| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 11 .08.2016 |
MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; konuşmama başlamadan önce ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, imar planları çok önemli bir mevzu. İmar planlarıyla ilgili düzenleme, ortaklık paylarıyla ilgili sayın milletvekilimizin de belirttiği gibi muhtelif değişiklikler yapıldı. Aslında yüzde 20'den 25'e, 25'ten 30'a, şimdi 40'a kadar yükseldi. Tabii, bu, sorunlar oluştukça, ihtiyaçlar çoğaldıkça 45-50'lere kadar yükselecek gibi gözüküyor fakat bu bir çözüm mü? Bence değil. Çünkü imar planlarının yapılma esaslarını koruma altına almak lazım. Bununla ilgili de Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ciddi bir çalışma yapması gerekiyor çünkü ana iskeletini oluşturan kamulaştırma ve imar planlarının yapılmasına dair İmar Kanunu'yla ilgili esasların tekrar çek edilmesi lazım, dünyadaki uygulamalarının araştırılıp Türkiye'de de buna uygun çalışmalar yapılması gerekiyor.
İmar planlarıyla ilgili yapılan sık sık değişiklikler imar planında kamuya ayrılan yerlerle ilgili ihtiyaçlara cevap veremez hâle geldiği zaman belediyeler zorunlu olarak kamulaştırmasız el atmalara, hukuki el atmalara sebebiyet vermektedir. Tabii, yıllar önceden yapılan uygulamaların da bugüne kadar getirdiği sorunlar da bugün karşımızda bulunmaktadır. Bugün yapılan çalışmalarla tazminatlara yönelik, ödemeye yönelik planlar önümüze gelmekte ama bunların da büyükşehir belediyelerinin takibinde olanlar, küçük belediyelerin ödeme imkânları hiç yok Sayın Bakanım, bunları ödeme imkânları hiç olmayacak; hatta hatta bir adım ötesini ben söyleyeyim, Hazine dahi köy kayıtlarını inceleyerek mevcut belediyelere, il belediyelerine davalar açarak yüksek bedeller talep etmektedirler. Hazineyle bile, belediyeyle ilişkiyi sağlıklı kuramamışken vatandaşla olan hukuki münasebetlerini bir düzene kavuşturmak da asla mümkün olmamaktadır.
Belediyelerin kamulaştırma programları var, beş yıllık yapıyorlar bizim Plan ve Bütçe ve bakanlıkların yaptığının benzerini beş yıllık imar planları yapmak zorunluluğu var. Bu imar planlarının uygulama programlarında, beş yıllık programlarında belediye, yatırımlarını tek tek adlandırır ve bununla ilgili bütçesini belirler ve bunu vatandaşlara tebellüğ eder. Beş yıl içerisinde bu kamulaştırmayı gerçekleştirmesi istenir, şayet bu, beş yıl içerisinde yapılmazsa ikinci olarak on yıla tamamlamak üzere tekrar beş yıllık program yapılır ve bunun içerisinde kamulaştırmayı gerçekleştiremez ise vatandaşlara muvakkat, geçici inşaat hakları verilir fakat hiç imar programına almadıklarıyla da ilgili bir açıklama ve düzenleme yoktur. Yani bir vatandaşın park alanı varsa beş yıllık programa alındıysa belki bir hak iddia edebilme, dava açabilme hakları elde edebilmektedir ama imar planında, yapı programında yoksa park alanı olduğu şekliyle kalmaktadır.
Bir diğer daha vahim konu, Boğaziçi İmar Kanunu'dur. Boğaziçi İmar Kanunu'nda 1980'den sonra bütün haklar durdurulmuş ve bütün alanlar yeşil alan ilan edilmiştir ön görünümde ve bu ön görünümdeki yeşil alanların da bu bakış açısıyla baktığımız zaman bunların da kamulaştırılması ve hak sahiplerinin haklarının verilmesi gibi bir konuyla karşı karşıya kalmak durumunda kalırız.
