KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Teşekkür ediyorum.

Ben de, özellikle 15 Temmuz gecesi rütbesine bakmadan, makamına herhangi bir şekilde bakmadan Türk milletinin, Anadolu insanının bir neferi olarak hareket eden tüm vatandaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum, meydanları doldurdular. Gazeteci elindeki kamerasını vermemek için direndi, yayını kesmemek için direndi. Yani bu topyekûn bir birliktelikti ve bu, milletin tarih içerisindeki yolculuğunda gerçekten önemli bir noktaya işaret ediyor ve tarihinden kopmadığını, tarihiyle birlikte hareket ettiğini gösteriyor.

Çok ciddi bir enerji çıktı, ben aslında buna değinmek istiyorum. Yani buradan "toplumsal bir gerilim" dendi, "şiddet ortamı", şu, bu, falan gibi şeyleri asla ve asla akla getirmek istemiyoruz. Çok ciddi bir enerji çıktı. O gece belki Türkiye tarihinin, suçun en az işlendiği tarihi olarak... Bir taraftan, evet, dünyanın en büyük suçu işleniyor ama adi suçlarda belki suçun en az işlendiği tarihler olarak belki emniyet kayıtlarına geçecek. Çünkü insanlar artık bir şekliyle yönetimi ele aldığında, kötüler, şeytani düşüncede olanlar, kendileri bir kenara sinmek durumunda hissediyorlar. Bizim bu toplumsal birlikteliği, bu enerjiyi çok iyi değerlendirmemiz lazım yani Parlamento olarak muhalefet partileri olarak...

Az önce bir arkadaşımız "Gerginlik yapmasınlar. Kışladan vazgeçilsin." falan... Belki "Kışladan vazgeçilsin." pozisyonundan vazgeçmek, bunu sürekli dile getirmemek de esas olan bir şey olmalı. Yani bunu, evet, tekil bir unsur olarak söylemiyorum, genel anlamda söylüyorum, bu pozisyonların tamamı artık, belki darbe öncesi Türkiye'de kalması gereken, darbe püskürtmüş Türkiye'den önce kalması gereken duygular ve bir sancının da bana göre temel işaretleri.

Ben o gece İstanbul semalarında, Ankara semalarında uçakların uçtuğunu duyduğumda aklıma ilk gelen, daha sonra tanışma fırsatı da bulduğum Kadir Sarımsak... Meclis komisyonlarına da zamanında bilgi vermiş, araştırma komisyonlarında dinlenmiş 28 Şubat süreciyle ilgili. Bundan yirmi sene önce...

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Onbaşı, değil mi?

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Onbaşıydı. Aslında polisken onbaşılığa asker olarak geliyor ve istihbarat dairesinde. Diyor ki: "İnsanların üzerine uçakları süreceklerdi ve uçaklarla insanları bombalayacaklardı. İşte şunu yapacaklardı, camileri bombalayacaklardı" şu, bu. Bakın, bugün de "Cemevi bombalanacak" falan filan gibi şeyler. Demek ki yapısal bir sorunla da karşı karşıyayız. 28 Şubat süreci, aradan yirmi sene geçiyor, 1996-2016, yirmi sene sonra aynı yöntemlerle, aynı tarzla birileri bir şeyler yapmaya çalışıyor. Biz o gün inanmadık belki, birçok insan böyle bir şeye inanmadı ama gözümüzle gördüğümüz bir tarihe de işaret ediyor.

Bunu oluşturan yapısal sorunların bana göre, ele alınması gerekiyor ve muhalefet partilerinden bu konuda destek getirilmesi gerekiyor. Türkiye'de darbe zeminini oluşturan, eğitimden tutun, askerî eğitime kadar veya bürokratik yapılanmalara kadar, cuntacı sistemleri... Yani bu sadece bir cemaat üzerinden hedef alarak değil, başka türlü ne yapılanma oluyorsa... Laikçi bir yapılanma da olabilir, başka bir yapılanma da olabilir.

Bizim buradan çıkan güçlü enerjiyi iktidar ve muhalefet olarak yapıcı unsurlarda ve Türkiye'nin dış politikasında da ciddi bir rahatlama yaratacağını düşünüyorum. İç yapısal dönüşümlerde bir hız, bir ivme kazanılması gerektiğini düşünüyorum. "Aman falancaya dokunulmasın." değil... Sistemle ilgili şeyleri çok daha açıklıkla konuşmamız gereken bir döneme girmiş bulunuyoruz. Türkiye eğer bu sistemini bugün de konuşmayacaksa bundan sonra bu kadar birikmiş bir enerjiyi... İşte "Bu enerjiyi bastıralım, bu enerji bir kenara gitsin veya havaya salalım." diyeceksek, o zaman bu enerjiyi bulmamız her zaman kolay olmayacaktır. Veya tek bir parti bulacaktır, ondan da hoşnutsuz olacağızdır. Bugün bu birlikteliğin, ben yapısal çözümler için fırsat olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Cemaatle ilgili çok konuşmaya bile gerek olmadığını düşünüyorum. Çok fazla spekülasyonu, işte dini kullanması, farklı yapılanmalarla... Biz bunu değişik platformlarda defaatle dile getirmemize rağmen, her türlü ortamda dile getirmemize rağmen, farklı şekillerde, "Siz de birlikte oldunuz, siz de şöyle oldu, siz de böyle oldu." gibi çok basit, sürekli aynı şeyleri, artık duymaktan bıktığımız şeyleri bize söylediler ama bununla ilgili, artık Türk milletinin genelinde bunun artık kazınması gerektiğiyle ilgili bir fikrin oluşması da bizim açımızdan da ayrıca sevindiricidir.

Vatandaşın sokağa çıkıp otobüsleri yakmaması, bankamatiklere saldırmaması ve sadece işine odaklanmasını biz de elbette temel görüş olarak benimsiyoruz ve bugüne kadar böyle oldu. Bununla ilgili spekülasyon yapmak isteyene "Orada spekülasyon yapılıyor." deyip göz önüne çıkartmak bana göre çok doğru değil. Bugüne kadar, bakın, hiçbir şekilde, vatandaş tarafından manipüle edilen ve durdurulmayan veya birileri manipüle etmişse azıcık, hemen önü kesilmeyen hiçbir davranış olmadı. Ben bunu Türk milletinin feraseti ve basireti olarak görüyorum.

Hepinize çok teşekkür ediyorum.