "Mahkemelerce ihtiyati tedbir ve yürütmenin durdurulması kararları verilemez." diyor. Yani, Türkiye'de artık mahkemelerin vereceği karara bu düzenlemeyle diyor ki: "Hayır, mahkeme, sen böyle bir karar veremezsin."

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Salonda gürültü yapmayalım arkadaşlar, bakın, bir vekil konuşuyor, rica ederiz ya!

MUSA ÇAM (İzmir) - Arkadaşlar, bu düzenlemeyle, hâkimiyetin kayıtsız, şartsız milletin olduğu bir yargının, mahkemelerin vereceği karara şimdiden ambargo koyuluyor ve mahkemelere talimat veriliyor, deniliyor ki: "Ey mahkemeler, siz bununla ilgili karar veremezsiniz, ben bunu yasayla ortadan kaldırdım." Arkadaşlar, hani Türkiye'de mahkemeler bağımsızdı, hani mahkemeler özgürce karar veriyorlardı, vereceklerdi, verirler bundan sonra da. Arkadaşlar, bu düzenlemeyle...

Bu salonda bulunan Sayın Bakan, sayın milletvekilleri ve değerli kamu kurum ve kuruluşlarının değerli temsilcileri, sayın basın mensupları, meslek örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin değerli temsilcileri, adalet ve yargı hepinize gereklidir, herkese gereklidir arkadaşlar. Biz beğenelim, beğenmeyelim; sevelim, sevmeyelim, haksızlık kime ve nereden yapılırsa yapılsın biz ona karşı çıkmalıyız ve haksızlık yapanın karşısında dik durmalıyız arkadaşlar ama şimdi, bu düzenlemeyle, mahkemelere Türkiye Büyük Millet Meclisinin yaptığı bu yasal düzenlemeyle resmen emir ve talimat vermektedir. Diyor ki mahkemelere: "Ey mahkeme, sen böyle bir karar veremezsin." E, o zaman mahkemelerimizi de kapatalım, artık her şeye Plan ve Bütçe Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi karar versin ve mahkemelere de gerek yok arkadaşlar. Bu, gerçekten 15 Temmuz darbesinden daha farklı bir darbedir. Buna, Parlamentoda, özellikle iktidar partisi milletvekillerinin böyle bir şeye "evet" dememeleri gerekiyor arkadaşlar.

Dolayısıyla, bununla ilgili, son olarak "Bu taşınmazlara ilişkin olarak ihtiyaç duyulan imar planı değişiklikleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca resen yapılır." diyor. El koydunuz, belediyenin, kamu tüzel kişiliklerinin mallarına el koydunuz, şu andaki imar durumlarından farklı olarak her türlü imarı yapma yetkisini Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veriyor arkadaşlar. Belediyeler şu anda ellerindeki arazilerin imar durumuyla ilgili herhangi bir tasarruf yapmaz iken, bununla ilgili, gabari artışı dâhil olmak üzere, yükseklik dâhil olmak üzere, imar yoğunluğu dâhil olmak üzere her türlü imar tasarrufunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veriyor. Bu kamusal alanlar, vatandaşın olan bu alanlar, şimdi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca önce İçişleri Bakanlığına tescil edilecek Bakanlar Kurulu kararıyla, sonra, imar yetkileriyle tamamen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı marifetiyle istenildiği gibi oynanacak arkadaşlar. Bu madde, gerçekten, bu 74 maddenin 11'ini çıkardığımız zaman 60 küsur maddenin içerisinde en tehlikeli maddelerden bir tanesidir arkadaşlar. Buna hepimizin eline vicdanına koyması gerekiyor ve burada halk oyuyla seçilmiş, vatandaş oyuyla seçilmiş yerel yöneticilerin -sevelim, sevmeyelim; beğenelim, beğenmeyelim; o partiden, bu partiden hiç fark etmez- eğer varsa teröre bulaşmışlığı, varsa suç unsuru, onlar yargı kararıyla tespit edilsin, her türlü tasarrufta bulunulsun ama yargı kararı olmaksızın, şimdi, İçişleri Bakanının marifetiyle, Hükûmetin ağırlığı marifetiyle buralara el konularak burada her türlü tasarrufun yapılması hukuk devletiyle, bir anayasal devletle asla bağdaşmaz diye düşünüyorum ve bunun mutlaka bir kez daha ama bir kez daha düşünülerek gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, arkadaşlar, dünden beri bu kanunu görüşüyoruz. Dün BES'i görüştük, Bireysel Emeklilik Yasa Tasarısı'nı görüştük, şimdi, hemen, alelacele aşağıya indi. Komisyonda bizden bulunan 8 arkadaşlarımızdan bir bölümü arkadaşımla aşağıya ineceğiz, 4 maddelik BES'in orada görüşülmesinde orada olacağız ve konuşmalar yapacağız ve tekrar buraya geleceğiz.

Sayın Başkan, Sayın Bakan; gerçekten, Parlamento sağlıklı çalışmıyor, Komisyon sağlıklı çalışmıyor. Ve biz aşağıya ineceğiz şimdi, konuşma yapacağız, siz burada maddeleri geçirmeye devam edeceksiniz ama o maddeler üzerinde hepimizin tek tek konuşacaklarımız var ama ne yazık ki onlar üzerindeki konuşma şansını bir bölüm milletvekili arkadaşımız kullanamayacak. Bu, yasama görevini yapma açısından, yasa tekniği açısından ve Parlamentonun işleyişi açısından gerçekten kabul edilebilir bir tutum ve davranış biçimi değildir arkadaşlar. O nedenle, Parlamentonun çok daha sağlıklı, verimli ve kaliteli yasa yapması açısından bizim çok daha doğru çalışmalara ihtiyacımız var arkadaşlar. Eğer Parlamento bu kadar sağlıklı çalışamıyorsa, yasa yapma tekniği açısından, kalitesi açısından ortalık böyle ise gerçekten bu yasaların kimlere faydasının olacağını şüphesini, endişesini ve kaygısını taşıyorum.

Müsaadenizle, biz aşağıya inmek durumundayız arkadaşlar. Bundan sonraki maddeler üzerinde ne yazık ki biz değil, burada bizim adımıza görev yapacak diğer arkadaşlarımız üzerlerine düşen görevi yapacaklar ama doğru bir yasama görevi değil, doğru bir komisyon çalışması değil arkadaşlar.

Teşekkür ediyorum.