İşin asıl noktası imar planlarıdır. İmar plan değişiklikleri denetlenememektedir. Ben daha önce de bu konuyu sordum çünkü gördüğüm hususlar var. Park alanı konuta çevrilmiş ve orada inşaat yapılıyor. Bunu kim denetliyor, nasıl denetliyor, bunun sorumluluğu kime aittir? Çünkü yaptığınız yüksek bloklar gerektiren yeni değişiklikler yeni kamu oranlarını ihtiyaç olarak karşımıza getirmektedir ve imar planları yapıldığı zaman arsa rantları yükselmektedir. Bu rantlar direkt vatandaşa yönelmektedir, devlete yönelmemekte. İmar rantını kamulaştırmaya yönelttiğiniz anda bu sorun çözülebilir. Yani bu kamulaştırmayla ilgili bir kaynak bulunmak isteniyorsa imar planıyla oluşacak rantların burada bir kesintiye uğraması gerekir yani şunu söylemek istiyorum: Mesela, biz bir kara yolu geçireceğimiz zaman arsanın metrekaresi 1 TL ise yol geçtikten sonra 10 TL olmaktadır, 20 TL ise imar planı yapıldıktan sonra 50 TL olmaktadır hatta arsanın değerini imar planındaki kullanım şartları oluşturmaktadır. Yani arsada eğer 1 katlı yapıyorsanız arsanın bedeli daha düşüktür, yüksek katlı yapıyorsanız daha yüksektir. Daha yüksek bir bedele kavuşan vatandaşın buradaki kamulaştırma konusuna da katkı sağlaması gerekiyor, revizyon imar planlarının yine denetlenebilmesi gerekiyor; buna göre bir pay verilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Yani şunu söylemeye çalışıyorum: Mevcut sorunu şu andaki mevcut kanunlara göre, mevcut uygulamalara göre çözemeyecek durumdayız. Bununla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığının özel bir çalışma yapması lazım, özel bir araştırma yapması gerekir. Amerika'da, İngiltere'de, Fransa'daki imar planı ve kamulaştırma hukukuyla ilgili uygulamalar var, bunların Türkiye'de tekrar uygulanır hâle getirilmesi lazım. Biz temel baz olarak İmar Kanunu'nu alıyoruz onun üzerinde hâlâ çalışmaya devam ediyoruz ve bu, şu anda bizim ihtiyaçlarımıza cevap veremiyor, şehirlerimizi yaşanmaz bir hâle getiriyor, büyük şehirlerde trafiği çekilmez bir hâle getiriyor diye ifade etmek istiyorum.
Biraz önce söylediğim gibi, geçmişten gelen fiilen el konulmuş olanlar, imar programında, yatırım programında olanlar ve olmayanlar var; bunların üçüyle de ilgili farklı farklı uygulamalar yapılması gerekmektedir.
Belediyelerin kaynak problemlerinin de bir şekilde çözülmesi lazım. Yani biz hastane alanını hazine alanı varsa orada imar planına yerleştiriyoruz. Aslında normal imar planında olması gereken, halkın rahat ulaşabileceği yerler değil de hazinenin olduğu bir yer varsa oraya yönlendiriyoruz. Hazine bu konuda yani Maliye Bakanlığı ve belediyelerle iş birliği hâlinde olmalıdır, belediyelerin bu sorununun çözülmesi noktasında da takas imkânı getirebilecek imkânları da bu şekilde sağlayabilmelidir ki bu sorun köklü olarak çözülebilsin. Geçici bir çözüm olacaktır bu da ama biraz önce söylediğim gibi bu çalışmalar yapılırsa daha iyi çözülebilir.
Ayrıca, rayiç bedel mevzusu vardır; belediyeler arsa tazminatlarıyla ilgili yapılan hukuksal konularda maalesef büyük zararlara uğratılmaktadır. Bununla ilgili belediyeleri, kamu idaresini koruyucu rayiç belirleme konusunda da bir çalışma yapılması gerekiyor Sayın Bakanım. Asgari beyan bedelleri ile gerçek rayiçler arasında ve imar planından oluşan arsa değerinin yükselmesi arasında bir bağlantı ve ilinti, bir formülasyon kurulmalıdır ve bu, kamunun korunabileceği bir şekilde olmalıdır çünkü kamu adına hizmet eden belediyeler eğer korunmazsa bu hizmetlerde kısıtlamalar olacaktır ve bu hizmetler hızlı bir şekilde, sağlıklı bir şekilde yürütülmeyecek ve yürütülmeyeceği için de bu sefer hak ihlalleri, insan hakları ihlalleri, özel hukuk ihlalleri söz konusu olabilecektir ve bu tür şeylerle sık sık karşı karşıya kalma durumumuz da olacaktır diyor, hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum.