| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Sağlık Bakanlığı değerli elemanları, çok değerli basın mensupları; ben de hepinizi önce saygıyla selamlıyorum.
Ancak bir konuyu daha burada ifade etmek istiyorum. Sayın Mevlüt Aslanoğlu'nu rahmetle anmadan geçemeyeceğim. Nedeni şu: Çünkü bir bütçe programında yine burada konuşurken sözlerim kesilmişti. Ortaya çıktı, "İsmail Bey'in sözü kesildi, benim süremi ona veriyorum demişti." Onu da burada rahmetle anıyorum.
Tüm dünyada olduğu gibi değerli arkadaşlar, ülkemizde de sağlık hizmetleri pahalı bir sistemdir. Buna şöyle baktığımızda, Amerika Birleşik Devletleri'nde yıllık kişi başına harcanan rakam, sağlık hizmetlerinde 7 bin dolarlar civarındadır. Burada Türkiye'de ise bu 700 dolarları biraz geçmiştir. Tüm bunlar bu şeye baktığımızda, sağlık hizmetinin hastalara yansıma oranında ise tersi bir oran vardır. Türkiye'de sağlık hizmeti, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kişinin aldığı sağlık hizmetlerine eş değerdir. Dolayısıyla, 10 kat geride olan bu harcamaları tüm dünya gıptayla izlemekte, zaman zaman da bu konuda yardım istemektedir Türkiye'den.
Türkiye'de 2002 yılından önceki sağlık hizmetlerini, sağlığın durumunu arkadaşlarımız ifade ettiler. Ben de kısaca hatırlatarak geçeceğim. Doktor olmamız münasebetiyle şunu ifade ediyorum: Hâlâ bugün ne kadar uğraşsak da fiziki şartları yeterli seviyeye getirdik mi? Hayır. Onun için ne yapıldı? Evet, Sayın Cumhurbaşkanımızın daha önceki Başbakanlığı döneminde Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesi içerisinde şehir hastaneleri ortaya konuldu. Bugün 41 tane proje yapıldı, 17 tanesi hizmete girdi, yapılmaya başlandı. Bunlardan şükürler olsun ki ilk defa da Kayseri'de temeli atıldı. Artık bu şehir hastanelerinin bitmesiyle hizmete sunacağımız, "nitelikli yatak" dediğimiz yani hastanın 30 metrekarelik bir oda içerisinde refakatçi koltuğuyla, refakatçisiyle ve diğer hizmetleriyle önemli bir konuma gelecektir. Bunu ifade etmekte fayda var diye düşünüyorum.
Yine, hastaneler tek çatı altında birleştirildi, o dönemde, biliyorsunuz, SSK hastanelerinde günlerce sıra alıp muayene olamayan, ilacı yazılan hastaların da günlerce bekleyip ilacını alamayan pek çok hastayı tekrar hatırlatmak istiyorum.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - 1930'larda hiç sigorta yoktu, orayla kıyaslasana!
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Tabii ki orayla kıyaslayacağız, geçmişini bilmeyen geleceğiyle plan kuramaz Sevgili Hocam.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Onun için yanlışları görmüyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Doktora ulaşım hastalar açısından son derece zordu, bunları ifade ettiniz, günler öncesinden sıra beklemeler söz konusuydu. Doktora muayene olduktan sonra belirli eczanelerden ilaç alınıyordu. Yine o ilaçları şimdi her eczaneden rahatlıkla hastalar ilaçlarını alabilmekteler. İlaçlara erişim son derece kolaylaştı. Yine artık elektronik reçeteye geçildi, artık Kayseri'de yazdırdığınız ilacı...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - İyi mi kötü mü değerlendirelim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - İyi bir olay, iyi olduğu için söylüyorum.
Kayseri'de yazılan bir ilacı Ankara'da da alabiliyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Tamer çok önemli şeyler söylüyor, lütfen biraz sükunet.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Bundan sonraki dönemi içerisinde de daha da ilerleyerek devam edecektir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Açıklasın diye söylüyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Zaman verirseniz onları da açıklarım.
