| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi (TCDD) ve bağlı ortaklıklarının 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 01 .06.2016 |
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Görüşmelerin kurum açısından, ülkemiz açısından hayırlı olmasını diliyorum.
Ben ilk defa söz aldım, kamu kuruluşlarının değerli temsilcilerine de hoş geldiniz diyorum; yine, katkılarından dolayı da teşekkür ediyorum.
Aslında, maddelerde konuşulan genel hususlar, özellikle bu yatırımlar ve ihaleler konusuyla ilgili diğer KİT'lerde de aslında bunu görüyoruz. Prosedüre, mevzuata uymama konusu öncelikli bir şikâyet konusu ya da eleştiri konusu olarak Sayıştayın raporlarında yer alıyor. Hakikaten çok titiz bir değerlendirme yapıyorlar, ondan dolayı ben de kendilerine çok teşekkür ediyorum. Hem kurumu tanıma hem de şeffaflık, açıklık ve denetimin gereğinin yerine getirilmesi noktasında yani en azından burada hepimize... Çünkü, burası teknik bir komisyon, sonuçta muhalefet ya da iktidar diye bakmanın bir anlamı yok. Kamu kaynağını kullanan kurumların bu kaynakları kendilerine verilen görevlere ve kendilerinin genel ekonomi içerisindeki işlevlerine uygun bir biçimde kullanıp kullanılmadığını denetliyoruz, onlarla ilgili hesapları sonuca bağlıyoruz.
Şimdi, tabii ki Türkiye'de Devlet Demiryollarının önemi baştan belki anlaşılamadı. Başka sebepler vardı, bunlarla ilgili birçok hikâyeler dinledik; gerçek olanları var, farklı olanları var. Lastik tekerlekli, kara yoluna bağlı, kara yolu odaklı bir taşımacılık sistemi bu ülkeye çok ciddi bir biçimde zarar verdi. Bunun bedelini, bu yapılan ana tercihin bedelini yıllarca bu millet ödedi, ödüyor, daha bir müddet de ödeyecek. Yani, bugünkü geldiğimiz nokta itibarıyla gerek yolcu -onu bir kenara bırakacak olursak- gerek yük, mal, eşya taşımadaki bu taşıma maliyetlerinin aslında, ne kadar yük getirdiğini bunu da kimlerin ödediğini, gariban vatandaşın ödediğini hepimiz biliyoruz, uluslararası arenadaki rekabette ne kadar bizi sıkıntıya soktuğunu biliyoruz. Onun için, Devlet Demiryollarının veya demir yolu taşımacılığına yönelik yapılacak her girişimin mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Burada hiç kimsenin farklı düşündüğünü düşünmüyoruz ama bu faaliyetler, işlemler yapılırken de kamu kaynakları kullanılırken de burada söylenen eleştirilere de dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Yani, bunları biz burada "Ya, bu çalışmaların ya da bürokratın hevesini kırmayalım." şeklindeki yaklaşımın da ben çok doğru olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, tabii ki burada herkes görevini yapıyor, kimse bir lütufta bulunmuyor çünkü kullanılan kaynak bu milletin, fakirin, fukaranın, gurebanın kaynağı. Onun için, burada yapılan yanlışlıklar, eksiklikler tabii ki gündeme getirilecek, biz de bunu söyleyeceğiz, gerekli dikkat ve tedbirler de alınacak. Yani, bu bir genel durum diye düşünüyorum. Ama tabii ki özellikle demir yolu taşımacılığı konusunun mutlaka desteklenmesi, bu konudaki projelerin üzerinde durulması gerekiyor.
Burada bir sorum olacak. Bu Adana Hızlı Tren Projesi böyle artık yılan hikâyesine döndü. İşte, Adana hızlı trene kavuştu; Mersin tarafından, Niğde tarafından Gaziantep'e uzandı. Dolayısıyla bunlar sürekli gündeme getiriliyor. En son benim bildiğim programda yoktu, sonra eklendiği söylendi. Yani bu konuda Adanalılara bir müjdeniz var mı? Bu programda ne oldu? Net olarak ama net bir bilgi istiyorum.
Şimdi, bunun dışında biraz önce önemli bir kamu kaynağı kullandığını söyledim Devlet Demiryollarının. Bilançosuna baktığımızda tarihî rakamlarla, tarihî verilerle 30 milyar, eski parayla 30 katrilyon civarında bir kaynak gözüküyor ki onu biz eğer bugünün şartlarına, bugünün satın alma gücüne çekecek olursak, cari değerlerle ifade edecek olursak çok daha yüksek bir kaynak kullanıldığını görüyoruz.
