KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Benim çok söyleyeceğim şey var, onu baştan söyleyeyim.

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Buyurun efendim.

BAŞKAN - Zamanı biraz iyi kullanabilirsek çok mutlu olacağım.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Vallaha, zaman değil, Yargıtay Ceza Dairesi Başkanını her zaman karşımızda bulamıyoruz ve Çocuk İstismarı Komisyonu, özellikle de kararlarının çok eleştirildiği bir daire aynı zamanda. Zaten bizim işimiz de bu yani bize daha çok tavsiyelerde bulunulmasından ziyade bizim biraz eleştirmemiz ve bunun geliştirici olması hepimiz açısından...

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Tabii efendim, tabii, eleştiriye de açığız, buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Öncelikle, ilk olarak söylediğiniz bu N.Ç. davasının niye konu edilmemesinin istendiğini zaten pek anlayamadım, onu bir sormak isterim çünkü Türkiye kamuoyunu ciddi biçimde sarsan bir davaydı.

Onun dışında, bir hukukçu olarak sizin "Avukatlar zaten basını yönlendirdiler." sözünüzü de açıkçası eleştirdiğimi ifade etmek isterim otuz yıllık bir avukat olarak.

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Efendim, Başkanımız o şeyi size de dağıtırsa yani o makaleyi de bir bilim adamı yazdı.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Şimdi, bakın, Sayın Başkan, bir makaleyi örnek vererek hiçbir şey yapılmaz yani Türkiye'de çocuk hakları üzerine...

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Efendim, siz dosyayı biliyor musunuz? Ben o dosyayı satır satır biliyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Hayır ama ben sadece bir kişinin değil...

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Biliyorsanız dosya üzerinden tartışalım.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ben size dosya üzerinden konuşacağım zaten şimdi.

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ama, ben sizin tutumunuzu öncelikle eleştirdim. Yani, bir hukukçu kalkıp da bir başka hukuk camiası mensuplarına "Öncelikle onlar yönlendirmiştir." diyerek söze başlamamalı bence, bunu eleştirdiğimi ifade etmek istedim. Ben de "Hâkimler böyle yapıyor zaten, bütün hâkimler böyle." diyerek mesela söze başlayabilirim, bu da size hiç hoş gelmez herhâlde, değil mi?

Şimdi, o davada bir kere ben genel olarak ve soyut olarak sormak istiyorum size. Öncelikle, TCK 103/2'yle ilgili olarak düşüncenizi almak istiyorum çünkü şu anda iptal kararı verildiği için birçok dava bir yıldır bekliyor ve onunla ilgili olarak da sıkıntılar var, mahkemeler aslında istismarla ilgili karar vermiyor yani bunun yerine yeni bir düzenleme yapılmasını beklediklerini ifade ediyorlar. Bu zaten bir skandal yani gerçekten Türkiye'de şu anda bu boşluğun öncelikle doldurulması gerekiyor ama benim görüşüme göre, bu boşluğun doldurulması için galiba belli görüşler oluşturulmaya çalışılıyor. Örneğin, sizin de verdiğiniz bazı kararlarda işte failin de küçük olduğu ya da fiilden sonra mağdurun yaşının ikmaliyle fiilî birlikteliğin resmî evliliğe dönüşmesi ihtimali yani bu, bugün boşanma komisyonunun raporunda olan şeylerden biri. Sanıyorum, bu boşluğu da aslında gene çocukları evlendirerek ya da arada yaş farkına da bakmadan istismar edenleri edilenlerle gene evlendirerek çözmeye çalışma gibi bir eğilim var ortada. Bununla ilgili düşünceniz nedir? Sizce çocuk nedir? Evrensel ilkeler kararlarınıza hiç dayanak oluyor mu? Çünkü, ben 100'e yakın kararınızı taradım ve bu kararlarda aslında dosya içeriğine dair de bir bilgi neredeyse yok. İçerikle ilgili bilgi niye vermiyorsunuz dosyalarla ilgili? Yani, biz buradan hakikaten kararların nasıl olduğuna ve dosyanın içeriğinin ne olduğuna erişemezsek, aynı zamanda bilgi edinme hakkımız ve eleştiri hakkımız da elimizden alınmış oluyor. Burada kasıtlı bir şey var mı, bunu bilmek isterim. Mesela, kararda zabıt kâtibinin imzasının olmaması, usul eksiklikleri gibi şeyler var sadece yani bunun dışında bir şeye doğru dürüst ulaşamıyorsunuz.

Göze çarpan tavırlarınızdan biri yani tavır derken kişisel olarak söylemiyorum, daire olarak.

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Yok efendim, biz linç edilmeye alışığız, buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Eleştiri yapıyorum yani siz de gene sözünüze dikkat ederseniz memnun olurum.

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Biz alışığız, buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - O zaman devam etmeyeyim linçse eğer.

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Buyurun efendim, tamam, sorun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Yani, bu nasıl bir üslup?

BAŞKAN - Filiz Hanım, öncelikle siz soruları bitirin lütfen.

