| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/728) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 29 .06.2016 |
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım; şimdi, tabii, önce çekle ilgili olarak çekin son durumunun ne olduğuna bir karar vermemiz lazım. Yani, çek, bugün kâğıdı banka tarafından basılan bir senet hükmü hâline gelmiş, bir defa bunu kabul etmemiz lazım. Yani, bugün, çekin keşide edildiği anda karşılığı bankada yok. Yani isterse çok yakın tarihli olsun, isterse çok uzun vadeli bir tarihte olsun. Bir defa bunu çok belirli bir hâle getirmemiz lazım çünkü çekte esas olan "Görüldüğünde ödenir." ifadesidir. Bizde mevzuatta karşılığı bu ama uygulamada böyle bir şey yok. Şimdi, burada, biz önce çekle ilgili olarak hapis cezası uygulamasına geçilsin mi, geçilmesin mi noktasında bir defa ağırlıklı olarak taammüden bir karar vermemiz lazım yani gözüken bu. Bunun süresinin üç yıl olması, beş yıl olması çok önemli değil, burada altı ay da düşünürseniz aynı özelliği taşıyacak, üç yıl da düşünürseniz aynı özelliği taşıyacak.
İkincisi, bankaların çekle ilgili olarak taraf olma şartlarının yine taammüden bizim tarafımızdan belirlenip belirlenmeyeceği hususunda da bir karar vermemiz lazım. Banka bugün karşılıksız çeke... Bilmiyorum ben 2014 yılı sonunda bırakmıştım bankacılığı, ondan sonra bir değişiklik oldu mu bilmiyorum. 1.200, 1.300 civarında bir rakam ödeniyor idi karşılıksız çıkan her çekle ilgili olarak yaklaşık 1.300 liralık para ödeniyor.
Şimdi, bankaya "Bu çekin tarafı olun." demeniz durumunda banka çek vermeyi de, yani çek tedavülünü de ortadan kaldırabilir yani orada da zorlayıcı bir tedbir uygulama imkânınız yok. Yani bugün banka bir çek vermiş olmakla cari hesap müşterisinin cari verimliliğini... Yani mevduat bırakacağın hesaba kadar çek veriyor. Yani orada bankayı çeki verirken çeki ödeme sorumluluğunun içerisine katarsanız bugün 1.400 lira bile veya 1.300 lira bile gerçekten banka açısından son derece sıkıntılı bir rakamı oluşturuyor.
Hatta şöyle söyleyeyim: Ben 2014 yılında çalıştığım müessesede tek çeki yazılmamış bir çek tevdi uygulamasıyla bir seneyi geçirmiştim. Ama bu şunu da içinde barındırıyor: Alabildiğince az vererek işi çözme yoluna gidiyorsunuz. Çünkü çek aynı zamanda müşterinin sadece bugünkü durumunu tespit ederek hareket etmek demek değil. Çünkü bugün müşterinizin durumu çok iyi. Az önce sayın vekilimizin de bahsettiği gibi, müşterinin ilişki kurduğu tedarikçilerinin sıkıntıya düşmesi veya kendi çekini aldığı bir firmanın atıyorum iflas ertelemesi bahanesiyle piyasadan çekilmesi durumunda otomatik olarak kendi çeki de yazılacak. Yani çek, bugün müşterinin iyi olması durumunda bankanın o müşteri lehine hareket etmesini belki müşteriye bir teminat olarak sahiplenmesini doğru bile kabul etsek yarın için geçerli olmayan bir durum. Yani bu, sadece müşteriyi, sadece piyasayı, sadece bankayı veya sadece çeki keşide edeni ilgilendiren bir husus değil, komple ekonominin içerisinde de bir bütün olarak meseleye bakmak lazım.
Ben 1985 yılında da çek verdim. Bakın, 1985 yılındaki çek taammüden mezar taşı üzerine yazılan çekler oluyor idi, sistem yavaş yavaş bugüne kadar geldi, kontrol edilebilir hâle geldi. Atıyorum, karekod uygulaması gerçekten güzel bir uygulama. Az önce Salih Bey'in de söylediği şey, gerçekten eğer karekodda o anda, çekin keşide edildiği anda parayı da görebileceksek iyi bir ilerleme. Ama şu anda zannediyorum karekodda o tür bir uygulama olmayacak herhâlde, çekin keşidecisinin bilgilerini içerecek herhâlde karekodda o, yoksa mevduat çekin karşılığı var mıdır yok mudur onu gösterecek bir ileri dereceye de gelmiş değilizdir.
Ama sistemi bir bütün olarak düşünmek lazım. Esas olan, yani çekle ilgili olarak ben az önce sayın vekilimin bahsettiği gibi bazı kurumların yönlendirmesine bağlı olarak bir hapis cezası talep edildiği hususuna da katılmıyorum. Çünkü çekle ilgili olarak ben çalıştığım sürece esnafın, sanayicinin, tüccarın bu çekleri toplayıp da karşılıksız kaldığında sıkıntıya düşen vatandaşların tamamının beklentisi ve isteğine bağlı bir taleptir bu hapis cezası. Yani sadece 3 tane kurumun, kuruluşun yönlendirmesinden kaynaklanan bu yasa tasarısına girmiş bir alan olarak da bunu görmemek lazım. Yani çekte bir bütün olarak ekonomiyi, bankayı, keşideciyi, piyasa şartlarını ve çeki kullananları göz önünde bulundurarak bir karar vermemiz lazım. Burada da bu yasa içerisine konulan hapis cezasının zamanı, süresiyle ilgili değişiklik yapılabilir, yani süresinde bir rahatlatmaya gidilebilir, biraz daha kısaltılabilir, yani işte bir buçuk yıla çekilebilir, üç yıla çekilebilir. Ama çarşının, pazarın -yani ben saha tecrübesi olan bir arkadaşınız olarak çok net söyleyeyim, hiçbir etki ve tesir altında da kalmadan da yani bununla ilgili olarak yapılan çalışmaya da taraf olmuş olan birisi olmadan söylüyorum- beklentisi evet, belki ekonomik suçların karşılığı ekonomik cezalardır, yani ileri devletler nezdinde kabul edilen bir görüş vardır, bir ön kabul vardır ama yani Türkiye'nin şartları, şu anda beklentisi, hapis cezasının olması yönündedir. Hatta hapis cezasının kaldırılması dolayısıyla da sahada dolaşırken -siyasi alan itibarıyla burada söylüyorum- ciddi eleştirileri de almışız, aldık, almaya da devam ediyoruz. Bu bakımdan meseleye bir bütün olarak bakmak lazım. Yani eğer gözden geçilecekse bir genel çerçevesinde içerisinde gözden geçirilmesinde fayda var.
Teşekkür ediyorum.