Bıçak paralarından bahsetti Cemalettin Bey, doğrudur. Bıçak paraları alınıyordu. Kibrit suyu gibi kesildi, öyle tabir edilir. Kısaca hastaların gidip sağlıklı hizmet, sağlık açısından sağlıklı hizmet almaları son derece sıkıntılıydı. Bugün özel hastanelerin önü açıldı, sevklerin önü açıldı, sevk olmadan gidilemiyordu, şimdi ise her özel hastaneye rahatlıkla TC kimliğiyle beraber gidiliyor.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Hekimsin bak, o, doğru değil.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Saygıdeğer Cemalettin Bey, ben sizin bir sefer sözünüzü kestim ama sen üç oldu bu sözümü kestiğin, dikkat edin.
Evde bakım uygulamaları başlatıldı, bugün 400 küsur bin tane evde yıllık bakım hizmeti veriyor. Hastaların ayağına gidiliyor. Yani böyle bir şeyi 2002'den önce düşünmeniz son derece yanlış olduğunu düşünüyorum.
Aile hekimliği uygulamaları başladı. Biraz önce söylemiş olduğum gibi, evet, bugün 22 bin 497 aile hekimimizle beraber biz aile hekimliğine hizmet vermeye çalışıyoruz. Bugün için belki 4 bin kişi civarında bir nüfusa bir aile hekimi bakabilir ama bizim ilerideki özellikle 2017'den sonra bu rakamın 3 binlerin altına indireceğimizi zaten Bakanımız da açıklamıştı. Hastanelerin fiziki yapısını söylememe gerek yok, ben doktor olarak söylüyorum, hastalarımı bir yatağa iki tane hasta yatırmak zorunda kalıyorduk. Kanlı çarşaflar, birtakım sıkıntılar, ilaçlar, ameliyat ipliğinin olmadığı bir dönem ve ameliyathanelerin son derece sağlıksız ortamda ameliyat yaptığımı ben çok iyi biliyorum. O açıdan, lütfen sağlığın nereden nereye geldiğini, sağlıkta dönüşüm ile Türkiye'nin çağ atladığını ifade etmek istiyorum. Bunu neyle anlıyoruz? Bunu anne ölüm hızı, bebek ölüm hızı ve diğer göstergelerle anlıyoruz. Bebek ölüm hızları binde 30'lardan, 34'lerden bugün için binde 7'lere düşürüldü. Yine anne ölüm hızları yüz binde 64'lerden 16'lara çekildi. Bunlar aslında önemli şeyler değerli arkadaşlar.
Diğer Batılı ülkelere bakıyoruz bu kadar rakamları kaç senede yapmışlar? Otuz yıl içinde gerçekleştirmişler. Türkiye bunu ne kadar süre içerisinde yapmış, on yıl içerisinde yapmış, on yıl içerisinde yapmış. O açıdan diğer özellikle Dünya Sağlık Örgütünün gelişmekte olan ülkelere bu konuda Türkiye'yi örnek göstererek Türkiye'den yardım istediği gerçeğini buradan ifade etmek istiyorum.
Yoğun bakımlara baktığınızda, yoğun bakım yataklarının çok yetersiz olduğunu ama bugün için 4-5 kat artırıldığını, 10 binlerin üzerine çıktığını ancak bu yeterli mi? Bana göre de yeterli değil, çok daha fazla olması gerekir yalnız şehir hastanelerinin hizmete girdiği andan itibaren de bu konu açıklığa kavuşacaktır.
Çalışanlara gelince değerli arkadaşlar, hep performans diyoruz, performansı öcü gibi göstermeye başlıyoruz ama ondan önce 2002 yılı önceki doktor arkadaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının aldığı ücretleri göz önüne koyduğumuzda aradaki çok büyük farkı görebiliriz burada bir şeye katılıyorum, Cemalettin Bey'e biz bu performansımızın bir iktidar milletvekili olarak özlük haklarına yansımasını ben de talep ediyorum. Ya, doğruya doğru.
