NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Sayın Başkan, aslında arkadaşımız biraz değindi de... Sürekli bir şey söyleniyor: "Bir yerin sözcüsü olmak..." Gerçekten de bu Parlamentoda siyaset yapan bir partiye otuz beş yıl önce ne söylendiyse gelip aynı noktada aynı hatayı yapmak, aynı şeyleri tekrarlamak... Yani, insanın aklıyla oynuyorsunuz. Bunda bir akılsızlığı aramak lazım. Eğer bunda bir yanlış varsa, bu konuda bir sıkıntı varsa halk niye 18'den 80'e çıkarttı? Niye 7'den 23'e; 23'ten 102'ye çıkarttı? Bunu bir sorgulamak lazım. Çıkıp çıkıp orada "Biz de oranın iradesi..." Ya, buna karşı bir saygı duyun. Ortaya çıkan iradeye karşı herkesin saygı duyması lazım. Ben size saygı duymazsam sizden nasıl bir saygı bekleyebilirim? Orada muhtara saygı duymuyorsun, seçilmiş belediye meclisine saygı duymuyorsun, seçilmiş milletvekiline saygı duymuyorsun, belediye başkanına saygı duymuyorsun, ondan sonra da "Halk bizim arkamızda..." Nerede sizin arkanızda? Halk şunu söylüyor: "Sizin ne işiniz var orada?" Bunu soruyorlar, açık söyleyeyim. Bu kadar açık ve net söylüyorlar. Mademki orada söyledikleriniz Meclis tarafından... Oradaki partiler, 3'ü birleşmiş bu konuda, Türkiye'nin en önemli sorunundan, yüzyıllık sorunundan bahsediyoruz; buna karşı, size karşı bir ambargo varsa bunu söyleyenler de var. "Efendim, kendinizi sorgulayın..." Elbette biz kendimizi sorguluyoruz. Yapılan bütün saldırıları, eş genel başkanımızdan tutun partideki bütün arkadaşlarımız, Mardin'dekinde, Diyarbakır'dakinde, Nusaybin'dekinde bire bir kınadılar ama sizin havuz medyası denilen o medya bunların bir tanesini göstermedi. Siz de o kanalların dışında başka kanallara bakmıyorsunuz. Biraz da onlara bakın, biraz da başka kanallar var, bakın; ülkenin başka, farklı sesleri de var, biraz da onlara bakın, bakmıyorsunuz. Gelip sürekli söylediğiniz şey: "Kınadınız mı?" Kınadık. Eş genel başkanımız bir şeyi kınadığı zaman hepimiz adına kınamıştır, bütün o 6 milyon oy veren seçmen adına kınamıştır. Bunları ikide bir söylemenizin bir anlamı yok.