KOMİSYON KONUŞMASI

LEZGİN BOTAN (Van) - Sayın Başkan, şimdi arkadaşlar da dile getirdi. Bir kere şunu söyleyeyim: Yani, Türkiye'de, biliyorsunuz, ciddi bir elektrik problemi var. Zaman zaman büyük kentlerimizde bile saatlerce, neredeyse günleri bulan veya bazı semtlerde günleri de aşacak kadar elektrik kesintilerine maruz kalıyoruz. Şimdi, bu sistem, bir kere maliyeti çok yüksek ve özellikle yüksek düzeyli İnternet altyapısını, bankacılık sistemi gibi bir İnternet altyapısını gerektiren de bir husus.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Onu istiyorlar zaten, "O İnternet'e geçeceksiniz." diyorlar.

LEZGİN BOTAN (Van) - Evet.

Bir de başka bir şey, ben bir engelli çocuk sahibiyim. Bu çocuklar çok inatçı olurlar. Yani, kimisinin kolu yok, kimisinin başka engeli var, o ayrı bir konu ama bir de çok inatçı çocuklardır bunlar. Yani, bu çocukları psikolojik açıdan da, yine sağlıkları açısından da böyle bir sisteme tabi tutmak gerçekten oldukça zor ve oldukça da sıkıntılı. Yani, onlara avuç içi okutmak kadar zor bir şey yok. Şimdi, şöyle de düşünün: Bu çocukların bir kısmı psikolojik olarak müsait değil, gelemiyor fakat şahit oldum... Mesela, sendika başkanlığını yapmış, bu işlere çok kafa yormuş bir insan olarak konuşuyorum, okullar, bu rehabilitasyon merkezleri bu çocukların bazılarına öğretmeni belli saatlerde ayarlıyor, belli saatlerde gelecek, özel ilgilenecek. Fakat, şimdi, böyle bir şeye tabi tuttuğunuz zaman bu çocuğu getiremeyiz. Dolayısıyla, yapılması gereken şey, ya devlet gerçekten bu hizmeti evlere götürecek kadar bir formül bulacak ya da bu özel rehabilitasyon merkezlerini... Evet, kaygıyı anlıyoruz, o çocuklara bir imkân tanınmış, o çocukların eğitilmesi lazım, devletin verdiği bu olanakların heba edilmemesi lazım. Yani, bazı yerlerde istismara da açık olduğunu da biliyoruz fakat bunun yolu gerçekten bu değil. Yani, hem maliyeti itibarıyla hem Türkiye'nin elektrik sıkıntısı -mesela, bunlar, küçük yerleşim alanlarında da bu okullar var- hem de çocukların psikolojisi ve sağlıkları açısından. Hem de bu çocuklar normal, bildiğimiz, öyle istediğimiz zaman gelip yüz okumaya, avuç içi okumaya gelecek çocuklar değil. Dolayısıyla, burada ben de kamera sisteminin... Çünkü, kamera sistemi, diyelim ki elektrikler olmasa bile küçük bir jeneratörle bile çalıştırabileceğiniz bir şeydir ve bu iş yeri açısından da çok büyük maliyet gerektirmez. Aylık kamera çıktı girdilerini takip edecek Millî Eğitim bünyesinde veya rehberlik araştırma merkezinin bünyesinde, bunu çok rahatlıkla da takip edebilirsin ama diğer şekilde hem maliyeti bakımından hem çocukların psikolojisi açısından hem radyasyon taşıdığı için hem onlarca defa farklı şekilde, terlemiş avuçların aynı şekilde okutulması noktasında, ki mikrobik şeylerin... Bu çocukların bağışıklık sistemleri oldukça zayıf. Birçok açıdan sakıncalı, sorunlu ve problemli bir yöntem. Bence bunun yerine biraz daha detaylı düşünülüp tartışılması gereken bir konu diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.