KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; burada bu maddeyle televizyon açmayla ilgili daha evvel yasak olan kurum ve kuruluşlar var, işte dernekler, sendikalar, vakıflar, yerel yönetimler bu maddeyle öyle anlaşılıyor ki sadece vakıflara televizyon açma izni veriliyor.

Tabii, enteresan, hemen soruyoruz, yani niçin sadece vakıflar, ne oldu da vakıflar diye soru çıkıyor. Eğer özgürlükleri genişletme gibi bir amaç varsa diğer yasaklar bütünüyle niye kaldırılmıyor? Niye sendikalara, niye derneklere, işte yerel yönetimlere, niçin televizyon açma hakkı verilmiyor gibi sorular ortaya çıkıyor.

Bir de bilindiği gibi bu darbe soruşturması çerçevesinde çok sayıda televizyon lisansına el konuldu, şimdi bunlar işte ne olacak, yani bunlarla ilgili bir hazırlık mı yapılıyor gibi sorular var. tabii şüphe üzerinde soru sormak belki çok tartışılır ama hangi vakıflar bu frekansların verileceği yerlerde tespit edilir gibi sorular var ama ondan önemlisi gerçekten burada bir özgürleştirme, basın özgürlüğüyle ilgili bir düzenleme yapılıyorsa açık bir şekilde, hiçbir şekilde ayrım yapılmadan Sayın Bakanım, işte herkes, şartları sağlayan herkes televizyon kurabilmeli, şartları sağlayan herkes kurabilmeli. Vakıflar dediğimiz zaman ister istemez başımızı kaldırıyoruz çünkü vakıflarla ilgili dünya kadar spekülasyon ve tartışma var. Bir de yani bu vakıflar, derneklerle ilgili özellikle bu yaşadığımız darbe girişiminden sonra bunlar ne gibi... Tabii, işte, "İlgili yasalar var, denetleme yapılıyor, gerekli şeyler yapılıyor, bu madde onlarla ilgili değil." diyeceksiniz ama yine de insanların kafasında sorular var. İşte, birtakım vakıflar, dernekler, nitekim bu darbe girişimiyle ilgili kapatılan, faaliyetlerine son verilen dünya kadar vakıf ve dernek var, bunlara bağlı yurtlar var, kuruluşlar var; demek ki bunlar çok da sağlıklı bir şekilde denetlenmiyormuş. Niye denetlenmiyormuş? Yani, bunu daha da ileri götürebiliriz, işte, bir sürü faaliyetler olmuş, bu insanlar, bu darbe girişimini yapan örgüt, FETÖ yıllardan beri hazırlıklar yaparak, çalışmalar yaparak en hassas yerlere bile, işte, askerî liselerin yarısından fazlasına bile öğrenci sokabilmiş. Dolayısıyla, bu vakıflar ve dernekler üzerinde bu kadar soru işaretleri varken, bunların denetimiyle ilgili, daha şeffaf hâle getirilmesiyle ilgili, daha açık hâle getirilmesiyle ilgili düzenlemeler beklenirken burada sadece yasaklar arasında vakıfların çekilip bu gündeme getirilmesi gerçekten çok soru işaretleri oluşturuyor.

Bir de bu iptal edilen frekansların TRT'ye devredileceği gibi söylentiler var, belki bu maddeyle ilgili değil ama bununla da dolaylı olarak ilgisi var. "Niye öyle, niye RTÜK'e devredilip yeniden ihale yapılmıyor?" gibi sorular ortada duruyor.

Son cümlem, bitireyim: Eğer burada bir düzenleme yapılacaksa bu 19'uncu maddenin (1)'inci fıkrasındaki televizyon kurabilmeyle ilgili olan kısıtlı olan kurum ve kuruluşların tamamına getirilir ve özgürlükçü bir düzenleme yapmış oluruz.

Bir de şurada "Vakıf kurucuları bu kanunun uygulaması açısından medya hizmeti sağlayıcı kuruluş ortağı kabul edilir." deniliyor. Ya, bu, çok enteresan bir şey yani. Üç yüz sene evvel, beş yüz sene evvel kurulmuş bir vakıf kurucusu nasıl sağlayıcı ortağı olacak, onların varisleri ne olacak, ne demek isteniyor, burada bir adrese gönderme mi var? Filan vakfın kurucusu yani isim isim vermek istemiyorum, ortamı da germek istemiyorum ama böyle bir şeyi çıkarırken, yasayı çıkarırken bunların yapılması, bunların düşünülmemesi gerçekten düşündürücü. Ne demek yani? "Vakıf kurucuları da hizmet sağlayıcı kuruluş ortağı kabul edilecekler." Yani, gerçekten, hangi vakıf, kim bu kurucular? Çünkü, tuhaf bir şey ortaya çıkıyor, vakfın mütevellisi var, üç yüz sene evvel kurulmuş bir vakıf, yüz sene, iki sene evvel kurulmuş bir mütevellisi var, yönetimi var; şu var, bu var. Nasıl ticari işletme kuracağı, nelere bağlı olacağı, nasıl denetleneceği...

BAŞKAN - Ben araya gireyim.

Bunun üzerinde çalışıyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ...hepsi belliyken nasıl oluyor da böyle bir madde kuruluyor?

Bunun üzerinde çalışılıyorsa daha vahim. Bunları daha evvel kim hazırlayıp geliyor, Bakanlar Kurulunda bunlar tartışılmıyor mu, uzmanlarınız yok mu, Anayasa'ya uygunluğu tartışılmıyor mu yani bütün bu soruların sorulabileceği gündeme gelmiyor mu ve nasıl bir cesaretle bürokrasi bunları hazırlıyor, Bakanlar Kurulundan geliyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisine, yüce Meclise, Gazi Meclisin önüne böyle şeyler geliyor? Gerçekten enteresan.

Teşekkür ederim.