KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, şimdi tekrara kaçmaması açısından arkadaşların beyanlarını farklı cümlelerle ifade etmeyeceğim ama merak ettiğim bir konu var: Şimdi, biz bu itirazlarda buluyoruz, hakikaten acaba dünyada böyle bir örneği var mı? Yani, bir Adalet Bakanlığı bünyesinde bizim tespit edemediğimiz -baktık, araştırdık, ben böyle bir şey görmedim- bu kadar geniş yetkilerle donatılmış ve çok sağlıklı işleyen bir sistem var mı? Bir, bu.

BAŞKAN - Bak, Ekrem Bey, size soruyor, "Mukayeseli hukukta bir pratik var mı?" diyor.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - İkincisi, şimdi, aslında bu kanun tasarısında 6 ve 7'nci maddeden sonraki kısımlar daha teknik konular. Yani, bu kanunda tartışma olan konular buralar. İşte, özel hukuk tüzel kişisinin kurulması, daire başkanlığının bu denli geniş yetkilerle donatılması. Şöyle bir yaklaşım doğru değil Sayın Başkan. Mesela dün Sayın Bakan burada ifade etti, bugün yok kendisi, "Yılda 4 bin dosya alan bilirkişiler vardı, fiilî ortada olan durum vardı." dedi. Şimdi, biz "özel hukuk tüzel kişisi" doğru değil dediğimizde de şöyle bir karşılık geliyor: "Zaten fiilî var." O zaman fiilî 4 bin dosya olan da var. Yani, bunu da buraya yazalım nasılsa fiilî var diye. Hem bir fiilî durum yanlışsa ve bir kanun yapıyorsak, bunun üstünde çalışıyorsak bunun düzenlemesini de yapmak lazım. Hani bunu savunulur bir tarafı yok, özel hukuk tüzel kişisi bu işi ticarileştirecek, dairenin bu kadar etkinliğinle birlikte bir arada düşündüğümüzde kimsenin güveni kalmayacak. Buradaki daire bütünüyle, bütün iş ve işlemlerinde her şeyi doğru yapsa dahi kimsenin vicdanında bağımsız olarak addedilmeyecek bilirkişilerin yapacağı çalışmalar.

İkincisi, idari yargı konusu olacak meselelerle ilgili yani doğrudan Bakanlığın muhatap olduğu önemli davaların söz konusu olduğu durumlarda bilirkişilere gidecek. Yani, daire başkanlığı kendi yetki verdiği bir bilirkişiden kendi aleyhine rapor alacak, ondan sonra da "Evet, biz öyle bir ülkeyiz zaten, hiç müdahale etmeyiz, o öyle çalışmaya devam edecek." denilecek. Yani, bunlar gerçekçi değil. Şu olur: Yani, o bilirkişi raporları daire başkanlığı lehine gelse dahi, haklı da olsa, Bakanlık, idare burada haklı da olsa karşı taraf ve tüm açılan davalarda diyeceklerdir ki: "Arkadaş, zaten bunların emrindeki bilirkişiden ne hayır beklenir ki, böyle rapor geldi."

BAŞKAN - Doğru, evet.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Yani, göz göre göre bu hataya düşmemek lazım. Hem kamuoyunda hem de Genel Kurulda en çok tartışılacak maddeler bunlar olacaktır diyorum.

Saygılar sunarım.