KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ediyorum.

Son derece sorunlu ve problemli maddeleri görüşüyoruz. Biraz önceki konuşmamda da söyledim, 27'nci maddede de özellikle söylüyor, diyor ki: "Mahkemelerce ihtiyati tedbir ve yürütmenin durdurulması kararları verilemez." Bu düzenlemeyle mahkemeye talimat veriyor, bu yaptığımız yasa maddesiyle mahkemelere talimat veriyoruz ve diyoruz ki: "Ey mahkeme, ihtiyati tedbir ve yürütmenin durdurulması kararı veremezsin." Biz bunu yapıyoruz, yasa yapıyoruz arkadaş burada. Yani İçişleri Bakanlığı, başka bakanlıklar herhangi bir el koymada, görevden el çektirmede, kamulaştırma dâhil olmak üzere ne olursa olsun mahkemeye diyoruz ki: "İhtiyati tedbir ve yürütmenin durdurulması kararı veremezsin." 27'nci maddede yaptık bunu, geçti bu bütün uyarılarımıza rağmen.

Şimdi, burada da, 53'üncü maddede de, Sayın Bekaroğlu okudu, 53'üncü maddenin son paragrafında "Belediye ve bağlı idare personelinin vali veyahut da kaymakam tarafından görevden uzaklaştırılması hâlinde, göreve iade işlemi ancak uzaklaştırma işlemi yapan makam tarafından yapılır." Yani bir ilçe belediyesini veya il belediyesini vali, kaymakam görevden alacak, onun mahkeme yolu, yargı yolu kapanacak, gidip belediye başkanı görevden almayı bir yargıya, Danıştaya, Yargıtaya taşıyamayacak, bekleyecek, kaymakamın, valinin keyfi yerine gelecek; gelir mi gelmez mi, ondan sonra o iade edecek.

Değerli milletvekili arkadaşlar, "haklı", "haksız" hiç demiyorum, yani mahkemeye gitsin, mahkeme desin ki "Kardeşim sen suçlusun, güçlüsün, bu kadar kusur yapmışsın, bu kadar pisliğe bulaşmışsın, teröre bulaşmışsın, şunu yapmışsın, bunu yapmışsın, bundan dolayı ben sizi iade etmiyorum."

Sayın Müsteşar, sizi görevden aldılar, eğer siz hakkınızı gidip yargıda aramayacak iseniz, size hakkınızı kim verecek? Kim verecek? Sizin gideceğiniz bir merci olması gerekiyor. Sizin kaderiniz bir kişinin iki dudağı arasında olmaz, olmamalı. Bu doğru değil. Gidersiniz yargıya, başvurursunuz, yargı müracaatınızı inceler, evrakınıza bakar, der ki "Kardeşim, Sayın Müsteşar, sen şu şu kusurları yapmışsın, senin görevden alınman doğrudur, ben seni göreve iade etmiyorum." reddeder, çıkar gelir yani. Sen de dersin ki: "Tamam, böyle." Ama bütün bu yollar kapatılıyor, halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanları, kaymakamın, valinin inisiyatifine bırakılıyor. Bu doğru değil. Bunlar yapıldığı için biz 15 Temmuzu yaşadık zaten. Yani keyfî atamalar, keyfî getirilmeler, şunlar bunlar, Türkiye'yi 15 Temmuza getirdi.

Şimdi, biz de halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanlarını valinin, kaymakamın keyfine bırakıyoruz ve diyoruz ki: "Kardeşim, sende yetki, ister atarsın, geri iade edersin ister getirmezsin, nasıl biliyorsan öyle yap."

Ben, her şeye rağmen Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğuna inanıyorum, yani insanların gidip başvurabileceği, hakkını arayabileceği bir yerin, makamın olduğunu düşünüyorum, ama bu düzenlemelerle Türkiye bir hukuk devletinden süratle ve şiddetle uzaklaşıyor, Türkiye bir muz devleti hâline getiriliyor arkadaşlar. Bunu yapmayalım. Biz Orta Doğu ülkesi değiliz arkadaşlar, bunlardan vazgeçelim. Hukuk devleti bize, hepimize gerekir, hukuk herkese gerekli.

Demirel'in bir sözü vardır "Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner."

Arkadaşlar, hukuk herkese lazımdır, hepimize lazımdır, bir gün hukukun sayesinde ayakta kalacağız arkadaşlar. O yüzden, hukuku bu kadar ayaklar altına almak, bu kadar ortadan kaldırmak, keyfî uygulamalara yol açacak düzenlemeleri yapmak yasama görevinin işi değildir. Dışarıdan talimatlarla yapılan bu düzenlemeler...

27'nci maddede okudum. Vatandaşın malına el konulacak, şu olacak, bu olacak, vatandaş gidip dava açamayacak, mahkeme bilmem ne kararını veremeyecek. Böyle bir talimat verebilir miyiz biz arkadaşlar ya.

O nedenle, gerçekten birçok sorun olmakla beraber, problem olmakla beraber, ama özellikle hem 53'üncü maddede hem 27'nci maddede hukuk yolunun kapatılması kabul edilebilir bir anlayış ve davranış biçimi değildir arkadaşlar. Hukuk hepimize ve herkese lazımdır, o nedenle bizim onu korumamız gerekir diyorum.

Teşekkür ediyorum.