Mustafa Bey, hepsi bittikten sonra cevaplandırırsanız sevinirim.

YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ BAŞKANI HÂKİM MUSTAFA DEMİRDAĞ - Peki.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Yani, burada oyun oynamıyoruz, çocuklardan söz ediyoruz.

Sizin ayrıca söylediğiniz demin bir söz daha var "Kız çocukları kontrolsüz hareket ediyor." Şimdi, ne demek kız çocukları kontrolsüz hareket ediyor? Özellikle buna rastlıyoruz. Gerçekten, o vakıflarda, yurtlarda istismara uğrayan onlarca çocuk için kuruldu bu Komisyon. O nedenle, linç falan değil söz konusu olan, gerçekten, sizin itibarınızdan, bizim itibarımızdan çok daha önemli olarak çocukların kişiliğinin, kimliğinin, ruh sağlığının, bedeninin korunması. O nedenle, o ruh sağlığıyla ilgili görüşünüzü de aynı şekilde eleştirdiğimi ifade etmek isterim. Çocukların ruh sağlığı önemlidir, o inceleme değildir onları mağdur eden, birçok suçun aksine ortaya çıkması, deliller karartıldığı için ve gerçekten çocuklar bunu çoğu zaman dile getiremediği için -bu, sadece çocuklar için değil, kadınlar için de geçerlidir- daha sonradan ruh sağlığı raporlarıyla çıkmıştır. Bu çok ciddi bir şeydir aslında, bu da ayrı bir hukuk skandalıdır ruh sağlığıyla ilgili olarak hem sözleriniz hem de o maddenin kaldırıldığını söylemeniz. Bekâret kontrolüne götürürken kız çocuklarını acaba aynı ruh sağlığı bozuluyor mu, bozulmuyor mu diye mahkemeler ve Yargıtay düşünüyor mudur bununla ilgili olarak? Asıl travma yaratan şey budur çocuklarla ilgili.

Şimdi, erekte olmayan erkeklerin çocuklara nitelikli cinsel istismar teşebbüsünde bulunmasına karşın verilen basit cinsel istismar kararlarınız var. Gerekçeleri de vücuda organ yahut sair cisim sokulmaması gibi. Burada, 2016'da -şeylerini not almamışım ama karar örneklerini de size iletebilirim- yerel mahkeme "teşebbüs" dese de bozup basit cinsel istismar olarak değerlendirilen kararlar var. Bu da sorunlu gördüğüm şeylerden biri.

Diğeri, hürriyetinden yoksun kılmayla ilgili tavrınızın da sıkıntılı olduğunu düşünüyorum. Çocuğun basit cinsel istismar suçu işlendiği sırada, aynı zamanda bir başka suç da işleniyor yani bu, onun içindeki cebir, şu, bununla bağlı değil, bazen iki gün tutulabilir, üç gün tutulabilir ya da bir saat bile tutulsa aynı zamanda bir kişinin hürriyeti tahdit edilmiş demektir. Ben kadınlarla ilgili baktığım bir tecavüz davasında da aynı şeyi iddia ettim ve öncelikle kabul edilmedi, daha sonrasında da evet, hürriyeti tahdit suçunun da oluştuğu kabul edildi. Tecavüz başka bir suçtur, orada aynı zamanda alıkoymak ve hürriyeti tahdit etmek başka bir suçtur hele bu çocuksa zaten.

Yani, N.Ç. davasında da o rıza belirleme kıstaslarınız neye göre yapılıyor? Mesela, aynı yaş grubunda erkek çocukları için de rıza olduğuna dair kararlarınız var mı? Bunu da merak ediyorum. Kız çocuklarıyla ilgili kararlarınız gibi erkek çocuk için de "Rıza vardır." diyor musunuz? Çünkü, sanırım, Ensar dosyası da sizin değerlendirmenize gelecek, bu da önemli herhâlde.

Bir şeyiniz de, yine, bir kadın ile bir erkeğin cinsel organlarının bir araya gelerek ilişkiye girmeleri dışındaki tüm cinsel ilişkileri "doğal olmayan" diye tanımlamışsınız. Evrensel kurallara ya da sözleşmelere, özellikle LGBT'lilere yönelik nefret suçlarına baktığınız zaman, bu şeyi, bu hakkı kendinizde nasıl gördüğünüzü, böyle bir değerlendirme yapma hakkını ve bunu "sapıkça" olarak değerlendirme hakkını nerede bulduğunuzu da sormak isterim.

Evet, bu şeyi sordum başta zaten, o resmî evliliğe dönüşme ihtimali, bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? Ve gerçekten yaptığınız değerlendirmeyi de aynı zamanda Çocuk Hakları Sözleşmesi ve evrensel sözleşmeler, Lanzarote Sözleşmesi ve başka hukuk kurallarına göre yapmanızı ya da yapıp yapmadığınızı da sormak isterim ama özellikle bunu yapmanızı da rica ediyorum. Ve kararlarınızda herhangi atıflar var mı bunlara gelenekler ve görenekler dışında? Bunu da merak ediyorum.

Teşekkürler.