YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

Ben zaten söylemiştim, iyi işler yapacaksınız diye. Şimdiden başladık. Teşekkür ederim.

Şimdi, yalnız bir şeyi kabul etmiyorum Sayın Bakanım. Şimdi, Aziz Sancar öğretmen olmak istiyorsa olsun.

ERTAN AYDIN (Ankara) - Ama, olamıyor, mevcut yapıya göre olamıyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ama, bakın...

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Hayır, hayır, şunu demek istiyorum, arkadaşlar, sakin sakin bakın şunu söylemek istiyorum: Aziz Sancar gibi değerli bir fizikçiyi tutar da biz müdür yaparsak doğru olur mu?

ERTAN AYDIN (Ankara) - İsterse...

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yani, bakın "isterse" diyorsunuz. Bakın, öyle değil, söylemek istediğimi iyi anlayın. Ben şunu yaparsak, bunu yaparsak değil, herkesin kendi bulunduğu asli görevini hakkıyla yapması gerektiğini söylüyorum. Dolayısıyla, arkadaşım, bak, tekrar ediyorum, bir kişi eğer askerse askerlik görevini yerine getirmeli, öğretmense öğretmenlik görevini yerine getirmeli, yükseköğretimde görevli öğretim elemanıysa oranın hakkını vermeli, yerine getirmeli, araştırmasını yapmalı. Ama, bunları tutar, başka yerlerde görevlendirirsek deminki söylediğim liyakat diye bir şey kalmaz Sayın Bakanım; bunu söylüyorum. Ama, bunu hangi anlamda çıkardığınızı da inanın ki bir türlü bilemiyorum.