| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 21 .11.2014 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan; hepinizi selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, rejiminizin sıklıkla kullandığı bir sihirli sözcük var: "Dönüşüm ve değişim" Bu, tabii, millî eğitim alanında da kendisini gösteriyor. Özellikle müfredatta, yönetim anlayışınızda ve istihdam politikalarında da karşımıza çıkıyor. Nasıl çıkıyor? Özele fırsat şeklinde, dindarlaşma ve muhafazakâr bir anlayışla ve tabii ki çalışanlar açısından da büyük bir keyfiyet ve angarya şeklinde karşımıza çıkıyor.
Şimdi, bu eğitimin parasız olması hep dile getirilir. İktidar da "Para mı alıyoruz?" der ama millî eğitimin ayırdığı bütçe, ayrılan pay, açıkçası her seferinde velilerin yani halkın bu alanda harcadığı parayı katlıyor. On iki yılda 5 kata çıkmış. Ama aynı şey ne yazık ki özele karşı hiçbir şey esirgenmiyor ve özellikle de "öğrenim desteği" adı altında teşvikler sunuluyor.
Müfredat konusu, özellikle dindar nesil yetiştirme iddialarından sonra epeyce bir ifrat noktasına gelmiş durumda. Bildiğiniz gibi, işte, imam-hatiplerdeki artış, mescitler açmak, imam-hatip sınıfları açmak, buradan sınıfların sıkışması, milyonlarca yurttaşın bir talebi hâline gelmiş zorunlu din dersi konusunda ısrar... Bunlarla ilgili ciddi örnekler de var. Biz de sorular yönelttik. O sorulara geçmeden önce, son zamanlarda bu kızlı erkekli eğitim yani karma eğitime dönük ciddi bir saldırı ve bir propaganda başlamış durumda. Yani din esaslarıyla ve cinsiyetçi bir yaklaşımla, kızlı erkekli eğitimin mahzurlarından söz ederek bilim dışı ve çocukların geleceğe hazırlanmasına, sağlıklı nesiller olarak yetişmesine, kişiliklerinin gelişmesine son derece ters anlayışlar savunulmakta, yazılıp çizilmekte.
Bakın, İstanbul Ataşehir'de bir apartmanın bodrum katında kaçak eğitim verildiği haberleri basında yer aldı ve burada, velilerin 5-6 yaşındaki çocuklarını anaokuluna türban ve takkeyle getirip götürdüklerine dair fotoğraflar yayınlandı.
Batman Sason Kaymakamlığına bağlı ilçe müftülüğü, Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nda ana sınıfı öğrencilerinin camilerde buluşturulması, imam-hatipler eşliğinde ana sınıfı öğrencilerinin falan tarih perşembe günü camilere götürülmesi için ilçe millî eğitim müdürüne yazılı talepte bulunmuş, kaymakam da olur onayı vermiş.
Aynı şekilde, Erzincan İmam Hatip Mensupları Mezunları Derneği tarafından bir anket uygulanmış. Okudukları okullarda imam-hatip sınıfları açılmasını onaylayıp onaylamadıkları sorulmuş. Böyle örnekler...
Ankara Keçiören'de Tarhuncu Ahmet Paşa Ortaokulunda imam-hatip sınıfları açılması nedeniyle normal eğitim sınıfları sıkıştırılmış dersler olarak yapılıyor, benzeri...
Bu sorunlar giderek artıyor. Diğer taraftan, biz, dün, Çocuk Hakları Günü'nü kutladık ve Çocuk Hakları Sözleşmesi her çocuğun ana dilinde eğitim hakkına işaret eder. Ama bizim ülkemizde, Kürt sorunu bağlamında, demokratikleşme sorunu bağlamında milyonlarca Kürt ailesinin çocuklarını bu ana dilinde eğitim hakkını karşılayamamak, tersinden, bu yönde farklı işte görüşlerin hâlâ dile getirildiğini, bunun zararlı olabileceğine dair tartışmalar yapılıyor bildiğiniz gibi ve Hükûmetiniz ciddi bir adım atmış durumda değil.
Bir diğer problem alanı TEOG. Sınavcı, ezberci, elemeci bir eğitim sistemi. Benim oğlum bu sene TEOG'a giriyor, danışmanımın kızı TEOG'a girecek. Çocuklar harıl harıl çalışıyorlar, ha bire test çözüyorlar ama ergenlik çağındaki bu çocuklar büyük bir sıkıntı, büyük bir ızdırap, elem içeresinde. Aileleri, velileri ondan daha beter bir durumda. Yani böylesi bir anlayışla, milyonlarca genç, çocuk bu durumla karşı karşıya.
Sayın Bakan, üniversitelerde özellikle gençlik eylemleri olarak gündeme gelen sorun... Üniversitelerde ciddi bir düşünce özgürlüğüne dönük saldırı var. Bu saldırı devlet tarafından da geliyor, birtakım üniversite dışı çevreler tarafından da geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tüzel, ek süre veriyorum.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Ama şiddet hayli yükselmiş durumda, farklı görüşlere, taleplere tahammül gösterilmiyor. Bu, sadece öğrenciler için değil hocalar açısından da ciddi bir problem.
Mobbing yani psikolojik şiddet almış başını gitmiş. Anketlerde her 3 akademisyenden 2'sinin bu yönde şikâyeti olduğu söyleniyor.
Hacettepe Üniversitesinde özel güvenlikçiler fişleme yapıyor ve bu basına yansıyor.
Sayın Bakan, taşımalı eğitim vardı, taşımalı öğrenciler vardı. Şimdi uçan hocalarımız var yani bir ilden diğer ile ders vermek üzere. İşte Hakkâri'de açılan üniversite gibi 81 ilde üniversite var ama bu üniversiteler gerçekten nitelikli, kaliteli, ihtiyaçlara yanıt verebilecek bir eğitimi ne ölçüde veriyor, ciddi soru işareti.
Öğretmenlerimizin talebi: EĞİTİM-SEN, şimdi Meclis önünde yine gelmiş olmaları gerekir eğer polis engellemediyse. Rotasyon ciddi şikâyetleri var. Maaşları yoksulluk sınırının altında. Yüzde 81'i kredi kartlı ve borçlu yaşam içerisinde. Ek zam talepleri var. Bunun emeklilik maaşlarına yansıtılması talepleri var ve tabii ki bu artan oranlı vergi sisteminden artık kurtulmak istiyorlar. Yine, acil, atanamayan öğretmenler hep konuşuluyor. 300 bin öğretmenin ve 50 bin yardımcı hizmetli sınıfından emekçinin atanması talepleri var.
Bunları sizlerle paylaşmak istedim.
Teşekkür ediyorum.