Değerli arkadaşlar, üniversiteler ile uyumlu bir çalışma içerisindeyiz. Şimdi, genel cerrahi uzmanı olarak benim o zaman aldığım rakamı şöyle bir haftalık programı ben size çizecek olursam, haftada 30 tane ameliyat, bir sefer poliklinik ve günün bir gecesinde de vardiya nöbeti tutuyordum. Biliyorsunuz vardiya nöbeti bizim zamanımızda konmadı, bizlere dikte ettirildi ve siz burada gelip vardiya geceleri nöbet tutacaksınız ama karşılığında ücret olmayacak. Böyle bir uygulamadan geldik değerli arkadaşlar.
Koruyucu sağlık hizmetlerine baktığımızda aşılanmayan çocuk kalmadı diyebiliriz. Ücretsiz veriyoruz. Tabii, Akif Hocam gözüme bakıyor, herhâlde cevap verecektir, o da çok haklıdır.
Pek çok gelişmeler yaptık. Benim başhekimliğim döneminde SSK hastanesiyle beraber duvar duvaraydık değerli arkadaşlar. Şimdi, aramızdaki 1,5 metre duvar üzerine de 1,5 metre tel örgü vardı. Yani, hangi ülkede yaşıyoruz ya, neyi koruyoruz veya birbirimizden neyi koruyorduk? Çok anlamsız bir şeydi. İşte, o zaman o Berlin duvarları gibi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL TAMER (Kayseri) - ...o duvarları yıkmak bana nasip olmuştu, her zaman ben bunu saygıyla karşılıyorum ve övgüyle de bundan söz etmek istiyorum. O zaman Kayseri'deki yerel televizyonlardan bir tanesi taksi şoförüne bir mikrofon uzattı. Burada, aynen şöyle söylemişti: "Burada bu duvarlar yıkılıyor, ne düşünüyorsunuz?" Taksi şoförünün verdiği cevap çok anlamlıydı "Duvarların yıkılması değil, zihinlerin yıkılması; benim her hastaneden hizmet almam önemli." diyordu. Çok kısa zaman içinde, bir yıl içerisinde de Allah'a şükürler olsun ki o da gerçekleşti. Her hastaneye, her eczaneye, üniversiteye sevksiz, TC kimlik numarasıyla gitmeye başladılar.
BAŞKAN - Toparlıyorsunuz lütfen.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Tabii, Cemalettin Bey yine performans sistemini konuşurken erişimden bahsetti, kaliteden bahsetti, maliyetten bahsetti. Evet, çok daha kısa bir sürede erişime ulaşıldı. Kalite çok daha fazla arttı. O zaman sadece röntgen filmleri vardı, şimdi, artık, MR dâhil hiç sıra verilmeden çektirilip bir saat içerisinde doktorun önüne gelebiliyor. Hatta, öyle şey oldu ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son bir dakikanız.
Teşekkür ediyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - PACS sistemiyle artık, filmlerin basılması da ortadan kalktı. Şehir hastanelerinin birinde çekilen bir radyoloji grafisinin bir başka hastaneden görülme imkânı sağlandı. Maliyetin de o derece düştüğünü de ifade etmek istiyorum.
Organ bağışıyla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum. 2002'de 745 organ bağışı yapılmışken bugün 4.312'ye çıktı. Ancak, şunu ifade etmek istiyorum...
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Başkan, Bakanın geçen seneki sunumunu okuyor sanki.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Tabii ki o rakamları okuyacağım, kafama göre de şey etmeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, organ bağışının çok daha fazla üzerine düşmemiz gerektiğinin de ben tekrar altını çizmek istiyorum.
Çok değerli arkadaşlar, çok şey söylemem lazım, Değerli Başkanımı fazla üzmek istemiyorum.
2015 yılı sağlık bütçesinin memleketimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi iletiyorum, teşekkür ediyorum.