Şimdi, tabii ki bu kaynak sonuç itibarıyla baktığımızda Devlet Demiryolları kâr eden bir kuruluşumuz değil. Devlet Demiryollarının bugün öz kaynaklarına baktığımızda yaklaşık üçte 1'i geçmiş yıl zararlarına dönüşmüş, kaynaklarının önemli bir kısmını tüketmiş durumda. Bilanço aktiflerine baktığımızda aktif kalemlerinin önemli bir kısmı da kaliteli değil, bizim o dediğimiz kaliteli aktif kalemleri değil. Bunlar daha çok enflasyon karşısında ve diğer birtakım ekonomik gelişmeler karşısında değerini iyice yitiren ya da aşınmaya uğrayan kalemler. Örneğin, "devreden KDV" diye bir kalem var, önemli bir rakam. Bu, anladığım kadarıyla bir mahsuplaşma yoluna gidilemiyor. Alacakları kaliteli bir alacak değil kamu kurumlarından olan alacaklar, bunlarda gecikme oluyor. Şu an öz kaynağın biraz güçlü olmasıyla belli bir noktaya gelmiş ama benim gördüğüm burada eğer bu düzenlemeler, düzeltmeler yapılmaz ise birçok konuda sıkıntılar da oluşacak. Yabancı kaynaklarda artışlar, borçlanma başlamış. Yani bu söylediğimiz şeylerin maliyetleri daha da artacak.
Tabii, bu noktaya gelmesinde biraz önce tartışılan ihalelerin ve ne bileyim, işte genellikle bu tür şeylerde daha çok dinleyici ya da dikkat çektiği için söyleriz. Örneğin, temsil ağırlama giderlerindeki artışlar, bunların verimliliğe katkıları vesaire gibi konular belki konuşulur ama bunlar dikkat edilmesi gereken şeyler. Burada önemli olan bu finansal yönetimi de bir şekilde ciddiye almak. Bunların da belki bugün burada ihale kapsamında ya da yapılan satın alma kapsamında görmediğimiz ama kuruma önemli ölçüde yük getiren, maliyet getiren çok ciddi tarafları da var. Özellikle bu biraz önce ifade etmeye çalıştığım kalitesiz ya da kaliteli olmayan aktiflerle ilgili gerekli girişimlerin yapılması gerektiğine inanıyorum.
Burada gelecek yıllara ait giderler kalemi yaklaşık 1 milyara yani eski para 1 katrilyona yaklaşmış. Yani bu bir gider ötelemesi olayı mı, nedir, ben detayda göremedim. Bütçelerde çok ciddi sapmalar var. Bu da yani biraz önceki -tabii hepsi birbirini aslında teyit ediyor, yani öyle laf olsun diye mi yapılıyor, bilmiyorum ama- faaliyet sonuçlarıyla ilgili örneğin yüzde 180'lik bir sapma, ara revizelere rağmen.
Burada arkadaşlarımızın da hep söylemeye çalıştığı ciddiyetin olmadığı yönünde. İşte, yani gidiyor, önüne tarla çıktı, vazgeçtik vesaire gibi. Yani diğer konularda finansal, mali konularda da benzer şeyler var, benzetmelere girmek istemiyorum ama yani bu konuların da ciddi bir şekilde, özellikle finansal yönetim ve bilanço yönetimi açısından üzerinde durulması gereken bir alan olduğunu düşünüyorum.
Bu şüpheli alacaklar var, önemli bir rakam yani bunları yazılı olarak da verebilirsiniz. Tabii karşılık ayrılmış bunlara. Bunlar nereden kaynaklanıyor, nedir?
Yine, bu faaliyet sonuçları içerisinde yer almayan ve Devlet Demiryollarında önemli bir yük olduğunu düşündüğüm ki bazı dönemler sadece belli bir yılda ödenen kıdem tazminatları 200 milyonu geçtiği dönemler olmuş. Ama şu an mevcut çalışanların kıdem tazminatı yükü ne kadardır, bunu neden finansal raporlara yansıtmıyoruz, orada göstermiyoruz? Bu da bir anlamda bir gider gizlemesi olarak da yorumlanabilir.
Aslında söyleyeceğim daha çok şey var ama çok da uzatmak istemiyorum. Yani herhâlde asıl demek istediğimizi genel bir değerlendirme olduğu için anlaşıldı diye düşünüyorum.
Tekrar, bu Komisyonun görüşmelerinin, buradan çıkan konuşmaların, önerilerin ki, tabii, Sayıştayın yani adı üzerinde zaten öneride bulunuyor Başkanım, yani dolayısıyla o şeyleri de yapacak. Katılıp katılmamak sonuç itibarıyla kurumun takdirindedir, buraya da geldiğinde değerlendirmek Komisyonun takdirindedir.
Ben, katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. İnşallah, önümüzdeki toplantılarda daha güzel şeyleri konuşur, müjdeleri alırız diyoruz, hepimizin isteği bu.
Çok teşekkürler.